Anasayfa Makale Hayat Thor: The Dark World İncelemesi

Thor: The Dark World İncelemesi

Thor: The Dark World

Marvel’in saçları en coşkulu karakteri Thor’un yeni filmi 1 Kasım’da vizyona girdi. Ekip olarak önceden izleme fırsatı bulduk.

Thor, Marvel çizgi roman serileri arasında belki de en sevdiğim süper kahraman serisidir. Yıllar içerisinde takip etmeyi bıraksam da, 70’li ve 80’li yıllarda Türkçe’ye basılmış maceralarını sahaflardan bulup okumak çok keyifliydi. Thor’u daha önceden İskandinav Mitolojisinden biliyordum. Çizgi roman olduğunu öğrendiğimde koca kafamın içerisindeki aklım çıkacak gibi olmuştu.

Konumuza geri dönersek, Thor’un yeni filmi Thor: The Dark World, 1 Kasım itibariyle sinemalara giriş yaptı. Biz de ekipçene ön gösterimini izleyebilme fırsatı yakaladık. Üç aşağı, beş yukarı çok fazla spoiler vermeden, filmin gidişatı hakkında birkaç yorum yapmak istiyorum.

2011 yılında vizyona giren Thor filmi benim açımdan biraz hayal kırıklığı olmuştu. Klasik bir aksiyon filminden öteye gidemeyen hikayeyi kurtaran, Tom Hiddleston’un inanılmaz oyunculuğu olmuştu. Chris Hemsworth, tip olarak Thor’a nasıl yakışıyorsa, Hiddleston da mimikleri ve karizmasıyla Loki’ye cuk oturuyor.

Avengers’ın sinemada büyük sükse yapmasının ardından Iron Man, Thor ve Captain America’nın devam filmlerinin çekileceği açıklanmıştı. Iron Man 3, bu yoldaki ilk film olmuştu. Thor: The Dark World, Iron Man 3’te olduğu gibi New York’ta yaşanan uzaylı istilasından sonra geçiyor. İşin güzel yanı ise hikayenin odağında Dünya olmasına rağmen Yggdrasil diyarlarında bol bol gezinti yapacağız.

Yggdrasil başta Asgard olmak üzere birçok diyarı bir arada tutan kozmik bir ağaçtır. Avengers’taki ve ilk Thor filmindeki olaylar dahilinde, Asgard’ın komşu diyarları karışıklığa sürüklenmiştir. Thor ve kozmik boyutlarda maceradan maceraya koşan arkadaşları, karışıklıkları düzeltmeye çalışmaktadırlar.

Hikayemizin antagonisti ise Malekith isimli Kara Elf. Kara Elfler, İskandinav Mitolojisinde de olduğu gibi Svartalfheim (ya da Svartalfar) diyarında yaşamaktadırlar. Malekith, binlerce yıl önce Aether adı verilen bir tür büyülü taşı kullanarak evreni karanlığa boğmak istemiştir. Ancak Asgard tarafından durdurulmuştur.

Eh haliyle bu Aether isimli büyülü taş bir şekilde ortaya çıkmalıdır. Bunun için de Natalie Portman’ın canlandırdığı Jane Foster göreve çağrılır. Göreve çağrılırdan kastım, kendisi gider direk belaya bulaşır. Sonuçta Thor ortaya çıkar ve Aether’in farkına varılır. Hikayemizde buradan sonra gelişme sürecine girer.

Daha fazla anlatıp spoiler vermek istemiyorum. Ancak ince detaylara da değinmeden edemeyeceğim. Öncelikle Malekith’in kullanılmış olması beni çok sevindirdi. Thor’un en azılı rakiplerinden biri olan Malekith’i, Doctor Who serisinin 9. Doctor’u Christopher Ecclestone canlandırıyor. Ecclestone’u suratındaki makyajdan dolayı bir an tanıyamadım.

Kim der bu insan Christopher Ecclestone diye.
Kim der bu insan Christopher Ecclestone diye.

Malekith, film boyunca Aether’e ulaşmaya çalışıyor. Yeniden ele geçirip, tüm evreni karanlığa boğmak istiyor. Bunu yaparken de Asgard’ın tamamen yok olması için çabalıyor. Yaptığı hareketler istemsiz bir şekilde düşmanlıkları dostluğa çevirecek olaylara vesile oluyor. Benden duymuş olmayın hani.

Ayrıca ufak bir anektod daha düşelim. Thor’un ilk macerası olan Journey Into Mystery #83 çizgi romanına da ufak bir gönderme bulunuyor. Thor’un karşılaştığı ve yendiği ilk yaratık olan Kronan’ı da film içerisinde görebiliyoruz. Hoşuma giden bir detay oldu açıkçası.

Öte yandan kendi açımdan, eğer Avengers’ı bir kenara bırakırsak, Iron Man 3’ten sonra izlediğim en iyi Marvel filmi olabilir. Tabii bunda, yönetmen koltuğunda yapılan değişikliğin etkisinin olduğunu düşünüyorum. İlk filmi Kenneth Branagh ve Joss Whedon yönetmişti. Pek de başarılı bir iş çıkarttıklarını söyleyemem.

Thor: The Dark World de ise Alan Taylor’u yönetmen koltuğunda görüyoruz. Kendisi Game of Thrones, Oz, Boardwalk Empire, Mad Men, Sopranos gibi dizilerde yönetmen koltuğuna oturmuş bir isim. Filmin yapısını etkilediğini söyleyebilirim. Çekimlerin çoğunluğ CGI olarak desteklenmiş olsa da, ilk filme göre daha pozitif bir havaya sahip. Hikaye tam sertleşmeye başlarken, ince espriler ile bir anda dağılabiliyorsunuz.

Thor, Marvel’daki en sevilen karakterlerden biri olmasına karşın pek de felsefesi olmayan bir karakter. Eğri oturup, doğru konuşalım. Elindeki miyav miyav ile… pardon Mjöllnir ile kaba kuvvet kullanarak sorunları ortadan kaldırıyor. Başta Loki olmak üzere Thor’a yardım eden ya da rakibi olarak karşımıza çıkan karakterler hikayeye renk katıyor.

Tom Hiddlestone yine, her zaman ki gibi Loki karakterini döktürmüş.
Tom Hiddlestone yine, her zaman ki gibi Loki karakterini döktürmüş.

Ayrıca şu Aether kısmına bir açıklık getirmek istiyorum. Aether, ilk kez Earth-111 serisinde karşımıza çıkıyor; Ancak büyülü bir taş olarak değil, bir simbiyot olarak. Aether, simbiyot ordusunu yöneten bir lider. Ancak nerd araştırmaları sonucunda, Aether’in Yunan Mitolojisine ait bir kavram olduğunu öğrendik. Marvel’in Aether’i neden sahiplendiğini ise film sonrasında ortaya çıkan Easter Egg de görebilirsiniz. Yani film bitince koltuğunuzdan ayrılmayın diyorum.

Genel olarak baktığımızda Thor: The Dark World, çok fazla vurdulu kırdılı aksiyon ile karşımıza çıkmıyor. Asgard ve diğer Yggdrasil diyarlarına daha fazla değinilmiş. Hikaye bu diyarlarda daha fazla işleniyor. Hatta masaüstü rol yapma oyunları takipçileri için güzel bir kaynak olabilir. Bazen kendimi Spelljammer filmi izliyormuşum gibi hissettim. Avengers’ta gördüğümüz gibi tüm New York şehrini yıkacak gürültüde bir kavga kopmuyor. Yaşanan tüm kargaşa diğer diyarlarda yapılıyor zaten. Dünya’nın hikayedeki rolünü ise spoiler olmaması için söyleyemeyeceğim. Tek hoşuma gitmeyen nokta, Aether’in yok edilmesi için yapılan bilimsel çalışmaların çok oldu-bittiye getirilmiş olması. Hani, “bu yüksek atom fiziği mühendisliği kuantumu, siz anlamazsınız” der gibi üstü kapalı bir şekilde geçiştiriliyor.

Marvel filmlerinden ve Hollywood şişirmelerinden hoşlanıyorsanız Thor: The Dark World, Captain America: The Winter Soldier’a kadar sizi idare edecektir. Ayrıca, 2015’te çıkacak yeni Avengers filmi için de güzel bir hazırlık safhası olmuş.