Siyah beyaz televizyonlardan renkli televizyonlara, oradan dijital içeriğin zenginleşmesi ile birlikte Plazma ve LCD gibi teknolojilere derken, televizyonlar hızlı bir değişim yaşadı.
Tüketiciler en son teknolojiyi takip etmekten ve elbette daha büyük ekranlarda evlerine sinema keyfini taşımaktan son derece memnunlar. Yüksek çözünürlük, yenileme hızı, canlı renkler ve derin siyahlar sunan televizyonlar seyir keyfini arttırıyor. Ancak bunun yanında daha ince kasa tasarımları ile oturma odalarının baş köşesini süsleyen bu ürünlerde estetik ve daha düşük elektrik tüketimiyle uzun vadede ekonomik özellikler de önem arzediyor.
Bir sonraki devrim olarak gösterilen 3D televizyon ise tüketicilerden beklenen ilgiyi bulamıyor. Kullanıcıların gözlük takarak televizyon izlemek istememesi ya da üşenmesi en temel faktör. Ülkemizde bu konuda kapsamlı bir araştırma olmasa da başka ülkelerde yapılan araştırmalar bu konuya bir nebze ışık tutuyor.
İngiliz Informa Media ve Telecom’un araştırmalarına göre gelecek 5 yılda 11 milyon 3D TV satılacak ancak kullanıcıların yüzde 42’si 3D içerik izleyecek. Yani 3D TV’yi ilk alanlar özellikle 3D içerik izlemek isteyecek ve bu özellikten yararlanacak. Ancak zaman geçtikçe 3D standartlaşacak ve tüketicilerin 3D özelliğine önem veren kısmı, aktif 3D özellikleri kullanan oranı düşecek.
