Hidrojen gücüyle çalışan otomobiller geleceğin araçları olarak tanımlanıyorlar, ancak konu üzerinde çalışan tüm firmaların üzerinde anlaştıkları bir nokta var, o da bu araçların en az 15 ya da 20 sene daha yollara çıkamayacakları gerçeği. Hem araç tasarımındaki teknik zorluklar, hem de hidrojen üretim ve dağıtım alt yapısının mevcut olmayışı aşılması gereken dev problemler.
Ancak yine de firmalar arada bir de olsa yeni tasarımlarını ortaya çıkarmaktan vazgeçmiyorlar. Nitekim Frankfurt otomobil fuarındaki en çok ilgi çeken araçlardan biri de Mercedes standındaki F125! prototipi oldu. Firma bu aracın sadece bir tasarım denemesi olmadığını, üzerinde aktif olarak çalışılan bir test projesi olduğunun altını çiziyor. 
Özelliklerine baktığınızda araç gerçekten de benzerlerine göre çok ciddi yol katetmiş gibi görünüyor. Herşeyden önce 10 kilowatlık bataryasıyla sadece hidrojene mahkum değil, aynı zamanda şebeke cereyanından da şarj edilebiliyor. Gövde içine yerleştirilmiş karbon fiber hidrojen tankları ise çoğu benzer tasarımdan daha güvenli ve gelişmiş bir depolama yeteneğine sahip. Elektrik-hidrojen kombosu sayesinde aracın menzili 1,000 kilometre civarında olacak.
Öte yandan performans da pek düşük sayılmaz, araç 100 kilometreye 5 saniyenin altında ulaşıyor ve rahatlıkla 200 kilometre süratin üstüne çıkabiliyor, yani kullanılan elektrik motorları hiç güçsüz sayılmaz. Fakat aracın tüm teknik özellikleri yakıt ve motor sistemiyle sınırlı değil. Tamamen bilgisayar donanımlı olan aracın tüm kontrolleri dokunmatik ve devamlı internet bağlantısı sayesinde tüm veriler internet üzerinden gerekli merkezlere aktarılabiliyor. Dört kişiyi konforlu bir biçimde taşıyabilen araçta aynı zamanda gelişmiş otomatik sürüş ve kaza önleme sistemlerine de yer verilmiş. Ancak başta da belirttiğimiz gibi, firma yetkilileri benzer bir modelin en az 15 yıl daha piyasaya çıkmayacağını söylüyorlar.
