Avrupa Birliği Komisyonu tarafından bir süredir üzerinde çalışılan “Clean IT” projesi, geçtiğimiz hafta Berlin’de yapılan dördüncü yıllık konferansla birlikte yeni bir safhaya ulaştı. Belçika, Almanya, İspanya ve İngiltere’nin başı çektiği bu proje kapsamında, özellikle internet üzerindeki yasadışı terörist içeriğin temizlenmesi ve sorumluların cezalandırılması amaçlanıyor.
Peki ama bu nasıl yapılacak? Doğrusu henüz kimsenin bu konuda kesin bir fikri yok. Proje kapsamında çeşitli özel ve devlet kuruluşlarından Komisyon’a 13 farklı tasarı sunulmuş durumda. Bu tasarılar halen tartışılıyor, ancak hangisi, nasıl uygulanabilir, kim sorumlu olur, bu soruların cevapları ufukta görünmüyor.
Gelen önerilere bakıldığında, durumun neden bu kadar muallak olduğunu anlamak zor değil. Önerilerden bir tanesi, tüm internet kullanıcılarına şüpheli buldukları içerik ve siteleri işaretleme seçeneği sunmayı gündeme getiriyor. Gerek web tarayıcı içine gömülecek modüller, gerekse de servis sağlayıcı tarafından hazırlanabilecek yazılımlar sayesinde yürütülmesi teklif edilen bu yöntemde, işaretlenen içerik doğrudan yargıya intikal ederek incelenebilecek.
Bir diğer öneri ise, bir siteden silinen yasadışı içeriğin hemen ertesi gün bir başka sitede boy göstermesini önlemeye yönelik. Bu öneri bir “terörizm veritabanı” oluşturulmasını, tespit edilen içeriklerin burada kara listeye alınmasını, tüm servis sağlayıcıların da internet trafiğini buna göre filtre etmesini öneriyor.
Tahmin edebileceğiniz gibi ortaya çıkan resim pek iç açıcı değil ve bu çalışma şimdiden hayli tepki çekiyor. İnternet üzerinde dipsiz bir muhbir ağı oluşturmak ve bunu da tanımı son derece muğlak filtrelere bağlamak, Avrupa’nın lafta toz kondurmadığı kişisel hak ve özgürlükleri nasıl etkileyecektir, tahmin etmek zor değil.
Ancak bazı uzmanlara göre zaten bu çalışmaların amacı tam da bu, yani Avrupa Birliği’nin internet üzerinde Çin, ABD ya da Kuzey Kore benzeri otokratik bir kontrol sağlayabilmesi! Bunu yapabilmenin en kolay yolu ise, sorumluları ve sınırları muğlak, ancak gücü kesinlikle bireysel seviyede hissedilebilecek bir sansür mekanizması kurmak. Eh, her devletin hayalini kurduğu şeyleri Avrupa Birliği neden arzulamasın ki?
