Anasayfa Makale Retropat Avtomatni Kalashnikova Model-1947

Avtomatni Kalashnikova Model-1947

AK-47 yıllar içinde geliştirildi ancak genel görüntüsü pek değişmedi.

Mikhail Kalashnikov gençlik yıllarında tasarım masasının başındayken.

6 Temmuz 1947, silah endüstrisinde ciddi bir devrimin sessizce yaşandığı tarihtir.

Mikhail Kalashnikov, Rusya’yı Alman işgalinden kurtaracak bir silah yapmayı hayal ediyordu. 1941 yılındaki Bryansk Muharebesi esnasında yaralanmış, aylarca bir hastane yatağında kalmıştı. Buradayken gelip giden binlerce yaralı askerden duyduğu ortak bir şikayet vardı, Rus silahlarının yetersizliği ve bunun sebep olduğu kayıplar. İyileştikten sonra yeniden göreve dönen Mikhail, Kızıl Ordu’nun silah ve donanımlarından sorumlu bir ordonat olarak göreve devam edecek, mühendislik bilgisini yeni bir silahın geliştirilmesi için kullanacaktı.

Ne var ki Mikhail’in geliştireceği silah gerçekte İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hazır olacak ve gerçekte işgali Alman ordusuna karşı asla kullanılmayacaktı. Ve yine kaderin bir cilvesi olarak, bu yeni silahın kökenleri bir başka Alman mühendislik dehasının planlarından doğacaktı.

Alman ordusu için geliştirilen StG 44 modelinin iki yandan görünüşü.

STG 44 

Savaş yıllarında Alman askerlerinin elinde ağırlıklı olarak iki tip silah vardı; uzun menzilli ancak yavaş ateş eden Mauser ve Walther piyade tüfekleri ve kısa menzilli, seri ateşlenebilen ancak tabanca mermisi kullandığı için hayli etkisiz kalan MP serisi makineli tabancalar. Hitler, daha fazla Almanı cepheye sürmek istiyordu, bu yüzden çok daha fazla MP serisi silah üretilmesini emretmişti.

Ne var ki Alman generaller tamamen yeni bir silaha ihtiyaç olduğunun farkındaydılar. Bu yüzden kovanı kısaltılmış bir tüfek mermisi atan, tam otomatik bir tüfeğin planlarını Hitler’in önüne sürerek onu ikna etmeyi başardılar. Bu yeni tüfek makineli tabancalardan daha uzun menzilli ve etkili, piyade tüfeklerinden daha seri çalışabilen ve üretilebilen bir tasarıma sahipti. StG 44 (Sturmgewehr 44) modeli böyle doğdu ve hemen herkes tarafından ilk gerçek tam otomatik piyade tüfeği olarak kabul edildi.

StG 44 bolca üretilecekti, ancak Almanların yaklaşan bozgununu tek başına durdurabilecek güçte değildi. Fakat savaş bittikten sonra bu silahın örnekleri Rusya başta olmak üzere pek çok ülkenin eline geçecek, bir sonraki nesil piyade tüfeklerinin atası haline gelecekti. Nitekim Mikhail Kalashnikov bu silahı yakından inceledi ve yeni geliştirdiği tüfek için büyük bir esin kaynağı olarak kullandı.

AK-47 yıllar içinde geliştirildi ancak genel görüntüsü pek değişmedi.

AK-47

İlk kez 1947 yılında resmen kabul edilerek üretime alınan AK-47, kolayca ve bolca ucuza üretilebilen bir silahtı. Ayrıca yapısı en kötü şartlarda bile en az bakımla rahatça çalışabilmesine imkan tanıyordu. Kızıl Ordu’nun askeri çok, eğitim verme imkanı düşüktü. Sadece Rusya’da değil, Varşova Paktı’nın diğer üyelerinde de durum buna benzerdi. Bu yüzden AK-47 inanılmaz bir başarı kazandı. En tecrübesiz asker bile bu silahı rahatça kullanabiliyordu. Tabii ki bu durum silahın çok verimli olduğu anlamına gelmiyordu. Ancak Kızıl Ordu’nun temel doktrini sayı ve atış üstünlüğünü kurma üzerine olduğundan, bu durum komutanlar için rahatsız edici değildi.

Ne var ki AK-47 gibi düşük maliyetli, kolay üretilen ve en az bakımla savaşa devam edebilen bir silahın, gerçekte tahmin edilenden çok daha fazla müşterisi olacaktı. Bu silah kısa kovanlı 7.62 Varşova Paktı mermisi yüzünden bir aceminin elinde bile tehlikeliydi. Öte yandan bir profesyonelin elinde, gerçek potansiyeli ortaya çıkıyordu. Kısa sürede her meslekten, her ülkeden, her ideolojiden kullanıcının dikkatini çekmeyi başardı. Küba’daki devrimciler, Afganistan’daki mücahitler, Güney Amerika’daki uyuşturucu baronları, ABD’deki küçük kasaba şerifleri, aklınıza gelebilecek herkes için AK-47 gücün, meydan okumanın, zaferin sembolü haline geliverdi.

Geçen yıllar için orijinal AK-47 modeli üzerine pek çok yeni model geldi, ancak temel tasarım hep aynıydı. Preslenmiş çelik parçalardan bir gövde, gaz tepmeli basit ve dayanıklı bir mekanizma, tahtadan mamul dipçik ve kabza. Bugüne dek Kalashnikov fabrikasından yüz milyondan fazla tüfeğin çıktığı hesaplanıyor. Ancak bu tasarım o kadar basit ki, Afgan köylerindeki silah ustaları bile rahatlıkla basit el aletleri kullanarak AK-47 kopyalarını üretebiliyorlar. Bu yüzden gerçekte halen dünya üzerinde tam olarak kaç tane AK-47 olduğunu hesaplamak mümkün değil. Ancak bugüne dek en çok sayıda üretilmiş ve kullanılmış otomatik piyade tüfeği olduğu gerçeğini kimse inkar etmiyor.

AK-47’nin tüm dünyaya ispat ettiği iki gerçek var; bunlardan ilki, bir teknolojinin başarılı olmak için ille de karmaşık ve pahalı olmasına ihtiyaç olmadığı gerçeği. İkincisi ise şiddetin insanoğlu için her zaman en geçerli güç kaynağı olmaya devam edeceği gerçeği.