İlk kez 2010 yılında resmen duyurulan Sukhoi T-50, yeni nesil avcı uçakları arasında adından söz ettirecek gibi görünüyor.
SSCB’nin dağılmasının ardından ekonomik olarak toparlanmaya çalışan Rusya, uzun süre silah endüstrisine yatırım yapmadı. Ancak 2000’lerin sonunda, uzun süre atıl kalmaktan doğan teknolojik açığı kapatmak için yeni girişimlere başladılar. Bu bağlamda Rusya’nın yeni nesil radara görünmeyen (Stealth) avcı uçaklarını üretme görevi de, T-50 modelini geliştiren Sukhoi tasarım bürosuna düştü.
Sukhoi, Rusya’nın en köklü ve tecrübeli havacılık tasarım bürolarından biri ve Soğuk Savaş döneminde tasarladıkları uçakların bir kısmı hâlâ Rus hava gücünün omurgasını oluşturuyor. Ancak ABD’nin geliştirdiği F-22 ve bir sonraki nesil F-35 gibi uçaklarla kıyaslandığında, Rusya’nın elindeki avcı-bombardıman uçağı envanteri teknolojik açıdan çok geride kalıyor. İşte T-50’nin geliştirilme amacı bu açığı kapatmak, Rus hava gücüne radara görünmeyecek av-bombardıman filoları kazandırmak.
Geçtiğimiz günlerde eldeki verilerden yola çıkarak T-50 üzerine bir çalışma yapan Avustralyalı bağımsız düşünce grubu Air Power Australia, ortaya çok ilginç bir rapor koydu. Rapora göre T-50, özellikle radara görünmeme açısından, ABD’nin yeni nesil avcı uçağı F-35 ile ciddi benzerlikler gösteriyor. Ne var ki T-50’nin geliştirilmesi henüz tamamlanmamış durumda ve eğer bu süreçte gövde kaplaması daha de iyileştirilebilirse, ortaya radara yakalanması çok zor bir uçak çıkabilir. Uçağın yapısı ve kullanılan malzemeler, özellikle ABD hava savunma radarlarını hayli zorlayacak bir profil sergiliyor. İşin ilginç tarafı, Çin üretimi radar sistemleri bu uçakları yakalamakta ABD tasarımlarından daha başarılı olabilecek gibi görünüyor.
Ancak T-50’nin avantajları bununla da bitmeyecek gibi, uçağın tasarımı uçuş performansı ve manevra kabiliyeti açısından Çinli ya da Amerikalı rakiplerini daha şimdiden geride bırakacak kadar yüksek görünüyor. Şimdiye dek yapılan test uçuşları, özellikle yüksek sürat performansının çok daha başarılı olduğunu ortaya koydu. Tabii bunda F-35’in tek motorlu olması, F-22’nin ise bir türlü bitmek bilmeyen teknik sorunları yüzünden asla tam güçle uçamıyor olması da büyük rol oynuyor. T-50 çift motorlu ve motor tasarımı o kadar başarılı ki, bir türlü turbo fan tasarımında başarıya ulaşamayan Çinli mühendislerin kendi Stealth tasarımlarında T-50’nin motorlarını kullandıkları da biliniyor.
Bunun da ötesinde, T-50’ye en büyük avantajını kazandıran unsur, gövde içi yakıt tanklarının büyüklüğü olacak gibi görünüyor. Alışılmışın ötesinde bir yakıt kapasitesine sahip olan T-50, benzerleri üsse döndükten sonra bile havada kalacak kadar yakıt taşıyabilecek şekilde tasarlanmış. Ancak Rusya’nın genişliği dikkate alındığında, bu da çok şaşırtıcı sayılmaz. Tabii tüm bunların anlam ifade etmesi için, T-50’nin seri üretime girmesi ve filolara teslim edilmesi gerekiyor. O zamana kadar Rusya elindeki eski nesil uçaklarla yetinmek zorunda.
