Anasayfa Makale İncelemeler Call of Duty Black Ops II İnceleme!

Call of Duty Black Ops II İnceleme!


Gelecek Karanlıktır

Bu oyun ile ilgili yazacağım o kadar çok detaylar var ki anlatılamaz, oynanması lazım. Buna rağmen yine de övülecek bir oyunda değil. Öveceğim kadar, övmemem gereken durumları da içinde barındırıyor. Yine de genel olarak tamamen yerden yere vurulacak bir yapımda değil. Oyunlara son zamanlar sadece duygusal olarak yaklaşılıyor, duygusal olarak bağlanılıyor. Bunların en büyük örnekleri ise Call of Duty: Black Ops 2. Frank Woods, Alex Mason, Hudson gibi ilk oyunda bizi etkileyen, derinlemesine merak bırakan karakterler eğer bu oyunda olmasaydı 2025 senesi ve bu sci-fi tarzı teknolojik Call of Duty’i kaçımız sevecektik? Kaçımız merakla bekleyecekti? Bir Call of Duty’nin işlenişine yakışan bir oyun oldu mu sizce? Bu kısımlar şimdilik yorumsuz.

İlk Call of Duty’den beri 2. Dünya savaşına, günümüzün modern savaşına, Vietnam savaşına, geçmişte ya da gelecekte yaşanan soğuk savaşın birçoğuna tanık olduk. İşin güzel yanı, bu savaşlar gerçekte yaşanmış, yaşanan ve şu zamanda olması mümkün olan savaşların kurgulanmış gerçekçiliğiydi. Tamam Black Ops 2 de geleceği kurguladı, şu an yapım aşamasında olan bir çok robotik cihazların projelerinin tamamlandığı siber savaş durumunu gözler önüne serdi ama yine de bazı olaylar bu kadar abartılmasa hoş olacaktı ki hikayenin güzelliği zaten o sinir bozucu detayları unutturuyor. Hatta bazı kısımlar da var ki gerçek hayatta yapılmalı diye düşündürüyor. Sanki savaş çok iyi bir şeymiş gibi; ‘’o el bombası atıcıları her askerde olmalı, daha iyi fırlatıyor, daha uzağa atıyor, elinde patlama riski de az, her askere lazım’’ diye düşünüp durdum.

Oyun çıkmadan önce bitmek tükenmek bilmeyen fanboy muhabbetleri de var. Sakın yanlış anlamayın işin aslı Call of Duty fanboyu olduğumu belirteyim. Belki bu cümleden sonra X işaretine basarak kapatabilirsiniz incelemeyi ama dinlemenizde fayda var. Medal of Honor, Battlefield hiç ayrım yapmam hepsini oynarım hepsini severim, hepsinin de fanboyuyum :) Son bir senedir BF3 vs. MW3 kapışmasından sonra yaygın olan bir söz fanboy. Bir oyunun fragmanı çıksın, yorumlarda fanboy, ön inceleme çıksın yorumlarda fanboy, haberler gelsin yorumlar yine fanboy, fanboy, fanboy diye laf atmalar. Sanki fanboy kelimesi küfürlerin sansürlü hali gibi bir şey oldu. Nasıl anlatsam; birilerini aşağılamak, hakaret etmek, laf sokmak için fanboy sözü denilir oldu. Bazı sitelerde küfür serbest olsa durum nereye varacak diye merak etmeye de gerek yok. Fanboy muhabbeti bir süredir içimde sakladığım durumdu. Fanboy diyince maalesef ülkemizde insanların kafasında söyle bir etki var; ‘’Fanboyu olduğun oyunu ne olursa olsun öven, seven, mükemmel gören yapmacık insan’’ tarzı terimler. Tabii bu durum da herkese aşılanmış. İşin aslı fanboyculuk bu değildir ve bu olmamalı. Ben bu serinin fanboyu olarak yapımcılardan öncekiler gibi seveceğim tarzda Call of Duty isterdim, ilk Black Ops gibi defalarca oynattıracak Black Ops isterdim ama ne yazık ki olmadı. Değişik bir tarz, değişik bir stilde Call of Duty oldu ama bir daha böyle olmasını açıkçası istemem. Zaten rekabet aldı başını gidiyor. Call of Duty 4: Modern Warfare’dan sonra, Medal of Honor ve Battlefield’da modern savaşlara döndü. Evet hoş oldu, kötü de olmadı ama gelecek savaş devam ederse, diğer firmaların da bunu örnek almasından korkuyorum. Günümüz temalı oyunlar günümüzde kalsın.

Teknik hataların bol olduğu, önceki senelerin kopyası olarak gördüğümüz Black Ops 2’nin hikayesini çok sevdim ama hikayeyi sevdikten sonra eline şeker verilerek kandırılan çocuklar gibi hissettim kendimi. Yine de hikayenin tadına baktım ve hoşuma gitti. Malum Batman The Dark Knight’ın hikayesini ele alan David S. Goyer tarafından kaleme alınmış muazzam hikaye.

Genel olarak diğer sitelerin aksine boş yere övmek istemiyorum bu rezalet yapımı ve dünya genelinde her sene aynı aynı teknoloji, aynı emek ile 60$’da satışını da kabullenmiyorum. Tamam aslında her sene dizi gibi yeni bir Call of Duty görmek mükemmel ama Grand Theft Auto V, Hitman: Absolution, Assasins Creed III, Max Payne 3 gibi emek verilen, yeniliğe gidilen, bir çok zahmetlerde bulunan ve yapım süresi uzun olan bu tür oyunlarında 60$’a, her sene görmeye alıştığımız ve son zamanlar rezalet yapımlar çıkaran Call of Duty’nin de 60$’a satılmasına bir oyuncu olarak gönlüm hiç razı değil…

Son zamanlar puanlar konusunda ciddi bir ölçüsüzlük var. Oyun alırken sadece puana takılmadan oyun alın. IMDb gibi bir sitede Bruce Willis’in efsane Armageddon filmi 6.4 puan ile izleyicisi ile buluşurken, Fetih 1453 ise 8.0 puan ile buluşmuş. Bu demek olmuyor ki Fetih 1453, Armageddon’dan harika film diye… Herşeyden öte siz oyuncusunuz, siz kullanıcısınız oyunu sadece puanına göre alıp almayacağınıza karar vermeyiniz. Sadece bakın, genel olarak yaklaşın ama oyunu oynarken kendi puanınızı kendiniz verin. Bak Fetih 1453’ün pazarlaması ne kadar iyiydi? Call of Duty de olduğu gibi. Maalesef günümüzde pazarlaması iyi olanın puanı da iyi oluyor. Reklamlarla, pazarlama ile bilinç altımıza bir güzel yerleşip sevdiriyorlar kendini…

Vietnam’ın Gözyaşları Gelecekte…

Yeni oyunda öncelikle hikaye/senaryo konusunda gerçekten etkilendiğimi belirtmem lazım ve zaten her sene hikayelerin tadı kurtarıyor seriyi. Hikaye demişken, karakterlerimizin ve onların yaşadıkları ana temaya odaklanınca herşey bambaşka oluyor. Daha önce hiçbir Call of Duty serisinde görmediğimiz zamana gideceğiz bu sene ama Treyarch’ın, 2010 senesinde yapımını tamamladığı Black Ops 1 ile Vietnam savaşına ve soğuk savaşa giriş yaptığımızı da unutmadan, o dönemi kusursuz bir kurgu ile aktarmasını başarmıştı ve bir önceki oyunu olan World at War’a kıyasla daha iyi bir iş çıkarmıştı Treyarch.

İlk Black Ops oyunundan bu yana hikayesel olarak her şey çok değişti ve diğer Call of Duty oyunlarına oranla ‘’The Future is Black (Gelecek Karaklıktır)’’ diyerek ilk defa geleceği konu aldı. Şimdi diyeceksiniz; ‘’Modern Warfare serisi 2016 da yani gelecekte geçmiyor muydu?’’ Diye… Evet geçiyordu ama bu oyundaki gibi bir temaya sahip değildi. Call of Duty Black Ops II, normal askeri mücadelenin, terör operasyonlarının, üçüncü dünya savaşı vs… tüm bunların aksine, teknolojinin inanılmaz hızı ve gelişimi ile savaşı robotik, siber ortama taşıyor. İnsansız araçlar tarafından, bir mouse ile, bir sensörlü cihazlara kadar teknolojinin gücü ile savaş başlıyor.

Siber savaşa odaklanan oyunun asıl konusunda ise; Geçmişte Raul Menendez ile yaşanan olaylar ve intikam duygusu ile kesişen durumlar halinde birleşiyor. Merak etmeyin spoiler verecek değilim ama spoiler vermeden aktarmak istediğim yanları var oyunun ve tabii bilinmesi gereken yanlar olduğunu da bizzat düşünüyorum. İlk fragmanda, ilk Black Ops oyunundan tanıdığımız Frank Woods yaşlanmış ve tekerlekli sandalyesinde gelişmeleri anlatmıştı. Woods, belirttiği duruma göre; Halen hayatta olduğuna şaşkınken, teknolojinin bu derece ilerlemesi, yaşanılan ve olan bitenler onu hiç şaşırtmamış. Amerika kendini savunmak için yaptığı teknolojik silahlar, araçlar ve siber dünyanın içine dahil olan tüm yapıtlar, bir gün düşmanın eline geçiyor ve Amerika’ya karşı bir mücadele veriyor.

2025 senesinde ise ilk oyunda yönettiğimiz karakter Alex Mason’un oğlu David Mason olarak hikayeye dalıyoruz. Amerika savunmasında ise ülkeyi, kendilerinin icat ettiği teknolojik cihazlara karşı koruyor. Tabii 2025 ve gelecek demişken oyun sadece bu yıl arasında geçmiyor; 1980 yılına da gidip gelip duruyoruz. Frank Woods hikayesini anlatırken, 1980’li yıllar ile 2025’li yıllar arasında olan mücadeleri dile getirirken, bizde o bölümleri oynarken o anları yaşıyoruz. Hem bir yandan geleceğe dalıyoruz, hem de bir yandan bilinen Call of Duty bölümlerine…

Amerikan insanları en büyük düşmanları Raul Menedez’i idolleştirmişken, Call of Duty serisinin gerçekten en cesur düşmanı ile baş başa bırakıyor. Kimi zaman çok sert küfürler ettirecek kendine ama kimi zaman ise onun gerçekten haklı olduğunu anlayacağız. Cordis Die  eylemi ile her şey karışacak. Cyber Attack denilen siber saldırılar ve  toprak elementleri ihracatının yasaklandığı karışık bir ortam söz konusu, Çin ve ABD’nin soğuk savaşı giderek ilginç bir hal alıyor. Ayrıca Afganistan’a ve Orta Doğu topraklarına kaynayan kısmı da var. Raul Menendez, 2025 senesinde bu eylemi ile büyük bir teknolojik savaşı provoke edecek. Bir numaralı düşman 1980’lerin soğuk savaş döneminde ortaya çıkacak.

Hikaye demişken, aman dikkat bunu diğer Call of Duty hikayeleri ile düz mantık olarak düşünmeyin. Ben biraz geç fark etmiş olsam bile yaptığım hatalar gerçekten üzücü sonuçlara yol açtı. Sadece mutlu son olsun diye tekrardan başlayıp o hataları düzelttim. Aman siz benim yaptığımı yapmayın. Gelen gideni öldürmeyin. Tamam ne diyor bu adam diyorsunuz belki de ama daha net açıklayayım; Oyunun birden fazla sonu var ve oyunun kaderi sizin elinizde. Yani vereceğiniz her karar önemli. Burayı spoiler vermeden açıklamak zor ama şunu diyeyim, birçok adamı öldürüp, öldürmemeniz sizin elinizde. Ona göre öldürün ya da öldürmeyin. Buna bir örnek vermek gerekirse, GTA IV de ‘’PlayboyX mi? Dwayne mi?’’ dememiz gibi ya da Heavy Rain’in işlenişi gibi.

Oyunun teknik açısına inecek olursak, her zaman ki Call of Duty demem galiba yeterlidir. Ne de olsa 2007’deki Call of Duty 4: Modern Warfare’dan bu yana her kasım ayında piyasada sadece hikaye, müzikler ve bazı değişiklikler ile yine de milyonlarca satmaya vesile olan, altın yumurtlayan tavuk gibi Call of Duty. Zaten grafik motoru konusunda yeniliği geçtim, artık yenilemeleri biraz zor ama yine de azcıkta olsa gelişme var.



Her iki resimde de Felix Baumgartner’a sevgiler…

Teknik Açıdan Karanlık Gelecek.

Sinematik efektleri PC’min gücünü sonuna kadar kullanmama rağmen oldukça düşük çözünürlükte, Doom 2 ya da abartmayalım Doom 3 düzeyinde hazırlanmış. Oyunun modelleme ve içeriğine geçecek olursak, bir düşmandan bir tane var. Oyunun ilk görevlerindeki Angola bölümünde ise bütün karakterlerin modellemeleri aynı. Alttaki resime bakınca ne demek istediğimi daha net anlayacaksınız ama yani özellik olarak yenilik katmıyorsun, değişiklik yok, risk yok. Bari düşman karakterlerin modellerini arttır ki daha değişik çeşitte insan vuralım.

Afganistandaki atlı bölümlerde ise gerçekten komik görüntüler ortaya çıktı. Bazuka ile at üstünden tank vurduk, helikopter patlattık. Eskiden ok yay kullanılırdı, ona oranla AK-47 kullanmak güzelde, bazuka ile tank vurmak, helikopter düşürmek… Pvt. Arkın olarak Cüneyt Arkın’ı da beklerdik o sahnede…



Bir de genel olarak oyuncuların yorumlarına bakınca vuruş hissi denilen bir özellik varmış. Medal of Honor ve Battlefield’da bu his yokmuş, Call of Duty de vuruş hissi varmış. Resimde gördüğünüz gibi ona vuruş hissi denilmiyor, dünya genelinde denildiği gibi otomatik nişan alma, hedefe kilitlenme deniliyor. Aynı özellik EA oyunlarında da olsa ne olurdu? Eee adamlar simülasyon oyunu gibi gerçekçilik sunma peşinde. Her ne kadar satış olarak ve hikaye olarak geride kalsa bile…

Gelecekte Ses ve Müzik.

Müzik ve ses konusuna girecek olursak, sesler önceki Call of Duty’e ait. Tabii bu 1980’li yıllarda yer alan silah sesleri ve çevre sesleri için geçerli. Diğer seslerde oyuna uygun olarak aktarılmış. At kişnemesi vs… 2025 yılında bazı sesler o kadar hareketli geldi ki oyunu bırakıp dans etme moduna geçiriyor. Gelecek hani karanlıktı? :)

Oyunun müziklerine gelince gerçekten muazzam. Trent Reznor ve Jack Wall imzası taşıyor. O yüzden muazzam demek ki. Bunlar kim diyecek olursanız; Trent Reznor, Nine Inch Nails’in lideri, Social Network ve The Girl With The Dragon Tattoo filmleri ile Oscar kazanan bir müzisyen. Ayrıca 1996 senesinde Quake’nin müziklerinin ve ses efektlerinin sahibidir. Diğer müzisyenimiz olan Jack Wall ise Splinter Cell ve Mass Effect gibi başarılı oyunların bestekarı…

Diğer modların, multiplayer anlatımını ve aynı şekilde oyunla ilgili 2. Görüşü Deniz Kocatürk’e aktarmadan önce multiplayer konusunda da özet geçeyim. Evet Medal of Honor Warfighter’a göre eğlenceli ama teknolojik silahlar sanki hilecilerin kullandığı silahların resmi olarak oyuna aktarılmış hali gibi. Duvardan ateş et ve vur. Hilelerin bu derece resmileşeceği aklıma gelmezdi…


Oyundaki bazı kısımlarda Arapça harfler ile Allah yazısı yazarken, bazı tablolarda İstanbul’dan izler var. Beni asıl şaşırtan olay şu ki Kız Kulesi ve Sultanahmet tablolarını Infinity Ward’dan Sami Onur, ülkemize jest  olarak hazırlamıştı. Görünen şu ki Treyarch, Infinity Ward’dan modeller almaktan çekinmemiş. :)

İkinci Görüş!

Multiplayer kısmında ikinci görüş olarak sizi Deniz Kocatürk‘ün anlatımına bırakıyoruz…

Call of Duty’i Call of Duty yapan eskilerde İkinci Dünya Savaşı’ydı. Bu dönemlerin yoğun bir biçimde görülmesinin yanı sıra, son derece dikkatli bir şekilde ufaktan göndermeler bile yapılıyordu. Bunlara değinmek bizler açısından etik olmadığı için burada belirtmeyeceğim. Bundan ayrı olarak, çok da cesur bir yapımcı ve yayıncıya sahip bir seri Call of Duty. Öyle ki, neredeyse çoğu oyunda bulunmayan asıl Nazi Almanyası bayraklarını rahatlıkla oyununa ekleyebiliyor. Bunun dışında pek çok diğer öğe de sayılabilir tabii ki. Aslında durum, pek çok yönden farklılıklara uğruyor. Bunlar uzun konular, forum başlıklarında etik bir şekilde tartışmak daha makul olacaktır. Şimdilik, Black Ops II’nin multiplayer içeriği hakkında birkaç bilgi vermek istiyorum. İkinci görüş olarak çok fazla bir şey yazmak çoğu zaman doğru olmaz, ama konu Call of Duty olunca, frendeki gücü biraz geri çekmek istedim. Tayfun arkadaşımın oyunu pek bir başarısız bulduğunu yazının pek çok yerinde belirtmiş. Kendi düşüncelerimle konuşacak olursam, oyunun bu kadar eksik olduğunu düşünmüyorum. Kendisinin de belirttiği, David S. Goyer’ın kaleme aldığı senaryo kötü değil tabii ki. Ama sürekli aynı şeyleri yapmasından dolayı biraz düşük puan almış gibi görünüyor. Şu da var ki, bir FPS oyunundan en çok beklenen farklılık, grafik gibi görünür çoğu zaman. Tabii ki, oyuna bakış açısının bundaki rolü çok büyük. Call of Duty: Black Ops II’deki senaryo benim de hoşuma gitti. Benim hoşuma giden şey, sizin de hoşunuza gider mi, burası muamma biraz. Zevkler ve renkler denen bir şey var.

Şimdi ben, siz değerli okuyucularımıza, multiplayer hakkında bilgiler vermek istiyorum. Uzun yıllar bilinir ki, Call of Duty’deki multiplayer heyecanına göre FPS türünü düşündüğümüzde, birçok oyun geride kalmıştır. Oyunların istatistikleri böyle gösteriyor. Ama şu sıra Battlefield 3 Call of Duty’nin sıkı bir rakibi olarak ilerliyor. Oyunun multiplayer kısmında,  oyuncuya sunulan öğeler doğrultusunda, istediğiniz gibi bir sınıf oluşturabiliyorsunuz. Geliştirici ekibin belirttiğine göre, sınıflara özel olarak eklenmiş ekipmanlar 2025 yılına uygun olarak düzenlenmiş. Multiplayer’da yeni bir sistemi de Black Ops II ile seriye ekleyen Treyarch, Score Streak ile oyunculara, hem oyundaki takımlarına destek sağlayacak bir ödül sistemi sunuyor. Score Streak’teki öğeleri açmak tamamen oyundaki hareketlerinize bağlı; multiplayer’da düşmanlarını öldürerek elde etmenin yanı sıra size puan kazandıracak diğer aksiyonları gerçekleştirdiğinizde de Score Streak için puan kazanabiliyorsunuz. Şuan oyunda 22 Score Streak bulunuyor. Aynı bölümde bulunan Barracks ise karakteriniz için bir amblem tasarlamanıza imkân veriyor. League Play bölümünde, karakterinizin düzeyine uygun rakipler bularak lig tablosundaki yerinizi sağlama alabilirsiniz. Burada iki seçenekle karşılaşıyoruz; Moshpit Series ve Champions Series. Bu her iki bölümde de farklı kurallara uygun olarak oyunu oynuyorsunuz.

Yukarıdaki özelliklerin dışında multiplayer’da bulunana diğer bölümler Theater, COD TV ve Store. Theater sayesinde oyuncular tarafından yapılmış filmleri izleyebilir ve hatta siz de kendinize ait bir Black Ops II filmi yapabilir ve bunu toplulukta paylaşabilirsiniz. COD TV’de, Call of Duty videolarını ve toplulukta bulunana en iyi içerikleri bulabilirsiniz. Store’da da adından anlaşılacağı üzere dijital alışverişe imkân veren bir özellik ve sizi doğruca Black Ops II’nin Steam sayfasına ulaştırıyor.

Oyunun multiplayer bölümü bunlardan ibaret desem, olmaz. Çünkü, oyun içi heyecanı da unutmamak gerekir. Öyle ki, Treyarch, Black Ops II’nin multiplayer’ına girdiğiniz zaman, bir bilgilendirmeyle karşılaştırdı oyuncuları. Bu bilgilendirmede, oyunun şimdiye kadar çevrim içi olarak 21 milyon saatten fazla oynandığını belirtti. Bunun için de oyunculara teşekkür eden firma, o gün Nuketown 2025 haritasında “Double XP weekend” etkinliği ile oyunculara küçük bir jest yaptı.

Sonuç olarak, Black Ops II, öyle sanıldığı kadar kötü bir oyun değil. Başarılı bir şekilde hazırlanmış senaryosu ve ek özellikleriyle oyuncuların ilgisini büyük ölçüde çekti. Ama geçenlerde YouTube’da bir oyuncunun yayınladığı videoda oyunun kutlu versiyonunun 2. DVD’sinden Mass Effect 2’nin 2. DVD’sinin içeriklerinin bulunduğunu ortaya çıkarttı. Treyarch’ın bu hatayı nasıl yaptığını bilmeyiz, ama o oyuncuyu da elinden kaçırmadığını söyleyebiliriz gibi geliyor bana…