Anasayfa Makale İncelemeler Oyuncu Gözüyle: ASUS ROG Xonar Phoebus ve Orion PRO

Oyuncu Gözüyle: ASUS ROG Xonar Phoebus ve Orion PRO

Orion Pro ve Xonar Phoebus, mükemmel bir ikili oluşturuyor.

Asus ROG serisi ürünler her zaman kaliteyi ve performansı “iyinin de iyisi” olarak hedeflediklerinden olsa gerek kutu tasarımından tutun da ürünün tasarımına, ince detaylarla süslü bir şekilde bu güne kadar karşımıza çıktılar. Eminim ki bu seri her zaman bu şekilde raflardaki yerini alacak. Misafirlerim Asus Xonar Phoebus ses kartı  ve onun olmazsa olmazı niteliğindeki kulaklığı Asus Orion PRO kulaklık seti. Söylemeden geçemeyeceğim, Phoebus kelimesini ilk duyduğumda aklıma Quake 3 Arena’nın Phobos karakteri geldi aklıma. Yaşlandık ya… Neyse, Asus, kendini iyi hissettirir :P

Daha önceleri sistemimde Asus anakart ve Asus ekran kartı kullandığım için bu iki ürün kendini evinde hissetmiştir muhtemelen benle birlikte geçirdikleri süre zarfında. Kasadan senelerdir kullandığım CreativeX-fi Gamer Edition ses kartımı tek hamlede söküp çıkardım. Yan yana koyduğumuzda Asus cidden kocaman ve kaliteli olduğunu cüssesi ile bile belli ediyordu. Kolay bir montaj çalışmasından sonra kendileri sistemimdeki yerini aldılar. Hard disk kablolarım, güç kaynağının sarmaş dolaş dağınık saç misali kabloları ve diğer unsurlarla güzel bir poz vermeyi de ihmal etmedi kartımız.

ROG Xonar Phoebus Kontrol Kutusu
ROG Xonar Phoebus ile gelen kontrol kumandası, aydınlatılmış girişleri ile ışıklar kapalıyken dahi kolayca kullanılabiliyor.

Genel olarak en sevdiğim nokta, ses giriş çıkışlarını kontrol edebilmek için Razer Lycosa klavyeyi tercih etmiş biri olarak ses kartının harici kontrol ünitesi beni çok mutlu etti. Basit bir kablo değiştirmek için kasanın arkasına eğilmek ya da kasanın önünde gecenin bir yarısı bir şeyler aramak hiç sempatik gelmiyor benim gibi üşengeç ama yaratıcı insanlar için. Kartı ve kontrol modülünü birleştirip masanın üzerine bıraktıktan sonra arkama yaslanıp başladım sürücülerini kurmaya. Windows kurulumlarını hatırlar mısınız, “arkanıza yaslanın ve rahatlayın, Windows kuruluyor” derdi, ama bi türlü rahat edemedik senelerce biz.  Neyse ki Asus bu konuda oldukça iyi çalışmış dersine, şıp diye kurulup şak diye çalışıyor ürünle birlikte gelen sürücüler. Tabi Windows 8 kullananlar da unutulmamış. Onlar için de sürücüler Asus’un sitesinde hazır.

Kulaklığı da ses kartına bağladıktan sonra asıl ziyafet başlıyor dersem kendimi Walking Dead’den çıkmış bir zombi gibi tanımlayabilirim aslında, nom nom nom diyerek ekran kartını kemirsem yeridir. Eargasm olacak kadar iyi şeyler duyduğumun altını çizip üstüne basabilirim. Deneyimlerimi de test ettiğim başlıklar altında ayrı ayrı iteleyeceğim size kaçamayacaksınız :D

Test 1: Müzik ruhun gıdasıdır, ver coşkuyu!

5 şarkıda ses kartını ve kulaklığı zorlayıp bi noktada pes ettirmek lazım!

Bu teste özel Model ve Ozan Doğulu’nun bol dımtıslı Dağılmak İstiyorum isimli şarkısını açıp dinledim. Bana göre son dönemde dinlediğim yerli yapımlar arasında oldukça hoş bir şarkı. Kahve almaya giderken Microlab’ın 2.0 sistemler arasında dinlediğim en başarılı ses veren modeli Solo 7’ye bağladım. Bu konudaki performansı 2 oda ötesinde ben gayet güzel dinledim, ama asıl performansı alt ve yan komşularımıza sormak lazım.

Kahve ile birlikte geri döndüğümde kulaklıklara geri dönüş yaptım ve biraz daha sert bir şeyler dinlemek için her şeyin uygun olduğu ortamı yarattığımı fark ederek L’Âme Immortelle – 1000 Voices ‘a geçiş yaptım. Electro-Industrial / Dark Wave olarak nitelendirilen ve elektronik içeriğin yoğun olduğu bir türe sahip şarkılarda da oldukça güzel performans sergiledi Phoebus ve Orion PRO ikilisi.

Daha da sert, agresif ve acımasız olup Deathstars’dan Metal şarkısını “son ses” açıyoruz. Yaklaşık 4 dakika boyunca “son ses” konsepti ile oldukça temiz ve çatlamalar olmadan ses veren ikili kafamızı şişiriyor ama pes etmiyor!

Kulaklıkta Orion yazar, peki biz Metallica – Orion açmaz mıyız? Açarız, hem de sorgusuz sualsiz açarız! Riff’ler arasında süzülürken bu kadar temiz ve güzel ses verecek, dışarıdan bizi izole edip arkamızda
James ve Kirk (sanki asker arkadaşım, adıyla hitap ediyorum) varmış gibi hissettirecek bir kulaklık olabileceğini düşünmezdim…

Rammstein’sız bir test, düdüksüz bir tencereye benzer diyerek Live Aus Berlin konserinin en nefis ve kapanışına layık şarkısı ile biz de kapanışı yapalım istedik şarkı konusunda: Wollt ihr das Bett in Flammen Sehen?

ASUS ROG Xonar Phoebus harici ses kartı
ASUS ROG Xonar Phoebus, oyuncular için yaratılmış bir ses kartı!

Test 2: Vur, vur kaçıyor, Ali gitme Fiora geli… ah be abi…

Başlıktan da görüldüğü gibi ikinci testimizde hunharca oyun oynadık, yetmedi oyunla Skype vb. Ortamları birlikte kullanıp zorladık. O da yetmedi avazımız çıktığı kadar bağırdık mikrofona, karşı taraftan “ne bağırıyorsun be!” diye bir ses gelince tek başımıza olmadığımızı anladık…

İlk olarak uzun süredir tavla oynar gibi hırs yapıp oynadığımız bir oyunun ikonuna çift tıkladık: League of Legends. Çevremizde bir çok LoL oyuncusu olduğu için test amacıyla hemen 4 kişiyi el ele tutuşturup oyuna başladık. Oldukça net ve temiz ses kalitesi hem mikrofon hem kulaklık donanımı ile keyif verdi diyebilirim. Dışarıdan gelen gürültü ve komşularınızın çıkartabileceği insanüstü ses dalgalarına bile göğüs gerebilen harika bir kulaklık olarak oyun zevkinizi üçe hatta beşe katlar, öyle bir ürün kendileri. LoL’de en büyük etken çevresel seslerle birlikte sesli iletişimin keskinliğidir. Bu konuda fazlasıyla başarılı bir çizgisi var iki ürünün de.

Yendik, yenildik, dövdük, ağızımızı yüzümüzü kırdılar demedik teste devam etme kararı aldık ve sene sonuna yaklaşırken bizi ekrana kilitleyen Far Cry 3’e geçiş yaptık. Serinin üçüncü ve bence en leziz oyunu olan Far Cry 3, görsel şölenin yanısıra kulaklarımızda da bir tatil havası esmedi değil. Bi kulağımızdan giren soğuk ve yağışlı hava ötekisinden çıkarken bizleri hasta etti.  Açık hava, bol güneş, barut kokusu derken İstanbul’da havanın soğuk olduğunu unuttuk ama ikilinin performansına hasta olmaktan başka bir seçeneğimiz de yoktu.

Madem ses ve iletişim kalitesini ölçüyoruz, o zaman konuyu biraz daha çekiştirip Battlefield 3’e getirebiliriz dedik. Hazır yeni ek pakedi Aftermath çıkmış, parmaklarımız kaşınır kulaklarımız sivrileşirken testi iyice derinleştirdik. Sağımdan solumdan geçen mermilerin vızıltısından başlayan, tank paletlerinin naçizane şıngırtısına kadar geniş bir yelpazede ses çılgınlığna maruz kaldım. Ama mutluyum! Özellikle en ufak bir çıtırtının oyun içinde hayatımızı kurtardığı bir düzlemde hiç kafamı sıkmadan duran estetik kulaklık, dürtüklediğim yöne doğru kıvrılabilen süper esnek mikrofon ve up uzun kablosu ile 4.5 saat BF3 oynadığımı farkettim. Bundan önceki kulaklık deneyimlerimde (Plantronics A90 ve Gamecom 367, Sennheiser’ın çeşitli modelleri, Philips SBC HP250 ve niceleri) bi noktadan sonra kafamı sıkan, yorgunluk veren, terleten, kaşındıran etkilerle kafamdan kulaklığı “eeh be” diyerek çıkartmışlığım olmuştur. Orion PRO bu konuda hakikaten PRO’luğunu ortaya koyuyor.

Xonar'ın BC Rich ile sınavı

Orion Pro ve Xonar Phoebus, mükemmel bir ikili oluşturuyor.
Orion Pro ve Xonar Phoebus, mükemmel bir ikili oluşturuyor.

Test 3: JIN JIN JI-JIN!

Bu başlıktan bir şey anlamadığınızı tahmin ediyorum, bu fikir ilk aklıma geldiğinde ben de şaşırmıştım. Senelerdir Line6 processor ile birlikte BC Rich Wartribe Kerry King Signature Serisi gitara sahibim. Ondan önce de Creative ses kartıma bağlayıp Guitar Rig gibi programlar vasıtasıyla PC üzerinde kayıt ve diğer işlemlerimi hallediyordum. Bu ses kartının sadece oyuna yönelik olmadığını bir kez da göstermek için 2007’den beri aşk yaşadığım gitarımı tutup bağlayıverdim Xonar’a. Sonuç dehşet verici… İlerleyen ses kalitesi ve örnekleme metodları ile artık günümüzde üst seviye ses kartlarının yapamadığı çok az şey var (mesela hala bizim gibi insanlar için kahve yapamıyorlar) Çok fazla ayar yapmadan ve hiç sorun yaşamadan girip yaptığım ses kartımla neredeyse hiç kayıp ve gecikme olmadan çok güzel sonuç yakaladım. Özellikle yakın zamanda piyasaya çıkan Rocksmith oyununun da en büyük sıkıntısı olan “zaten gitar çalan insanların kulağının alıştığı analog netliğine dijital ortamda erişilemiyor” sorunu her ürüne olduğu gibi bu üründe de var ama minimale yakın olduğunu söyleyebiliriz.