Şu an bağlı olduğunuz internet kablosunun ucunun nereye çıktığını hiç merak ettiniz mi?
Bugün cep telefonunda tutun da evdeki televizyona kadar hemen her cihazı internete bağlayabiliyor, dünyanın dört bir yanıyla veri alışverişinde bulunabiliyoruz. Peki tüm bu veri iletişimi nasıl mümkün oluyor dersiniz? Uydularla, diyenler maalesef yanıldılar. Her ne kadar haberleşme uyduları küresel iletişimde önemli bir rol oynasalar da, özellikle küresel internetin yükünü tek başlarına çekebilecek güçte değiller. Bu yükü büyük ölçüde sırtlanan alt yapı, denizaltı kablolarıdır.
İlk denizaltı kabloları 1860’lı yıllarda Atlantik okyanusuna döşenmişti ve ABD ile Avrupa arasındaki telgraf haberleşmesini sağlıyorlardı. Pasifik okyanusuna döşenen kablolar ise 1900’lerin başında hizmet vermeye başlamışlardı. O günden bu yana çok şey değişti, özellikle de döşenen kabloların yapıları. Artık eskisi gibi büyük bakır kablolar değil, fiber optik kablolar okyanusların derinliklerine indiriliyor. Bu kabloların kalınlığı çoğu zaman bileğinizden incedir ve içlerinde bir kaç fiber optik hat vardır. Ancak veri kapasiteleri 10 TB/s gibi inanılmaz seviyelere çıkabilir. Tabii bu kapasite daha da artmaya devam edecek, çünkü artık tüm haberleşmenin temelinde analog değil sayısal teknolojiler yatıyor ve ihtiyaç da gün geçtikçe katlanıyor.
Yukarıda resmini gördüğünüz harita ise, TeleGeography tarafından hazırlanmış ve merak edenler için tüm dünyadaki denizaltı ağlarının yerini gösteriyor. Burada özellikle son on yılda devreye girmiş yeni hatları ve bu yıl döşenmesi planlanan yeni kabloları da görmek mümkün. Haritanın büyük ve etkileşimli olanına burada verdiğimiz bağlantıdan erişebilirsiniz. Eğer arzu edilirse büyük ebatlarda basılı hali de temin edilebiliyor. İnsan aklının dünyayı nasıl sarıp sarmaladığını ve değiştirdiğini gösteren mükemmel bir harita.
