Anasayfa Haber Genetikte Laser Devri!

Genetikte Laser Devri!

hücre

Güney Kore’de geliştirilen bir yöntem, genetik araştırmalarda çığır açacak.

Genetik araştırmalarda yaşayan bir hücrenin genetik yapısını değiştirmek ve bu yeni hücreden yeni yaşam formları üretmek, en temel çalışma biçimidir. Mesela bir buğday hücresi alınır ve hücreye istenen özelliği katacak, mesela onu çeşitli hastalıklara karşı daha dirençli kılacak bir DNA proteini yerleştirilir. Hücre bu yeni proteini alır, işler ve kendi DNA dizini içine katar, tabii katabilirse. Ortaya çıkan yeni hücre, yeni bir buğday türünün başlangıç noktasıdır.

Tabii bu işlem her türden genetik araştırma için kullanılır, karanlıkta parlayan bir kedi yaratmak ya da kansere yakalanma riski düşük bir insanı ortaya çıkarmak, amaç değişebilir ama yöntem aynıdır. Ne var ki yıllardır bu hücreye protein enjeksiyonu işlemi için kullanılan yöntemler çok ilkel ve genellikle de rastgele yapılan bir işti. Mesela bir grup hedef hücre, “plasmid” adı verilen ve üzeri DNA proteinleriyle kaplanan parçacıklarla bombardıman edilir. Ya da hücrelerin duvarları laserle delinerek plasmid çorbası içine atılırlar. Şüphesiz BioShock oynamış olanlarınız için “plasmid” terimi çok yabancı gelmeyecektir.

Ne var ki bu yöntemler pek ilkeldir ve uzmanlara çalışma esnasında gereken hassasiyeti sağlamazlar. Ne var ki kısa süre önce Güney Kore’deki bilim insanları tarafından geliştirilen yeni bir yöntem, çok daha hassas ve teknolojik açıdan da çok daha ileri. Bu yöntemde hedef hücrenin duvarı bir laser ile delindikten sonra, bir başka laser devreye giriyor. Bu ikinci laserin yarattığı elektromanyetik alan, tıpkı bilim-kurgu filmlerindeki “çekici ışın” gibi çalışıyor ve hücreye sokulacak olan DNA proteinin bir cımbız gibi yakalanıp yönlendirilmesine imkan tanıyor. Tüm bu olanların mikroskobik boyutlarda gerçekleştiğini düşünürseniz, neden basit bir cımbız kullanılamadığını tahmin edebilirsiniz.

Bu yöntem toplu enjeksiyon ile kıyaslandığında daha yavaş, ancak uzmanlara çalıştıkları hücreler üzerinde çok daha kesin bir kontrol ve gözlem imkanı sunuyor. Böylece uzmanlar çalışmalarını çok daha kontrollü yürütebiliyor ve daha kesin sonuçlar elde edebiliyorlar. Bu yöntemin geliştirilmesinin genetik araştırmalarda verimliliği artıracağı ümit ediliyor. Bu sayede açlıktan kansere kadar pek çok küresel soruna çok daha çabuk çözüm bulunabilecek.