Asla yapamayacağınızı düşündüğünüz işleri yapabilmek için tüm ihtiyacınız olan doğru oyunu seçmektir.
Bilgisayarlar ve bilgisayar oyunlarıyla tanışmamın üzerinden neredeyse 30 sene geçti. İlk başlarda oyunlar bana biraz anlamsız görünmüştü, o zamanlar Atari 2600 konsolların olduğunu ve en kabadayı oyunun bile basit piksellerden oluştuğunu düşünürseniz, bunu daha iyi anlayabilirsiniz. Ama o oyunların arasında bir tanesi, şimdi ismini pek hatırlamıyorum, fikrimi çabucak değiştirdi.
Çok basit bir oyundu, bir uzay gemisini kullanıyor, kara deliklerden kaçarken düşman gemilerini avlıyordunuz. Atari 2600’ün grafik gücünün zayıflığı bu oyunda bir avantaja dönüşmüştü, çünkü uzay karanlık bir yerdi ve görecek pek fazla şey yoktu. Daha da önemlisi, oyuncu olarak uzay gemisinin ön penceresinden dışarıyı görüyordunuz. Yani bu oyun aslında bir tür simülasyon idi!
O günden sonra simülasyonlar beni oyunlara gittikçe daha da ısındırdı. Gelişen bilgisayar teknolojisi de buna yardımcı oldu. Geçen yıllar içinde gittikçe daha da güçlenen bilgisayarlarda ne maceralar yaşamadım ki? Bir Sovyet helikopterinin pilot kokpitinde oturup Afgan dağları üzerinde mi uçmadım? Bir Amerikan bombardıman uçağının kokpitinden Dresden’in yanışını mı izlemedim? Bir TIE-Fighter kokpitinde Galaktik İmparatorluk için mi çarpışmadım? Saymakla bitmez! Gerçek hayatta yapma imkanım olmayan şeylerdi bunlar, ama bilgisayar ekranında iyi kötü neye benzeyebileceğini tecrübe edebiliyordum.
Savaşmak mı istiyorsunuz?
Tabii ki simülasyon denince akla ilk gelenler askeri araçlardır ve emin olun denizaltıdan tutun da kurgusal uzay araçlarına kadar, insan aklının yaratabileceği hemen her türden savaş aracının bilgisayar simülasyonunu bulmak mümkündür. Mesela Air Conflicts serisi sizi yakın tarihin büyük hava savaşlarına götürebilir. Öte yandan senaryosunu merhum Tom Clancy’nin kaleme aldığı H.A.W.X. serileri ise, olası yakın geleceğin hava savaşlarını konu alır. İkinci Dünya Savaşı yıllarında Atlantik okyanusunu kasıp kavuran Alman denizaltılarını mı merak ediyorsunuz? Artık bir klasik haline gelmiş olan Silent Hunter serileri ne güne duruyor? Canınız tank çekiyorsa Panzer Elite serileri var!
Ancak hangi oyunu, hangi devri seçerseniz seçin, simülasyonların amacı size sırf bir aksiyon filminin heyecanını vermek değildir. Bazı oyunlar biraz daha hareketli olsalar da, çoğu zaman size sunulan şey, emrinize verilen araçları kullanıyor olma hissini yaşamaktır. Simülasyon oyunlarındaki araçlar, aksiyon oyunlarındaki gibi tek tuşla binilip kullanılan basit aksesuarlar değildirler. Aksine sizinle birlikte başrolde olan, doğru kumanda edilmesi gereken oyunculardır. Altınızdaki F-16 sizi göklere taşıyan ve canınızı emanet ettiğiniz kanatlı bineğinizdir! Soğuk okyanus suları altından sessizce süzülüp giden U-Boat, denizdeki aylarınız boyunca sığındığınız eviniz, kalenizdir! Simülasyonları diğer oyun türlerinden ayıran şey tam da budur! Simülasyondaki araç dostunuzdur, yoldaşınızdır, silah arkadaşınızdır!
Huzurlu bir Pazar günü…
Savaşmak herkese, her zaman çekici gelmeyebilir. Yoğun bir hafta geçirdikten sonra, kafanızı dinlemek, farklı bir şeyler yapmak isteyebilirsiniz. Simülasyonlar burada da imdadınıza yetişecektir. Kocaman bir dizel lokomotifin kontrolünü ele almak, karlı dağların arasından, sessiz küçük kasabaların yanından geçip gitmekten daha rahatlatıcı ne olabilir? Ya da altınıza koca bir kamyon çekip şehirler arası yolda akıp gitmeye ne dersiniz? Bir çiftlikte traktörle tarla sürmenin neye benzeyeceğini mi merak ediyorsunuz? Tüm bunları ve daha fazlasını yapabileceğiniz simülasyonlar mevcut.
Belki başkalarının hayatlarını yaşamanın neye benzeyeceğini merak ediyorsunuzdur? Bir belediye başkanı olup koca bir şehrin kaderini elinize almak ya da koca bir şehirde kendine yeni bir hayat kurmaya çalışan bir öğrenciyi canlandırmak size ilginç geliyordur? İlk bakışta tuhaf gelse de, bu tür oyunlar da aslında simülasyon başlığı altına girerler. Çünkü yapılan iş gerçekte bir aracı değil, ama bir sistemi kullanmaktır.
Simülasyonların en güzel yanı da budur zaten, asla olamayacağımız kişileri olmayı, gidemeyeceğimiz yerlere gitmeyi ve en önemlisi de asla gücümüzün yetmeyeceği araçları kullanmayı mümkün kılarlar. Diğer oyun türlerinin aksine yenmeye çalıştığımız son bir büyük düşman sunmazlar, ama bu oyunlarda amaç zaten olabildiğince çabuk sona varmak değil, yolculuğun tadını çıkarmaktır. Bu da zaten işin püf noktasıdır.
Eğer bu türden oyunlardan hoşlanıyorsanız, ancak piyasada çok fazla seçenek olmadığını düşünüyorsanız, Playstore‘un Simülasyon Oyunları başlığı altında biraz dolaşmanızı öneririm. İlginizi çekecek hayli simülasyon olduğunu göreceksiniz.
