Amerika ve Çin insansız hava araçları konusunda yarışıyor gibi görünseler de, Avrupa da bu konuda pek boş durmuyor.
Yukarıdaki resimde görünen aracın adı “nEUROn” ve her ne kadar Boeing ya da Lockheed yapımı insansız hava araçlarını andıran hatlara sahip olsa da, aslında gerçek çok daha farklı. Neuron, gerçekte pek çok Avrupalı havacılık firmasının ortak çalışmasının ürünü olan bir insansız hava aracı (İHA). Projenin ana yüklenicisi Fransız Dassault olsa da, aslında pek çok Avrupa ülkesinden katılımla yürüyor.
Bu projeye kimler katılıyor derseniz, İsveç’ten SAAB, İsviçre’den RUAG Aerospace, Yunanistan’dan EAB, İspanya’dan EADS CASA, İtalya’dan Alenia ve başka pek çok firma projeye çeşitli aşamalarda dahil olmuşlar. Her firma farklı konularda katılımda bulunuyor ve elde edilen teknolojik gelişmelerden de payını alıyor. Proje aslında Dassault tarafından süpersonik bir saldırı İHA’sı geliştirmek amacıyla başlatılmıştı. Bu İHA çok yüksek hızlarda uçabilecek ve gerekirse iki nükleer savaş başlığı da taşıyabilecekti. Ancak geçen zaman içinde daha yavaş, fakat radar kesiti daha düşük bir bombardıman uçağına doğru evrildi.
Neuron’un deneme uçuşları 2010 yılında yapılacaktı fakat gecikmelerden dolayı ilk uçuşunu 2012 yılında yaptı. Geçtiğimiz ay içinde ellinci test uçuşunu da başarıyla tamamlayan Neuron’un hayli başarılı olduğu da kaydediliyor. 10 metre kanat açıklığına ve 5 ton kalkış ağırlığına sahip olan araç, iki adet 500 kiloluk güdümlü bombayı hedefe taşıyabiliyor. Bu pek büyük bir silah yükü gibi görünmese de, modern savaş doktrinlerinin halı bombardımandan ziyade kilit hedefleri sıfır hatayla vurma üzerine geliştiğini hatırlamakta fayda var.
Neuron’un ne zaman seri üretime geçeceği henüz belli değil, bu durum biraz da olası müşterilerin sayısına ve bütçesine bakıyor. Bazı kaynaklara göre Neuron asla seri olarak üretilmeyebilir ve sadece yeni nesil uçaklarda kullanılacak teknolojilerin geliştirilmesinde kullanılabilir. Fakat kesin olan bir şey varsa, o da Avrupalı havacılık ve askeri teknoloji firmalarının kesinlikle boş durmadığı gerçeğidir.
