CIA kendi devletine karşı giriştiği yasa dışı casusluğu itiraf etti ve özür diledi.
2001-2008 yılları arasında, Bush hükümetinin bilgisi dahilinde CIA ve askeri istihbarat yetkilileri tarafından anti-terör kapsamında yapılan tutuklama, sorgulama ve işkencelerin açığa çıkmasından sonra, bunların Amerikan Senatosu onayı dışında yapıldığı ortaya çıkmıştı. 2009 yılında ise Barack Obama hükümeti bu uygulamalara son verildiğini ve soruşturmaların başlayacağını bildirmişti. Ancak anlaşılan bundan sonra işler hayli karıştı.
2010 yılında Senato tarafından kurulan İstihbarat Komitesi tarafından başlatılan geniş kapsamlı bir soruşturma, yıllar boyunca toplanan milyonlarca belgenin incelenmesini gerektiriyordu. Yetkililerin bu belgelere rahatça erişebilmesi için arşivler bir dijital veri bankasına yüklendi. Ancak kısa süre sonra yetkililer veri bankasındaki belgelerin eksilmeye bağladığını fark ederek, olası bir casusluk girişimine karşı CIA’yı uyardılar ve önlem alınmasını istediler.
Ancak anlaşılan yetkililer hırsızdan kendisini yakalamasını istemişlerdi, çünkü bu belgeleri ortadan kaldıran bizzat CIA idi! CIA ajanları sadece veri bankasına değil, gerektiğinde senatörlerin dizüstü bilgisayarlarına bile girmiş ve çok önemli belgeleri ortadan kaldırmıştı. Tüm bunlar geçtiğimiz günlerde CIA direktörü John Brennan tarafından senatör Dianne Feinstein ve senatör Saxby Chambliss’in konu hakkında uyarılmasıyla kesin olarak ortaya çıktı. Brennan senatörlerden olup bitenlerle ilgili olarak resmen özür de diledi.
Tabii bu kadar büyük bir suçun kuru bir özürle silinip silinmeyeceği henüz belli değil. CIA içindeki gruplar tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen bu operasyon, en azından bir kaç yüz farklı yasayı çiğniyor ve doğrudan Adalet Bakanlığı’nın yetki alanına giriyor. Ancak tüm bu olup bitenden çıkarılacak olan basit bir ders var. O da derin devletin sırf üçüncü dünya ülkelerine has bir kavram olmadığı ve derin fraksiyonların iktidar kavgalarının her ülkede her an yaşandığı gerçeğidir.
