Cambridge Üniversitesi tarafından geliştirilen benzin/elektrik motorlu hibrit uçağın testleri İngiltere semalarında yapılıyor.
Günümüzde tüm havacılık endüstrisinin varlığı petrol üzerine kurulu bulunuyor. Bu durum tahminen çok uzun zaman değişmeyecek, çünkü eldeki diğer teknolojilerle aynı güce sahip uçakları yapmak henüz pek mümkün değil. Ancak tabii ki alternatif yakıt türlerinin araştırılmasına devam ediliyor.
Bu çalışmalardan biri de İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi bünyesindeki bir ekip tarafından yürütülüyor. Amerikan Boeing firması tarafından da desteklenen bu çalışmalar, havacılıkta elektrikle çalışan motorların geleceğine dair yeni teknolojilerin geliştirilmesini hedefliyor.
Doktor Paul Robertson’ın ekibi tarafından mühendislik fakültesi bünyesinde yürütülen çalışmalarda, hafif motorlu planör sınıfı bir uçağın elektrikli ve benzinli motorlardan oluşan bir hibrit sistemle uçurulması söz konusu. Mühendislik ekibi tarafından uçağın kanat içlerine takılan 16 adet lityum-polimer batarya, modern dizüstü bilgisayarlarda kullanılanlara çok benziyor, ancak daha büyük kapasiteye sahipler.
Uçağın Honda üretimi tek silindirli ve dört zamanlı olan motoruna bir kayış düzeneğiyle bağlanan elektrikli motor, gerektiğinde devreye girerek üretilen toplam gücü artırıyor. Özellikle kalkış ve tırmanış gibi bolca güç gerektiren manevralarda bu ek güç hayli işe yarıyor. Yüksek irtifada yapılan düz uçuşlarda ise motor dinamo görevi görerek bataryaları şarj ediyor.
Tabii ki her hibrit motorlu araçta olduğu gibi, burada da en önemli parça bilgisayarlı akım kontrol birimi ve bu da Cambridge mühendisleri tarafından geliştirilip, programlanıyor. Yapılan ilk testlerde elektrik destekli sistemin neredeyse % 30 oranında yakıt tasarrufu sağladığı ortaya çıkmış.
Ancak bu çalışmalar çok uzun vadeli yapılıyor ve meyveleri belki 20 ya da 30 yıl sonra toplanabilecek. Çünkü halen elde olan batarya teknolojilerini kullanarak büyük çaplı uçakları havada uzun süre tutabilmek mümkün değil. O yüzden de tamamen elektrikli uçakların göklerde görülmesi, belki de bu yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşebilecek. Bu gerçekleştiğinde ise, temelinde bu ve benzeri mühendislik ekiplerinin emekleri olacak.
