Anasayfa Haber İngiliz Gizli Servisine Yeni Casuslar!

İngiliz Gizli Servisine Yeni Casuslar!

İngiliz gizli servisi GCHQ tarafından başlatılacak olan yeni bir program, geleceğin bilişimcileriyle sıkı ilişkiler kurmayı hedefliyor.

İngiltere’nin GCHQ (Government Communications Headquarters – Hükümet Haberleşme Merkezi) adlı gizli servisinin Amerikan NSA ile benzer bir işleve sahip olduğu söylenebilir. Devlet birimleri arasındaki güvenli haberleşmeyi sağlamak için kurulan bu merkez, zamanla elektronik dinleme ve casusluk/karşı casusluk operasyonlarından da sorumlu birim haline geldi.

Geçtiğimiz yıllarda özellikle internet üzerinde hayli büyük operasyonlar yürüten bu gizli servis, pek çok Batılı benzeriyle aynı sorunu yaşıyor; yüksek teknolojiden anlayan kalifiye ve genç eleman açığı. Bu açığı kapatmak için “Teach First” adını verdikleri yeni bir programı gündeme getiren GCHQ, bilişim teknolojileri alanında eğitim gören yeni mezunları saflarına katmayı planlıyor.

Teach First ile hayata yeni atılan genç bilişim mezunlarını bünyesine katacak olan GCHQ, onları hem eğitecek, hem de iş gücü olarak kullanacak. Ancak bunun da ötesinde, bu gençlere daha sonraki kariyerlerinde dolgun maaşlı işler ayarlama sözü verilecek. Kendi girişimlerini kurmak isteyenler için ise her türden devlet desteğinin sağlanması söz konusu olacak. GCHQ bu sayede sırf iş gücü problemine çözüm getirmekle yetinmeyecek, gelecekte bilişim sektörünü yönetecek olan insanlarla da ilk aşamadan itibaren sıkı bağlar kuracak!

İşin daha da ilginç yanı ise, İngilizlerin bu fikri nereden aldıklarıdır. İsrail devleti senelerdir benzer bir proje yürütüyor ve GCHQ için esin kaynağı olan da bu projenin başarısı. Tabii İsrail istihbaratının bir avantajı var, ülkede askeri hizmet tüm vatandaşlar için zorunlu olduğundan, İsrail gizli servisleri ihtiyaçları olan elemanları bulmak ve yetiştirmekte daha rahatlar. İngilizlerin ise yetenekli gençleri ülke hizmetine ikna edebilmek için daha eli açık davranmaları gerekecek.

Uzmanlara göre bu noktada sorulması gereken sorular ise çok farklı. Bir ülkenin derin devletinin kilit öneme haiz bir endüstriye bu kadar sıkı entegre olması, demokrasi kavramının içini tamamen boşaltmayacak mı? Bir başka önemli soru ise, bir ülkenin bilişim sektörünün kendi kontrolünde olmayan yabancı şirketler ve personelin eline bırakılması, uzun vadede ne gibi felaketlere yol açabilir? Sanırım haber başlıklarını biraz takip edenler için bu ikinci soruya iyi kötü bir cevap bulmak çok da zor olmasa gerekir.