Anasayfa Makale Batman V Superman: 3 Yıl Beklediğimize Değdi mi?

Batman V Superman: 3 Yıl Beklediğimize Değdi mi?

Son yılların en çok beklenen filmlerinden Batman V Superman’i izledim. Sinema tarihinin en ünlü iki süper kahramanın buluştuğu film için beklentiler çok büyük. Aklınızdaki tüm sorulara bu yazıda cevap veriyorum.

Batman ve Superman sinema tarihinde her zaman kendilerine özel bir yer edinmiş iki kahraman. 1978 yılında, The Godfather (Baba) filminin senaristinin elinden çıkma ilk Superman filmi, Marlon Brando ve Gene Hackman gibi ağır toplarla dikkat çekerken, Christopher Reeve bir insanın uçabileceğine bizi inandırdı.

O zaman daha naif olan insanlık için, Superman, güven veren bir koruyucu gibiydi. Zamanla, dünya daha tehlikeli bir yer olmaya başladı. 80’li yıllarda artan suç ve devletler arası güç savaşları sayesinde insanlar artık güne korkarak uyanıyordu. Tim Burton‘un 1989’daki Batman’i bu korkulara cevap verecek nitelikte bir karakter olarak elden geçti. Öldüren Batman sayesinde gece rahat uyuyabilirsiniz. Çünkü, sizi inciten suçlu artık nefes alamayacaktı.

Superman serisinin değeri düştükçe Batman popülerleşti. DC filmlerden aldığı gazla 90’larda karakterleri çizgi film ve çizgi romanlarda daha farklı konumlara getirdi. Batman popülerliğinin kurbanı olup son iki filmiyle jübile yaparken, çizgi roman filmleri de salon filmi tabir edilen ağır yapılarını kaybediyordu.

Christopher Nolan çocukluk rüyasını 2005 yılında, çocukluk rüyasını gerçekleştirirken yep yeni bir sektör oluşturdu. Film yapımcılarının çizgi roman filmlerine gözü kapalı onay vermesini sağlayan Kara Şövalye Üçlemesi aynı zamanda Oscar’da da rüşdünü ispatlayarak yeni bir dönemi başlattı. Aradaki, başarısız Superman Dönüyor macerasını es geçelim, Nolan ve Zack Snyder‘ın Superman projesi Man of Steel yaratılan büyük beklentiyi karşılayamadı.

Stüdyo, hemen yedek planı devreye soktu daha Man of Steel‘in teri kurumamışken Batman V Superman filmi duyuruldu. 3 yıldır, eşine az rastlanır bir beklenti ve reklam çalışmasıyla film insanların gözüne sokuluyor. Peki esas soru şu, Batman V Superman: Dawn of Justice bu kadar gürültüyü hak eden bir film mi?Batman-v-Superman

Tarihin En Büyük Gladyatör Maçı

Filmin reklam çalışması, sanki saatler süren bir Batman, Superman kapışması üzerine kurulu gibi yapıldı. İnsanlar o kadar çok etkilendi ki, bir filmin temel dinamiklerini unuttular. Senaryo, görsellik ve oyunculuk arka plana atıldı. Medyatik bir isim olan Ben Affleck role seçilince, İnternet kullanıcıları bu seçimi çabuk kabullendi. Film bu Cuma gösterime giriyor.

Warner Bros Türkiye’nin özel basın gösterimiyle aklımızdaki soruların cevabını aldık. Snyder daha önce Alan Moore‘un Watchmen‘ini çekmişti. Bu grafik roman, süper kahramanlık olgusuna getirdiği siyasi ve felsefi bakışla aslında ağır bir eserdi.

Snyder işin altından güzel kalktı. Batman V Superman ismi aslında biraz yanıltmaca. Reklam çalışması için kullanılmış bir isim. Film, baştan yaratılmaya çalışılan DC sinema evreni için önemli bir geçit filmi.

Öncelikle filmden 45 dakika kesildiğini ve Blu-Ray’de tam halini izleyeceğimizi unutmamak lazım. Haliyle, filmin genel izleyiciye hitap eden versiyonu ve çizgi roman sevenlere yönelik iki versiyonu var. Eşine az rastlanan, duygusal ve etkileyici bir girişten sonra Batman ve Superman karakterleri icraatlarıyla karşılaştırılmış.

Herkes yeni Batman’i merak ediyor. Karşımızda gerçekten çok farklı bir Batman çizgisi var. Bu değişiklikler, olumlu mu, yoksa olumsuz mu? İşte bunu gelecek filmlerde göreceğiz. Batman sadece tip olarak değil, ruhen de çok karanlık bir rolde. Yıllardır ilk kez çizgi romandaki gibi, gri ve siyah giyen bir Batman gördük.

Affleck’in Batman çok farklı bir karakter. Kıyaslanabilecek başka bir versiyon yok. 20 yıldır bu kostümün içerisinde çok fazla şey kaybeden Bruce Wayne, orta yaş bunalımıyla birlikte iyice yıkılmış bir psikolojiye sahip.Batman-v-Superman

Gece, Gündüze Karşı

Alfred ise iyice içine kapanmış bir karakter. Yine kara mizahıyla espriler yapıyor ama artık Bruce Wayne’i engellemeye çalışmıyor. Sadece işini yapıyor. Bruce Wayne‘in iki repliği zaten karakteri çok iyi tanımlamış. Bunlardan birisi “Suçlular ot gibidir, kestikçe yerlerine yeniler çıkar“, diğeri de “Biz her zaman kötü adamlardık Alfred“.

Karakterin tonajı bu kadar karanlık noktalara ulaşmış durumda. Orta yaşlardaki Batman o kadar karanlık ki, karakterden çıktığını bile söylemek mümkün olabilir. Gelelim diğer ana karaktere. Superman filmde çok farklı açılardan işlenmiş. Tüm senaryo aslında Superman’in ortaya çıkışıyla başlıyor. Neil deGrasse Tyson‘ın filmde kullandığı replik tüm senaryonun özeti. Superman ile birlikte, insanlık tanrı, din ve evrendeki yerini sorgulamaya başladı.

Bu kadar güçlü bir varlık ise bazılarını korkuturken, geri kalanlar ise ona tapıyor. Bu yüzden Superman’i bizde BvS dünyasındaki insanlar gibi izliyoruz. Bu baskı yüzünden biraz içine kapanmış. İşinde, bazı sorunları var. Tek kurtarıcısı Lois.

Lois Lane, filmde biraz fazla yer alsa da, senaryonun kilit noktalarında olan bir karakter. Erkeksi cesur, 1938 yılından bu yana aynı. Superman tüm dünyayı ikiye bölmüş durumda. Man of Steel’de yaşananlara yapılan yerli göndermeler ve genel olarak izleyenin DC bilgisini ölçen ufak detaylarla film çizgi roman hayranı izleyicileri hedefliyor. Geri kalanlar içinse, mesih, tanrı ve terörizm konuları işlenmiş.

Günümüz insanı, internet ile birlikte dünyadaki tüm felaketleri anında öğreniyor. Haliyle çaresizliği de anlık yaşıyor. İşte 2016’ın Superman’i tüm bunlara çözüm niteliğinde. Yıllarca süper kahraman filmlerinde, şehirler yıkıldı, insanlar öldü. Baş roldeki kadın karakter kurtulunca, kimse ölenleri düşünmedi. BvS, bu soru üzerine başlıyor. Superman dünyayı kurtarırken binlerce masum öldü. Bunun hesabını kim verecek?

İki karakter bir birlerine yavaştan sinir olurken, büyük organizatör Lex Luthor karşımıza çıkıyor. Daha önce, Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg olarak da karşımıza çıkan Jesse Eisenberg yine farklı bir Lex karakteriyle karşımıza çıkıyor. Aslında burada filmin bir, modern fırlama CEO’lara karşı eleştirisi var.

Lex, çalışanlarıyla basket oynayan, hiç bir şeyi ciddiye almayan bir imaja sahipken, filme adını veren dövüşü ve dünyanın görebileceği en büyük felaketleri hazırlayan suç dehası. Öte yandan pasif agresif hareketleri, dikkat bozukluğu ile üstü kapalı iş hayatı göndermeleri yapmış. Eisenberg farklı ve eleştiriye açık bir oyunculuk sergilemiş.Batman-v-Superman

Siyah ve Mavi

Filmin adına göre, saatlerce iki karakterin odak noktası olacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çizgi roman sevenler için (en azından DC dizilerini takip edenler), çok ilginç sürprizler var. Wonder Woman da filmin önemli karakterlerinden. Diğer gözüken DC karakterlerini anlatıp sürpriz bozmayacağım. Filmde her karakteri yeterince görebiliyoruz.

Genel hatları bir yana bırakalım eleştirilecek en büyük noktalar Batman’de. Yeni Batmobil ve Batplane tasarım olarak oyuncak gibi. Yapımcılar bariz oyuncak satışlarını hedeflemişler. Önünde sürekli makineli tüfek duran Batmobil dışında, Batplane’in Transformers benzeri yapısı, sanki oyuncak şirketlerinin taleplerini karşılamak için üretilmiş. Tim Burton ve Nolan‘ın filmlerinde gözüken araçlar sanat için tasarlanmıştı. Onları oyuncak yapmak için, tasarımı değiştirmek yeni varyasyonlar üretmek gerekiyordu.

Batman zırhı kurşunları durdururken bir sahnede bıçak yemesi garip bir detay. Nolan üç film boyunca, karakterin ve zırhın yapabileceklerini ince ince bize anlattı. Man of Steel‘de temel sıkıntı, hikayenin çok daldan dala atlaması oldu. Burada da aynı sorun var. Batman, Superman, Wonder Woman, Alfred, Martha Kent, Lois Lane, Dianna Prince, Lex Luthor, karakterin evrendeki yerleri, dünyanın geleceği, Man of Steel’de yaşanan olayların çözümleri derken elimizde bir çok senaryo var. Bir yandan da filmin esas görevi Justice League serisi için hazırlık yapmak.

2.5 saat boyunca, kara mizah ve bir kaç komik sahne dışında, film hızlı hızlı bir şeylere hazırlıyor izleyiciyi. Bitik Batman, içine kapanmış tanrı metamorfozu Superman, modern dünyadaki yerini arayan Wonder Woman, Lex Luthor’un evrimi, ana karakterlerin aile yaşantılar vs vs derken, reklam kuşağı gibi hızlı hızlı görüntü bombardımına tutuluyoruz. Bu bombardıman, görsel olarak gerçekten etkileyici. Müzikler de hissettiriyor her şeyi. Ama bir an, öfke duyarken, sonra gülüyor, sonra üzülüyor, sonra da meraklanıyoruz. Azıcık dikkat dağılınca, kaçan şeyleri toparlamak zor oluyor.

Bazı filmler derdini, kafaya vura vura anlatır. Defalarca aynı hikaye vurgulanır. Burada tekrar yok, yakalamazsan her şey akıp gidiyor.Batman-v-Superman

Bazı Şeyler Güzel Bir Yalandır

Görsellik tempo derken, fragmanlarda kandırıldığımızı tekrar anlıyoruz. Senaryo Batman ve Superman’in güç savaşından kayıyor. Esas düşman Doomsday geliyor. 90’larda çizgi roman satışlarını artırmak için DC, Batman’in peşine Bane‘i Superman’in peşine Doomsday’i saldı. Fragmanda karakterin tiplemesiyle herkes dalga geçti. Filmdeyse çok daha farklı bir Doomsday var. Çizgi romandan bazı noktalarda ayrılırken, bazı konularda sadık kalmışlar.

Doomsday ile birlikte, dünya bir kez daha gerçekten Superman’e ihtiyaç duyuyor. Karakter aslında aynı Lex Luthor gibi, JLA katolizörü olarak filme koyulmuş. Şahsi fikrim bu hamle çok erken yapıldı. Yine de DC, WB ve Snyder oturup farklı bir yoldan evreni düzenleme yoluna gitmişler.

Bu yeni yol zaten filmin en fazla eleştirilmesi gereken noktası. Alınan radikal kararlar, o kadar büyük ki, ya seversiniz ya da sevmezsiniz. Bu yeni dünyanın bir ortası yok. Batman karakterinin geçmişini tam olarak filmde göremiyoruz. Yeni filmlere saklanmış. Wonder Woman için zaten bir geçmiş öyküsü projesi var. Çizgi roman severlerin Trio (büyük üç karakter) olarak gördüğü, Superman, Wonder Woman ve Batman arasında en çömez, Çelik Adam olmuş. Zaten kendine yüklenen kurtarıcı rolünü de yerine getiriyor.

Müzikler konusunda da yapım ekibi ilginç bir yol izledi. Müziklerin Superman kısmını Hans Zimmer bestelerken, Batman kısmını Junkie XL üstlendi. JXL’i son zamanlarda sık sık duyuyoruz. Müzikler, bu kalitedeki bir üst düzey filmin tüm ihtiyaçlarını karşılıyor. Sahnelerle bütünleştiği gibi, kaba tabirle gaz verme işini de iyi yapıyor. İzleyenlerin göz pınarlarını zorlayacak tonlarda filmde karşımıza çıkıyor.

BvS son 3 yılın en çok beklenen filmlerinden biriydi. Reklam çalışmalarına göre hayatınızın en iyi filmi, çizgi roman hayranlarına göre olması gereken bir gelişme, sıradan izleyiciye göre de “dövüşsünler de bir eğlenelim” imajıyla beklenildi. Filmin sonundaki radikal karar çizgi romanla haşır neşir olmayanlara cinnet geçirtebilir. Ancak yapım ekibi bu tarz tepkilerden o kadar korkmuş ki, son sahneyi pür dikkat izleyin derim.

Senaryonun hızlı işlenmesi, kesilen 45 dakikanın kurguda yarattığı boşluk, Superman severlerin karakterin ikonlaşmasından dolayı aradığını bulamayacak olması, sıradan izleyicinin de beyninin yanarak ağzının açık olarak ekrana bakacak olmasıyla, BvS çok tartışılacak. Filmi basitçe, Man of Steel ile Justice League arasındaki köprü olarak düşünün. Çok daha büyük bir dünya geliyor ve bu ilk parçası.

Marvel, Avengers filmlerinden önce yıllarca insanları bu değişime hazırlamak için, ince ince işledi. İşte DC ve WB çok cesur kararlarla süreci hızlandırmış durumda. Zaten normalde aşağı yukarı aynı yaşlarda olan Bruce Wayne ile Clark Kent’in, filmde baba oğul haline getirilmesi bunun en büyük özeti. Tüm önbemli maceralarını yaşamış Batman için, Superman yeni bir hayat gayesi oluşturuyor. Aksiyon sahneleri, son yılların en kaliteli koreografi ve kurgusuna sahip. BvS, yılın en iyi filmi olmasa da, bekleneni veriyor. Ortalamanın üzerine çıkıyor ama bir geçiş senaryosu olduğu için, reklam kampanyasının altında kalıyor. Mutlaka beyazperdede bir kez tecrübe edilmesi gereken bir film.