Kojima Productions tarafından geliştirilen ve son yılların en çok merak edilen oyunu olan Death Stranding incelemesi ile oyunun hikayesine, mekaniklerine ve diğer detaylarına yakından bakıyoruz.
O zaman sözü uzatmayalım karşınızda Death Stranding…
Daha önce de incelerken çok zorlandığım oyunlar olmuştu. Ama Kojima’nın yeni eseri açıkçası bugüne kadar beni en çok zorlayan oyun oldu. GTA 5 ve Destiny’nin ardından oyun dünyasının en büyük oyun çıkışlarından biriyle karşı karşıyayız. Hatta son 3 yılın en çok konuşulan oyunu Death Stranding desek haksız sayılmayız.
Bu noktada incelemeyi ikiye ayırmak en mantıklısı olacaktır. İlk bölümde Kojima’nın daha önce yapmış olduğu oyunları deneyimleyenler için görüşlerim yer alacak. İkinci kısımda ise bu kez daha önce Kojima oyunlarını çok fazla denemeyenler için görüşlerimi dinleyeceksiniz.
İncelemenin ilk kısmına başlayalım isterseniz…
Eğer MGS hayranıysanız, Kojima’yı çok seviyorsanız zaten çoktan oyunu ön sipariş verdiniz ve 8 Kasım için geri sayıma geçtiniz. Eğer almadıysanız, gidin oyunu alın. Çünkü Death Stranding bir Kojima hayranının istediği her şeyi fazlasıyla veriyor.
İncelemenin ilk kısmı sona erdi. İkinci kısıma geçelim…
Sizin oyun keyfinizi berbat etmemek için anlatabileceğim bazı şeylere Kojima Production tarafından sınır getirilmiş durumda. İnceleme sırasında izleyeceğiniz görüntüler ve hikaye tarafında anlatacaklarım Giriş ve 4. Bölüm arasını kapsıyor. 4. Bölüm ve sonrası 11 Kasım’a kadar ambargo altında.
Death Stranding gelecekte dünyamızda yaşanmış bir felakete verilmiş olan isim. Kiralyum adı verilen bir anti madde türü dünyamızda büyük bir yoğunluğa ulaşıyor ve ardı ardına patlamalar gerçekleşiyor. Dünya hızla bir çöküşün içerisine çekilirken, insanların ruhları dünyamızda kalıyor ve KV adını alıyor.
İnsanlık yıllarca birbirinden izole ve habersiz bir şekilde yaşamaya mahkum kalıyor. TimeFall adı verilen fenomen dengeleri iyice bozarken, KV’ler yaşayan herkes için büyük bir tehdit haline geliyor.
Yaşayan her bir insan potansiyel KV etiketi taşıyor. Ölüm bu yok olmak üzere olan dünyada en büyük korku. Çünkü ölen kimse diğer tarafa geçemiyor ve ölüm saatinden itibaren nekrolaşma süreci başlıyor. Bu süre içerisinde ceset yakılmazsa nekrolaşma tamamlanıyor ve dünyaya yeni bir KV daha ekleniyor.
KV’lerin insanlarla etkileşime girmesi ise çok daha büyük bir tehdit. KV’nin bir insanla etkileşime geçmesi halinde devasa bir patlama ile madde yok oluyor ve geride devasa bir krater bırakıyor. Oyunda bu olaya da Voidout yani Kararma deniliyor. Kararma sebebiyle şehirler yok oluyor, binlerce insan bir anda ölerek KV haline geliyor. Bu yüzden insanların çok büyük bir kısmı dışarı adım atmaya bile korkuyor. Hem KV tehlikesi, hem de TimeFall korkusu toplumları daha da izole hale getiriyor.
TimeFall oyunda Türkçe’ye ZamanKıyım şeklinde çevrilmiş. Zamankıyım ters gökkuşağı görülmesiyle yağmaya başlıyor. Normal yağmurlar, su buharının yeryüzüne düşmesi şeklinde gerçekleşirken, bu yağmur çeşidi yaşayan her canlı için büyük bir sorun teşkil ediyor.
Death Stranding sırasında kiral yoğunluk en yüksek seviyeye ulaştığı için gökyüzünde kiralyum seviyesi çok yüksek bulutlar meydana geliyor. Bu bulutların yağdırdığı yağmur, yaşayan her canlı için zamanı hızlandırıyor, değdiği bedenleri geri alınamayacak şekilde yaşlandırıyor.
Üstelik sadece canlılar için değil, insan yapıları üzerinde de ciddi aşındırıcı etkisi bulunuyor. Zamankıyıma mahruz kalan tüm yapılar aşınıyor ve bir anlamda yaşlanıyor. 100 yılda yaşlanacak bir bina, sadece birkaç yıl içinde yıkımın eşiğine geliyor.
Üstelik KV’ler Zamankıyımın etkisinin en yüksek olduğu yerlerde görülüyorlar. Böylece sıradan bir insanın elini kolunu sallayarak dışarı çıkması pek de mümkün olmuyor.
Peki, dünya böylesine korku içinde, birbirinden kopuk ve izole şekilde yaşarken nasıl hayatta kalacak? En basit bir ilacı bile bir şehirden diğerine götüremediğinizde ölümlerin önüne nasıl geçeceksiniz? Ölümler arttıkça, bağlar koptukça KV ve kiralyum yoğunluğu artacağı için insanlık yok olmaya mahkum kalacak.
İşte Sam Porter Briges ve diğer taşıyıcılar tam bu noktada devreye giriyor. Makineler uzun teslimatları başarılı bir seviyede yapacak yeteneğe sahip değil ve aşmaları gereken birçok engel var. Bu yüzden birilerinin yok olmamak için lojistiği sağlaması gerekiyor.
Taşıyıcılar ilaçları, yiyecekleri ve teknolojileri düğüm şehirleri arasında götürüp, getiriyorlar. Böylece zamanla insanların kahramanı haline geliyorlar. Herkes onlara beğeni yollarken, Fragile Inc. gibi kargo şirketleri kuruluyor. Böylece insanlar bir kez daha geleceğe umutla bakmaya başlıyorlar.
Elbette işler hiç yolunda gitmiyor. Zaten gitseydi Sam Briges’a ihtiyaç da kalmazdı. Bu beğenilerin ve kargo taşıma sevdasının pençesine düşen taşıyıcıların birçoğu daha fazla sevilmek uğruna diğer taşıyıcıların kargolarına saldırmaya başlıyor. Beğeni açlığıyla her şeye saldıran bu insanlar daha sonraları yükçü olarak adlandırılıyor ve Sam gibi iyi niyetli taşıyıcıların en büyük belası haline geliyor.
Beğeni açlığı ile gözü dönmüş insanlar… Bu size tanıdık geldi mi? Eğer gelmediyse sosyal medya ve YouTube üzerinde biraz daha etkileşim almak için şekilden şekile giren insanları gözünüzün önüne getirin ve bir daha düşünün.
Death Stranding hem bir sosyal medya hem de bir sosyal medya eleştirisi. Bu dünyada beğeni almak ve takdir görmek için diğer insanlara ve diğer taşıyıcılara yardım etmeniz gerekiyor. Oyunun online altyapısı çok güçlü ve diğer oyuncularla sürekli etkileşim halindesiniz.
Hatta oyunun en çok emek verilen yönlerinden biri bu sosyal medya yapısı olmuş. Kiral ağı genişlettikçe diğer oyuncuların yaptığı şeyleri harita üzerinde görebiliyorsunuz. 50 saatlik oyun sürem boyunca pek çok oyuncuya yardım ederken, yine aynı ölçüde pek çok yardım aldım.
Kiral ağ demişken. Kiralyum her şeyi berbat eden madde olmasına rağmen, aynı zaman ironik bir şekilde insanlığın en büyük umudu haline geliyor. Death Stranding ile beraber her insanın bir Kıyısı olduğu keşfediliyor. Ölüm ve yaşam arasında bulunan bu bölge, kiral ağın gerçekleşmesini mümkün kılıyor. İnsanlar kıyıların zaman boşluğunu kullanarak petabaytlarca veriyi saniyeler içerisinde diğer tarafa geçirebiliyor. Böylece bağ kurmanın yeni bir yolu keşfediliyor.
Hikayemiz bu kiral ağın çevresinde şekilleniyor. Sam daha oyunun hemen başında bir ceset yakım ekibi ile göreve gittiği sırada işler sarpa sarıyor ve Kararma yaşanıyor. Kendini dev bir kraterin yanıbaşında bulan Sam, bazı cevaplar alma umuduyla Amerika Birleşik Şehirleri başkanı olan annesinin yanına gidiyor.
Elinde bağ bebeği ve baştan aşağıya katranla kaplı bir şekilde doğu düğüm şehrine giriş yapıyor. Burada hem başkan hem de başkanın sağ kolu olan Die Hard Man ile yaptığı konuşmalar sonunda Amerika’nın tek kurtuluş umudunun kendisi olduğunu öğreniyor.
Sam, Death Stranding dünyasında eşsiz bir insan grubunu temsil ediyor. Grup dediğime bakmayın Sam gibi insanlar saymaya başlasanız bir elin parmağını geçmiyor. Sam bir Öteci ve öteleşme kabiliyetine sahip.
Ötecilik ve Öteleşme Nedir?
Sam’in görevi ülke boyunca dağılmış durumda olan düğüm şehirlerini Kiral ağa katmak ve böylece Amerika’yı yeniden bir araya getirebilmek. Sam şehirlere gitmeli, o insanların güvenini kazanmalı ve Q-Pid adı verilen nesne yardımıyla herkesi kiral ağa katmalı. Kiral ağın yoğunlaşması aynı zamanda Homo Demens adı verilen terörist grubun da dikkatini çektiği için pek çok insan ve düğüm şehri ağa katılmak istemiyor.
İşte sizin yapmanız gereken şey onların güvenini kazanmaktan başka bir şey değil. Kimi şehir sizden çok hayati ilaçları kazasız belasız onlara ulaştırmanızı beklerken, kimi de sevdiği kadının hayatta olup olmadığını öğrenmek istiyor. Bu insanların Sam için özel verdiği teslimatları yapmalı ve onları kiral ağa katmalısınız.
Bu yüzden sırtınıza alabildiğiniz kadar karga alıp, yollara düşüyorsunuz.
Baştan söyleyeyim oyunda silahlı çatışmalar yüzde 20’lik bir dilime denk düşerken, oyunun yüzde 80’i teslimat yaparak geçiyor. Bu yüzden oyunun mekanikleri tamamen kargoculuk üzerine şekilleniyor. Sam’in birbirinden farklı beden değerleri bulunuyor. Bunlar kan değeri, bilinç değeri, dayanıklılık barı, yorgunluk barı, BB motivasyonu ve ağırlık kapasitesi olarak birbirinden ayrılıyor.
Kan değeri önemli çünkü kan değeri düştüğünde KV’lere karşı çok önemli olan Sam’in kanını silahlarda kullanamıyor ve başarısız oluyorsunuz. Yükçüler ise sizi bayıltıp, kargonuzu çalmak istediği için bilinç değerine de dikkat etmeniz gerekiyor. Dayanıklılık farklı derecelerden oluşan mavi bir bar ve bunu tüketmeniz halinde yığılıp kalıyor, dolana kadar hareket bile edemiyorsunuz. BB ise çok korktuğunda iç zehirlenme tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Ağırlık kapasitesi ise tam da tahmin ettiğiniz şey.
Kargo taşıma ağırlık kapasitenizle doğru orantılı bir değer. Sınıra yaklaştığınızda oyun sizi uyarıyor ve yüklerinizin bir kısmını ya optimize ediyorsunuz veya yolda bırakmak zorunda kalıyorsunuz. Oyunda sonraları edineceğini Güç iskeleti, modüler taşıyıcılar ve araçlar sayesinde kapasitenizin çok üstüne çıkabiliyorsunuz.
Yine de ağırlığı yönetmen tek başına etkili değil. Aynı zamanda Sam’in denge problemi yaşamaması gerekiyor. Yükünüz bazen sağa ve sola çekebiliyor. Böyle durumlarda ilgili butonlara basarak dengeyi yine sağlamanız gerekiyor. Ayrıca yük kapasitesine yaklaştıkça Sam daha çabuk yorulmaya başlıyor.
Sam yorulduğunda biraz dinlenmek veya uyumak son derece faydalı oluyor. Ama Zamankıyıma yakalandıysanız ve dinlenmeniz gerekiyorsa mataradan biraz enerji içeceği içerek kendinize gelebiliyorsunuz. Ama bunlar hep minik kazanımlar sağlıyor. Çünkü siz bir sonraki dinlenme tesisine ulaşana kadar toplam kondisyon değeri düşüyor. Bu yüzden Sam’in kendi özel odasına bol bol uğraması ve uyuması gerekiyor.
Kargo taşırken Zamankıyıma bolca denk geliyorsunuz. Bu belli anlarda canınızı sıkabiliyor. Çünkü yağmur kargo paketlerini aşındırarak taşıdığınız şeylerin kolayca bozulmasına neden oluyor. Bu etkiden kurtulmak için koruyucu sprey sıkabilir veya Zamankıyım sığınaklarına uğrayabilirsiniz.
Diğer oyuncular da yapılar konusunda size yardım ettiği için kısa süre içinde oyuna alışıyor ve en zorlu koşulların üstesinden gelebiliyorsunuz. Yardımlaşmak ve bağ kurmak bu oyunun en güzel yanı, o yüzden Death Stranding’i online oynamaya önem gösterin derim. Çaresiz bir boss savaşında diğer oyunların size yolladığı silah veya uçurumun tepesinde bulacağınız bir tırmanma ipi gerçekten hayat kurtarıcısı oluyor.
Tüm bu yardımlara ve önlemlere rağmen oyunda sizi en çok zorlayacak şey KV bölgelerini aşmak olacak. Hem senaryo gereği hem de harita genelinde pek çok KV bölgesinden geçmek zorunda kalıyorsunuz. Bu bölgelere araç sokamıyorsunuz ve olabildiğince sessiz bir şekilde yolunuza devam etmeniz gerekiyor.
Bağ Bebeği olarak dilimize çevrilen BB’ler de bu konuda insanlara yardımcı oluyor. KV’ler normalde görünmez varlıklar ve hareket ettiklerinde temas ettikleri yüzeyde katranlı bir el izi bırakıyorlar. Onlarla baş edebilmek için geliştirilen BB’ler önemli araçlar. Henüz gelişim aşamasındayken anne karnından alınan bu bebekler, taşıyıcı anneleri komada olduğu için kıyı ile iletişim halindeler. Bu sayede KV’lerin varlığını hissedebiliyolar. Onları tarayıcı araçlar olan Odrarek’e bağladığınızda ise bu kez KV’lerin konumlarını gerçek zamanlı olarak hissedebiliyorsunuz. Bir KV çok yakın olduğunda Odrarek hızlanıyor ve sarı renkte yanmaya başlıyor. Bu anlarda tersi yönde nefes tutarak ilerlemeniz gerek. Eğer bunu yapamazsanız KV’ler tarafından yakalanıyor ve KV boss’u ile karşı karşıya geliyorsunuz. O yüzden Odradek dikkat etmeniz sizin yararınıza.
Oyunda ilerledikçe, teslimatları yaptıkça yeni ekipman kazanıyorsunuz ama burada bir sorun var. Tüm görevler tamamen aynı yapıda!
Kojima Production oyunu geliştirirken Guerilla Games ve Santa Monica ile yakın temas halinde çalışmış. Hatta sinematikler ve animasyonlar için direkt Santa Monica’nın Motion Capture stüdyosu kullanılmış.
Bugüne kadar sinematik etkiye sahip tonlarca oyun oynadım. Ama Kojima oyunlarda sinematografiyi resmen arşa çıkarmış durumda. Sinematik açıdan Death Stranding için söyleyebileceğim tek bir kötü şey yok. Fragmanlar ve bugüne kadar gösterilen şeyler ne xqkadar karmaşıksa, oyun da bir o kadar açıklayıcı olma derdinde. En başta karmaşık ve delice gelen tüm olgular müthiş bir hikaye anlatımıyla size anlatılıyor. Duygular, hisler, komplolar, korku, öfke ve sevgi daha önce hiçbir oyunda olmadığı seviyede içine işliyor. Oyuncuların da Hollywood’un en ünlü isimleri arasından seçilmiş olması önemli bir artı.