Anasayfa Makale Cyberpunk 2077 Öncesi Siberpunk Temasını Daha Yakından Tanıyın

Cyberpunk 2077 Öncesi Siberpunk Temasını Daha Yakından Tanıyın

cyberpunk 2077 ce siberpunk teama

CD Projekt Red tarafından geliştirilen ve daha şimdiden yılın oyunu olmaya aday olan Cyberpunk 2077, 19 Kasım 2020 tarihinde oyuncular ile buluşacak. Oyunun çıkmasına kalan zaman yaklaştıkça oyuncular tarafından heyecan artmakta. Peki pek çok kişinin heyecan içinde beklediği bu oyunu bu denli özel kılanın ne olduğunu hiç merak ettiniz mi?

Cyberpunk 2077’yi oyuncular için özel kılan durumlardan biri, oyunun yapımcı stüdyosunun, hiç şüphesiz oyuncu dostu olan stüdyolardan biri olan CD Projekt Red olması. CD Projekt Red, Witcher serisi ile yakaladığı başarının ardından, oyuncular ile iç içe olarak, oyunlarını oyuncuların talepleri doğrultusunda cilalamakta. Stüdyonun sahip olduğu bir diğer önemli özellik ise işin özellikle RYO diye adlandırdığımız rol yapma öğelerini başarılı biçimde hayata geçirmesi. Stüdyo aynı zamanda hikâyeye ve hikâye sunumuna oldukça önem vermekte. Tüm bu durumlar da Cyberpunk 2077 için oyuncuları heyecanlandırmakta.

Oyuncular elbette stüdyodan beklentileri doğrultusunda heyecanlı olsa da bu durum başlı başına bunca insanı heyecanlandırmak için yeterli bir öğe değil. Oyunun oyuncu kesiminde asıl heyecan uyandırıcı kısmı ise belki de ilk kez Siberpunk temasının bu denli detaylı şekilde işlenecek olması.

Siberpunk Nedir?

Siberpunk terimi, bilim kurgu dalının bir alt kategorisi olarak geçmekte. Siberpunk teması, hem bir türü hem de bir kültürü anlatmaktadır. Yok olmuş olan bir doğayı ve yüksek teknoloji çağını ifade eder. Siberpunk tema deyince akla ilk gelenler yüksek binalar, karanlık atmosferler, neon ışıklar ve teknolojik tasarımlar olur. Ayrıca elbette bu temanın olmazsa olmazı teknolojik tasarımların ve gelişmişliğin insan hayatına katkısı.

Siberpunk temasının kökeni cyber ve punk kelimelerine dayanmakta. Kelimelerin taşıdığı anlamlara tek tek bakacak olursak, cyber kelimesi ileri teknolojiyi hatta robotlaşmayı temsil etmekte. Punk kelimesi ise insan, asi, aykırı tanımlarını karşılamakta. Punk olmak ayrıca siyasi otoriteye ve hiyerarşiye karşı muhalif yapı sergilemek anlamına da gelmekte. Siberpunk temasının merkezinde güçlüler (zenginler, siyasetçiler vb) yer alır. Bu temada zayıflar, her daim ezilen, hor görülen ve kullanılan taraf olmak zorunda bırakılır. Siberpunk temasında yer alan kahraman terimi alışılagelmiş kahraman teriminin ötesinde yer almaktadır. Siberpunk temasında yer alan kahramanlar, lügatte anti-kahraman olarak geçmektedir. Bu kahramanlar çoğunlukla zorba, uyumsuz, dışlanmış ve suçlu karakterlerden oluşmaktadır.

Siberpunk Temasının Edebiyattaki Yeri

Siberpunk terimi karşımıza ilk kez 1983 yılında Bruce Bethke tarafından çıkarıldı. Bruce Bethke Amazing Science Fiction Stories isimli bir dergi için yazdığı öyküde siberpunk temasına yer vererek, bu temayı bizlerin hayatına katmayı başardı. 1984 – 1988 yılları arası basılan William Gibson’un Sprawl üçlemesi siberpunk edebiyatının erken dönem eserlerindendir.  Siberpunk teması, edebiyatta kendine “post modern edebiyat” ismi ile yer bulmayı başardı. Çoğu edebi yayında siberpunk teması bilimin ve teknolojinin oldukça ilerlediği ancak insanların büyük bir bölümünün yaşam kalitesinin çok düşük olduğu şekilde okuyucuların karşısına çıkmakta. Çoğu edebi eserde yine insanlığın ve toplumsal düzenin radikal bir şekilde değiştiği karşımıza çıkmakta.

Siberpunk’ın Sinema ve Alt Kültürlerdeki Yeri

Siberpunk temalı filmlerin atası olarak ise, net olmamakla birlikte çoğunlukla fikir birliği ile karşımıza çıkan yapım Metropolis isimli yapım oluyor. Film, 1927 yılında Avusturyalı yönetmen Fritz Lang tarafından beyaz perdeye taşındı. Bu yapım aynı zamanda döneminin en pahalı sessiz filmi olarak kayda geçmiş. Filmin yapımı için yaklaşık 7 milyon Reichsmark (2005 değerleri ile 200 milyon dolar) harcanmış. Filmin senaryosu ise 1924 yılında Lang ve eşi Thea Von Harbou tarafından yazılmış. Von Harbou, aynı zamanda 1926 yılında filmin sahip olduğu senaryoyu romana çevirmişti.

Film aynı zamanda, 1927 yılının ekim ayında İstanbul’da gösterime girmek üzereyken, hükumet tarafından ateizm propagandası yaptığı ve komünizmi övdüğü gerekçeleri ile yasaklanmış. Fütüristik distopya ortamında geçen film, sık rastlanabilen bir bilim kurgu temasını ele almaktadır. Metropolis, kapitalist bir düzende işçiler ile işverenler arasında yaşanan sosyal krizi izleyicilere anlatmaktadır. Alman dışavurumcu sinema akımının önemli bir örneği olan film, aslında ekspresyonist (dışavurumculuk) olarak başlayıp, ılımlı bir şekilde son bulur. Film boyunca sürekli olarak tekrarlanan “üreten eller ile planlayan beyin arasındaki aracı kalp olmalıdır” cümlesi, Alman vatandaşlarının arasında o dönemde korporatizmin (kısmen faşizm) ne kadar yakın göründüğünü anlatmaktadır. Film, Naziler tarafından da oldukça beğenilmiş, özellikle de “arabulucu” simgesi halkın farklı kesimleri arasında dengeyi sağlayacak olan devlet ile özdeşleştirilmiştir.

Siberpunk ve Distopya İlişkisi

Edebiyatta ve sinemada yer alan çoğu eserde siberpunk temaların olmazsa olmaz parçalarından biri de kesinlikle distopyadır. Distopya kelimesi Yunanca’da anti-ütopya kelimesinin karşılığı anlamına gelmektedir. Ütopik bir toplum, devlet ya da yaşayışın anti tezi olarak karşımıza distopya çıkmaktadır. Distopik toplumlar, genellikle otoriter-totaliter bir devlet ya da gücü elinde bulunduran baskıcı faşist bir şirket altında yönetilmektedir. Bu durum dolayısı ile siberpunk temasının beslendiği en önemli damarlardan biridir. Ve sadece bu sebep bile distopyanın, siberpunk temasının vazgeçilmez bir parçası olmasına sebep oluyor. Ayrıca distopya, başlı başına oldukça önemli bir edebi eser ve sinema dalıdır. Sinemanın ve edebiyatın pek çok yönünde karşımıza çıkan distopya, oyunlarda vazgeçilmez öğelerinden biri haline gelmiş bulunmaktadır. George Orwell’in kaleminden olan 1984 ve Aldous Huxley’in kaleminden olan Cesur Yeni Dünya edebi eserleri bu dalın en önemli edebi eserlerindendir. Oyun dünyasında ise özellikle Bioshock serisi distopyanın oyunlardaki en önemli örneklerinden biridir.

Tüm bu bulgular eşliğinde, iyi işlenmiş olabilecek distopik bir siberpunk oyununun, oyuncularda bu denli heyecan yaratması oldukça normal. Özellikle, CD Red Projekt gibi rol yapma öğelerini oyunlarında kaliteli bir şekilde bizlere sunan bir yapımcı stüdyo tarafından oyunun yapılması ve bu oyunun oyunculara AAA kalitesinde sunulacak olması oldukça heyecan verici bir durum.

CD Projekt Red Stüdyosu’nun söylediklerinden ve gösterdiklerinden yola çıkarak oyunun başarılı olması kuvvetle muhtemel. Oyun, çıkışının ardından ciddi bir hayran kitlesi kazanacak ve büyük satış rakamlarına ulaşacak gibi görünüyor. Dilerim oyunun yapımı ve çıkışı ile alakalı bir sorun olmaz. Yine umarım ki oyun, oyunculara gösterildiği ve vaat edildiği şekilde verilir.

Kaynakça:

İlginizi çekebilir: Avrupa Komisyonu, Amazon’u Satıcı Verilerini Kötüye Kullanmak İle Suçluyor