Xbox, Playstation ve Nintendo. Tüm bu markaların gelecek nesillerden beklentileri farklı. Peki tüm markaların beklentilerinin karşılığını bulması mümkün mü?
Konsol savaşları her daim oyun dünyasında yer alan bir konu. Pek çok oyuncu, kendi kullandığı konsolun en iyisi olduğunu ve en doğru tercih olduğunu savunur. Oyuncular arasındaki bu rekabet durumu her ne kadar can sıkıcı gibi görünse de aslında oldukça eğlenceli bir konu. Pek çok oyuncunun bir araya geldiği o eğlenceli gecelerde oyuncular arasında geçen konsol karşılaştırma muhabbetleri hem geek hem de oyuncu olan insanlar için oldukça keyif verici sohbetler arasında yer almakta.
Gerek oyuncular arasında gerekse basın dünyasında yeni konsolların piyasada yer almaya başlayacağı, her dönem konsol tartışmalarını da beraberinde getirir. Yeni nesil konsolların kapıda olması bu eğlenceli muhabbetlerin yeniden doğmasına sebep olmuş durumda. Ancak yeni nesil konsollar ve yeni nesil oyunculuk anlayışları ile zaman içerisinde bu tartışmalar daha az yapılır hale gelecekmiş gibi görünüyor.
Farklı Şirketler, Farklı Stratejiler
Şirketlerin yürüttüğü farklı stratejiler konusunda ele alınabilecek ilk marka Xbox desek sanırım hata yapmış sayılmayız. Xbox cephesine baktığımız zaman şirketin son zamanlarda ve gelecekteki birincil hedefi konsol sattırmak gibi görünmüyor. Bilindiği gibi Xbox, konsola özel oyun çıkarma fikrinden artık tamamen vazgeçmiş durumda. Microsoft, çıkarmış olduğu tüm oyunların PC, Konsol ve xCloud gibi pek çok platformda kullanılabilir halde olmasını hedeflemekte.
Xbox şirketinin CEO’su Phil Spencer’ın geçtiğimiz zamanlarda yapmış olduğu bir açıklama, Microsoft şirketinin bu hedefini destekler nitelikteydi. Spencer yapmış olduğu açıklamada ‘’Oyunun her şey ile ilgili olduğunu’’ vurgulamıştı. Spencer, yapmış olduğu bu açıklamasında oyun oynamanın sadece özel bir konsol satın almayı gerektirmemesi gerektiğini, oyuncuların oyunlarını dilediği zaman dilediği şekilde oynamaları gerektiğini savundu.
Bu noktada Microsoft şirketinin çıkaracağı yeni konsolu Xbox Series X’in kendine özel oyunlarının olmayacak olması, oyuncular için konsolu satın alma noktasında bir handikap oluşturabilir. Ancak Microsoft ve Spencer’a göre bu durum herhangi bir sorun teşkil etmemekte.
Microsoft’un bu denli rahat davranmasının sebebini anlamak zor değil. Bildiğiniz üzere Microsoft, Xbox Game Pass sistemi ile pek çok oyuncunun takdirini ve sevgisini kazanmış durumda. Microsoft’un rahat olmasındaki temel sebep ise tahmin edebileceğiniz üzere Game Pass sistemi.
Abonelik Sistemi, Konsol Satışından Vazgeçebilecek Kadar Büyük Bir Pazar mı?
Microsoft, dünya çapında Game Pass sisteminde toplamda 10 milyondan fazla aboneye sahip. Şirketin geliştirdiği ve yürüttüğü strateji gereği Microsoft, Game Pass sisteminde yer alan müşterilerini elinde tutmaya devam etmeyi planlarken, sahip olduğu bu ekosisteme yeni aboneler katmanın da yollarını aramakta. Xbox şirketi dilerse konsola özel oyunlar çıkarabilir ve bu oyunları oynamak için mevcut konsolunun satışını arttırabilir. Ancak bu durum Xbox cephesinde Game Pass abone sayısında ciddi anlamda bir düşüşe neden olacaktır.
Sizlerin de takdir edeceği gibi Microsoft şirketinin konsol satışları ile ulaşabileceği kullanıcı sayısı sınırlı iken; abonelik sistemi sayesinde şirketin PC ve konsol oyuncularına uygun fiyatla erişebilecek olması oldukça makul bir durum. Bu sayede Microsoft pek çok yeni kullanıcıyı kendi ekosistemine bağlı hale getirebiliyor. Özellikle şirket olarak çıkaracakları yeni sistemlerden biri olan xCloud ile Xbox cephesi mobil platformlarda da sahip oldukları oyunları oynatmayı planlamakta. Böylelikle Microsoft oldukça yüksek bir oyuncu ağına ulaşabilir. Bu durumun karşısında Microsoft şirketi konsol satışlarında düşüşü göze alabilmekte.
Konsol Özel Oyunları Konsol Satışları İçin Yeterli Olabilecek mi?
Sony, hikayeli oyunları ile oyuncu dostu olmaya çalışan ve de oyunlarında performans ve kaliteye önem veren bir şirket. Ayrıca şirket kendi platformu için özel tasarlanan AAA oyunlar ile oyuncuların gönlünü fethetmekte. Ancak bu durum, konsol satış zorunluluğu ve her oyunu ortalama 60$ bandından satışa sokma zorunluluğunu da beraberinde getirmekte. Geride bıraktığımız son 7 yıla bakacak olursak şirket gütmüş olduğu bu strateji ile oldukça da başarılı olmuş durumda.
Sony, çıkarmış olduğu yüksek bütçeli AAA oyunları 60$ bandından mağazalarda sergilemekte. Bu durum, Sony markasının Microsoft gibi kendi abonelik sistemlerinde bu oyunları sergilemesinin önüne bir engel koymakta. İki konsol arasındaki bir diğer fark ise hitap edilen kitle.
Playstation çıkarmış olduğu özel oyunlar ile her yıl oyuncuların kalbini kazanmakta. Birbirinden eşsiz oyunlar ve AAA kalitesi ile birlikte, oyuncuların tercihi genellikle Playstation markası olmakta. Ancak bu noktada Playstation markası evlerde kullanılan organik birer multimedya cihazı olmaktan uzak. Bu hususta Microsoft şirketi geliştirdiği yazılımlar ve kullandığı arayüzler ile evlerde kullanılmaya daha uygun birer multimedya cihazları olarak da tercih sebebi olabiliyor.
Bu noktada hangi markanın daha başarılı olduğunu söylemek ise oldukça güç. Bunun sebebi ise şirketler için başarı kıstaslarının farklı olabilmesi. Markalardan biri cihaz sattırmayı kendine öncelik olarak belirlerken; diğer marka ise servis sitemlerini satmaya öncelik göstermekte.
Ailemizin konsolu Nintendo
Nintendo markasının Sony ve Microsoft şirketleri ile mücadele konusunda ne planladığını soracak olursanız, bu sorunun cevabı olarak karşınıza koca bir hiçbir şey çıkacaktır. Ancak bu durum, marka için olumsuz bir davranış biçimi değil. Bu tamamen Nintendo markasının tercih sebebi. Sony ve Microsoft yeni nesil konsollarını duyururken, Nintendo’nun bu konuda hiçbir atılım yapmıyor olması da bu konu hakkındaki en net örnek olarak gösterilebilir. Nintendo markası, GameCube’dan bu yana konsol üreticileri ile yarışma konusunda kendini geri çekmekte ve kendi çizgisinde ilerlemekte. Ayrıca şirket müşteri konusunda odak noktasında daima aile oyunlarını tutarken, buna ek olarak çocukları ve retro oyun seven ebeveynleri bulundurmakta. Bu noktada Microsoft ve Sony, her ne kadar kendi sahip oldukları IP’ler sayesinde (Little Big Planet & Minecraft) Nintendo ile mücadele etmeyi isteseler de başarılı olamadılar. Sony ve Microsoft’un Nintendo’nun gerisinde kalma sebeplerinin belki de en önemli sebebi ise Kinect ve Move gibi mobiliteye sahip cihazları terk etmiş olmaları. Sony ve Microsoft’un sektörün bu segmentini terk etmeleri, Nintendo’ya o alanda özgürlük ve başarı getiren en önemli unsur oldu.
Nintendo şirketinin sahip olduğu öncelikler ise oldukça farklı. Nintendo kendi şirketinin başarısı adına her ne kadar konsol satışlarını ön planda tutuyor olsa da aynı şekilde firma sahip olduğu IP’leri (markaları) büyütme konusunda da bir o kadar öncelikli davranmakta. Marka sahip olduğu Zelda, Super Mario, Animal Crossing, Pokemon gibi IP’lerine oldukça sadık. Bu durum bu IP’leri seven oyuncuların da markaya bağımlılığını arttırmakta.
Nintendo aynı zamanda yürüttüğü stratejiler ile sahip olduğu IP’leri hayran servis ürünlerle destekleyerek güçlendirmekte ve bu noktada da kendisine ek kazanç sağlamakta. Buna örnek olarak Nintendo’nun LEGO markası ile birlikte çıkardığı, oyunlara ait hayran kitleri gösterilebilir. Nintendo akıllı telefonlar için çıkarmış olduğu özel oyunlar ile de sahip olduğu bu IP’leri güçlendirmeye çalışmaya devam etmekte.
Konsol Savaşlarında Kazanan Kim?
Tüm bu konuları önümüze koyup genel bir bakış sergilediğimizde konsollar artık eskiden olduğu gibi birbirleri ile tam manası ile bir yarış içerisinde değiller. Bunu görmek çok zor değil. Bu bağlamda Microsoft markası milyonlarca aboneye ulaşarak yeni insanlara hizmet satmaya çalışırken, Sony ise karşımıza ürettiği özel oyunlar ile konsol sattırma hedefi ile çıkmakta. Bu hedeflere ek olarak Nintendo ise sahip olduğu Mario gibi IP’ler ile on milyonlarca satış rakamına ve buna eşlik eden hayran ürünleri satışına devam etmeyi planlamakta.
Görünen o ki önümüzdeki zamanlarda konsollar giderek birbirlerinden ayrışmaya başlayacak. Yeni nesil konsol döneminde kimin kazanıp kimin kaybettiğini söylemek oldukça güç olsa da objektif bakış açısı bizlere herkesin kazandığını göstermekte.
