Anasayfa Makale Mars Yüzeyinde Keşfedebileceğiniz 8 Eşsiz Yer

Mars Yüzeyinde Keşfedebileceğiniz 8 Eşsiz Yer

Mars

Gelecek yıllarda insanların Mars gezegenine turizm amaçlı geziler planlayacak olması oldukça muhtemel. İşte gelecekteki uzay turistlerinin keşfedebileceği 8 harika yer.

Mars gezegeni sahip olduğu jeolojik yapılar sebebi ile oldukça merak uyandırıcı ve gizem dolu bir gezegen. Yüzeyinde yer alan devasa volkanlar, oldukça derin kanyonlar ve ilginç oluşumlara sahip kraterler ile Mars, ilerleyen zamanların adeta ilgi merkezi olacak gibi görünüyor. Söz konusu gezilerin yapılabilmesi adına yolcu taşıyan roketlerin iniş yapabileceği düz ovalara ya da yapılara ihtiyaç duyulmakta. Ancak gelişen mühendislik, mimari ve uzay teknolojisi sayesinde bu ufak sorunlar mutlaka ortadan kalkacaktır. Nesil olarak Mars turizmini belki bizler göremeyeceğiz. Ancak bizden sonra gelen neslin Mars turizmini görebilme ve hatta deneyimleyebilme imkânının olacak olması neredeyse kesin. İşte gelecekte insanların Mars yüzeyinde turistik amaç ile gezebilecekleri bazı mekanlar.

Olympus Mons

Mars
Görsel: NASA/ MOLA bilim ekibi/ O.de Goursac, Adrian Lark

Olympus Mons Yanardağı, güneş sistemimizin içerisinde yer alan en sıra dışı yanardağlardan biri. Nasa’ya göre Tharsis volkanik bölgesinde yer alan bu yanardağ, yaklaşık olarak Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Arizona eyaleti ile aynı büyüklüğe sahip. Olympus Mons, ortalama olarak sahip olduğu 25 kilometrelik yükseklik ile dünyamızın en yüksek dağı olan ve 8.9 kilometre yüksekliğe sahip olan Everest dağının tam 3 katı yüksekliğe sahip.

Olympus Mons Yanardağı, aynı zamanda lavların dağın yamaçlarından yavaşça aşağı inmesinden kaynaklı olarak bir kalkan yanardağı olarak da anılmakta. Söz konusu yanardağın sahip olduğu ortalama eğim ise ortalama olarak yüzde 5 oranlarında. Dağın bu denli yumuşak bir eğime sahip olması, gelecekteki kaşifler için fayda sağlamakta. Zira görece kolay tırmanılabilecek olan bu dağ, pek çok kâşifin göz bebeği olabilecek bir yer. Olympus Mons ayrıca zirvesinde çöken magma odaları da bulunduruyor.

Tharsis Yanardağları

Mars
Görüntü: NASA/JPL

Olympus Mons dağına tırmanma esnasında, Tharsis bölgesindeki diğer yanardağların bazıları insanların dikkatini çekmeyi mutlaka başaracaktır. NASA’ya göre Tharsis, yaklaşık olarak 4000 km genişliğinde bir bölgede, 12 dev volkanı barındırıyor. Bu dağlar tıpkı Olympus Mons gibi, Dünya’daki benzerlerinden çok daha büyük olma eğilimindeler. Bunun sebebi ise Mars gezegeninin, yanardağların uzamasına izin veren daha zayıf bir yerçekimi kuvvetine sahip olması.

Bu yanardağlar, yaklaşık olarak iki milyar yıl kadar bir süre öncesinde patlamış olabilir. Yukarıda görmüş olduğunuz fotoğraf, Tharsis bölgesini göstermekte ve 1980 yılında Viking 1 isimli uzay aracı tarafından görüntülenmiş durumda. Fotoğrafta görebileceğiniz üzere solda, yukarıdan aşağıya, kabaca 25 km yükseklikte üç kalkan volkanı yer almakta. Bunlar sırası ile: Ascraeus Mons, Pavonis Mons ve Arsia Mons isimlerini almakta. Sağ üstte, Tharsis Tholus isminde başka bir kalkan yanardağı da yer almakta.

Valles Marineris

Mars
Görüntü: NASA

Mars, sadece güneş sistemimizin muhtemelen en büyük yanardağına sahip değil. Mars gezegeni aynı zamanda güneş sistemimiz içerisinde yer alan en büyük kanyona da ev sahipliği yapmakta. NASA’ya göre Valles Marineris, ortalama olarak 3000 km uzunluğa sahip. Söz konusu bu uzunluk Amerika Birleşik Devletleri içerisinde yer alan ve 800 km uzunluğa sahip olan dünyamızın en büyük kanyonundan yaklaşık dört kat daha uzun bir mesafe.

Araştırmacılar, Valles Marineris’in nasıl ortaya çıktığından ise tam olarak emin değiller. Bu duruma karşılık yine de Valles Marineris’in oluşumu hakkında birkaç teori mevcut. Pek çok bilim insanı, Tharsis bölgesinin zaman içerisinde kurulmasının Valles Marineris’in büyümesine katkıda bulunduğunu öne sürmekte. Teorilere göre volkanik bölgeden geçen lav, yer kabuğunu yukarı doğru itti. Bu durum da yüzeyde yer alan diğer bölgelerdeki kabuğun kırılmasına yol açtı. Geçen zamanla birlikte ise yer yüzeyindeki bu kırıklar Valles Marineris’in oluşuma sebep oldu.

Kuzey ve Güney Kutupları

Mars
Görüntü: NASA/JPL/USGS

Mars, bildiğimiz kutup bileşenlerinden biraz daha farklı bileşenlere sahip. Gezegen aynı zamanda tıpkı dünyamızda olduğu gibi iki farklı kutup bölgesine sahip. Mars Kuzey Kutbu (fotoğrafta), 2008 yılında Phoenix iniş aracı tarafından yakından incelenirken, Mars Güney Kutbu ise ne yazık ki sadece uzay gözlemleri ile bilinebiliyor. Söz konusu kutupların farklılıkları ise karbondioksit oranları. NASA’ya göre kış aylarında hem kuzey hem de güney kutuplarına yakın sıcaklıklar meydana geliyor. Kutuplardaki hava o kadar soğuk ki, atmosferde yer alan karbondioksit yoğunlaşarak yüzeyde buz tabakaları oluşturuyor.

Bu süreç aynı şekilde yazın karbondioksitin atmosfere süblimleşmesiyle tersine dönmekte. Kuzey yarımkürede karbondioksit tamamen yok olurken arkasında bir su buzu bırakır. Ancak karbondioksit buzulunun belli bir kısmı güney atmosferinde kalıyor. Tüm bu buz hareketleri Mars iklimine ciddi oranda etki etmekte. Bu iklim olaylarının neticesinde ayrıca Mars yüzeyinde fazladan rüzgarların oluşumu söz konusu oluyor.

Gale Krateri ve Sharp Dağı (Aeolis Mons)

Mars
Görüntü: NASA/ JPL-Caltech/ ASU

2012 yılında Curiosity isimli uzay aracının inişi ile ün kazanan Gale Krateri, Mars tarihinde eskiden var olan suların detaylı kanıtlarına ev sahipliği yapıyor. Curiosity, inişini gerçekleştirdikten haftalar sonra Mars yüzeyinde bir nehir yatağına rastladı. Curiosity krater tabanı boyunca yapmış olduğu yolculuk boyunca daha detaylı su kalıntılarına ulaşmayı başardı. Curiosity uzay aracı şimdilerde ise Sharp (Aeolis Mons) isimli dağın yakınındaki bir yanardağı inceliyor.

Curiosity’nin heyecan verici keşiflerinden biri, belki de en önemlisi, bölgedeki karmaşık organik molekülleri birçok kez keşfetmesi oldu. 2018 yılında aracın göndermiş olduğu sonuçlara bakacak olursak, söz konusu bu organiklerin 3.5 milyar yıllık kayaların içerisinde bulunduğunu söyleyebiliyoruz.

Curiosity aracından elde edilen organik sonuçlarla eşzamanlı olarak yetkililer, Curiosity’inin atmosferde metan konsantrasyonları da bulduğunu duyurdu. Metan, mikropların yanı sıra jeolojik fenomenler tarafından da üretilebilen bir elementtir, bu nedenle şimdilik bunun bir yaşam belirtisi olup olmadığı belirsizliğini korumaya devam ediyor.

Medusae Fossae

Mars

Medusae Fossae, Mars yüzeyinde yer alan belki de en tuhaf ve esrarengiz yerlerden biri. Bunun sebebi ise, bazı insanların bu alanın bir tür UFO kazasına dair kanıtlar içerdiğini düşünüyor olması.

Yüzeyde oluşan şekiller ile ilgili olarak insanlar çeşitli teorilerde bulunsalar da UFO kazasından daha olası açıklama, bahsedilen yerin devasa büyük bir volkanik yatak olmasıdır (Amerika Birleşik Devletleri’nin beşte biri oranında).

Mars yüzeyinde geçen zamanla birlikte rüzgarların kayaları bazı farklı şekillere sokmuş olması oldukça muhtemel. Yine de tüm bunların dışında araştırmacıların volkanik yatağın nasıl oluştuğunu öğrenmek için çok fazla zamana ihtiyacı olacak.

2018 yılında yapılan bir araştırmalara göre söz konusu oluşum, 500 milyon yıl boyunca yüzlerce kez gerçekleşen devasa volkanik patlamalar sonucu oluşmuş olabilir.

Hale Kraterinde Yinelenen Yamaç Çizgileri

Mars
Görüntü: NASA/ JPL-Caltech/ Arizona Üniversitesi

Mars gezegeni, yinelenen eğim çizgileri adı verilen (RSL) garip özelliklere sahip bu kratere de ev sahipliği yapıyor. RSL’lerin ne olduğunu tam hali ile anlamak oldukça zor. Krater için gösterilen resimler, spektroskopinin hidrasyon (sıvı) belirtilerini açık bir şekilde göstermekte.

2015 yılında NASA, hidratlanmış tuzların Mars yüzeyinde akan suyun işaretleri olması gerektiğini ifade etti. Ancak buna karşılık daha sonra yapılan araştırmalar RSL’nin atmosferik sudan veya kuru kum akışlarından da oluşmuş olabileceğini gösterdi.

Adı geçen bu kratere ise yaklaşmak tehlikeli olabilir ve gelecekte buraya gitmek yasak olabilir. Bunun sebebi ise RSL’in bilinmeyen mikroplara ev sahipliği yapma ihtimalinin bulunması. Kraterin olası bir kontaminasyon durumunu oluşturabilme ihtimalinin var olması, insanların kraterden uzak durmasını gerektiren başlıca neden olarak karşımıza çıkmakta. Gelecekte burası için turizm yalnızca dürbünler kullanılarak gerçekleştirilebilir.

Noctis Labyrinthus ve Hellas havzası ‘Ghost Dunes’

Mars
Görüntü: NASA/JPL/ Arizona Üniversitesi

Mars’ın sahip olduğu atmosfer incelendiğinde, içerisindeki su buharlaştığı için gezegen genellikle rüzgâr desteği ile şekillenmekte. Ancak bu duruma karşın Noctis Labyrinthus ve Hellas havzasında bulunan hayalet kum tepeleri sayesinde, gezegen tarihinde bulunan geçmiş dönemlere ait suların detaylı kanıtlarını görebiliriz.

Yetkililer adı geçen bu bölgelerin onlarca metre yüksekliğe sahip kum tepelerini barındırdığını söylüyor. Bu tepeler zamanla aşınırken tabanlarını koruyan lav ile birlikte, sular altında kalmış.

Bunlar gibi eski kumullar, rüzgarların Mars’ta eskiden nasıl estiğini gösteriyor. Bu durum iklim bilimcilere Kızıl Gezegen’in sahip olduğu eski çevresi hakkında bazı ipuçları veriyor. Daha da heyecan verici olan şey, bu kumulların korunaklı alanlarında, radyasyondan ve rüzgârdan korunarak saklanan mikroplar olabilir.

Bilimkurgu mu? Gerçek mi?

Her ne olursa olsun gelecek nesiller uzayı kolonileştirmeyi mutlaka başaracaktır. İnsanlık olarak artık uzayın derinliklerine doğru olacak olan yolculuğumuzun ufkuna gelmiş bulunmaktayız. Gelecekte gezegenlerin ve güneşin yaymış olduğu enerjiden daha fazla faydalanan, uzay madenciliğini tam anlamı ile yapan ve uzay turizmini gerçekleştirebilecek bir medeniyet haline gelebilmemiz içten bile değil.

Medeniyet olarak şimdilik ilk hedefimiz Mars gezegeni. Yaşanabilir pek çok koşulu ile Mars, bizlere kapısını açıyor. Ancak biz insanlarında bu zaman içerisinde öğrenmesi gereken pek çok şey olacak. Faklı şekillerde de olsa tür olarak bir şekilde çağın gerekliliğine ayak uydurmayı başarmamız gerek. Bu durumun sonucu olarak belki de uzay yolculuklarından ya da Mars yüzeyinde yaşamamızdan kaynaklı olarak, çeşitli mutasyonlar geçirecek ve evrimin farklı süreçlerine tanıklık edeceğiz.

Uzay turizmi tam bu noktada bizlere ne kadar gelişmiş bir medeniyet olduğumuzu kanıtlar cinsten bir iş olacak. İnsanlık olarak dünyamız üzerindeki seyahatleri ve o deneyimleri bir kenara koyarak, uzayın ve Mars’ın esrarengiz ve merak uyandırıcı lokasyonlarına yolculuk etmek ve bir kâşif edası ile hiç keşfedilmeyeni keşfetmek, hiç görülmeyeni görmek üzereyiz. Bu konu şimdilik yazılar ile kalsa da söz konusu geleceğe çok yakınız. Dünün bilim kurgusu bugün gerçek olurken, bugünün bilim kurgusu yarın gerçek olmaya çok yakın.