Tarihin en iyi ve aynı zamanda en tartışmalı oyunlarından biridir Metroid Prime. İnsanlar ilk gördüklerinde Metroid’in FPS türüne geçmesini kaldıramamışlardı. Nintendo, bu söylemlerle savaşmak konusunda o kadar çaresizdi ki, Metroid Prime’ın FPS olmadığı, bunun yerine birinci şahıs macera oyunu (FPA) olduğu konusunda ısrar ettiler.
Günümüzde bunu anlamak güç olabilir çünkü biz üç boyutlu oyun dünyasının içerisinde yaşıyoruz. Ama Prime’ın çıktığı dönem bir geçiş süreciydi. Tonlarca harika 2B oyun, üçüncü boyuta geçişten sağ çıkamadı ve 2002’de, oyunculardan düşmanlarını biçmekten daha fazlasını istemeye cesaret eden çok az FPS oyunu vardı ve konsollarda FPS türünü görmek nadir bir durumdu.
Retro Studios ekibi, bu oyun türünün daha fazlası olabileceğini hayal etti ve yirmi yıldan uzun bir süre sonra bile Metroid Prime, oyun tasarımı konusunda zirve olmaya devam ediyor. Açıkçası Metroid Prime bir FPS oyunu ama bu türün farklı mekaniklerle ele alınabilmesi inanılmaz keyifli bir oyun deneyimi yaşatmıştı.
Metroid Prime Ne Anlatıyor?
Bu arada Metroid her ne kadar dönemi için cesur bir ana karakter ile bizi tanıştırsa da oyunun hikaye anlatmak gibi bir derdi olduğunu hiçbir zaman düşünmedim. Yine de Metroid Prime, orijinal Metroid’den hemen sonra geçen serinin zaman çizelgesine uyuyor. Samus Aran, yakındaki bir uzay istasyonundan bir imdat sinyali alıyor ve direkt olaya girişiyoruz. İlk oyundaki olaylardan sonra kaçan bir korsan gemisi bulmuşuzdur. Yine bir klasik olarak Samus oyuna tüm teçhizatları ile başlar ve kısa bir süre sonra kendi Tallon IV gezegeninde bulduğunda tüm eşyalarını ve yeteneklerini yeniden kazanmak zorundadır.
Oyunda geri kazanmak için vakit harcayacağınız bu öğeler arasında füzeler, biçim değiştiren top formu ve bombalar dahil olmak üzere seri hayranlarının aşina olduğu pek çok şey bulunuyor. Çevrenizdeki dünyayı yeni şekillerde görmenizi sağlayan yeni giysiler ve vizörler gibi yeni seçenekler de elbette oyunda mevcut. Tarama vizörü, oyuncuların erişebileceği ilk ögelerden biri ve ek ayrıntılar için ortamdaki hemen hemen her şeyi taramanıza olanak tanıyor. Örneğin, onlarla nasıl savaşılacağına dair bilgi için düşmanları veya çevreyi tarayabilirsiniz.
Ayrıca bu taramalar sırasında bilgisayarlardan Metroid Prime’ın hikayesi hakkında ve gelişen olaylar hakkında pek çok bilgi de öğrenebiliyorsunuz. Pek çok dediğime bakmayın, işte… olduğu kadar.
Çünkü oyunun olayı hikaye filan değil, olayı eşsiz haritası. Neden “Metrodivania” şeklinde bir oyun tanımı olduğunu daha önce bilmiyorsanız, artık biliyorsunuz. Zaten ismi direkt Metroid’den geliyor. Talon IV, lavla dolu Magmoor Caverns ve buzlu Phendrana Drifts gibi çeşitli farklı biyomlara bölünmüş durumda. Oyunun birçok alanını keşfederken bunun serinin bilinen tarzında bir Metroidvania olduğunu hemen anlıyorsunuz.
Yeni bir alana giriş yaptığınızda, ulaşamayacağınız bir ton geçit ve bölüm bulacaksınız. Bu alanları tamamen keşfetmek için daha sonraki yükseltmelerle bu alanlara geri dönmeniz gerekecek. Yine de kaçınılmaz olarak, girebileceğiniz birkaç alan bulacaksınız ve bunlar arasında arama yaparak yeni silahlar, yeni ekipmanlar ve ileriye dönük yeni yollar bulacaksınız. Artık ilerleyemediğinizde, geri gitmeniz, daha önceki alanlara dönmeniz ve daha önce ulaşamadığınız yerleri bulmanız gerekiyor. Neyse ki, bilgilerle dolu bir haritanız var ve yeni alanlara ilerlemenizi neyin engellediğini görebiliyorsunuz, böylece yeni ekipmanlarınızın ulaşmanıza izin vereceği alanları kolayca bulabiliyorsunuz.
Bu yeniden yapımın bizlere sunduğu harika görsel kalitenin ötesinde, Metroid Prime’ın bu sürümünü oynamak bir önemli neden daha var. Modernize edilen kontroller. Birinci şahıs kontrolleri, kontrolcüler için standart hale gelmeden önce piyasaya sürülmüş olan Metroid Prime, başlangıçta tamamen sol analog çubukla hareket etmenizi istiyordu, sadece bir düğmeye basarak nişan alabiliyordunuz. Bu kontrol şeması oyunda yine var ve kilitlenme seçeneği sayesinde beklediğinizden de daha iyi çalışıyor, ancak yeni oyuncuların buna alışması biraz zor. En azından eski topraklar ve yeni oyuncular için iki farklı şemanın oyunda olması güzel.
Metroid Prime Remastered, bir klasiği modernize ederek, onunla ilgili hatırladığım güzel olan her şeyi daha da güzel hale getirmiş. Eğer Metroid Prime’ı zamanında deneyim edemeyen kesimdeyseniz kesinlikle oyun dünyasının mihenk taşlarından biri olan bu oyunu denemelisiniz.