Carnegie Mellon Üniversitesi araştırmacıları fotoğrafçılığın yaklaşık iki asırdır değişmeyen temel kuralını ortadan kaldıran yeni bir kamera teknolojisi geliştirdi. Bu hesaplamalı lens (computational lens), sahnedeki tüm nesneleri aynı anda mükemmel netlikte gösterebiliyor.
Carnegie Mellon’un yeni hesaplamalı lensi tarihe geçiyor
İlk fotoğraf 1826 yılında Joseph Nicéphore Niepce tarafından çekildi. O dönemde kameralar yalnızca siyah beyaz ve sabit pozlama süreleriyle çalışıyordu. 20. yüzyıla gelindiğinde optik lenslerin gelişmesiyle odak derinliği (depth of field) fotoğrafın en temel estetik unsurlarından biri haline geldi. Ancak bu aynı zamanda bir sınırdı. Fotoğrafçılar ya ön plandaki nesneye ya da arka plana odaklanabiliyordu. Her ikisini aynı anda net yakalamak optik olarak mümkün değildi.

Carnegie Mellon ekibi bu tarihi sınırlamayı ortadan kaldıran yeni bir sistem tanıttı. Geliştirilen hesaplamalı lens, özel kavisli optik katmanlar ve ışığı yönlendiren mikro bir çipten oluşuyor. Bu yapı sayesinde kamera her pikselin odak noktasını ayrı ayrı hesaplayarak, tüm sahneyi tek karede tamamen net biçimde yakalayabiliyor.
Kısa vadede fotoğraf, uzun vadede yapay zeka ve robotik değişecek
Bu teknoloji yalnızca akıllı telefon kullanıcıları için değil, bilim ve endüstri açısından da önemli bir dönüm noktası. Tıbbi görüntüleme sistemlerinde daha doğru teşhislerin önü açılırken, mikroskoplar çok katmanlı hücre yapısını tek karede net şekilde görüntüleyebilecek. Aynı zamanda robotik sistemler ve otonom araçlar da çevrelerini daha net algılayarak güvenli kararlar alabilecek.
Kısa vadede bu teknoloji fotoğraf çekim sürecini tamamen değiştirebilir. Zira kullanıcılar artık nereye odaklanacağını seçmek zorunda kalmayacak. Uzun vadede ise kameraların insan gözüne yaklaşan bir algı seviyesine ulaşmasını sağlayabilir. Görüntü işlemeyi donanımsal düzeyde gerçekleştiren bu sistemler yazılım tabanlı yapay zeka destekli sahne analizine yeni bir boyut kazandıracak.
Carnegie Mellon ekibi lensin boyutunu küçülterek akıllı telefon kameralarına entegre etmek için üreticilerle görüşmeler yürütüyor. Eğer bu prototip ticarileşirse fotoğrafçılık tarihinde 1826’daki ilk kameradan beri görülmemiş ölçekte bir dönüşüm yaşanacak. Artık tek bir deklanşör hareketiyle tüm dünyayı bir kareye sığdırmak mümkün olacak.




Birde lens yani mercek kullanmadan görüntü elde etme tekniğini bulunusa bu sayede büyük bir sıçrama gerçekleştirilmiş olur.
.