NFT’lerin milyon dolarlara satıldığı, Metaverse’de arsa kapışmasının gündemden inmediği dönem aslında çok uzak değil. Kısa sürede şişen bu piyasa, kripto para düşüşüyle birlikte sert biçimde çöktü ve ekranlarda gördüğümüz rengarenk avatarların ve parsel haritalarının arkasında çoğu yatırımcı için neredeyse sıfıra inen rakamlar kaldı. Peki bu süreçte neler yaşandı, insanlar gerçekte neye para ödedi, bugün tablo nasıl görünüyor ve bundan sonra ne yönde ilerleme bekleniyor?
NFT ve Metaverse balonunun yükselişi
NFT, blokzincir üzerinde kayıtlı, benzersiz bir dijital tanımlayıcı olarak ortaya çıktı. Temel iddia bu kayıt sayesinde bir dijital eserin veya varlığın sahibini doğrulamaktı. 2021’de dijital sanat dünyasında ses getiren büyük satışlar yaşandı, bazı NFT’ler onlarca milyon dolara alıcı buldu. Bu satışlar NFT pazarını hem ana akım medyanın hem de küçük yatırımcıların gündemine taşıdı.

Kısa sürede profil fotoğrafı koleksiyonları, oyun içi varlıklar, dijital kartlar ve çeşitli sanat eserleri NFT formatında alınıp satılmaya başladı. Özellikle profil fotoğrafı koleksiyonları ünlü isimlerin ve sosyal medya fenomenlerinin de katılmasıyla birlikte statü simgesi haline geldi. Sosyal medyada bu koleksiyonlara sahip olmak, bir topluluğa girmek ve kapalı gruplara erişim kazanmak gibi avantajlarla pazarlanarak talep daha da yukarı taşındı.
Aynı dönemde Metaverse kavramı da hızlı bir yükseliş yaşadı. Decentraland, The Sandbox gibi sanal dünyalarda harita üzerinde parseller tanımlandı ve bu parseller blokzincir üzerinde kayıtlı sanal arsalar olarak satıldı. Bu platformlarda yapılan satışların toplam hacmi kısa süre içinde yüz milyonlarca dolara ulaştı. Ortalama arsa fiyatları gerçek dünyadaki bazı şehirlerin metrekare fiyatlarıyla kıyaslanır hale geldi.
Büyük teknoloji şirketlerinin Metaverse söylemini sahiplenmesi bu dalgayı daha da büyüttü. Facebook’un ismini Meta olarak değiştirmesi, çok büyük bütçeli sanal gerçeklik yatırımları, tanıtım videoları ve etkinlikler küçük yatırımcı gözünde bu alanı kaçırılmaması gereken bir fırsat gibi gösterdi. Pandemi döneminde artan dijitalleşme, evden çalışma düzeni ve ucuz finansman koşulları ile birleşince NFT ve metaverse arsaları kısa sürede kolay zengin olma hikayesine dönüştü.
Aslında neye para ödendi?
NFT satın alan kişi, çoğu zaman eserin kendisini değil, onu işaret eden blokzincir kaydını aldı. NFT, teknik olarak bir dijital dosyanın kendisinden çok, o dosyaya işaret eden benzersiz bir tanımlayıcı olarak çalıştı. Pek çok projede görsel, video ya da dosya blokzincirin dışında ayrı sunucularda tutuldu. Bu durumda NFT pratikte bir kayıt ve bağlantı bilgisi haline geldi.
Metaverse arsasında da benzer bir yapı ortaya çıktı. Kullanıcılar bir sanal harita üzerinde belirli koordinatlara sahip parsellerin kullanım hakkını satın aldı. Bu hak ilgili platformun kendi akıllı sözleşmesine ve o platformu yöneten ekibin sürdürdüğü yazılım altyapısına bağlıydı. Yani satın alınan şey klasik anlamda bağımsız bir mülkiyet değil, belirli bir yazılımın içinde tanımlanmış bir veri kaydıydı.
Hukuki açıdan da bu varlıklar tapuya konu gayrimenkullerden tamamen farklı kaldı. Devlet tapu sistemlerinde bir karşılıkları olmadı, resmi imar planları ya da taşınmaz hukukuyla ilişki kurulmadı. Değer, büyük ölçüde beklentiye, sınırlı arz söylemine, topluluk etkisine ve pazarlama kampanyalarına dayandı.
2022 itibarıyla küresel ölçekte faizlerin yükselmesi ve risk iştahının düşmesiyle birlikte kripto paralarda sert bir geri çekilme başladı. Kripto piyasasındaki bu düşüş NFT pazarını doğrudan vurdu. İşlem hacimleri kısa sürede zirve seviyelere göre çok büyük oranlarda geriledi. Günlük alım satım işlemleri önce yavaşladı ve ardından birçok koleksiyonda neredeyse durma noktasına geldi.
Piyasa verileri NFT işlem hacminin zirve dönemine kıyasla yüzde 90’ın üzerinde düştüğünü gösteriyor. Sanat odaklı NFT kategorisinde işlem hacmi milyarlarca dolardan yüz milyonların da altına indi. Birçok koleksiyon yalnızca birkaç işlemle ayları geçirir hale geldi. Fiyatlar sert biçimde geriledi, likidite kayboldu ve alıcı bulmak zorlaştı.
Geniş kapsamlı analizler on binlerce NFT koleksiyonunun büyük bölümünün piyasa değerinin sıfıra indiğini ortaya koyuyor. Bu koleksiyonların çoğu için alıcı çıkmıyor, açık piyasada listelenmiş durumda beklemeye devam ediyor. Aynı çalışmalarda bazı koleksiyonlarda toplam işlem hacminin önemli bir kısmının yapay al-sat işlemlerinden oluştuğu da görüldü. Yani hacmin bir bölümü de gerçek kullanıcı talebinden değil, fiyatı şişirmek için yapılan işlemlerden geldi.
Metaverse arsası tarafında da tablo benzer yönde bozuldu. Sanal arsa fiyatları pek çok projede zirve dönemine göre ortalama yüzde 70’in üzerinde geriledi. Bazı popüler platformlarda en düşük fiyatlı parseller 2021’deki seviyelerine göre yüzde 90’a varan oranlarda değer kaybetti. Bir dönem on binlerce dolar istenen parseller, birkaç yüz dolar seviyesine indi.
Kurumsal tarafta da geri çekilme başladı. Bazı büyük şirketler metaverse odaklı birimlerini kapattı veya önemli ölçüde küçülttü. Büyük teknoloji firmaları metaverse sunumlarını daha genel sanal ve karma gerçeklik vizyonlarına kaydırdı. Yatırımcı baskısı ve zarar yazan bilançolar bu alana ayrılan bütçelerin daralmasına yol açtı.
NFT ve Metaverse arsası alanlara ne oldu?
Bugün geriye dönüp bakıldığında NFT ve metaverse arsası alanları birkaç kategoride görmek mümkün. İlk grup piyasaya çok erken girip yükseliş döneminde satış yapabilen sınırlı bir kesim. Bu kişiler ilk dalgada yüksek kar elde etti ve NFT’yi geçmişte kalmış bir spekülasyon hamlesi olarak geride bıraktı.
İkinci ve en geniş grup ise değerini büyük ölçüde kaybetmiş varlıkları elinde tutan yatırımcılar. Çeşitli araştırmalar NFT koleksiyonlarının çok büyük bir bölümünün ekonomik değerinin fiilen sıfıra indiğini ve bu varlıkların büyük kısmının alıcı bulamadığını gösteriyor. Bu yatırımcılar için cüzdandaki NFT’ler bir dönem ödenen yüksek komisyonları ve o günlerin heyecanını hatırlatan dijital hatıralara dönüştü.
Metaverse arsası tarafında da benzer bir manzara var. Sandbox ve benzeri platformlarda bir dönem on binlerce dolar ödenerek alınan parsellerin önemli kısmı bugün önceki değerlerinin küçük bir oranına alıcı bekliyor.
Bazı arsalar üzerinde konser alanı, sergi salonu ve mağaza gibi projeler denendi. Ancak kullanıcı trafiği ve gelir potansiyeli başlangıçtaki rakamların çok gerisinde kaldı. Yatırımcıların bir bölümü arsaları elinde tutarak ileride yeniden ilgi doğmasını bekliyor, bir kısmı ise cüzdanına bakmayı tamamen bıraktı.
Üçüncü bir grup da NFT’yi profil fotoğrafı ve topluluk bileti olarak kullanmaya devam ediyor. Bazı büyük koleksiyonların sahipleri düşen fiyatlara rağmen marka değeri ve topluluk etkinlikleri üzerinden anlam üretmeye çalışıyor. Yine de bu koleksiyonların bile zirve dönemine göre ciddi ölçüde değer kaybettiği ve alıcı tarafında likiditenin sınırlı kaldığı görülüyor.
Gelecekte NFT ve Metaverse’e ne olacak?
Bugünkü tablo 2021 ve 2022 döneminde yaşanan NFT ve metaverse hikayesinin büyük ölçüde spekülasyon odaklı bir dalga olduğunu ortaya koyuyor. Bu teknoloji kısa sürede internetin yeni tapusu ve geleceğin gayrimenkul pazarı gibi iddialı başlıklarla sunuldu. Ancak hukuki çerçeve, teknik altyapı ve günlük hayatta kullanılabilir uygulamalar aynı hızda gelişmedi.
Buradan sonra NFT kavramının astronomik fiyatlı dijital görseller anlamından uzaklaşıp, daha dar ama işlevsel alanlara çekilmesi bekleniyor. Oyun içi varlıkların, biletlerin, üyelik kartlarının, sertifikaların ve bazı dijital belgelerin blokzincir üzerinde takip edilmesi, NFT’leri doğrudan yatırım aracından çok altyapı teknolojisi haline getirebilir. Düzenleyici kurumların net çerçeve çizdiği ve dolandırıcılığın azaldığı bir ortamda arka planda çalışan bir kayıt sistemi olarak kullanıma devam edebilir.
Metaverse tarafında ise her şeyin tek bir dev sanal dünyaya taşındığı genel bir evren fikrinden çok belirli amaçlara odaklanmış sanal ortamlar öne çıkabilir. İş toplantıları için sanal ofisler, eğitim ve simülasyon amaçlı karma gerçeklik uygulamaları, endüstriyel tasarım ve test süreçlerinde kullanılan üç boyutlu ortamlar gibi alanlarda metaverse kavramı isim değiştirerek veya sadeleşerek varlığını sürdürebilir.
Fakat arsa alım satımı odaklı değeri büyük ölçüde beklentiye dayalı modellerin eski hacmine yeniden ulaşması için hem kullanıcı alışkanlıklarının hem de teknik çerçevenin köklü biçimde değişmesi gerekiyor. Bu da yakın zamanda pek mümkün görülmüyor.



