Bellek fiyatlarının yükseldiği bir dönemde yapılan dikkat çekici bir akademik çalışma veri depolamanın alışılmış sınırlarının dışına çıkılabileceğini ortaya koydu. Araştırmacılar bazı mantar türlerinin hücresel yapısının elektriksel davranışlar sergileyerek geçmiş sinyalleri hatırlayabildiğini tespit etti. Bu bulgu biyolojik materyallerin bilgisayar belleğine benzer şekilde davranabileceğini gösteren somut deneylerle desteklendi.
Mantar miselyumu elektriksel hafıza davranışı gösterdi

Çalışma, Ohio State University bünyesindeki araştırmacılar tarafından yürütüldü. Deneylerde shiitake ve button mantarlarının miselyum adı verilen kök benzeri yapıları kullanıldı. Araştırmacılar bu miselyumları organik bir memristör gibi davranıp davranmadığını görmek için kontrollü koşullarda büyüttü ve test etti. Memristörler kendilerinden geçen elektrik sinyallerine bağlı olarak direnç değerini değiştiren ve bu değişimi koruyabilen devre elemanları olarak biliniyor.
Deney sürecinde miselyumlar Petri kaplarında darı tohumu, buğday özü ve saman bazlı bir alt tabaka üzerinde yetiştirildi. Ortam sıcaklığı 20-22 derece aralığında tutuldu ve yüzde 70 nem sağlandı. Yetiştirme sürecinin ardından örnekler yaklaşık yedi gün boyunca doğrudan güneş ışığı altında kurutuldu. Kurutma sonrası yapı sertleşti ve ölçümler için uygun hale geldi.
Elektriksel testlerden önce miselyumun iletkenliğini geri kazandırmak amacıyla yaklaşık 10 santimetre mesafeden iyonize su sisi uygulandı. Ardından örneklere elektrotlar bağlandı ve farklı voltajlar ile dalga formları gönderildi. Ölçümler bir osiloskop yardımıyla yapıldı. Araştırmacılar uygulanan elektrik sinyallerinin ardından miselyumun direnç değerinin değiştiğini ve bu değişimin belirli bir süre boyunca korunduğunu gözlemledi.
Testler sırasında yaklaşık 1 volt seviyesinde en tutarlı sonuçlar elde edildi. Bu voltajda miselyum daha önce uygulanan sinyallere bağlı bir elektriksel davranış sergiledi. Deneylerde yapı RAM benzeri bir çalışma mantığına yaklaştırıldı ve yaklaşık 6 kHz frekansa kadar yüzde 90 doğruluk oranına ulaşıldığı kaydedildi. Bu durum biyolojik bir materyalin sınırlı da olsa geçmiş bilgiyi hatırlayabildiğini gösterdi.

Araştırmacılar bu yöntemin şuan için günümüz bilgisayarlarında kullanılan bellek çözümlerinin yerini almasının mümkün olmadığını açık şekilde belirtiyor. Gigabaytlarca verinin bu yöntemle depolanabilmesi için çok büyük hacimlerde biyolojik materyal gerektiği ifade ediliyor. Ayrıca pratik bir bellek çözümü için kapasite, yoğunluk, kararlılık, ölçeklenebilirlik ve mevcut donanımlarla uyum gibi pek çok kriterin henüz karşılanmadığı vurgulanıyor.
Buna rağmen çalışma düşük maliyetli ve alternatif bellek teknolojileri arayışında biyolojik yapıların da ciddi şekilde incelenmeye başlandığını ortaya koyuyor. Özellikle memristör benzeri davranışların canlı organizmalarda gözlemlenmesi gelecekte farklı depolama ve hesaplama yaklaşımlarının önünü açabilecek temel bir bilimsel adım. Araştırmacılar bu tür biyolojik sistemlerin masaüstü bilgisayarların yerini almayacağını ancak deneysel bellek ve hesaplama araştırmaları için yeni bir kapı araladığını belirtiyor.



