İnternete bağlanmak için 3G yeter mi? Yoksa ADSL ve kablolu internete mahkum muyuz? İşte kişisel tecrübelerle ADSL’den 3G’ye geçişim ve sonucunda yaşadıklarım…

Aslında bu yazıya “ADSL’den 3G’ye” diye başlayacak ve artık bıktığım ADSL’den nasıl kurtulduğumu güzel bir biçimde anlatacak, bu esnada D-Smartnet, TTNET ve Türk Telekom’a gayet güzel atıflarda bulunacaktım. Yine bulunacağım, fakat bir farkla: yazıda övmeyi düşündüğüm ülkemizdeki 3G bağlantısının gerçek yüzünü öğrendiğim için artık onu övmek yerine ne kadar ilkel bir halde olduğundan bahsedeceğim.
Yarım asırlık altyapı…
Her şeyin en başına dönelim. 1996 yılından beri İstanbul’un Çağlayan semtinde oturuyorum. Çağlayan, Şişli’ye sadece 1.5 KM, Trump Towers’a da kuş bakışı 1 KM mesafede. Çağlayan şu sıralar Avrupa’nın en büyük adalet sarayı olan İstanbul Adalet Sarayı’na ev sahipliği yapıyor. Ama gelin görün ki Çağlayan’da internet, 1996 yılından beri gram gelişme göstermedi. Gelişmeden kastım Dial-Up yerine internete artık ADSL ile bağlanıyor olmak değil. Tabii ki altyapıdan bahsediyorum.
1996 yılından beri Türk Telekom, Çağlayan’a bir kazma bile vurmadı desem herhalde yanlış bir tespit yapmış olmam. İnternet altyapısı adına yapılan tek şey, DSLAM’lerin konulup Dial-Up yerine ADSL teknolojisine geçilmiş olması. Bunun dışında hala 50 yıllık (belki de daha eski) bakır kablolar ile internete bağlanıyorum. Gerek Superonline, gerek TTNET her fırsatta fiber internet reklamı yapmaktan geri kalmıyor. Fakat söz konusu fiber interneti talep ettiğinizde bunun bölgenize verilemediği belirtiliyor. Yani anlayacağınız fiber internet, bir gün gelir umudu ile fare kapanındaki ADSL abonelerine atılan ufak bir yemden öteye gidemiyor.
Firma CEO’larının fiber yatırım konusunda dilinden düşürmediği tek şey var: ROI! ROI, Return on Investment anlamına geliyor. İş dünyasının janjanlı terimlerinden biri. Yapılan yatırımın firmaya ne kadar geri döneceğini, firmanın bu yatırımdan ne kadar kâr elde edeceğini belirtir. Fiber altyapıda sürekli ROI’den bahsedilmesinin nedeni, altyapı döşemenin maliyetli olması ve bu maliyeti karşılayacak olanın aslında yine son kullanıcı olduğudur. Yandaki siteye fiber gelmesine karşın mahallenize gelmemesinin en büyük nedeni, mahalledeki herkesin fibere geçeceğinin kesin olmamasına karşın sitenin komple fiber kullanacağının garanti olmasıdır. Sitedekilerin gelir seviyesi mahallede oturanlardan daha yüksektir genelde ve bu da “garanti para” demektir. Yine sitede daire başına oturan kullanıcı sayısı çok olduğundan firma için buraya yatırım yapmak çok daha mantıklıdır. Site daha dün inşa edilmiş olabilir. Öte yandan siz de 16 senedir firmanın müşterisi olabilirsiniz ama bu kimin umurunda! Siz nasıl olsa eliniz kolunuz bağlı bekleyeceksiniz çünkü Türkiye’de yaşıyorsunuz ve başka alternatifiniz yok. 3G’yi bir alternatif olarak düşünüyorsanız hayal dünyasında yaşıyorsunuz! Zira biraz sonra anlatacakların 3G’nin Türkiye’de halen ne olduğunun anlaşılmadığının en büyük göstergesi olacak…
8 Mbit, yersen…
Eski bir Doğan çalışanı olduğum için Smile ADSL kullanıyordum. Smile ADSL yakın zamanda isim değiştirip DSmartNet oldu. Değişen sadece isim tabii ki. Yoksa DSmartnet de diğer bütün servis sağlayıcılar gibi aslında Türk Telekom’un altyapısı ile taşeronluk yapan bir firma. Zaten Türkiye’de servis sağlayıcı demek aslında taşeron demek… DSmartnet, BiRi, Doping, TurkNet ve daha aklıma gelmeyen ne kadar ISS varsa aşağı yukarı hepsi taşeron. Bunun dışında ufak tefek, nerede altyapısı olduğunu kendi sitesinden bile öğrenemediğiniz Metronet gibi firmalar var, onların da ne yaptıkları ciddi anlamda belli değil. Kısa bir örnek vermek gerekirse elektrik hattı üzerinden internet hizmeti veren bu firmanın evimde elektrik hattı olduğu halde (!) neden bana hizmet veremediğini merak etmiyor değilim. Mutlaka bir açıklaması vardır. Fakat “son kullanıcı olarak” diyeceğim tek şey var: Bana ne? Ben internet var mı, yok mu? Buna bakarım sadece.
Eski oturduğum sokakta internet hızım 7 Mbit idi. O da nasıl olduysa zamanla 6 Mbit’e, sonra da 5 Mbit’e düştü. Türk Telekom bu. Kademeli olarak hızları artırmak yerine kademeli olarak düşürüyor. Dâhiyane bir çalışma! Tebrikler… Yeni taşındığım sokakta ise 4 Mbit’in üstüne çıkamadım… Binadaki hat kablosu eskidir deyip yeni kablo çektirdim, nafile. Hat zayıflama değeri 55 desibel… 4 Mbit benim gibi bir insanı kanser edecek bir hız. Bu yüzden kısa zaman önce DSmartnet’i arayıp gerçek 8 Mbit istediğimi belirttim. Hattımın kaldırmayacağını söylemeden hattımı 8 Mbit sınırsıza geçirdiler… Bende de hata var fakat olacakları biraz da izlemek istedim açıkçası… Ayda 150 TL vermeyi kabul edip gerçek 8 Mbit’e geçtim. Gerçek diyorum, zira “8 Mbit’e kadar” olan tarifede 1 Mbit’e bile ses çıkartmazsınız. Çünkü tarifedeki “e kadar” ibaresinin amacı Türk Telekom’un berbat altyapısının üstünü örtmek, buna bir kılıf uydurmak.
Hattım gerçek 8 Mbit’e geçtikten sonra internetim kesildi. DSmartnet’i aradım ve durumu bildirdim. Tüketicinin önemsiz konumunda olduğu olası bir Türkiye manzarasında olağan olarak kabul edilen olay gerçekleşti: arıza kaydı alınıp bırakıldı. Ertesi gün tekrar aradım, yine konu araştırılıyor… Uzatmayacağım, yaklaşık bir hafta sonra DSmartnet ekibi, hattımın kaldırmayacağı bir tarifede olduğunu anladı…. Sonraki bir haftada ise hattım bu tarifeden tekrar taş devri tarifesi olan “8 Mbit’e kadar” tarifesine geri döndürüldü. Bu esnada ben 15 gün internetsiz kaldım. Benim gibi birisin için 2012’nin ortasında 15 gün internetsiz kalmanın ne anlama geldiğini tahmin edebiliyorsunuzdur… 15 gün sonunda tekrar 3 Mbit’e geri dönmüş oldum. “Gerçeğin çölüne hoş geldin.”

Tek kurtuluş 3G?
Eski işyerinde Doğan Telekom omurgasına 100 Mbit hızla bağlanmış, saniyede 8 MB (Megabyte!) hızla Usenet’i iliklerine kadar sömüren ben, yine Trakya Üniversitesinde yaptığı Download’lar yüzünden Üniversiteye Ulakbim’in uyarı yazısı göndermesine neden olan ben için 3 Mbit, darı ambarında saman kırıntılarıyla beslenmek gibi bir şeydi. ADSL’de 3 Mbit’e talipken zaman zaman yaptığım 3G testlerinde 12 Mbit hızına ulaşmak beni cezbediyordu. Online oyun da oynamadığım için ping süresinin benim için pek bir anlamı yoktu. Bu bağlamda 3G bana çekici gelmişti.
3G’ye geçmeyi düşündüğüm sıralarda Vodafone’un “3G hızını ikiye katladık” reklamlarının dönmeye başlaması da dikkatimi çekti. Bu iddiayı test etmek için hemen bir 3G testi daha gerçekleştirdim. 12 Mbit olan hız gerçekten de 24 Mbit olmuştu! Şimdi bir yanda 3 Mbit, öbür yanda 24 Mbit! Birkaç ufak tefek download testiyle bu hızı gerçekten doğrulayınca ADSL’i kapatıp 3G’ye geçmeye karar verdim. DSmartnet’i arayıp hattımın kapatılmasını söyledim. ADSL’e 99 TL ödüyordum. 25 TL de telefona ödediğim sabit ücreti hesapladığımızda 3G çok daha karlı çıkıyordu. Zira 8 GB kotalı 3G, Vodem dahil ayda 55 TL idi. Üstelik fatura durma noktası da 99 TL idi. Yani ben ne yaparsam yapayım, eski ADSL faturamdan daha yüksek fatura ödemeyecek ve üstüne üstlük yükse hızda internete bağlanacaktım!
3G bana o kadar cazip geldi ki adeta bir sazan gibi atladım! Vodafone bayisine gidip SIM kartı ve Vodemi aldım. Pazar günü, akşam olmasına rağmen 1 saat içinde internetim aktif oldu. Verdikleri K3806 model 3G modem, 14 Mbit’e kadar desteklediği için SIM kartı söküp elimdeki 43.2 Mbit hıza kadar çıkabilen Huawei E372’ye taktım. İnterneti evdekilerle de paylaşabilmek için E372’yi TP-Link TL-MR3040’a bağladım.

3G ile 24 Mbit!
Artık her şey hazırdı ve internete bağlanabilirdim! Hurraa! Bi gazla internete girdim. Ama o da nesi. İnternette sanki bir duvar var. İnternete değil de İntranet’e bağlanıyorum. Sadece yerli siteler açılıyor. Yabancı sitelere girebilmek için ise sayfayı en az iki üç defa refresh etmek ya da adres satırına gelip art arda Enter’a basmak zorundayım. Modemin konumuyla biraz oynadıktan sonra bu sorunu çözdüm gibi. Ama yine de Türkiye’deki sitelere girerken bile bazen iki defa Enter’a basmak ya da F5 ile sayfayı yenilemek zorunda olmak tam bir çileydi. Özellikle de form doldurulan sayfalar ya da birkaç adımda girilen bankaların internet sitelerinde 3G tam bir kâbusa dönüşebiliyor.
24 Mbit hız gelmiş! Ne yapalım, gülü seven dikenine katlanır diyerek sitelere ilk girişte açılmama sorununa az çok alıştım. Zaten bu her zaman olan bir sorun olmadığı için kabul edilebilirdi. 8 GB kotayı doldurmamak için Download konularına zaten elveda dedim. Ben dedim ama kardeşim tam bir kota katili olan internetten dizi izlemeye pek ara vermemiş…
Dial-Up’a dönüş…
Bugün 3G’ye geçişimin 10. günü. İnternet birden yavaşladı. Yavaşlama ama nasıl bir yavaşlama. İnanılmaz. İnternetin karnına sancı girmiş gibi tarif edebileceğim bir yavaşlama. İlk başlarda baz istasyonu çok yoğundur, birazdan düzelir diye düşündüm. Fakat sorun devam ediyordu. TP-Link MR3040 3G paylaşım cihazının arabirimine girip 3G bağlantısını sıfırladım, değişen bir şey olmadı. Biraz daha bekleyip bu defa 3G paylaşım cihazını kapatıp açtım, yine değişen bir şey olmadı. Sorunun ne olabileceğini düşünürken acı gerçek kafamda 40 tonluk bir dozer gibi dank etti: hem 8 GB kotayı aşmış hem de nasıl olduysa kalan 45 TL’lik barajı da harcamış ve 3G’nin 128 KB’lık limitine geri dönüştüm!
128 Kbit (0.12 Mbit)! İnanabiliyor musunuz! 8 Mbit tarifeli ADSL’in bile eski düşüş noktası 1 Mbit idi. Şu anki düşüş noktası ise 3 Mbit. Ama gelin görün ki 24 Mbit 3G’nin düşü noktası 128 Kb! Yani ADSL’de kotanızı aştığınızda hızınız 8 kat azalırken 3G’de hızınız neredeyse 200 kat birden düşüyor.
0.12 Mbit’in ne demek olduğunu en iyi anlayacak kişiler zamanında Dial-Up interneti deneyimlemiş kullanıcılardır. Dial-Up gibi bir işkenceyi yaşamamış şanslı nesiller için ise 128 Kilobyte’ı kısacası şöyle özetleyeyim: Google ana sayfasındaki logo bile yüklenmiyor! Normal bir bağlantı ile 3 saniye süren Gmail’in yüklenmesi ise abartısız 30 saniye sürüyor. İnternette gezinmek ise tek kelimeyle işkence, aklınızdan bile geçirmeyin…

3G’den uzak durun!
Koçnet’i bünyesine katarak İnternet Servis Sağlayıcı işine soyunan Vodafone’un 3G konusunda başarılı hızlar sunarken kota aşımında bizleri 90’lı yılların hızlarına geri döndürmesi gerçekten de şaka gibi. Turkcell’in bu konudaki politikası nedir bilmiyorum fakat Superonline’ı bünyesine katmasına rağmen halen İstanbul’daki kullanıcılara dahi fiber altyapısı sunamaması, Turkcell’in de İnternet Servis Sağlayıcılık işinde önünde çok daha uzun bir yol olduğunun göstergesidir. Avea ise zaten TTNET altyapısını kullanıyor. Malum, yazı boyunca çektiklerimin hepsinin en baş sorumlusu aslında TTNET/Türk Telekom.
Tüm bu deneyimlerden elde ettiğim çıkarım, Türkiye’de internete bağlanmak bir lüks. Kabloda 50 yıllık altyapılar kullanılırken 3G’de de hala Dial-Up “zihniyeti” uygulanıyor. Fiber internet diyorsanız 16 yıldır bana uğramadı. Avrupa’nın en büyük adalet sarayının yanında oturuyorum ama söz konusu internet olduğunda bu adaletten pek yararlandığımı söyleyemem J
Sanırım içine aylık telefon aidatı eklenmiş sözde “yalın ADSL”e başvuru yapacağım. Tilkinin dönüp dolaşıp varacağı yer kürkçü dükkânıdır misali. Gülüyoruz ağlanacak halimize.

Ne cektin beee Türkiye bu ttnet ten.
Recep abi kaçıp gidelim bu ülkeden
yorum yok diyecek laf çok..gün gelip hepsi temizlenecek,bu gidişatın sahipleri elbet büyük bir bedel ödeyecek..
Aslında bunun çözümünün yolu rekabetten geçiyor. Bence herkes superonlinea geçmeli. Ttnet tuzu kuru olduğu için daha iyi hizmet vermek gibi bir kaygıları yok. Ancak ciddi bir müşteri kaybı yaşarsa yeni atılımlar yapabilir. Bunu da bizler yapabiliriz. Ttneti terk etmek lazım bunu diğerleri daha iyi olduğu icin değil ttneti harekete geçirmek için yapmak lazım