AMD’nin Nehalem+ yonga setleri çıktığından beri Intel’e karşı piyasadan düşmemek uğruna savaştığını hepimiz biliyoruz. Bu durumu, AMD’nin en son ve en güçlü Bulldozer serisi işlemcinin performans olarak en fazla orta seviye bir i5’e tekabül ettiğinden anlayabiliyoruz. Kısaca AMD’nin hızla sunucu ve masaüstü bilgisayar işlemcileri üzerindeki hakimiyetini kaybettiğini her şekilde fark edebiliyoruz.
Peki AMD ve Intel arasındaki mücadele 2000’li yıllarda olduğu gibi devam edebilecek mi ? Ya da ATI ve Nvidia gibi kafa kafaya tekrar mücadele edebilecekler mi ? AMD’nin pazarda gücünü kaybetmesine yol açan politikaları nelerdi ve Streamroller mimarisiyle eski ihtişamına kavuşabilecek mi ? Bu sorulara ve cevaplarına makalemizde değinmeye çalışacağız.
Aslında AMD de bu durumu düzeltmek istiyor fakat buna engel olan, AMD’nin içerisinde bulunduğu ekonomik durum. Özellikle mimariyi küçültmeye çalışmak ve materyal bilimleri oldukça masraflı işler. Son 25 yıla baktığımızda görüdüğümüz şey, AMD ve Intel arasındaki çekişmenin nadiren kazanıldığı ya da kaybedildiği. Her iki firmanın da en önemli öncelikleri ürettikleri işlemciyi bir diğerinden önce çıkartmak, işlemci teknolojileri ve performansa uygun şekilde transistörler üretip,ürettiklerini gereken kesime sağlamaktı.
Ayrıca Watt başına daha fazla performans gerektiren bir çağdayız. Yani artık kullanıcılar, tüketilen güce karşılık daha fazla işlem gücü ve işlem birimi talep ediyorlar. Bir diğer konu ise, artık bilgisayar dünyasında da ciddi bir yeni yapılanma gözlüyoruz. Örneğin piyasaya baktığımızda daha önce etkin olmayan fakat son zamanlarda neredeyse masaüstü bilgisayar işlemcileri kadar güçlü ürünler görüyoruz. Kısaca ARM olarak adlandırdığımız bu mimariye girişen elbette sadece AMD değil. Samsung, Qualcomm, Apple ve Nvidia gibi büyük isimler, ARM üzerine artık daha çok ilgi göstermekte.
Gelişen bilgisayar sektörünün gereksinimlerine göre hazırlanan yeni teknolojilere bakarsak, bu bağlamda AMD ve NVIDIA çok şanslı. Zira geleceğin bilgisayarlarında CPU, GPU ve belleklerin bir arada olacağı işlemciler bekleniyor ve bu iki firma diğerlerine göre piyasada bu işte daha iyiler. Dolayısıyla daha çok avantaja sahipler.
AMD’nin sunucu tabanlı işlemcilerinin başarıları hiç fena değil. Aynı zamanda Playstation 4’te Bulldozer mimarisinin kullanıldığını biliyoruz. Bu da bizi, AMD’nin bu savaşı belki de kaybetmediğini, sadece strateji değiştirdiğini ve geleceğe yatırım yaptığına yönelik düşüncelere itiyor. Gelişen teknoloji, beraberinde açtığı kapılarla bizi her adımda bir bilinmeyene gönderiyor. Bu bağlamda AMD’nin masaüstü işlemcilerde pazar payını kaybettiğini kabul etmek doğru olabilir. Fakat şirketin pes ettiğini söylemek, yukarıda yazdıklarımıza istinaden oldukça komik görünürdü.
