Elde kalan parçalardan Star Trek gemisi yapmaya kalkarsanız ne olur?
Boeing ve Lockheed gibi firmaların Amerikan Savunma Bakanlığı’nın en çok iş yaptığı isimler olmaları pek tesadüfi değildir. Skunkworks adını hiç duydunuz mu? Ya Phantom Works adını? İlki Lockheed Martin firmasının, ikincisi ise Boeing firmasının aşırı ileri teknolojiler geliştiren departmanlarıdır. Buralarda geliştirilen teknolojiler genellikle bir sonraki nesil ürünlerde gün yüzüne çıkar. Tabii bu teknolojilerin geliştirilebilmesi için gereken teknolojileri ve araçları da kendileri geliştirmek zorundalar, çünkü bunlar genellikle köşedeki bakkaldan bulunabilecek şeyler değil.
Mesela Bird of Prey tam da böyle bir uçaktı. 1992 yılında Boeing – Phantom Works tarafından tasarlanan bu aracın üretiminde tamamen eldeki parçalar ve tezgahlar kullanılmıştı. Adını Star Trek filmlerindeki Klingon uygarlığının destroyerlerinden alan Bird of Prey, asla üretime girmedi ama zaten tasarlanma amacı bu değildi. Boeing bu uçağı yeni nesil teknolojileri sınayabileceği bir “deney tavşanı” olarak üretmişti. Gayet fütüristik tasarımına karşı uçağın en yüksek hızı 300 mil civarındaydı, uçuş tavanı ise 20,000 feet olarak belirlenmişti. Bunlar sıradan bir yolcu uçağının bile rahatlıkla aşabileceği rakamlar, ancak zaten amaç rekor kırmak da değildi.
Bird of Prey tamamen elde olan fazla parçalardan üretilmişti, ucuz olması için dijital uçuş kontrol sistemi yerine eski tip hidrolik kumandalar kullanılmıştı. Ancak daha tasarım anından itibaren ilklere imza atan bir araçtı. Mesela tamamen bilgisayarda tasarlanmış ilk uçaktı. Ayrıca tasarımı da çok çabuk şekilde üretilebilecek şekilde ayarlanmıştı, mühendisler tek parça büyük kompozit malzemeden oluşan gövde parçalarını, çabucak üretilecek ve montajlanacak şekilde ayarlamışlardı.
İlk uçuşunu 1996 yılında yapan Bird of Prey, 1999 yılında depoya kaldırılana dek Area 51 üzerinde toplam 38 uçuş yaptı. Bu uçuşların her biri farklı ve yeni teknolojilerin denenmesine yönelik testlerdi. Neydi bu teknolojiler? Boeing bu konuya açıkça cevap vermiyor, ancak uçakta denenen yeniliklerin çoğunun artık üretimdeki modellerde kullanıldığını söylemekle yetiniyorlar. Zaten uçağı depodan çıkarıp resmen ortaya çıkarmalarının sebebi de bu, gizlenecek pek fazla şey kalmamış.
Tabii söylentilere bakılırsa bu tamamen doğru sayılmaz, bu uçakta test edilen bazı teknolojilerin henüz uygulanmadığı fısıldanıyor. Mesela çevre şartlarına göre renk değiştiren aktif kamuflaj sistemi gibi! Ama adı Phantom Works olan bir kurumun sırlarının olması da çok şaşırtıcı sayılmaz. Ancak sonuç olarak Bird of Prey artık resmen havacılık tarihinin bir parçası haline gelmiş bulunuyor.
