Düzen (1)

Sabahın ilk ışıklarında pencereden içeriye giren süzmeler ve doğadaki hayvanların sesiyle uyanan Oğuz gördüğü rüyanın etkisinde o kırmızı gözlerini çatarak "Buna bir son vereceğim" diyerek bağırdı. Ellerini yumruk yaparak her zamanki yaptığı gibi duvara bir yumruk atıp kapıyı sertçe kapatarak dışarı çıktı. Artık buna alışan kardeşi Alp sitem ederek yatağından çıkıp camdan doğanın güzelliğine bakarak "Bir gün seni bulacağım ruhum" diyerek her gün ki heyecanıyla kahvaltıya koştu. Yemekte Alp'in en sevdiği yemek koyun eti vardı. Annesi Günçiçek yine her geçen gün azalan hayvanlarından birini kesmek zorunda kalmıştı, bunu fark eden Oğuz "Anne yine mi koyunlardan birini kestin? Her geçen gün azalıyor bir gün aç kalacağız" diyerek güne tamamen kötü başlamıştı.

Kırık dökük bir evde babasız büyümek zorunda olan bu iki çocuk için hayat çok erken başlamıştı. Oğuz daha 10, Alp ise 8 yaşındaydı. Savaşın hakimiyet kazandığı bu zamanda yemek bulmak ormanda bir şeyler avlamak daha da zor hale gelmişti. Düzeni sağladığına inanılan büyük insanların varlığından habersiz bu iki genç bir şeyleri değiştirmek için fazla zamansız ve yersiz dünyaya gelmişlerdi.

Oğuz 10 yaşında annesinin aldığı kılıcını kapıp dışarıda kendini geliştirmeye başlamıştı bile. Her sabah bunu düzenli olarak yapar ve belirli saatler içerisinde ormana gidip ruh ikizini arardı. 10 yaşında olmasına rağmen boyu yaşıtlarına göre uzun ve kalıplıydı. Alp ise tam tersi hiç antrenman yapmaz kahvaltıdan sonra ormana gidip ruh ikizini bulmak ile yetinirdi sadece. Düzene ayak uydurup bir şekilde hayatını yaşamaya bakardı. Ufak şeylerden mutlu olmaya hayatın güzelliklerini keşfetmeye çalışırdı. Ruh ikizinin hangi hayvan olduğunu merak edip dururdu. Yaşları da artık bir ruh ikizi ile birleşmeye uygundu.

Alp ormanda bir bağrışma sesi duyunca hemen o tarafa yöneldi ve bir ağacın arkasından saklanıp olanları izlemeye koyuldu. 1.80 boylarında fiziğine göre ortalama 95 kilo ve kırmızı saçlı olan bu adam kendi kadar kılıcı ile Alp'i tamamen heyecana boğmuştu 8 yaşında ve ilk defa bir düello görecekti. Karşısındaki adam da bir onun kadar vardı ama o kalkan kullanıyordu kalkanında hilale benzeyen sembolüyle dikkat çekiyordu. Alp daha gözünü açıp kapayamadan koca kılıçlı adam hızlı bir saldırı yapmıştı. Kalkan ile savrulan o koca kılıcı çok iyi kontrol ediyordu. Karşıdan gelen saldırıları elindeki kılıç yokmuş gibi hafifçe sallayarak bloke ediyordu. İki kılıcın çarpışma sesi Alp'in tüylerini diken diken ediyor kalp ritmini yükseltiyordu. Alp'in en çok merak ettiği şey onları ruhlarına dönüşürken seyretmekti. Onu bu yabani kılıç savaşları etkilemiyordu. Ne yazık ki Alp isteğine kavuşamadan rakibin kalkanı kırılıp bacağına aldığı darbe sonucu karşı taraf yere düşmüş kaybetmişti. Kızıl saçlı o adam rakibinin hayatına son vermeden çekip gitti. Alp'in yeşil gözlerinden iki damla aktı küçük elleriyle silip eve doğru koştu. Bu sırada olan bitenden habersiz Oğuz hayvanların başını bekliyordu. Oğuz ne zaman hayvanların başını beklese hiç bir kurt gelip saldırmazdı. O yüzden annesi ona çok rahatlık ile sürüyü emanet edebiliyordu. Oğuz hayvanların başını beklerken sürekli antrenman yapar bir gün düzeni değiştireceğine dair kendine yeminler verirdi.

Bir gün yine bir sırtlan sürüye saldıracak iken Oğuz kılıcını çekip üzerine koştu. Bir şeyi fark etmedi bu sırtlan öncekilerden daha büyüktü. Dişleri, gözleri normal bir sırtlandan daha farklıydı sanki. Daha saldırısını yapamadan üzerine atlayan sırtlanı elleri ile zor tutuyordu. Sırtlanın ağzından akan salyalar Oğuz'un yüzüne damlıyordu. Ağzının kokusu bir o kadar çirkin olan dişleri korku saçıyordu. Sanki her şeyin sesi kesilmiş bir tek kalbinin sesini duyuyordu. Bir an nefes alsa ölecekti. Sırtlanın altında çaresizce cebelleşirken bir anda sırtlana atılan tekme ile ayağa kalktı. Alp "İyi misin abi ?" demesiyle kardeşine bakarak kafa sallayan Oğuz kılıcı eline alarak yere düşmüş sırtlanın vücuduna sert bir saldırı yaptı. Göğüs kafesi açılan sırtlandan kanlar boşalırken havaya çıkan duman Oğuz'u daha da güçlü kılıyordu. Kardeşi olmasa belki ölecek olan Oğuz bunu fazla dert etmiyordu. Gözü pek idi. Kötü başlayan gününe bir zafer eklemesi onu bugün gülümsetmeye yetti. Kardeşi ile eve dönerken gelecek hayalleri kuran bu iki çocuk yaşıtlarından büyük iş yapıyordu. Gelecekten habersiz bugünün zorlukları ile savaşırken dününü unutmuyorlardı. Evde onları güzel bir haber bekliyordu. Bunu Oğuz için demek her ne kadar mümkün olmasa da.
AKS_forest_warrior_and_wolf_a68a4ddc-8b7e-4efb-932e-80866c99eb80[1].png
Sıradaki sayfa: Geleceğin Yazgısı

Yorumlar


Blog girdisi detayları

Ekleyen
4bdulkadir
Okuma süresi
3 dakika okuma
Görüntüleme
843
Yorumlar
2
Son güncelleme

Kişisel kategorisindeki diğer girdiler

  • Tedavi gören kedim hüsniye
    Yaklaşık 1 ay önce araba çarptı arkadaşlar bu kedi önceden de çok güzeldi aslında sokak...
  • Love, Victor Dizisine Bir Şans Ver
    Şu hayatta sınırlarımızın ve bizi biz yapan duygu ve düşüncelerimizi bastırmak için çağımızın...
  • Uykuya Dalmadan Önceki O Düşünce Seremonisi
    Uykuya dalmadan önceki o düşünce seremonisi, Etkiler fazlasıyla çok düşünen bir insanı. Bu...
  • Eko
    Hayatım bir kalp cihazında engebelerle boğuşuyor, Ritimler bir yukarı çıkıyor bir aşağı iniyor...
  • 0. Gün
    Tarih: 6.02.2024 23.58 Kalan Gün: 488 Hedef: En kötü ilk 10 bin Bölüm: Dil Mevcut...

Bu girdiyi paylaş

Geri
Yukarı