Eğer sıkıntılı bir çocukluk geçirmemişse bir insan, doğal olarak çevresinden sevgi ve ilgi görmek ister. Bunlar bir insana hiç kimse tarafından verilmez ise o insan başlar iç dünyasına çekilmeye. Size bu durumu biraz da hayal ederek yaşatmaya çalışacağım.
Sigortacılık işi yapıyorsunuz. Çalıştığınız ofiste sizle beraber 15 kişi çalışıyorsunuz. Öğle aralarında herkes yemeğini yiyor ve yarım saat kadar boş bir süre kalıyor. Ofiste üçerli beşerli gruplar halinde oturmuş sohbet ediyorlar. Sizde kendinizi bir grubun arasına koyup sohbet etmek istiyorsunuz. Arasına girmeye çalıştığınız hiçbir grubun arasına giremediniz. Çünkü onların kendi aralarında belirli bir hukuku var. Bir köşeye çekilip mesai saatinizin bitmesini beklediniz. Mesainiz bitti. Eve dönerken otobüs içinde birbirlerinin omuzlarına yaslanmış bir çift görüyorsunuz. O kadar mutlu ve huzurlular ki kıskanıyorsunuz. İçiniz burkuluyor kendinize olan sevgisizlikten. Eve geliyorsunuz, içerideki kuşun cıvıltısı geliyor. Yüzünüz bir nebze de olsun gülüyor. İşlerinizi bitirip yatağınıza yatıyor ve uyuyorsunuz.
Ertesi gün işe geliyorsunuz. Kendi masanıza gidene kadar gördüğünüz kişilere günaydın diyip selam veriyorsunuz. Ama sizi birkaç kişi dışında kimse umursamıyor. Çalışmaya başlıyorsunuz. Yine öğle arası giriyor, yine sohbet ediyor insanlar. Şanslı gününüzdesiniz ki bir grubun sohbetine dahil oluyorsunuz. Siz bir şeyler anlatıyorsunuz. Kimse dediğiniz hiçbir şeye tepki vermeyip konuyu değiştiriyor. "Herhalde ben anlatamadım" diyip tekrar başka bir şey anlatıyorsunuz. Yine tepki verilmeden herkes başka bir konuya yöneliyor. Kimsenin sizle ilgilenmediğini, sevmediğini ve muhattap olmak istemediğini düşünüp oradan ayrılıyorsunuz. Siz kalkıp giderken kimse sormuyor nereye diye. Bu da içinizi burkuyor. Mesainiz bitiyor. Eve gideceksiniz. Kimseye bir şey söylemeden çıkıp evinize gidiyorsunuz. Kapıyı açıp içeriye giriyorsunuz. Kuş siz geldiniz diye cıvıldıyor. Sizi hayatta umursayan tek şey olduğunu düşüyorsunuz. Yatağa girip -uyuyabilirseniz tabi- uyuyana kadar bütün bu düşünceler sizi sarıyor.
Neredeyse bütün günleri böyle geçtikçe insan git gide soğuk birine dönüşüyor işte. Eğer böyle soğuk, silik birini görürseniz ona sevgi ve ilgi gösterin. İnanın öyle bir seviniyorlar ki çok güzel bir duygu.
Bu benim ilk bloğumdu. Buraya kadar okuyup bana ilgi gösterenlere teşekkür ediyorum.
NOT: Lütfen "Yok öyle olmaz da şöyle olur da" diyecek olanlar yorum yazmasın. Bir konuyu kendimce irdeledim.
Sigortacılık işi yapıyorsunuz. Çalıştığınız ofiste sizle beraber 15 kişi çalışıyorsunuz. Öğle aralarında herkes yemeğini yiyor ve yarım saat kadar boş bir süre kalıyor. Ofiste üçerli beşerli gruplar halinde oturmuş sohbet ediyorlar. Sizde kendinizi bir grubun arasına koyup sohbet etmek istiyorsunuz. Arasına girmeye çalıştığınız hiçbir grubun arasına giremediniz. Çünkü onların kendi aralarında belirli bir hukuku var. Bir köşeye çekilip mesai saatinizin bitmesini beklediniz. Mesainiz bitti. Eve dönerken otobüs içinde birbirlerinin omuzlarına yaslanmış bir çift görüyorsunuz. O kadar mutlu ve huzurlular ki kıskanıyorsunuz. İçiniz burkuluyor kendinize olan sevgisizlikten. Eve geliyorsunuz, içerideki kuşun cıvıltısı geliyor. Yüzünüz bir nebze de olsun gülüyor. İşlerinizi bitirip yatağınıza yatıyor ve uyuyorsunuz.
Ertesi gün işe geliyorsunuz. Kendi masanıza gidene kadar gördüğünüz kişilere günaydın diyip selam veriyorsunuz. Ama sizi birkaç kişi dışında kimse umursamıyor. Çalışmaya başlıyorsunuz. Yine öğle arası giriyor, yine sohbet ediyor insanlar. Şanslı gününüzdesiniz ki bir grubun sohbetine dahil oluyorsunuz. Siz bir şeyler anlatıyorsunuz. Kimse dediğiniz hiçbir şeye tepki vermeyip konuyu değiştiriyor. "Herhalde ben anlatamadım" diyip tekrar başka bir şey anlatıyorsunuz. Yine tepki verilmeden herkes başka bir konuya yöneliyor. Kimsenin sizle ilgilenmediğini, sevmediğini ve muhattap olmak istemediğini düşünüp oradan ayrılıyorsunuz. Siz kalkıp giderken kimse sormuyor nereye diye. Bu da içinizi burkuyor. Mesainiz bitiyor. Eve gideceksiniz. Kimseye bir şey söylemeden çıkıp evinize gidiyorsunuz. Kapıyı açıp içeriye giriyorsunuz. Kuş siz geldiniz diye cıvıldıyor. Sizi hayatta umursayan tek şey olduğunu düşüyorsunuz. Yatağa girip -uyuyabilirseniz tabi- uyuyana kadar bütün bu düşünceler sizi sarıyor.
Neredeyse bütün günleri böyle geçtikçe insan git gide soğuk birine dönüşüyor işte. Eğer böyle soğuk, silik birini görürseniz ona sevgi ve ilgi gösterin. İnanın öyle bir seviniyorlar ki çok güzel bir duygu.
Bu benim ilk bloğumdu. Buraya kadar okuyup bana ilgi gösterenlere teşekkür ediyorum.
NOT: Lütfen "Yok öyle olmaz da şöyle olur da" diyecek olanlar yorum yazmasın. Bir konuyu kendimce irdeledim.