Sürprizbozan RDR 2 finali hakkında düşünceleriniz

Bu konuda spoiler olduğundan sürprizbozan olarak işaretlenmiştir. Spoiler olmadığını düşünüyorsanız konuyu rapor edebilirsiniz.

Xurmirac

Kilopat
Katılım
20 Ocak 2015
Mesajlar
1.700
Çözümler
2
Yer
Ankara
Daha fazla  
Sistem Özellikleri
Ryzen 5 5600X | RTX 3060Ti
Cinsiyet
Erkek
Yazıda net bir şekilde spoiler olacaktır önceden söyleyim. Ayrıca ben RDR1 oynamadım, hikayesini de bilmiyorum.

Oyunu ilk oynadığımda, Arthur Morgan'ın beni derinden etkileyen ölümü, üstelik bunun Micah'ın elinden gelmesinin ardından intikam aşkıyla dolup taşmış bir şekilde John Marston karakterine geçince onunla intikam alacağımızı anlamıştım fakat John ile 1 saat oyna 2 saat oyna çok ağırdan alan çiftlik görevlerinin ardından bu intikam kısmının 8 saat sürdüğünü öğrendikten sonra beni tamamen kopardı ve bıraktım. Arthur Morgan öldükten sonra benim için hikaye bitmişti. İnsanların düşüncelerini merak ettiğim kısım Arthur Morgan'ın ölümü ile olan kısım değil zaten.

Geçenlerde oyuna ikinci kez yeniden başladım, bu sefer intikam faslını da tamamlayarak bugün bitirdim ve şunu söyleyemeliyim ki Arthur'un ölümü ile bıraktığımda gerçekten ağzımda çok daha güzel bir tat vardı. Bu intikam faslı ile geçen 8 saat beni hiç mi hiç tatmin etmediği gibi finalin vuruculuğunu da azalttı. Tek söyleyebileceğim iyi yan, gerçekten Abigail ve John ile bir bağ kurabilmiş olmamdan dolayı, John'a kaçması için ettiğimiz yardımın bir sonuca varmış olmasını görmek oldu.

Onun dışında memnuniyetsizliklerime gelecek olursak, öncelikle zaten bu bölüm aşırı uzun. Uzun olması bir yana, ekipten gördüğümüz hiç kimse ama hiç kimse Arthur'a bir minnet duygusu besliyormuş gibi gösterilmiyor. Arthur oyun boyunca ekipteki herkesin hayatına dokundu. John, Abigail, Adler, Charles, Tilly en başı da bu karakterler çekiyor. Bu karakterleri özellikle söylüyorum çünkü John ile oynadığımız kısımlarda bu karakterleri görüyoruz, internetten izlediğim kadarıyla da Tilly ile sonradan görüşebiliyoruz fakat bu karakterlerin hiçbiri Arthur'a minnet duygusu beslediklerini bize hiç hissettirmiyorlar. Adler'ı vahşi hayata ilk biz soktuk, Abigail için kaç kez yardıma koştuk, Tilly'i kimlerin elinden kurtardık, Charles desek kızılderili ekibe kaç kez yardım ettik. Bütün bunların sonunda o 8 saatlik kısımda Arthur ismi geçmiyor bile neredeyse. Şaka gibi. Arthur'un ölümüne sebep olan Micah'ı öldürmeye gidiyoruz, Abigail'in umrunda olmadığı gibi katiyen karşı çıkıyor. Arthur elindeki tek para çantasını kocası ölmüş Abigail ve çocuğuna verip kaçmasına yardım ediyor ya. Kaçmayıp orada kalan Grimshaw'ın hali ortada. Tamam bu intikam fikrine dünden razı olmasın da bu kadar da değil yani. İnternetten izlediğim "Arthur'un ölümüne karakterlerin tepkileri" videosunu hele görmez olsaydım. Çeteden olan Mary-Beth, Pearson gibi isimler "Hadi be tüh, neyse gitmem gerekiyor" diye geçiştirirken, alakasız yan görev karakterleri duyunca şok geçiriyor, sendeliyor, derinden etkileniyor. Yani bu 8 saatlik süreç keşke biraz minnet duygusu içerseymiş, çok daha güzel olabilirmiş.

İntikamın alındığı ana gelecek olursak. 8 saat o sekansı oynayıp artık son 1-2 saatinde Micah ismini duymaya başlamış, peşinden koşmuş, yakalayana kadar 2 yaralı vermiş ve sonunda karşı karşıya gelmişiz, peki intikamı kim alıyor? Benim oyunun sonunda artık hiçbir duygu beslemediğim, hatta nefret etmeye başlamış, ihanetine uğraşmış olduğumu hissettiğim Dutch. Adamı gerçekten biz bile öldürmüyoruz. Rockstar 60 saatte böyle mükemmel bir hikaye anlatıp da, nasıl 8 saate bu kadar kötü son yazabildi ben anlamış değilim.

Peki gerçekten merak ediyorum, oyunun 60 saatlik hikayesine kıyasla siz bu 6-8 saatlik sekansı nasıl buldunuz, düşünceleriniz neler?
 
RDR 2 aslında gerçeklik arayanların oyunu. Hani şöyle bir kitle vardır; tamam oyunda bu ne yahu? Hiç mantık yok. Bir şey yok. İşte RDR 2 bunu bir oyun olarak neredeyse tamamen yıkıyor. O yüzden oyunun ana hikayesinin tamamı (farazi belirtiyorum) 50-60 saat sürüyorsa zaten yarısı atla dolaşma, bir yerden bir yere gitme ve kamp başta olmak üzere bazı yerlerdeki yavaş yürüyüşlerin kaybettirdiği zaman. Tabi bir de hikaye içleri konuşmaların biraz lakırdı ağırlıklı olmasından kaynaklı da bir uzama yapıyor ki son görevde de bunu neredeyse gündelik hayatta yaşanır gibi işledikleri için sert gerçekçi bir yapıyla o akışı bozuyorlar ki gündelik hayatta olduğu gibi akış bozulunca şaşkınlık ve yadırgama durumu yaşanıyor. Benim için RDR 2'nin en berbat tarafı yola harcattığı zaman. Onun dışında oyunun baş karakterine böyle bir son yazılması ve oyun içi görevlerde de ara ara bu sonla alakalı Arthur'un konuşmaları bence şahane. Bir nevi atasözündeki gibi;
su testisi su yolunda kırılır.
mantığıyla olayları şekillendirip. Kontrol dışı aksiyomlara yer veriyor. Bahsettiğiniz son durum gibi.
Spoilersız yazmaya çalışayım derken çok kompakt oldu ama kendimi izah edebilmişimdir umarım.
 
Arthur un arkasından çok kişi vurdu yoksa bir şey olmaz dı bence arthur a dutch çok büyük pislik yaptı adam zaten hasta bir de ihanet etti ama bence güzel oldu finali bazen kötü şeyler akılda daha fazla kalmasını sağlar anıların.
Hocam yazıdan bir şey anlamadım ancak şimdi kötülüğüyle akılda daha uzun kalmasının nasıl bir iyi yanı var acaba?
Dutch son dakika vicdan azabıyla fareyi öldürdü. Bence gayet mantıklı ve güzel bir sondu. Zaten 1. oyuna da çok güzel bağlamışlar.
İyi de bunu bize 8 saat boyunca bir kez bile göstermediler ki. Dutch'ın vicdan azabını falan nereden biliyoruz? Toplamda 5 dakika görüyoruz adamı. Ayrıca Dutch'ın vicdan azabına bağlanacak bir son için 8 saatlik bir sekans olmasına gerek var mıydı? Final anı ile o ana kadarki ilk 5-6 saatin ne gibi bir bağlantısı kaldı Dutch'ın vicdan azabına kaldıysak.
 
Bu oyun benim hayatımda oynadığım en iyi oyun ve beni çok fazla etkilemişti. Şimdi arkadaşlar hepimiz objektif olun ve fanboy gözlüklerinizi çıkartıp cevap verin. Epilogue öncesi asıl son klişe değil miydi?
 
RDR 2 aslında gerçeklik arayanların oyunu. Hani şöyle bir kitle vardır; tamam oyunda bu ne yahu? Hiç mantık yok. Bir şey yok. İşte RDR 2 bunu bir oyun olarak neredeyse tamamen yıkıyor. O yüzden oyunun ana hikayesinin tamamı (farazi belirtiyorum) 50-60 saat sürüyorsa zaten yarısı atla dolaşma, bir yerden bir yere gitme ve kamp başta olmak üzere bazı yerlerdeki yavaş yürüyüşlerin kaybettirdiği zaman. Tabi bir de hikaye içleri konuşmaların biraz lakırdı ağırlıklı olmasından kaynaklı da bir uzama yapıyor ki son görevde de bunu neredeyse gündelik hayatta yaşanır gibi işledikleri için sert gerçekçi bir yapıyla o akışı bozuyorlar ki gündelik hayatta olduğu gibi akış bozulunca şaşkınlık ve yadırgama durumu yaşanıyor. Benim için RDR 2'nin en berbat tarafı yola harcattığı zaman. Onun dışında oyunun baş karakterine böyle bir son yazılması ve oyun içi görevlerde de ara ara bu sonla alakalı Arthur'un konuşmaları bence şahane. Bir nevi atasözündeki gibi;
su testisi su yolunda kırılır.
mantığıyla olayları şekillendirip. Kontrol dışı aksiyomlara yer veriyor. Bahsettiğiniz son durum gibi.
Spoilersız yazmaya çalışayım derken çok kompakt oldu ama kendimi izah edebilmişimdir umarım.
Açıkçası oyunun genel gidişatıyla alakalı problemim olmadı pek. Ben ağır işleyişi oldukça sevdim. Final olarak da oyunun baş karakterine yazılan finalden ben zaten memnunum. Bahsettiğim ondan sonra başlayan sekans.
Bu oyun benim hayatımda oynadığım en iyi oyun ve beni çok fazla etkilemişti. Şimdi arkadaşlar hepimiz objektif olun ve fanboy gözlüklerinizi çıkartıp cevap verin. Epilogue öncesi asıl son klişe değil miydi?
Arthur'un ölümü ile gelen sondan mı bahsediyoruz?
 
Açıkçası oyunun genel gidişatıyla alakalı problemim olmadı pek. Ben ağır işleyişi oldukça sevdim. Final olarak da oyunun baş karakterine yazılan finalden ben zaten memnunum. Bahsettiğim ondan sonra başlayan sekans.

Arthur'un ölümü ile gelen sondan mı bahsediyoruz?
Evet.

Epilogue sonunu seviyorum bu arada ama keşke Micah'a biraz daha işkence edebilseydik.
 
Evet.

Epilogue sonunu seviyorum bu arada ama keşke Micah'a biraz daha işkence edebilseydik.
Açıkçası klişe olmuş olmasını kabul etsem bile, bu etkileyiciliğinden bir şey kaybettirmiyor bence.

Micah konusunda da kesinlikle hak veriyorum. Yazıda da belirttiğim gibi, ben intikamı alabilmiş hissedemedim. Zaten içimde hiçbir hissiyatı kalmamış Dutch alıyor asıl intikamı. E diğer yandan o ana kadar kimse Arthur ile ilgili bir duygu da açığa çıkarmıyor. İntikam alma hevesim de kalmamıştı zaten.
 
1.oyuna bağlamak için bu kısım böyle uzun sürüyor. John bu kısımda en baştan başlıyor. 2 kez bitirdim ve ikisinde de %100 bitirdim. Açıkçası Micah'ı öldürmeye giderken yaptığımız dağdaki çatışmalar insanı fazlasıyla gaza getiriyor. Dediğim gibi ilk oyuna bağlamak için yapılmış bir kısım. Eğer kontrol John'a geçtiği gibi aksiyona dalsaydık hem John karakterinin işleyişi yetersiz kalırdı hem "Arthur'un intikamını da aldın." demek için yapılmış olurdu. Ben o bölümlerde John ile bağ kurabildim ve bu yüzden beğendim. Daha öncesinde John ile net bir bağ kuramıyorsunuz. Size John'un duygularını açıklıyor. İçten içe o intikamla yanıp tutuştuğunu gösteriyor. Bence biraz daha bile uzun olabilirdi.

Dediğinize katılıyorum. Biz aylar sonra Micah'ı bulup indirmeye gidiyoruz. Dutch o zaman mı akıllanıyor da vuruyor? Bir de tebrik etmemizi bekliyor resmen.

Benim de bu bölümlerde sevmediğim birkaç şey var.
John ne zaman kafasını kaldırsa Micah vuruyor. Oyunun bu kadar çaresiz hissettirmesine gerek yok bence. O bölümde Micah'a tek mermi bile atma şansınız yok. Sadece Dutch vurduktan sonra bütün şarjörünüzü boşaltabilirsiniz. Bildiğim kadarıyla John o kadar iyi silah kullanan biri değil ancak Micah tarafından bu kadar ezilmesi de hoş olmamış.
O bölümde fark ettiyseniz John'a çok ağır ithamlarda bulunuluyor. Abigail, John ve Arthur'a hakaretler ediyor Micah. John buna fazlasıyla sessiz kalıyor. İnsan biraz sinirlenir, cevap verir. Utanmasa "Ayna." diyecek. Duyguları bu kadar ağır işlenmiş oyunda böyle hakaretler duyan karakterimizin susması hoş olmamış.

Ayrıca internetten ilk oyuna dair hikâyeyi okumanızı veya özet dinlemenizi öneririm.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı