Atatürk dönemi din politikalarının ve İslam'a etkilerinin zararları nedir?

  • Konuyu başlatan lieys
  • Başlangıç Tarihi
  • Mesaj 535
  • Görüntüleme 13.818
Dostum ikisi tamamen bambaşka bir şey ne diyeyim sana 600 sayfalık kitabın her ayetini teker teker bu Afganistan da var/yok mu diyeyim?

O dediğin ezberletme olayı yalandan zaten biz şeriat ülkesiyiz adı altında yapılıyor ama gerçek şeriat bambaşka istersen Kuran'ı açıp okuyabilirsin.

Dostum sen bana Afganistan'ın uyguladığı şeriatın yanlış olduğuna dair en az 5 kanıt gösterdiğinde ben senin haklı olduğunu kabul edeceğim ben burada Amerika'ya şeriat ülkesi desem sen inanır mısın? Tahmin edeyim inanmazsın Afganistan'daki şeriata yalan demekte bunun gibi bir şey.
 
Hadislerin doğruluğunu %100 bir şekilde kanıtlayamazsınız Tanrı'nın gerçek olma olasılığını geçtim hadislere nasıl körü körüne inanabiliyorsunuz o hadis zincirindeki adamlardan birisi ya söyleneni başka şekilde anlatsa bunlar olamayacak şeyler mi?

O zaman sen direkt bütün tarihi reddedersin ayrıca bu hadis zinciri özel olarak yapılan bir aktarımdır öyle gelen geçene hadis emanet Edilmez'de bu ayrı konu.
 
O zaman sen direkt bütün tarihi reddedersin ayrıca bu hadis zinciri özel olarak yapılan bir aktarımdır öyle gelen geçene hadis emanet Edilmez'de bu ayrı konu.

Emanet ettiğin adamın yalan söylemiyeceği ne malum ayrıca verdiğin örnek çok saçma tarihi reddedersin ne demek bunlar evraklanmış çoğu insanın şahit olduğu şeyler Hz Muhammed'in bu dediği sözlerin doğruluğunu nereden bilebiliriz?
 
Dostum sen bana Afganistan'ın uyguladığı şeriatın yanlış olduğuna dair en az 5 kanıt gösterdiğinde ben senin haklı olduğunu kabul edeceğim ben burada Amerika'ya şeriat ülkesi desem sen inanır mısın? Tahmin edeyim inanmazsın Afganistan'daki şeriata yalan demekte bunun gibi bir şey.

Tamamdır.

1-) kur'an: “bir topluma olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin.” (maide 8)
taliban: kadın, muhalif veya gazeteci gibi gruplara mahkeme olmadan ceza veriliyor.

2-) kur'an: “oku!” (alak 1) – ilk emir hem kadın hem erkek içindir.
peygamberimiz: “ilim talep etmek her müslümana farzdır.”
taliban: kadınların üniversiteye gitmesini, işte çalışmasını ve hatta seyahat etmesini yasakladı.

3-)kur'an: “dinde zorlama yoktur.” (bakara 256)
taliban: zorla giyim kuralları, zorla ibadet, farklı mezheplere baskı.

4-)kur'an: “onların işleri aralarında istişare iledir.” (şûrâ 38)
taliban: eleştiri, protesto ve basın özgürlüğü yok.

5-) peygamberimiz savaşta kadın, çocuk, din adamı ve masumların öldürülmesini yasakladı.
Taliban saldırılarında siviller zarar görüyor, intihar saldırıları yapılıyor.

6-) hadis: “kamu malına hıyanet eden bizden değildir.”
Taliban yönetimi altında uluslararası raporlarda yolsuzluk ve zimmete para geçirme çok yüksek.

7-) peygamberimiz: “merhamet etmeyene merhamet olunmaz.”
Taliban: Halk üzerinde ceza ve korku ile kontrol kuruyor.
 
Emanet ettiğin adamın yalan söylemiyeceği ne malum ayrıca verdiğin örnek çok saçma tarihi reddedersin ne demek bunlar evraklanmış çoğu insanın şahit olduğu şeyler Hz Muhammed'in bu dediği sözlerin doğruluğunu nereden bilebiliriz?
işte zamanın en büyük ilim'le uğraşan buhari gibi hayatlarını buna vermiş ve tek tek herkesi incelemişdir ayrıca eğer müslümansan allahın yardımıyla hadislerin kaybolmayacağını biliyorsun.

misal bir örnek vereyim:
(ceza almıyayım diye yapay zekaya yazım kurallarını düzelltirdim)


2015 yılında İngiltere'de Birmingham Üniversitesi kütüphanesinde (devasa bir kütüphane) bir kağıt parçası bulunuyor. Bu kağıt parçasında Kur'an-ı Kerim'in birkaç sayfası yazıyor. Sonrasında bu kağıdı bilimin en üst teknolojileriyle test ediyorlar ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminden kaldığı, yani 1400 yıl öncesine ait olduğu tespit ediliyor. O kağıtta yazan ayet ve surelerin hepsi, günümüzdeki Kur'an'la birebir aynı.

Harfi harfine aynı olması, Kur'an'ın değişmediğinin bilimsel kanıtıdır bu.

Kur'an-ı Kerim'in indirilme şekli şöyledir: Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamber olduğunda 40 yaşındaydı ve vahiy, dünyadan ayrıldığı 63 yaşına kadar devam edip bitmiştir. Yani 23 yılda indi.

Bazıları, Allah'ın bütün Kur'an'ı Hz. Muhammed'in (s.a.v.) zihnine bir anda verdiğini ve Hz. Muhammed'in (s.a.v.) de 3-4 gün evinden çıkmadan, bu süre içinde yazıp bitirdiğini sanıyor; ancak bu yanlış.

Kur'an-ı Kerim şöyle indi: Melek, Hz. Muhammed'e (s.a.v.) inecek sureyi veya ayeti söyler. Hz. Muhammed (s.a.v.) ise bunu aklında tutar ve sahabelere söyler.

Sahabeler ise kağıtlara yazar (çünkü Hz. Muhammed (s.a.v.) okuma yazma bilmiyordu).

Ve sonrasında bu kağıtların hepsi, parça parça toplanıp birleştirilir.

Bu üniversitenin bulduğu kağıt, muhtemelen bir sahabenin yazısı.

Sana sorum şu: 600 sayfalık bir kitap ve her ayet, her sure binlerce kağıda yazıldı; üstelik 23 yılda.

Binlerce kağıdı bir araya getirip kitap haline getirmek ve 23 yılda bunu yapmak, bir insan için imkansızdır.

Nasıl buna rağmen sureler, ayetler karışmadı?


Üstüne üstlük (estağfurullah, haşa), Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) yalancı olsa ve Kur'an-ı Kerim 23 yılda inmiş olsa, örneğin 2. yılda "ateş kırmızıdır" dese, aradan 10 yıl geçtikten sonra ateşle ilgili bir şey söylerken kırmızı olduğunu nasıl hatırlayacak? 600 sayfa, binlerce ayet, yüzlerce sure içinde? Okuma yazması da yok. "Eskiden ne demiştim?" diye bakamaz. Üstüne üstlük, kağıtlara parça parça yazıldığı için "ateşe hangi renk dediği" kağıt nerede bilemez. Nerede olduğunu geçtim; hangi sure, hangi ayet olduğunu bilemez. Bir de üstüne üstlük, okuma yazma bilmiyor.

Üstelik "gün" kelimesinin 365 kere geçmesi gibi, hangi kelimenin kaç defa geçtiğini anlatıyor.

Bu üniversitenin bulduğu kağıt, günümüzdeki Kur'an'la birebir eşleşiyor.

Bu arada şöyle düşün: Diyelim ki Alak Suresi indi. Bunu Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) tek bir sahabeye söylemiyor, yüzlerce sahabe o ayeti ve sureyi yazıyor.

Sahabeler bu kağıtları canlarından, ailelerinden daha özenle koruyor bu arada (tabii Allah da yardım ediyor).

23 yılda binlerce kağıt birleştirilip bir kitap ortaya çıkıyor ve bu kitap, o kağıtlarla aynı. Sonrasından 1400 yıl boyunca 1 harf bile değiştirilmiyor.
 
1-) Osmanlı'nın son dönemlerinde insanların büyük çoğunluğu Müslüman idi.

2-) bu kutsal bir şeydir o yüzden onu değiştirmek hakaret sayılır.

3-) göçmen olarak gittiğim ülkede ülkenin yönetimi için konuşmak haddime olmaz vatandaş olduktan sonra belki ama Türkiye için şu an konuşabilirim.

12 13 milyon ortodoks toplam 14 milyon Hristiyan'ın yaşadığı bir imparatorluk Osmanlı.

Kutsal olan şey Arapça değil içinde yazanlar, sadece İngilizce bilen birini Almanca konuşarak bir yere çağıramazsınız.
 
Son düzenleme:
Arapça ismi “Wraxos Woo” olan kişi, dikkate değer fikirler sunan biri değil çok belli. Bilgisi yok, ancak fikir sahibiymiş gibi bir tutum sergiliyor.


İnanç sistemleri bağlamında genel bir açıklama şöyle yapılabilir:


Bilmek ve inanmak arasındaki fark, gerçeğe ulaşmada kritik bir rol oynar. Senin bir şeye inanıyor olman, onun gerçek olduğu anlamına gelmez. Dolayısıyla bir başkası senin inandığına inanmayabilir ve farklı bir şeye inanabilir. Dünya üzerinde bu yüzden 80 binden fazla din ve inanış vardır.


Bilim burada devreye girer. Bilim, gözlem, deney ve test edilebilirlik üzerine kuruludur. Örneğin, yer çekimi yasası veya suyun 100°C’de kaynaması gibi olgular, tekrar eden gözlemler ve deneylerle doğrulanabilir. Bu olgular, bireysel inançlardan bağımsız olarak evrensel geçerliliğe sahiptir.


Bir iddianın doğrulanabilir veya yanlışlanabilir araçlarla desteklenmediği durumda, o iddia bilimsel anlamda yok hükmündedir. Senin inanman, gerçeği değiştirmez. İnanç, kişisel ve toplumsal anlamda değer taşıyabilir; fakat bilimsel gerçeklik ve doğa yasaları üzerinde etkisi yoktur.


Bu bağlamda, bilimsel yöntemler, gözlem ve deney gibi araçlarla desteklenmeyen iddialar, “doğrulanmamış” veya “bilimsel olarak geçersiz” kabul edilir. Bu da demektir ki, gerçeği belirlemede inanç değil, kanıtlanabilir veriler yol göstericidir.

Kuran’da yazıyor olması, onun gerçek olduğu anlamına gelmez. Bu durum, tüm kutsal kabul edilen kitaplar için geçerlidir; yani bir metnin kutsal kabul edilmesi, onun doğru veya gerçek olduğunu kanıtlamaz. Aslında “inanmak” kelimesi köken olarak “kanmak” anlamına gelir; bu bağlamda, inanmak, bireyin doğru olduğuna inandığı bir şeye güvenmesini ifade eder, ancak bu gerçeği değiştirmez.


Gerçek ile masal veya hikaye arasındaki farkı ayırt edemeyen bir kişi, tıp literatüründe ciddi bir düşünce bozukluğu olarak değerlendirilebilir. Özellikle gerçeklik algısında belirgin bozulmalar görülen durumlar, psikiyatride şizofreni gibi tanılarla ilişkilendirilebilir. Şizofreni, bireyin düşünce, algı ve gerçeklik değerlendirmesindeki ciddi bozulmaları içerir ve profesyonel tedavi gerektirir.


Bilimsel bakış açısıyla, bir iddianın doğruluğu ancak gözlem, deney veya mantıksal analiz ile test edildiğinde değerlendirilebilir. İnanç veya kutsallık, bilimsel gerçeklik üzerinde belirleyici değildir; gerçeklik, doğrulanabilir ve tekrar edilebilir kanıtlarla desteklenmelidir.

işte zamanın en büyük ilim'le uğraşan buhari gibi hayatlarını buna vermiş ve tek tek herkesi incelemişdir ayrıca eğer müslümansan allahın yardımıyla hadislerin kaybolmayacağını biliyorsun.

misal bir örnek vereyim:
(ceza almıyayım diye yapay zekaya yazım kurallarını düzelltirdim)


2015 yılında İngiltere'de Birmingham Üniversitesi kütüphanesinde (devasa bir kütüphane) bir kağıt parçası bulunuyor. Bu kağıt parçasında Kur'an-ı Kerim'in birkaç sayfası yazıyor. Sonrasında bu kağıdı bilimin en üst teknolojileriyle test ediyorlar ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminden kaldığı, yani 1400 yıl öncesine ait olduğu tespit ediliyor. O kağıtta yazan ayet ve surelerin hepsi, günümüzdeki Kur'an'la birebir aynı.

Harfi harfine aynı olması, Kur'an'ın değişmediğinin bilimsel kanıtıdır bu.

Kur'an-ı Kerim'in indirilme şekli şöyledir: Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamber olduğunda 40 yaşındaydı ve vahiy, dünyadan ayrıldığı 63 yaşına kadar devam edip bitmiştir. Yani 23 yılda indi.

Bazıları, Allah'ın bütün Kur'an'ı Hz. Muhammed'in (s.a.v.) zihnine bir anda verdiğini ve Hz. Muhammed'in (s.a.v.) de 3-4 gün evinden çıkmadan, bu süre içinde yazıp bitirdiğini sanıyor; ancak bu yanlış.

Kur'an-ı Kerim şöyle indi: Melek, Hz. Muhammed'e (s.a.v.) inecek sureyi veya ayeti söyler. Hz. Muhammed (s.a.v.) ise bunu aklında tutar ve sahabelere söyler.

Sahabeler ise kağıtlara yazar (çünkü Hz. Muhammed (s.a.v.) okuma yazma bilmiyordu).

Ve sonrasında bu kağıtların hepsi, parça parça toplanıp birleştirilir.

Bu üniversitenin bulduğu kağıt, muhtemelen bir sahabenin yazısı.

Sana sorum şu: 600 sayfalık bir kitap ve her ayet, her sure binlerce kağıda yazıldı; üstelik 23 yılda.

Binlerce kağıdı bir araya getirip kitap haline getirmek ve 23 yılda bunu yapmak, bir insan için imkansızdır.

Nasıl buna rağmen sureler, ayetler karışmadı?


Üstüne üstlük (estağfurullah, haşa), Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) yalancı olsa ve Kur'an-ı Kerim 23 yılda inmiş olsa, örneğin 2. yılda "ateş kırmızıdır" dese, aradan 10 yıl geçtikten sonra ateşle ilgili bir şey söylerken kırmızı olduğunu nasıl hatırlayacak? 600 sayfa, binlerce ayet, yüzlerce sure içinde? Okuma yazması da yok. "Eskiden ne demiştim?" diye bakamaz. Üstüne üstlük, kağıtlara parça parça yazıldığı için "ateşe hangi renk dediği" kağıt nerede bilemez. Nerede olduğunu geçtim; hangi sure, hangi ayet olduğunu bilemez. Bir de üstüne üstlük, okuma yazma bilmiyor.

Üstelik "gün" kelimesinin 365 kere geçmesi gibi, hangi kelimenin kaç defa geçtiğini anlatıyor.

Bu üniversitenin bulduğu kağıt, günümüzdeki Kur'an'la birebir eşleşiyor.

Bu arada şöyle düşün: Diyelim ki Alak Suresi indi. Bunu Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) tek bir sahabeye söylemiyor, yüzlerce sahabe o ayeti ve sureyi yazıyor.

Sahabeler bu kağıtları canlarından, ailelerinden daha özenle koruyor bu arada (tabii Allah da yardım ediyor).

23 yılda binlerce kağıt birleştirilip bir kitap ortaya çıkıyor ve bu kitap, o kağıtlarla aynı. Sonrasından 1400 yıl boyunca 1 harf bile değiştirilmiyor.
 
Son düzenleme:
Şu Atatürk olmasaydı şu an şöyle olurdun kısmına diyorum Atatürk tek başına o kadar büyük bir şey yapamaz şehitler sayesinde şu an varız o şehitler de Müslüman'dı ve dinleri gereği Allah'ın hükümleri olmalıydı şu an şehitler bu durumu görseydi hakkını helal eder miydi sizce?

Atatürk örgütleyiciydi. Mühendislikte bir terim vardı, kilit taşı diye. Kilit taşı olmadan köprü olmaz, yıkılır fakat kilit taşı tek başına köprü olmaz. Atatürk de olmasa bu köprü asla meydana gelmezdi, fakat kahraman Türk milleti olmasaydı da köprü olmazdı.
Mor rengi ile belediye şöfürü bu ikisi kadar alakasızlar sadece tek ortak yanları 2 sininde yazı olması.

Orada yapılan şey şeriat adı altında başka bir şey.

Şu an hiçbir ülkede gerçek şeriat yok "şeriat adı altında yönetilen" ülkeler hepsi saptırılarak yönetiliyor.

şeriat'ın kısıtlayıcı olduğuna dair ayet atsana?

Şeriatın burada "düzgün" uygulanacağını nereden biliyorusunuz? Zaten din yeterince sömürülüyor, iyice sömürülmeyi mi yasallaştıralım?
işte zamanın en büyük ilim'le uğraşan buhari gibi hayatlarını buna vermiş ve tek tek herkesi incelemişdir ayrıca eğer müslümansan allahın yardımıyla hadislerin kaybolmayacağını biliyorsun.

misal bir örnek vereyim:
(ceza almıyayım diye yapay zekaya yazım kurallarını düzelltirdim)


2015 yılında İngiltere'de Birmingham Üniversitesi kütüphanesinde (devasa bir kütüphane) bir kağıt parçası bulunuyor. Bu kağıt parçasında Kur'an-ı Kerim'in birkaç sayfası yazıyor. Sonrasında bu kağıdı bilimin en üst teknolojileriyle test ediyorlar ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) döneminden kaldığı, yani 1400 yıl öncesine ait olduğu tespit ediliyor. O kağıtta yazan ayet ve surelerin hepsi, günümüzdeki Kur'an'la birebir aynı.

Harfi harfine aynı olması, Kur'an'ın değişmediğinin bilimsel kanıtıdır bu.

Kur'an-ı Kerim'in indirilme şekli şöyledir: Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) peygamber olduğunda 40 yaşındaydı ve vahiy, dünyadan ayrıldığı 63 yaşına kadar devam edip bitmiştir. Yani 23 yılda indi.

Bazıları, Allah'ın bütün Kur'an'ı Hz. Muhammed'in (s.a.v.) zihnine bir anda verdiğini ve Hz. Muhammed'in (s.a.v.) de 3-4 gün evinden çıkmadan, bu süre içinde yazıp bitirdiğini sanıyor; ancak bu yanlış.

Kur'an-ı Kerim şöyle indi: Melek, Hz. Muhammed'e (s.a.v.) inecek sureyi veya ayeti söyler. Hz. Muhammed (s.a.v.) ise bunu aklında tutar ve sahabelere söyler.

Sahabeler ise kağıtlara yazar (çünkü Hz. Muhammed (s.a.v.) okuma yazma bilmiyordu).

Ve sonrasında bu kağıtların hepsi, parça parça toplanıp birleştirilir.

Bu üniversitenin bulduğu kağıt, muhtemelen bir sahabenin yazısı.

Sana sorum şu: 600 sayfalık bir kitap ve her ayet, her sure binlerce kağıda yazıldı; üstelik 23 yılda.

Binlerce kağıdı bir araya getirip kitap haline getirmek ve 23 yılda bunu yapmak, bir insan için imkansızdır.

Nasıl buna rağmen sureler, ayetler karışmadı?


Üstüne üstlük (estağfurullah, haşa), Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) yalancı olsa ve Kur'an-ı Kerim 23 yılda inmiş olsa, örneğin 2. yılda "ateş kırmızıdır" dese, aradan 10 yıl geçtikten sonra ateşle ilgili bir şey söylerken kırmızı olduğunu nasıl hatırlayacak? 600 sayfa, binlerce ayet, yüzlerce sure içinde? Okuma yazması da yok. "Eskiden ne demiştim?" diye bakamaz. Üstüne üstlük, kağıtlara parça parça yazıldığı için "ateşe hangi renk dediği" kağıt nerede bilemez. Nerede olduğunu geçtim; hangi sure, hangi ayet olduğunu bilemez. Bir de üstüne üstlük, okuma yazma bilmiyor.

Üstelik "gün" kelimesinin 365 kere geçmesi gibi, hangi kelimenin kaç defa geçtiğini anlatıyor.

Bu üniversitenin bulduğu kağıt, günümüzdeki Kur'an'la birebir eşleşiyor.

Bu arada şöyle düşün: Diyelim ki Alak Suresi indi. Bunu Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) tek bir sahabeye söylemiyor, yüzlerce sahabe o ayeti ve sureyi yazıyor.

Sahabeler bu kağıtları canlarından, ailelerinden daha özenle koruyor bu arada (tabii Allah da yardım ediyor).

23 yılda binlerce kağıt birleştirilip bir kitap ortaya çıkıyor ve bu kitap, o kağıtlarla aynı. Sonrasından 1400 yıl boyunca 1 harf bile değiştirilmiyor.

Konuyla alakasız. Uzun bir şeyler yazınca savını kanıtladığını sanıyor herhalde.

@jaydeejoy @Pentagon Yardımcı oldunuz, sağ olun ama bunları tartıştık zaten. Bu şahıs hiçbir yazıma kulak asmadan kendine mürit arıyor.

Bu arada ben bu düzenden de memnun değilim. Ben laikleşelim diyorum, @wraxos woo şeriata dönelim diyor.

Tebrikler, zaten ülkeyi şeriata boğdunuz, bir de resmilik istiyorsunuz. Utanmazlığın arşa çıktığı nokta!
 

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı