Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin Montaj Çalışmalarına Başlandı

Halihazırda yapımı devam eden santralleri ve hangi ülkelerin bunlara yatırım yaptığını bir araştır.

Diyelim ki yaptık. Peki atıkları kim yönetecek? Onun masrafları kazancından daha fazla. Yalnızca ABD'de nükleer atıkları yönetmek için milyarla dolar harcanıyor. Bunu nasıl karşılayacak? Doğaya radyasyon saçılacak. Bunu kim önleyecek?
 
Diyelim ki yaptık. Peki atıkları kim yönetecek? Onun masrafları kazancından daha fazla. Yalnızca ABD'de nükleer atıkları yönetmek için milyarla dolar harcanıyor. Bunu nasıl karşılayacak? Doğaya radyasyon saçılacak. Bunu kim önleyecek?
Diğer ülkeler nasıl yapıyorsa yine aynı şekilde yapılacak. Ayrıca masrafı kazancından fazlaysa diğer ülkeler neden yapıyor?🙂 Böyle bir durum söz konusu dahi olamaz.
 
Arkadaşlar nükleer enerji deyince aklınıza filmler falan gelmiş herhalde. Nukleer enerji termik santrallerden(kömür ve linyit ile çalışanlardan) yüzlerce kat daha temiz ve zararsiz. Tabii ki radyoaktif bir sızıntı vb. bir durum olmadığı takdirde ki bu da çok düşük bir ihtimal ama önlem alınmayacağı anlamına gelmez. Nukleer santral deyince herkes oooo radyasyon yayacak kanser olacaz ne gerek var rüzgar santrali kurşunlar falan falan birazcık araştıralım lütfen coğrafya dersinde bunun konusu var arkadaşlar onu dami dinlemediniz. Zonguldak'ta o kadar termik santral kurulurken kimsenin sesi çıkmadı karşı gelinmesi gereken oydu bu değil. Zonguldak'da londra tipi hava kirliliği görülüyor aşırı termik santralden dolayı onlar yapilirken kimse tepki göstermedi kat kat daha temiz nukleer santral için tepki göstermek çok saçma. Sekilci olmayın arkadaşlar nükleer deyince kulaktan dolma saçma bilgiler veya filmlerde gördükleriniz akla gelmesin öyle üstünden kara kara dumanlar çıkan etrafına radyasyon yayıp canlılara zarar veren bir yapı değil. Hastanelerdeki röntgen cihazı dışarı daha fazla radyasyon yatmakta. Nukleer enerji diğerlerine nazaran kat kat daha ucuz bir enerji olmasına karşın kat kat daha fazla enerji üretebiliyor ve bu 2 3 kat değil 100 lerce kat belki de. Gunumuz türkiyesinde ithalat giderimizin %60'ı enerji. Yani dışarıya en çok dolar rezervi harcadigimiz kalem enerji. Sonra nükleer enerji açılmasın diyen insanlar dolar 8 lira oldu diye geziyorlar olur tabii yıllık 100 milyar dolar enerji ithalatı yapılıyor bu konuda dışarı bagimliyiz kendi bağımsızlıgimizi kazanmak için nükleerde fisyon da füzyon da maalesef ki şart. Amerika'da 50'nin üstünde aynı şekil Rusya çok ciddi sayılarda nükleer santral var. Mutant filmlerine konu olmaktan başka hiçbir zararı olmadı yillardir.

Bazı arkadaşlarimiz ülkemiz yenilenebilir enerji açısından çok elverişli diyecektir. Cok vogru ülkemizde akış gücü yüksek derelerden tut güneşlenme süresinin ve bulutlulugun az olduğu yerlere kadar hepsi bolca var. Lakin burada yapılması gereken hesap su örneğin 1000 kulelik bir rüzgar santrali maliyeti ne kadar 50.000.000 dolar, bu rüzgar santrali yıllık ne kadar enerji kazancı sağlayacak 1.000.000 dolar yani kendini 50 senede amorti edecek. Bu karlı bir yatırım değil çünkü maliyet fazla iş gücü çok gelir az. Bu arada değerler i örnek vermek amacıyla söyledim.
Aynı mantıkta gerçek değerler ile kıyaslandığında nükleer santralin kendi maliyetini 3-5 yıl içinde karşılayıp tek başına ülke enerji ihtiyacının ciddi bir yüzdelik dilimini karşılayabilecek güçte olması her anlamda mantıklı ve cazip kılmaktadır. Bu konuda devletin eleştirilmesi gereken yönü neden yaptığı değil neden şimdiye kadar yapilmadigidir.

Arkadaşlar ben kendi kişisel goruslerimi söyledim katılmak zorunda değilsiniz dizinde kendi mantıklı sebepleriniz vardır ülkemiz devletimiz milletimiz için hayırlısı ne ise o olur inşaallah.
 
Diyelim ki yaptık. Peki atıkları kim yönetecek? Onun masrafları kazancından daha fazla. Yalnızca ABD'de nükleer atıkları yönetmek için milyarla dolar harcanıyor. Bunu nasıl karşılayacak? Doğaya radyasyon saçılacak. Bunu kim önleyecek?
+ ve - değerlendirilmesi yapılmıştır. 104 adet santrali var ABD'nin farkında mısın ? Biz daha 1-2 seviyesindeyiz, daha bitmediler bile. İşin uzmanları gereken hesapları, planlamaları yapmıştır. Zaten karlı olmasa diğer ülkeler nükleer kullanmazlar. Aptal mı bunlar ? Demek ki getirisi götürüsünden fazla.

Doğaya radyasyon nerede saçılıyormuş ? göstersene. Nasıl saklanması gerekiyor ise öyle saklanacaklar. 104 santrali olan ABD, 58 santrali olan Fransa nasıl saklıyorsa öyle saklanacak.
Eğer aksini görürsen ulaş yetkililere şikayet et. Bizlere de bildir bizde arka çıkalım.

Bana sorsan istiyor musun nükleer santralleri ? Hayır, keşke ihtiyacımız olmasa da yapmasak, fakat ihtiyacımız var ve gerekli. Türkiye'nin enerji açlığını bir nebze de olsa giderebilmek için yapılan şeyler bunlar. Gereken şekilde işletildiği sürece hiçbir sorun teşkil etmiyor.

Şu anda dünya üzerinde 59 adet inşaası devam eden santral var. (ki bu 2013 verisi)
 
Hayırlısı olsun diyelim. Karşı çıkan arkadaşlarda trajikomik her ekonomi postunun altına her şeyi yazıp burada böyle mızmızlanıyorlar. Ekonomi iyi değil ama ithalatın azalması içinde,enerjimizi kendimizin üretmesi adına yapılıyor bunlar.
 
@SideWinder Aslında haklısınız, yani enerji ve maliyet bakımından kesinlikle çok önemli. Ama bu kumarı oynamanın ne kadar mantıklı olduğuna emin değilim, o ürkütücü senaryolar aklıma geldikçe bu riski sindiremiyorum.

@SideWinder hocam, bunu ideolojisine kapılmış insanlara anlatamıyorsunuz ki. Adam sırf hükümet yaptı diye her şeyden nefret ediyor, hepsini gereksiz, boş olarak görüyor. Yaptıkları yanlış ve hoşlanmadığımız şeyler var mı? Var, o ayrı. Bence bundan kurtulmak ve objektif bakmayı öğrenmek lazım. Elinize sağlık yazınız için.
Muhakkak dediğiniz şekilde karşı çıkanlar vardır ancak her destek çıkmayanı da bu şekilde değerlendirmeniz üzücü.

Arkadaşlar nükleer enerji deyince aklınıza filmler falan gelmiş herhalde.
Çernobil ve Fukuşima birer film değildi, keşke öyle olsalardı.

Nükleer enerji termik santrallerden (kömür ve linyit ile çalışanlardan) yüzlerce kat daha temiz ve zararsız.
Şekilci olmayın arkadaşlar, nükleer deyince kulaktan dolma saçma bilgiler veya filmlerde gördükleriniz akla gelmesin; öyle üstünden kara kara dumanlar çıkan, etrafına radyasyon yayıp canlılara zarar veren bir yapı değil.
Öyle görünüyor, CO2 emisyonları bakımından kârlı olabilir. Ancak başka olumsuz etkileri de var, örneğin termal kirlilik gibi. Bu durum da su ekosistemi için oldukça tehlikeli ve zararlı.
 
Bu kanıya varmanıza hayret ediyorum. İnsan biraz gerçekçi olmalı. Gelişmekte olan bir ülkeyiz, belki gelişmekte olanların arasında en istikrarsızıyız. Büyük sıkıntılarımız var yani.

Bana göre, hem günümüz ve özellikle de gelecek için en büyük sıkıntımız, enerjide dışa bağımlılığımız. Biliyorsunuz, elektriğin büyük çoğunluğunu Doğalgaz ithal ederek üretiyoruz, bu noktadaki en büyük sağlayıcımız ise Rusya. Doğalgaz zaten pahalı ve Elektriğe çevirince daha da pahalılaşıyor. Bu, ciddi bir sorun. Mesela pandemi nedeniyle çoğu kişi evden çalışıyor ve ben de dahil, elektrik faturaları uçmuş vaziyette.

Şimdi ise Kış geliyor ve bu sefer, hem elektrik hem de Doğalgaz faturaları uçacak.

Rasyonel düşünmek lazım. Bir noktadan sonra duygulara kapılmamak lazım. Emin olun İstanbul'un ranta açılması, bu Nükleer Santral'den daha fazla zarar veriyor ülkeye.

Araba yapmayı planlıyorsunuz, askeri sanayide atılımlar yapıyorsunuz ve genişletmek istiyorsunuz, daha da büyümek istiyorsunuz... Ama enerji sizin için en büyük sorun.

Şu an sözde çevreci gibi görünen Avrupa ülkeleri, zamanında Sanayileşme adı altında çevreyi en çok kirletenlerin başında geliyordu. Biyoloji derslerinde bile anlatılıyordu, Siyah - Beyaz kelebek adaptasyonu...

Öyle öyle güçlendiler ve altyapı edindiler. Artık oturmuş ve gelişmiş ülkeler. Genç nüfusları az, oturmuş ve varklı nüfus fazla, birikimler var, doygunluk var. En başında da yenilenebilir enerjiye yatırabilecekleri paraları, kaynakları var.

Yenilenebilir enerji daha çok ham. Pahalı ve maliyetli, gelişim aşamasında ve bu aşamalar pahalı. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde daha çok ortaya çıkıyor. Çünkü enerji derdiniz, gelişecek bir ülke kadar olmadığında ve yeterli bütçeniz de olduğunda, bazı şeylere kafa yorabilirsiniz.

Ki, o ülkeler bile büyük sanayileri için termik ya da nükleer santrallere ihtiyaç duyuyorlar. Ya da bunları gelişmekte olan ülkelere yaptırıp, zararları da onlara çektiriyorlar.

Yani sektör ya da Dünya, sanıldığı kadar masum değil.

Gelelim tekrardan bize.

Gelişmeye çalışan bir ülkeyiz ve enerjiye ihtiyacımız var. Dışarıdan aldığımız her kaynak, bizi ekonomik ve politik olarak bağlıyor. Rahat adımlar atamamanıza sebep oluyor. Yani büyük bir sorun aslında ve gelecekte daha da büyük bir sorun olacak.

Olaya akıl ve mantık çerçevesinde bakmak lazım. Hem olabildiğince fazla enerji tüketmek isteyip, hem de Nükleer enerjiye külliyen karşı gelmek, bana samimi gelmiyor. Olayın ciddiyeti var ve bunu kavramak gerek.


Yenilenebilir kaynaklara da yatırımımız var. Mesela kendi gördüklerim üzere konuşayım, Bandırma ve çevresinde birçok Rüzgar santrali, Rüzgar enerjisi tesisi mevut. Ve her sene sayıları artıyorda. Yatırım var yani.

Burada asıl sorun, bizim gibi ekonomik açıdan zayıf ülkeler için, bu teknolojilerin yarardan çok zarara dönüşmesi. Zira bakımları pahalı. Üretim ve montajları pahalı. Üstelik verimlilikleri de tartışma konusu. Günü yarısında, bazense 1/3'ünde çalışıyorlar. Çünkü rulmanların belirli bir aşınma katsayısını geçmemesi ve sistemlerin soğuması gerek.

Yani gelişim aşamasında. Ama ülkemizde de var. Ve ben, görünce şaşırıyorum zira hiç bilgilendirmesi ya da açıklaması yapılmıyor bu yatırımların. Belki neler neler var.

Son olarak,

Çoğu kişi Hükümetin yanlış politikalarından dolayı bu tür projelere karşı oluyor ve haklı oldukları noktalar var, yanlış politikalar var. Ama Nükleer enerji santrali, benim görüşüme göre geleceğe yapılmış bir yatırım. Ve Türkiye Devleti'ne uzun süreler hizmet etmesi planlanıyor.

Meseleleri enine boyuna tartmak ve hızlı karar vermemek, mevcut durumu ve gelecekteki durumları düşünmek önemli bana göre. :)

Bandırma'daki tesis hakkında bulduğum bazı linkler:




Burada başka tesisler de var:

Elinize sağlık çok güzel yazmışsınız. Malesef ülkemizde her konuda -gerek politik, gerek dini, gerek ideolojik- fanatikleşme başladı. İnsanlar ya hep ya hiç ya siyah ya beyaz mantığıyla yaklaşır oldu mevzulara. Tarafsızlık, objektiflik, esneklik bir kenara atılmış durumda. Aklı selim için daha ılımlı daha sakin olmamız lazım.
 
Mersin'de yaşıyorum ve diyecek pek de söz yok. Nükleeri savunabilirsiniz ama havai fişek fabrikasının bile patladığı bir ülkede bana kimse nükleeri savunamaz. Savunan biri ile de uğraşamam. Bildiğiniz yanı başımıza bomba yapıyorlar. 365 günün neredeyse 290-300 günü güneş gören bir cennet ülkemize yapılması planlanan en büyük işkencelerden biri. Zaten ülkede kalmak için bir sebep dahi kalmamışken daha da mutlu edici haberler ile iyice mutlu oluyoruz.
Bu kanıya varmanıza hayret ediyorum. İnsan biraz gerçekçi olmalı. Gelişmekte olan bir ülkeyiz, belki gelişmekte olanların arasında en istikrarsızıyız. Büyük sıkıntılarımız var yani.

Bana göre, hem günümüz ve özellikle de gelecek için en büyük sıkıntımız, enerjide dışa bağımlılığımız. Biliyorsunuz, elektriğin büyük çoğunluğunu doğalgaz ithal ederek üretiyoruz, bu noktadaki en büyük sağlayıcımız ise Rusya. Doğalgaz zaten pahalı ve elektriğe çevirince daha da pahalılaşıyor. Bu, ciddi bir sorun. Mesela pandemi nedeniyle çoğu kişi evden çalışıyor ve ben de dahil, elektrik faturaları uçmuş vaziyette.

Şimdi ise kış geliyor ve bu sefer, hem elektrik hem de doğalgaz faturaları uçacak.

Rasyonel düşünmek lazım. Bir noktadan sonra duygulara kapılmamak lazım. Emin olun İstanbul'un ranta açılması, bu nükleer Santral'den daha fazla zarar veriyor ülkeye.

Araba yapmayı planlıyorsunuz, askeri sanayi de atılımlar yapıyorsunuz ve genişletmek istiyorsunuz, daha da büyümek istiyorsunuz... Ama enerji sizin için en büyük sorun.

Şu an sözde çevreci gibi görünen Avrupa ülkeleri, zamanında sanayileşme adı altında çevreyi en çok kirletenlerin başında geliyordu. Biyoloji derslerinde bile anlatılıyordu, siyah - beyaz kelebek adaptasyonu...

Öyle öyle güçlendiler ve altyapı edindiler. Artık oturmuş ve gelişmiş ülkeler. Genç nüfusları az, oturmuş ve varklı nüfus fazla, birikimler var, doygunluk var. En başında da yenilenebilir enerjiye yatırabilecekleri paraları, kaynakları var.

Yenilenebilir enerji daha çok ham. Pahalı ve maliyetli, gelişim aşamasında ve bu aşamalar pahalı. Bu nedenle gelişmiş ülkelerde daha çok ortaya çıkıyor. Çünkü enerji derdiniz, gelişecek bir ülke kadar olmadığında ve yeterli bütçeniz de olduğunda, bazı şeylere kafa yorabilirsiniz.

Ki, o ülkeler bile büyük sanayileri için termik ya da nükleer santrallere ihtiyaç duyuyorlar. Ya da bunları gelişmekte olan ülkelere yaptırıp, zararları da onlara çektiriyorlar.

Yani sektör ya da dünya, sanıldığı kadar masum değil.

Gelelim tekrardan bize.

Gelişmeye çalışan bir ülkeyiz ve enerjiye ihtiyacımız var. Dışarıdan aldığımız her kaynak, bizi ekonomik ve politik olarak bağlıyor. Rahat adımlar atamamanıza sebep oluyor. Yani büyük bir sorun aslında ve gelecekte daha da büyük bir sorun olacak.

Olaya akıl ve mantık çerçevesinde bakmak lazım. Hem olabildiğince fazla enerji tüketmek isteyip, hem de nükleer enerjiye külliyen karşı gelmek, bana samimi gelmiyor. Olayın ciddiyeti var ve bunu kavramak gerek.

Yenilenebilir kaynaklara da yatırımımız var. Mesela kendi gördüklerim üzere konuşayım, bandırma ve çevresinde birçok rüzgar santrali, rüzgar enerjisi tesisi mevut. Ve her sene sayıları artıyorda. Yatırım var yani.

Burada asıl sorun, bizim gibi ekonomik açıdan zayıf ülkeler için, bu teknolojilerin yarardan çok zarara dönüşmesi. Zira bakımları pahalı. Üretim ve montajları pahalı. Üstelik verimlilikleri de tartışma konusu. Günü yarısında, bazense 1/3'ünde çalışıyorlar. Çünkü rulmanların belirli bir aşınma katsayısını geçmemesi ve sistemlerin soğuması gerek.

Yani gelişim aşamasında. Ama ülkemizde de var. Ve ben, görünce şaşırıyorum zira hiç bilgilendirmesi ya da açıklaması yapılmıyor bu yatırımların. Belki neler neler var.

Son olarak,

Çoğu kişi hükümetin yanlış politikalarından dolayı bu tür projelere karşı oluyor ve haklı oldukları noktalar var, yanlış politikalar var. Ama nükleer enerji santrali, benim görüşüme göre geleceğe yapılmış bir yatırım. Ve Türkiye devleti'ne uzun süreler hizmet etmesi planlanıyor.

Meseleleri enine boyuna tartmak ve hızlı karar vermemek, mevcut durumu ve gelecekteki durumları düşünmek önemli bana göre. :)

Bandırma'daki tesis hakkında bulduğum bazı linkler:




Burada başka tesisler de var:


@SideWinder yazdıklarınızın hepsini okudum ve saygı duyuyorum ancak bunun ciddi bir şekilde yönetilebileceğine gerçekten inanıyor musunuz? Daha 1 yıl önce temelinde çatlak olan bir bombadan bahsediyoruz. Dediğiniz gibi bu kadar istikrarsız bir ülke nasıl bu kadar ciddi bir sorumluluk gerektiren bir projeyi üstlenebilir? Elektrikte dışa bağımlılığı engellese bile hiçbir zaman faturalara yansımayacağını sizde biliyorsunuz. Hatta akkuyunun inşaatında çalışan bir mühendis apartman inşaatı bile daha ciddi yönetilir demişti ve tekrardan bizleri korkutmuştu. Her şeyi geçtim nükleer enerjinin bir atığı söz konusu ve bunu gidip diğer gelişmiş ülkeler gibi sömürdüğümüz ülkelere gömemeyeceğimize göre bu atıklar gidip bizim cennet vatanımızın içine gömülecek. Bu yapılan projenin kabul edilebilir hiçbir yanı yok. Özellikle Ruslar ile bu kadar dalgalı ilerleyen bir ilişkimiz olduğu sürece bu proje asla ve asla kabul edilebilir olmayacak.
 
Son düzenleme:
Nükleeri savunabilirsiniz ama havai fişek fabrikasının bile patladığı bir ülkede bana kimse nükleeri savunamaz. Savunan biri ile de uğraşamam.

Nükleer Enerji tesislerinin uzun sürü sağlıklı çalışan birçok örneği var. Sağlam bir bina ve kurulum sonra, düzenli kontrol ve denetimlerle uzun süre kullanılabiliyorlar. Dolayısıyla başıboş bırakılmıyorlar.

365 günün neredeyse 290-300 günü güneş gören bir cennet ülkemize yapılması planlanan en büyük işkencelerden biri.

Güneş enerjisinin de kendi içinde problemleri var. Yenilenebilir olsa da o kadar temiz değil.
 
Haklısınız nüfus az olan bölgeler sonuçta.

Nüfüsun az olduğu derken? Bir insanın bile ölmesinin kabul edilebilir tarafı yokken nüfüsun azlığını bu duruma bağlamanızı şaşkınla izliyorum. Zaten Mersin'in nüfusu 1,814 milyon ve Sinop'un nüfusu ise 219.733 bin'dir. Az derken bundan mı bahsediyordunuz? 2 milyon insan az mı gerçekten?
 

Yeni konular

Geri
Yukarı