Antalya'da yaşanan yurt olayı ve cemaatler hakkında

Mesela Yani

Hectopat
Katılım
5 Mayıs 2020
Mesajlar
636
Çözümler
4
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Arkadaşlar esenlikler. Antalya'da ki olay hakkında burada konu açıldı mı bilmiyorum. Yaklaşık o haberi aldığımdan beri(1,5 gündür) konuyu takip ediyor, farklı sitelere bakıyor, valilik açıklamasını okuyor ve kendimce yorumluyordum. Zamanı olan arkadaşlar okursa sevinirim. En azından 1-2 kişi de olsa burada birilerini bilinçlendirmek isterim.

Olayı kısaca anlatmak gerekirse şöyle: Antalya İlim ve Kültür Derneği'nin (Alim Derneği) yemekhanesinde yurdun aşçısı olan İhsan Güney, 18 yaşındaki Mehmet Sami Tuğrul'un başını keserek, kendi göğsünün üzerine koyup "deccali öldürdüm!" diyerek bağırıp çağırıyor. Olayı fark eden başka bir öğrenci, aşçı İhsan Güney'i yemekhaneye kilitleyip kapıyı üstüne kapatıyor ve polisi arıyor. Olay yerine gelen polisler direkt aşçıyı alıp gidiyor. Olayın ardından -muhtemelen cemaatın isteği üzerine- haberlere yayın yasağı geliyor. Düşünün yani o kadar kolu uzun bir yapılanmadan bahsediyoruz. Devlet'in kademelerine bile laf geçiriyorsalar kim bilir neler dönüyordur oralarda?

Şimdi diyeceksiniz ki bu sadece bir cinayet. İşin trajikomik tarafına geliyoruz. Katledilen öğrenci M. Sami Tuğrul'un babası Halil Tuğrul "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" öğretmeni(Kahramanmaraş'ta devlet okulu görevlisi). Bunu neden yazdım, babasının mesleği ne alaka? Mantıken bakınca babasının dindar birisi olduğunu görüyoruz ve bu bağlamda da zannımca o cemaat yurduna çocuğunu kendisi kaydettirdi. KYK çıkmamış olabilir tamam ama sen bu çocuğu şehir dışına bilgisayar mühendisliği okumaya gönderiyorsun ve orada yurt olarak cemaat yurdunu seçiyorsun. İşin komedi tarafı burası işte. Neden bir baba oğlunu hiç tanımadığı cemaat yurtlarına bırakır ki? Akıl sır ermiyor.

Şimdi gelelim cemaat olayına ve yayın yasağına. Yayın yasağı getiriliyor olaya ve olay zaten gündeme taşınmadan oluyor. Haydi gündeme çok taşınsa da öyle kaldırılsa anlarım ama olay daha yeni duyuluyor ve hemen yayın yasağı geliyor. Ne internet haberleri artık yayımlıyor ne da haber kanalları.

Arkadaşlar bakın, Mustafa Kemal için derler ki "Yav hocaları astı. Alimleri katletti. Camileri ahır yaptı." Hayır dostlarım hayır. Burada sizlere binlerce kanıtlarla Mustafa Kemal'in tekrar restore ettirdiği camileri gösteririm. Mustafa Kemal aslında evet birilerini astırdı ama kimleri astırdı-bu olaya değinmeyeceğim kısaca geçeceğim-? Mustafa Kemal, kendisini hacı-hoca gibi gösterip alim gibi tanıtan kimseleri ama aslında ne hoca ne alim olanları, sadece dini kullanarak yeni Türk Devleti'nde yaşayan halkı din konusunda kandırıp kendi tarafına çekmek isteyenleri astı. Bu bağlamda tüm cemaatler, mason locaları kapatıldı. 1923-1938 tarihleri arasına bakarsanız ne bir cemaat ne de bir mason locası bulabilirsiniz. Herkes kendi dinini kendisi yaşıyor, hacıya hocaya bağlı kalmıyor isteyenler namazını niyazını camide kılabiliyordu.

İşte dostlarım, Mustafa Kemal, cemaatlerin ne gibi pis bir yuva olduğunu anlamış, din gibi güzel bir manevi duyguyu kirlettikleri gerekçesiyle kapattırmıştı. Ve halende haklıdır.

Yakın tarihimiz olan 15 Temmuz(Cuntacılar) tarihine gidelim. Biliyorsunuz ki ülkemizde 1970(?)'den beri bir Fetullah denilen bir yapılanma var(ben hâlâ bu tiplemelerin var olduğunu düşünüyorum) bu Fetullahçı yapılanmalar gerek devlet içine, emniyet içine, savcısından valisine, avukatına kadar ve hatta en önemlisi bir ülkenin bel kemiği olan Türk Silahlı Kuvvetler'e kadar sızmıştılar. Bu Fetullahçı Cemaat yapılanması, öncekiler gibi dini kullanarak sahneye çıkmış, kendilerine müritler arayıp o müritleri yetiştirip kendilerine kukla etmişlerdir. Ve bizim Türk halkımız, bu gibi şarlatanlara sırf takke takıyor, namaz kılıyor diye "saygı" gösteriyordu. Devletin içinde ki bazı kişilerde bunların karşısında el pençe divan duruyor ve önünde boyunlarını eğiyorlardı. Hiç devlet adamı olup, asker olup bir din adamının karşısında neden boynunu eğersin ki? Şerefin yok mudur senin? Fetullah'a inanıp, o ve onun gibi tarikatlara-cemaatlere üye olanlar 15 Temmuz'dan sonra kimin ne mal olduğunu görmüştür ve görmeye de devam ediyordur. Lakin darbeye karşı çıkan şerefli ve onurlu Cumhuriyet Bekçisi olan asil Türk Subayları da vardı. Bundan 10 yıl önce onlara "hoca efendi" diyenler bugün onları "vatan haini" ilan ediyorlar. Hani hocaydı, alimdi?

Görüyorsunuz ki, Fetullah yapılanması da kurucu babamız olan Atatürk'ü sevmez, saymaz hatta küfür ederdiler dostlarım. Değindiğim nokta şu; kim Atatürk'ü din ile suçluyorsa bilin ki o kişi ya cemaatçidir ya da Türkiye ve Türklük karşıtı kişidir. Bu ülkede kimse ama kimse kalkıp da Atatürk gibi büyük reformlar yapmış bir adamı elinde belge olmadan din ile suçlayamaz.

İşin kısaca özeti şudur; kimsenin dinine karışmıyorum burada ben. Günümüzde hâlâ devam eden ve süregelen cemaatler mevcut(Menzil Tarikatı, İsmailağa, Süleymancılar vs) ve bu cemaatlerin hepsi ama hepsi aynı tiplemeler. Tümü, aynı olarak aynı zihniyete hizmet etmektedirler. Dini kullanarak insanların zihnini yıkayıp, Cumhuriyet karşıtlığı sergilemektedirler. Dostlarım, kendinizi ve çevrenizi bu gibi oluşumlardan uzak tutun. Çevrenizde var ise böyle yerlere gidenler onlardan uzak durun. Kim olursa olsun gerekirse babanız bile olsa uzaklaşın. Bu gibi şarlatan zihniyetler kurtulur ama sizin başınız yanar(15 Temmuz'da gördük örneklerini). Bir baba oğlunu cemaat yurduna yerleştiriyor ve oğlu oracıkta katlediliyor. Olaya ise yayın yasağı geliyor. İşte gördünüz mü? Cemaatlerin ne kadar pis, ahlaksız bir yuva olduğunu. Daha nice şeyler anlatırım da(Kuleli Askeri Lise Sınavı anılarımda yaşadığım olaylar ve Harp Okulları mevzusu) zamanı geldiğinde onlara da değiniriz.
 
Arkadaşlar esenlikler. Antalya'daki olay hakkında burada konu açıldı mı bilmiyorum. Yaklaşık o haberi aldığımdan beri(1, 5 gündür) konuyu takip ediyor, farklı sitelere bakıyor, valilik açıklamasını okuyor ve kendimce yorumluyordum. Zamanı olan arkadaşlar okursa sevinirim. En azından 1-2 kişi de olsa burada birilerini bilinçlendirmek isterim.

Olayı kısaca anlatmak gerekirse şöyle: Antalya ilim ve kültür derneği'nin (alim derneği) yemekhanesinde yurdun aşçısı olan ihsan güney, 18 yaşındaki Mehmet sami tuğrul'un başını keserek, kendi göğsünün üzerine koyup "deccali öldürdüm!" diyerek bağırıp çağırıyor. Olayı fark eden başka bir öğrenci, aşçı ihsan güney'i yemekhaneye kilitleyip kapıyı üstüne kapatıyor ve polisi arıyor. Olay yerine gelen polisler direkt aşçıyı alıp gidiyor. Olayın ardından -muhtemelen cemaatın isteği üzerine- haberlere yayın yasağı geliyor. düşünün yani o kadar kolu uzun bir yapılanmadan bahsediyoruz. Devlet'in kademelerine bile laf geçiriyorsalar kim bilir neler dönüyordur oralarda?

Şimdi diyeceksiniz ki bu sadece bir cinayet. İşin trajikomik tarafına geliyoruz. Katledilen öğrenci m. Sami tuğrul'un babası Halil tuğrul "din kültürü ve ahlak bilgisi" öğretmeni(Kahramanmaraş'ta devlet okulu görevlisi). Bunu neden yazdım, babasının mesleği ne alaka? Mantıken bakınca babasının dindar birisi olduğunu görüyoruz ve bu bağlamda da zannımca o cemaat yurduna çocuğunu kendisi kaydettirdi. KYK çıkmamış olabilir tamam ama sen bu çocuğu şehir dışına bilgisayar mühendisliği okumaya gönderiyorsun ve orada yurt olarak cemaat yurdunu seçiyorsun. İşin komedi tarafı burası işte. Neden bir baba oğlunu hiç tanımadığı cemaat yurtlarına bırakır ki? Akıl sır ermiyor.

Şimdi gelelim cemaat olayına ve yayın yasağına. Yayın yasağı getiriliyor olaya ve olay zaten gündeme taşınmadan oluyor. Haydi gündeme çok taşınsa da öyle kaldırılsa anlarım ama olay daha yeni duyuluyor ve hemen yayın yasağı geliyor. Ne internet haberleri artık yayımlıyor ne da haber kanalları.

Arkadaşlar bakın, Mustafa Kemal için derler ki "yav hocaları astı. Alimleri katletti. Camileri ahır yaptı." hayır dostlarım hayır. Burada sizlere binlerce kanıtlarla Mustafa Kemal'in tekrar restore ettirdiği camileri gösteririm. Mustafa Kemal aslında evet birilerini astırdı ama kimleri astırdı-bu olaya değinmeyeceğim kısaca geçeceğim-? Mustafa Kemal, kendisini hacı-hoca gibi gösterip alim gibi tanıtan kimseleri ama aslında ne hoca ne alim olanları, sadece dini kullanarak yeni Türk devleti'nde yaşayan halkı din konusunda kandırıp kendi tarafına çekmek isteyenleri astı. Bu bağlamda tüm cemaatler, mason locaları kapatıldı. 1923-1938 tarihleri arasına bakarsanız ne bir cemaat ne de bir mason locası bulabilirsiniz. Herkes kendi dinini kendisi yaşıyor, hacıya hocaya bağlı kalmıyor isteyenler namazını niyazını camide kılabiliyordu.

İşte dostlarım, Mustafa Kemal, cemaatlerin ne gibi pis bir yuva olduğunu anlamış, din gibi güzel bir manevi duyguyu kirlettikleri gerekçesiyle kapattırmıştı. Ve halende haklıdır.

Yakın tarihimiz olan 15 Temmuz(cuntacılar) tarihine gidelim. Biliyorsunuz ki ülkemizde 1970(?)'den beri bir fetullah denilen bir yapılanma var(ben hâlâ bu tiplemelerin var olduğunu düşünüyorum) bu fetullahçı yapılanmalar gerek devlet içine, emniyet içine, savcısından valisine, avukatına kadar ve hatta en önemlisi bir ülkenin bel kemiği olan Türk silahlı Kuvvetler'e kadar sızmıştılar. Bu fetullahçı cemaat yapılanması, öncekiler gibi dini kullanarak sahneye çıkmış, kendilerine müritler arayıp o müritleri yetiştirip kendilerine kukla etmişlerdir. Ve bizim Türk halkımız, bu gibi şarlatanlara sırf takke takıyor, namaz kılıyor diye "saygı" gösteriyordu. Devletin içinde ki bazı kişilerde bunların karşısında el pençe divan duruyor ve önünde boyunlarını eğiyorlardı. Hiç devlet adamı olup, asker olup bir din adamının karşısında neden boynunu eğersin ki? Şerefin yok mudur senin? Fetullah'a inanıp, o ve onun gibi tarikatlara-cemaatlere üye olanlar 15 Temmuz'dan sonra kimin ne mal olduğunu görmüştür ve görmeye de devam ediyordur. Lakin darbeye karşı çıkan şerefli ve onurlu cumhuriyet bekçisi olan asil Türk subayları da vardı. Bundan 10 yıl önce onlara "hoca efendi" diyenler bugün onları "Vatan haini" ilan ediyorlar. Hani hocaydı, alimdi?

Görüyorsunuz ki, fetullah yapılanması da kurucu babamız olan Atatürk'ü sevmez, saymaz hatta küfür ederdiler dostlarım. Değindiğim nokta şu; kim Atatürk'ü din ile suçluyorsa bilin ki o kişi ya cemaatçidir ya da Türkiye ve türklük karşıtı kişidir. Bu ülkede kimse ama kimse kalkıp da Atatürk gibi büyük reformlar yapmış bir adamı elinde belge olmadan din ile suçlayamaz.

İşin kısaca özeti şudur; kimsenin dinine karışmıyorum burada ben. Günümüzde hâlâ devam eden ve süregelen cemaatler mevcut(menzil tarikatı, ismailağa, süleymancılar vs) ve bu cemaatlerin hepsi ama hepsi aynı tiplemeler. Tümü, aynı olarak aynı zihniyete hizmet etmektedirler. Dini kullanarak insanların zihnini yıkayıp, cumhuriyet karşıtlığı sergilemektedirler. Dostlarım, kendinizi ve çevrenizi bu gibi oluşumlardan uzak tutun. Çevrenizde var ise böyle yerlere gidenler onlardan uzak durun. Kim olursa olsun gerekirse babanız bile olsa uzaklaşın. Bu gibi şarlatan zihniyetler kurtulur ama sizin başınız yanar(15 Temmuz'da gördük örneklerini). Bir baba oğlunu cemaat yurduna yerleştiriyor ve oğlu oracıkta katlediliyor. Olaya ise yayın yasağı geliyor. İşte gördünüz mü? Cemaatlerin ne kadar pis, ahlaksız bir yuva olduğunu. Daha nice şeyler anlatırım da(kuleli askeri lise sınavı anılarımda yaşadığım olaylar ve harp okulları mevzusu) zamanı geldiğinde onlara da değiniriz.

Kan donduran bir olay. Bu olayın olduğuna inanamıyorum düşünmek bile istemiyorum.
 
Arkadaşlar esenlikler. Antalya'da ki olay hakkında burada konu açıldı mı bilmiyorum. Yaklaşık o haberi aldığımdan beri(1,5 gündür) konuyu takip ediyor, farklı sitelere bakıyor, valilik açıklamasını okuyor ve kendimce yorumluyordum. Zamanı olan arkadaşlar okursa sevinirim. En azından 1-2 kişi de olsa burada birilerini bilinçlendirmek isterim.

Olayı kısaca anlatmak gerekirse şöyle: Antalya İlim ve Kültür Derneği'nin (Alim Derneği) yemekhanesinde yurdun aşçısı olan İhsan Güney, 18 yaşındaki Mehmet Sami Tuğrul'un başını keserek, kendi göğsünün üzerine koyup "deccali öldürdüm!" diyerek bağırıp çağırıyor. Olayı fark eden başka bir öğrenci, aşçı İhsan Güney'i yemekhaneye kilitleyip kapıyı üstüne kapatıyor ve polisi arıyor. Olay yerine gelen polisler direkt aşçıyı alıp gidiyor. Olayın ardından -muhtemelen cemaatın isteği üzerine- haberlere yayın yasağı geliyor. Düşünün yani o kadar kolu uzun bir yapılanmadan bahsediyoruz. Devlet'in kademelerine bile laf geçiriyorsalar kim bilir neler dönüyordur oralarda?

Şimdi diyeceksiniz ki bu sadece bir cinayet. İşin trajikomik tarafına geliyoruz. Katledilen öğrenci M. Sami Tuğrul'un babası Halil Tuğrul "Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi" öğretmeni(Kahramanmaraş'ta devlet okulu görevlisi). Bunu neden yazdım, babasının mesleği ne alaka? Mantıken bakınca babasının dindar birisi olduğunu görüyoruz ve bu bağlamda da zannımca o cemaat yurduna çocuğunu kendisi kaydettirdi. KYK çıkmamış olabilir tamam ama sen bu çocuğu şehir dışına bilgisayar mühendisliği okumaya gönderiyorsun ve orada yurt olarak cemaat yurdunu seçiyorsun. İşin komedi tarafı burası işte. Neden bir baba oğlunu hiç tanımadığı cemaat yurtlarına bırakır ki? Akıl sır ermiyor.

Şimdi gelelim cemaat olayına ve yayın yasağına. Yayın yasağı getiriliyor olaya ve olay zaten gündeme taşınmadan oluyor. Haydi gündeme çok taşınsa da öyle kaldırılsa anlarım ama olay daha yeni duyuluyor ve hemen yayın yasağı geliyor. Ne internet haberleri artık yayımlıyor ne da haber kanalları.

Arkadaşlar bakın, Mustafa Kemal için derler ki "Yav hocaları astı. Alimleri katletti. Camileri ahır yaptı." Hayır dostlarım hayır. Burada sizlere binlerce kanıtlarla Mustafa Kemal'in tekrar restore ettirdiği camileri gösteririm. Mustafa Kemal aslında evet birilerini astırdı ama kimleri astırdı-bu olaya değinmeyeceğim kısaca geçeceğim-? Mustafa Kemal, kendisini hacı-hoca gibi gösterip alim gibi tanıtan kimseleri ama aslında ne hoca ne alim olanları, sadece dini kullanarak yeni Türk Devleti'nde yaşayan halkı din konusunda kandırıp kendi tarafına çekmek isteyenleri astı. Bu bağlamda tüm cemaatler, mason locaları kapatıldı. 1923-1938 tarihleri arasına bakarsanız ne bir cemaat ne de bir mason locası bulabilirsiniz. Herkes kendi dinini kendisi yaşıyor, hacıya hocaya bağlı kalmıyor isteyenler namazını niyazını camide kılabiliyordu.

İşte dostlarım, Mustafa Kemal, cemaatlerin ne gibi pis bir yuva olduğunu anlamış, din gibi güzel bir manevi duyguyu kirlettikleri gerekçesiyle kapattırmıştı. Ve halende haklıdır.

Yakın tarihimiz olan 15 Temmuz(Cuntacılar) tarihine gidelim. Biliyorsunuz ki ülkemizde 1970(?)'den beri bir Fetullah denilen bir yapılanma var(ben hâlâ bu tiplemelerin var olduğunu düşünüyorum) bu Fetullahçı yapılanmalar gerek devlet içine, emniyet içine, savcısından valisine, avukatına kadar ve hatta en önemlisi bir ülkenin bel kemiği olan Türk Silahlı Kuvvetler'e kadar sızmıştılar. Bu Fetullahçı Cemaat yapılanması, öncekiler gibi dini kullanarak sahneye çıkmış, kendilerine müritler arayıp o müritleri yetiştirip kendilerine kukla etmişlerdir. Ve bizim Türk halkımız, bu gibi şarlatanlara sırf takke takıyor, namaz kılıyor diye "saygı" gösteriyordu. Devletin içinde ki bazı kişilerde bunların karşısında el pençe divan duruyor ve önünde boyunlarını eğiyorlardı. Hiç devlet adamı olup, asker olup bir din adamının karşısında neden boynunu eğersin ki? Şerefin yok mudur senin? Fetullah'a inanıp, o ve onun gibi tarikatlara-cemaatlere üye olanlar 15 Temmuz'dan sonra kimin ne mal olduğunu görmüştür ve görmeye de devam ediyordur. Lakin darbeye karşı çıkan şerefli ve onurlu Cumhuriyet Bekçisi olan asil Türk Subayları da vardı. Bundan 10 yıl önce onlara "hoca efendi" diyenler bugün onları "vatan haini" ilan ediyorlar. Hani hocaydı, alimdi?

Görüyorsunuz ki, Fetullah yapılanması da kurucu babamız olan Atatürk'ü sevmez, saymaz hatta küfür ederdiler dostlarım. Değindiğim nokta şu; kim Atatürk'ü din ile suçluyorsa bilin ki o kişi ya cemaatçidir ya da Türkiye ve Türklük karşıtı kişidir. Bu ülkede kimse ama kimse kalkıp da Atatürk gibi büyük reformlar yapmış bir adamı elinde belge olmadan din ile suçlayamaz.

İşin kısaca özeti şudur; kimsenin dinine karışmıyorum burada ben. Günümüzde hâlâ devam eden ve süregelen cemaatler mevcut(Menzil Tarikatı, İsmailağa, Süleymancılar vs) ve bu cemaatlerin hepsi ama hepsi aynı tiplemeler. Tümü, aynı olarak aynı zihniyete hizmet etmektedirler. Dini kullanarak insanların zihnini yıkayıp, Cumhuriyet karşıtlığı sergilemektedirler. Dostlarım, kendinizi ve çevrenizi bu gibi oluşumlardan uzak tutun. Çevrenizde var ise böyle yerlere gidenler onlardan uzak durun. Kim olursa olsun gerekirse babanız bile olsa uzaklaşın. Bu gibi şarlatan zihniyetler kurtulur ama sizin başınız yanar(15 Temmuz'da gördük örneklerini). Bir baba oğlunu cemaat yurduna yerleştiriyor ve oğlu oracıkta katlediliyor. Olaya ise yayın yasağı geliyor. İşte gördünüz mü? Cemaatlerin ne kadar pis, ahlaksız bir yuva olduğunu. Daha nice şeyler anlatırım da(Kuleli Askeri Lise Sınavı anılarımda yaşadığım olaylar ve Harp Okulları mevzusu) zamanı geldiğinde onlara da değiniriz.
Bilip bilmediğin şeyler hakkında konuşma. Aralarında ne oldu bilmiyoruz.
 
Siz babasının din kültürü öğretmeni olduğu için cemaat yurduna yerleştirildiğini söylüyorsunuz ama kanıt var m?
Hem bu din mevzusuna Atatürk'ü karıştırmaya gerek var miydi? Atatürk'ün bu olayla uzaktan yakından alakası yok.
 
Sen hayatı bilmiyorsun. Benim yaşadıklarımı duysan.
Yav sen ne anlatıyorsun kanka? Benim babam fetullahçıların izine kurşun atarken devlette ki görevinde alınmış, ölüm tehditleri almış, kuleli sınavında ki mülakatlardan geçmeme rağmen bahaneler ile elenmişliğim var :D iş siyasete girecek konuşturtma beni :DD
 
Yav sen ne anlatıyorsun kanka? Benim babam fetullahçıların izine kurşun atarken devlette ki görevinde alınmış, ölüm tehditleri almış, kuleli sınavında ki mülakatlardan geçmeme rağmen bahaneler ile elenmişliğim var :D iş siyasete girecek konuşturtma beni :DD
Darbenin cidden FETÖ nün mü yaptığını düşünüyorsun. Bence iş başka...
 
Siz babasının din kültürü öğretmeni olduğu için cemaat yurduna yerleştirildiğini söylüyorsunuz ama kanıt var m?
Hem bu din mevzusuna Atatürk'ü karıştırmaya gerek var miydi? Atatürk'ün bu olayla uzaktan yakından alakası yok.
Kanıt yok. Konuyu iyice okursanız, "Zannımca" yazmışım oraya zaten. Atatürk'e değinmem de bundan yıllar önce cemaat gibi yerlerin ne kadar pis olduğunu Atatürk'ün anlamış olması lakin Türk milletinin hâlâ anlamıyor olması.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı