Yalanın insanlar üzerinde gerçek uyuşturuculardan daha etkili olduğuna inanıyorum.
Mesela yüzbinlerce insanı dolandıran umutlandıran kimselerin söylediği yalanlar gibi. (Bu arada en tehlikeli yalancılar dolandırıcılar dinciler değil, siyasetçilerdir).
Kısacası bu yalanlara inananlar mutlu oluyor huzur buluyorlar. Bire bin kazanacaksın vaadi yalanı uyuşturucu gibi etki yapıyor insanlar üzerinde. Ama bana sorarsanız insanın icat ettiği en büyük mutluluk veren yalan ölüm ötesi yalanları ve umutlandıran vaatlerdir. Çok etkili olması ve bu kadar taraftar bulmasının nedeni ise ispatının gözleminin analizinin asla olmaması ve olamayacak olmasıdır.
Bence bu gereklidir de. Çünki insan öleceğini bilen tek canlı türüdür. Ama aynı zamanda bu vaaat eden inançlar bu dinsel inanışlar insanları şeytanlaştırmak cinayetleri savaşları katilamları meşrulaştırmak insan onurunu ayaklar altına alıp hürriyetinden yaşama hakkından mahrum etmek ve köleleştirmek için kullanıldı.
Tanrının ve inanışların uydurma olduğuna insanlık 2 dünya savaşında Tanık oldu. Dünyanın en çapsız en ahmak en vurdumduymaz Tanrısı bile 2 Dünya savaşında işlenen korkunç dehşet suçlara sessiz kalamazdı.
Sözde bir kaç kız çocuğu diri diri gömüldü diye kıyametleri kopartıp elçisini gönderen Tanrı yüzbinlerce coçuğun tel örgülerin ardında açlıktan hastalıktan kırılnmasına gaz odalarında zehirlenip fırınlarda yakılmasına sessiz kaldı.
Malesef insan bu evrende yalnızdır.
Dünyadaki bütün dinlere din mensuplarına karşı saygılı olmak zorundayız . Kendi inançlarını diğer insanlara dayatmadıkları, Tanrı adına Elohim adına Allah adına Dieu adına Huda adına Buddha adına cinayet işlemedikleri insanları kadınları çocukları özgürlüklerinden yaşama hakklarından mahrum etmedikeri sürece.