Avrupa'ya nasıl kaçarım?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Katılım
30 Ekim 2017
Mesajlar
11.925
Makaleler
63
Çözümler
166
Nasıl kaçarım? Şu an 2 yıllık bir bölüm okuyorum. Çok tırt değil fakat sevmediğim bölüm. 4 yıllığa yabancı dil okuyarak tamamlamak istiyorum. 4 yıllığa tamamlarken Erasmus sayesinde belki evlenirim diye düşündüm. Ondan öncesinde var mı bir taktiği? İskandinavya ve Batı Avrupa tercihim. Balkan ve diğer ülkeler Türkiye kadar kötü durumda zaten. İngilizce sınavlarına girmedim fakat B1-B2 arası vardır diye düşünüyorum. Konuşma esnasında tökezlemeyi çözdük mü zımba gibi olur.
 
Benim İngilizcem C1 düzeyinde ama Amerikanlar gibi akıcı konuşamıyorsun orada doğmadın çünkü. Yine de iyi, hızlı konuşabiliyorsun.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Kacmak istemen cok mantikli. Vatan millet sakarya edebiyati yapanlar durumun farkinda degiller.

Kacmanin 3 yolu var:
1) Akademik kariyer -> Yurt disinda bir okulda master/doktora -> Devaminda akademisyen olarak calisma izmi -> Oturma izmi/Pasaport
2) Kendini gelistirip iyi bir linkedin profili hazirla -> is bul -> Calisma izni -> Oturma izni/pasaport vs.
3) Yabanci bir kiz bulup evlenme.

Cogu ulkede 3. ihtimal icin cok ugrasirsin, ozellikle Amerika'da Amerikan bir kiz ile evlenen diger milletten insanlari ciddi sorguluyorlar. 2 tane arkadasimi surundurduler bu yuzden. Kizlar da uyanik, benimle bunun icin mi birliktesin diye supheye dusecektir.

Ben Hollanda ve Amerika'dan is teklifi almama ragmen gitmedim verdikleri ucreti begenmedigim icin, Turkiye'de iyi bir hayat standardi yakaladigin zaman gitmek bazen cok da cekici olmayabiliyor. Bir ayagini yurt disina atacak baglantilarin olduktan sonra saglamdasindir. ( Turkiye'de her an ne olacagi belirsiz. )
 
Şu an Avrupa'dayım. Daha doğrusu Polonya'dayım. 4 sene önce de buradaydım. İspanya, İtalya, Almanya, Fransa, Belçika, Çekya, Macaristan, Hollanda gibi belli başlı Avrupa ülkelerinde gezi maksadıyla bulundum. Gerçekten son 2-3 yılda Avrupa'da Türk ve İslam düşmanlığı artışı gözlemledim.

4 sene önce 21 yaşında olduğum vakitler hayatımın sonuna kadar Avrupa'da yaşayabilirim diye düşünürken bu kez geldiğimde 4 ay 9 günlük kalış süremin 1 ayı geçtikten sonra şafak saymaya başladım. Daha dün Berlin'deydim ve özlediğim lezzetleri yemek için Kreuzberg diye bilinen Türk mahallesindeydim. Almanların Türk insanına nasıl baktığını gördüm ve doğru söylemek gerekirse ben ülkemde Suriye'den kaçıp gelen insanları ve onların medeniyet dışı davranışlarını nasıl görmek istemiyorsam onlar da bize aynı gözle bakıyorlardı. (Genelleme yaptığım için özür dilerim bu benim fikrimdir)

Aynı şeyi Polonya'da da yaşadım. 4 sene önce Türk topluluğuna karşı bir antipati varken şu an evrimini tamamlamış ve kendinden olmayan herkesten nefret eden bir milliyetçilik düşüncesi yer etmiş.

Şu an ki fikrim ne olursa olsun Türkiye'de yaşamaktan yana. Elbette her şey değişebilir ama bilemiyorum. Bizlerin Avrupa ülkelerinde kaliteli yaşam sürmemiz çok zor. Şöyle örnek verebilirim. Türk olarak bakmaksızın yabancı insanların yükselmelerine izin verilmiyor. Hep bir ket vurma durumu var. Mesela İtalya'da sahibi yabancı olan büyük bir restoran zinciri bulamazsınız. Ama her köşe başında Hint yemeği, Çin yemeği, Türk yemeği satan küçük küçük dükkanlar görürsünüz. Neden bu insanlar yükselmiyor. Çünkü devlet bile yabancı uyruklu insanlara karşı milliyetçi davranıyor.

Benim gördüğüm ve naçizane düşüncem bu yöndedir.

Bakkal açar gibi memleketin her köşesine üniversite açıldığı için artık herkes lisans mezunu ve boşta kalmamak için belki bir şey oluruz diye yüksek lisans yapıyorlar.

Ben iş bulamıyorum nasılsa diye Erasmus yapayım biraz daha şehir gezeyim mantığıyla geldim buraya, bunu söylemekten çekinmiyorum. Gezeceğimi gezdim, göremediğim yerleri gördüm ve önümüzdeki hafta son bir tur daha yapıp sonunda ülkeme dönüş yapacağım.

Herkes okuduğu okulu ve bitirdiği bölümün işini yapmak zorunda değil maalesef. Sebebini 2 üst paragrafta açıkladım zaten. Bu sebeple bölümü sevip sevmemekten ziyade ne iş yapmaktan hoşlanacaksanız kendinizi o yönde geliştirin ve ona göre iş arayın.
 
Sildim hocam o yorumu, boş ver. Konu nereden nereye çekilmiş. Ben burada kendimi çoğu kişiye açıklayabilsem bile yine de farklı yerlere çeken olacaktır. Bu yüzden kendimi hiç açıklama zahmetine girmeyeceğim.
 
Amele göçü bitti diye sanıyordum ben Avrupa'ya, 80'lerde yeteri kadar aldılar da.
Ne alaka Moderatör robot mu? Onun sorunları ya da hayatında hiç mı sıkıntı yok? Her yer Suriyeli ve dayıları olan cemaatçilerle doldu. Ülkede ümit mi var? Adam burada niye acı çeksin ki?
Avrupa'da mükemmel bir hayat seni bekliyor olacak vasıfsız hâlinle değil mi? Akıllı adamın zaten elinde bir mesleği olur, Türkiye'de de belli bir standarta yaşıyordur.
 
Benim İngilizcem C1 düzeyinde ama Amerikanlar gibi akıcı konuşamıyorsun orada doğmadın çünkü. Yine de iyi, hızlı konuşabiliyorsun.
Vatanında kalması gerektiğini birkaç nedenle açıklarsa mutlu olurum hocam.. Ne vatanmış arkadaş.. Kendi vatandaşları haricinde herkesin haklarını gözeten ve koruyan.. Suriye'li mültecilere sınavsız üniversite ve bu da yetmezmiş gibi burs sağlayan, vatandaşlık veren, işsizlik maaşı bağlayan fakat iş kendi öğretmenlerine, okumuş insanlarına gelince yıllarca işkur kapılarında merdiven aşındıran.. "Tuvalet temizliği" gibi bir iş bulduğu için sevinen insanlardan oluşan bir vatan..

Gün geçtikçe işsizliğin arttığı, parasının değersizleştiği, rencide edici gözlerle baktığımız bazı Balkan ülkelerinden hâllice olan bir vatan.. Yemişim vatanını da toprağını da.. İnsana "insan" gibi yaşamanın tadını yaşatmayan, asgari ücrete yaptığı zammın iki üç katını vergilerle ve diğer zamlarla geri alan bir vatan.. Binlerce askeri hep kırsal kesimde derme çatma evlerin evladı olarak şehit düşenlerin vatanı.. Kendi insanına hayvan gibi muamele yapanların, "bir ayda şu kadar simitle şu kadar parayla hayatını idame ettirebilirler" diyenlerin vatanı.. Petrolün hayvan gibi paraya satıldığı.. ÖTV'nin tavan yaptığı sözde Avrupa ülkesi olan bir vatan..

Kendi sermayesi, yerli üretimi sıfır olan bir vatan.. Tecavüzlerin, kadın ölümlerinin normal karşılandığı, kadın yaparsa "namus", erkek yaparsa "elinin kiri" olduğu bir vatan.. Yakında aldığımız nefesten dahi vergi alacak olan bir vatan.. Bir diktatörün kendi emelleri ve cebi doğrultusunda ayakkabı kutularını bak otlarla doldurduğu, kendi ailesinden olanları yüksek makamlara yerleştirdiği, öküz gibi emekli maaşı, aylık maaş alan milletvekillerine indirimli telefon hattı sağlayan.. Kaçak elektrik kullanılan yerlerin acısının büyük şehirlerden çıkarıldığı, ifade ve görüş özgürlüğünün olmadığı bir vatan..

Çocukla evlenmeyi meşru kılan, birden fazla kadını doğru bulan, evde kalmışlık vergisini yasaya sokmaya çalışan, takım elbise giyip hakim karşısına çıkanın az hüküm giydiği bir vatan.. Zenginin yoksulu değil, yoksulun zengini doyurduğu, sigaranın minimum 15 lira, alkolün evlerde üretilip içildiği bir vatan.. Kendi sorunlarından çok dış ülkelerin sorunlarıyla uğraşan.. "socar" adı altında doğal gaz faturalarını boru gibi "sokan" bir vatan.. Din ile insanları sömürüp, "cahil" kesimlerin gelişimini kömürle, makarnayla engelleyen bir vatan..

Tren kazasında ölen bir çocuğun annesine "cumhurbaşkanına hakaret" davası açan, evladı yok yere askeri üniformayla ölen insanlara "vatan sağolsun" dediği için madalya takan, "vicdani red" in vatan hainliği sayıldığı fakat 35.000'TL ile legalleştirildiği, evli çiftlerin çocuk sayılarına karışılarak yatak odalarına kadar girildiği, özel hayatın olmadığı.. Yobaz düşüncenin felsefik teoremi açıklanmaya çalışılsa başı tutacak bir vatan fakat hala daha bu gidişatın savunucularının olduğu, Skype görüşmesiyle darbe durdurmuş, kendi askerinin boğazını kesip poz vermiş bir vatan.. Helal olsun hala daha bu gidişatı savunan vatan severlere, helal olsun bayrak-vatan-millet-Sakarya davasıyla nara atanlara... Ne diyeyim ki ben daha...
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Geri
Yukarı