Bazı dizi, film ve oyunların gerçek olabilme teorisi

Katılım
29 Ocak 2021
Mesajlar
1.333
Makaleler
4
Çözümler
6
Yer
İstanbul
Merhaba. Uzun bir yazı olacak ve beyin fırtınasını sevip, fantastik bu tarz konuları seven arkadaşlarım okursa güzel bir konu olacağını düşünüyorum. İyi okumalar.

Uzun süredir düşündüğüm ve ara ara gerçekten kafa yorduğum bir düşünceden, teoriden bahsedeceğim. Biliyorsunuz özellikle dizi ve film sektöründe hepimizi derinden etkilemiş yapımlar mevcut. Genele vurduğumuzda dünya çapında Yüzüklerin Efendisi, harry potter ve matrix serisi gibi birçok özel yapım var. Bunları izlediğimizde bizi içlerine çekiyorlar. Tabii bunda rol alan oyuncular, yönetmen, senaryosu ve Text'i gibi birçok şey etkili. Ama her zaman aklımı kurcalayan bir yönü olmuştur böyle yapımların. Örneğin j. R. R Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi'nde yaratmış olduğu elf dili ve Avatar'da kullanılan navi dili gibi. Düşünsenize, şu an kullanmakta olduğumuz mevcut diller bile gelişimlerini yüzyıllara borçlular. Hatta hepsi her gün daha da gelişiyor. Hadi diyelim şu an yeni bir dil yaratmak için kullanacağımız kelimeler zaten mevcut olduğu için, tek yapmamız gereken alfabe ve kelimeleri yaratıp, mevcut kelimeleri oluşturmak istediğimiz yeni dile uyarlamak. Fakat anlamlı kelimeler oluşturmak, anlamlı cümle yapısı ve dil bilgisi oluşturmak ne kadar basit olabilir ki? Bana pek mantıklı gelmiyor. Buna kalkışsak bile, bir kitap ya da bir filmde kullanılacak kadar profesyonel yapabilmek ne kadar mümkün? Ki bunu yapmak kaç senemizi alır? Belki ömrünü vermiştir bunu yapan kişi ama sizce de garip değil mi?

Diğer bir konu ise bu büyük yapımların ve bu yapımların ilham aldığı kitapların yazarlarının, bu denli ayrıntılı bir dünya yaratabilecek kadar geniş bir hayal gücüne sahip olmaları. Evet hayal gücü yazdıkça, okudukça, konuştukça, çizdikçe gelişir. Fakat mevcut gerçek dünyamız kadar gerçekçi ayrıntılara sahip, her karakterin bir başka karakterle, yerle veya olayla bağlantısı olduğu, anlatılan her zamanın geniş bir ayrıntı seviyesi olduğu dünyalardan bahsediyoruz. Örneğin Hobbit ve Yüzüklerin Efendisi'nde filmlere yansıtılmayan milyonlarca detay mevcut. Ki filmleri bile oldukça detaylıydı. Bu kadar detayın bir hayal gücü ürünü olduğunu düşünmek beni korkutuyor açıkçası.

Sizin de okuyunca diyebileceğiniz gibi ve benim de düşündüğüm şekilde, dünyamızdan ilham alınan fikirler yok mu diyeceksiniz? Tabii ki var. Örneğin Assassin's Creed oyunundaki suikastçı mantığının Hasan Sabbah'dan ilham alındığı gibi. Fakat ilham almanın ötesine gidip gerçekten ayrıntılı bir dünya yaratıp, günümüz dünyasına çokça gönderme içermesi gerçekten bende şüphe uyandırıyor. Mesela j. R. R Tolkien'in yaratmış olduğu orta dünya. Nedense bana kayıp bir geçmişte var olmuş gibi geliyor. Ya da yukarıda saydığım birçok ayrıntı gerçekten de varmış hissi uyandırıyor. Bunun olması bu saydığım yapımların çok kaliteli olmasından kaynaklanabilir diyebilirsiniz ama belki de bu kadar kaliteli olmalarının sebebi, aslında var olmuş olmaları olabilir.

Şimdi madem var o zaman neden dünya bundan haberdar değil diye bir soru geliyor akla. Bu zamana kadar bildiklerimiz zaten bize gösterdikleri kadar değil mi? Atıyorum osmanlı arşivleri bile hala şu an gizli tutuluyor. Birçok gerçek hala gün yüzüne çıkmadı. Hala İstanbul'un altında binlerce yıllık tarih yatıyor ve biz bunun çok azını biliyoruz. Gerçekten böyle fantastik dünyalar varsa, bence insanları bu tarz yapımlarla alıştırıyorlar. Çünkü şu an izlediğimiz yapımlar, oynadığımız oyunlar gibi bir dünya geçmişi olduğunu öğrenirsek, tüm doğrularımızı sorgulayacak hale geliriz. İnsanlığın büyük bir kısmı buna hazır değil. Ayrıca bu düşüncemi destekleyen, YouTube'da bir Türk kanalındaki röportajı da dinlediğimde mantıklı gelmişti. Orada hollywood filmlerinin, uzay filmlerinin, bilim kurgu ve çok yüksek teknoloji içeren filmlerin aslında bir ön gösterim olduğu ve insanlığı bu tarz şeylere alıştırılmaya çalışıldığı düşüncesinden bahsediliyordu. Düşününce de mantıklı gelen yanları vardı. Interstellar filminde gösterilen kara deliğin, yakın tarihte gösterilen gerçek kara delikle neredeyse birebir aynı olması mesela. Bildiğiniz filmde bir ön gösterim yapıldı ve birkaç yıl sonra aynı sayılabilecek bir görsel meydana çıktı, bu gerçek kara delik denildi. Bunun gibi onlarca örnek verebilirim. Fakat uzamasını istemiyorum. Genel olarak derdimi anlatabildim sanırım. Fikirlerinizi merak ediyorum.
 
Tolkien dediğimiz kişi dil bilimci ve İngiliz Dili profesörü. Yeni bir dil oluşturmasını ve kitaptaki anlatım şeklinin detaylı olmasını mantıklı bir şekilde buna bağlarım ben teorilere değil.
 
Bu göndermeler beni de korkutmuyor değil. Ama çok araştırınca kafayı yiyorsunuz. Her şeyde bir anlam, bir gizlilik arayışı içerisinde oluyorsunuz. Ben 1-2 hafta boş zaman buldukça araştırdım ve iki kaşımızın arasında olan epifiz bezine ve freakansların gizemine rastladım. Şu detaya da rastladım: Bugüne kadar gördüğümüz ve duyduğumuz ve gördüğümüz her şeyin epifiz bezimizi kullanmamıza engel olduğunu okudum. Bu da beni epifiz bezinin ne işe yaradığını araştırmaya itti; şansa bakın ki epifiz bezimiz(kalp gözü diye de geçer metafiziksel varlıkları görmemizi sağladığı da söylenir) uyku paternini ve mevsimsel fotoperiyotları düzenleyen melatonini ve Dmt'yi ve ayrıca serotonin dediğimiz mutluluk hormonunu salgılar. Freakanslardan gidelim bir de xxtentaction bir canlı yayınında frekansları anlattı ve kısa bir süre sonra öldürüldü. Şöyle bir video var benim paranoyaklığım da bu videodan sonra başladı:
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
Ne kadar doğru bilmiyorum ama endişelendirmiyor da değil :D
 
Son düzenleme:
Tolkien dediğimiz kişi dil bilimci ve İngiliz Dili profesörü. Yeni bir dil oluşturmasını ve kitaptaki anlatım şeklinin detaylı olmasını mantıklı bir şekilde buna bağlarım ben teorilere değil.
Demek istediğim şey tek bir insanın sırf zekası ve bilgisi ile sıfırdan muntazam bir dili yaratamayacak olması. Evet eğitimi bunu kolaylaştırabilir ama bir evren yaratacak kadar ayrıntılı bir dil yaratması çok ütopik.
Bu göndermeler beni de korkutmuyor değil. Ama çok araştırınca kafayı yiyorsunuz. Her şeyde bir anlam, bir gizlilik arayışı içerisinde oluyorsunuz. Ben 1-2 hafta boş zaman buldukça araştırdım ve iki kaşımızın arasında olan epifiz bezine ve freakansların gizemine rastladım. Şu detaya da rastladım: Bugüne kadar gördüğümüz ve duyduğumuz ve gördüğümüz her şeyin epifiz bezimizi kullanmamıza engel olduğunu okudum. Bu da beni epifiz bezinin ne işe yaradığını araştırmaya itti; şansa bakın ki epifiz bezimiz(kalp gözü diye de geçer metafiziksel varlıkları görmemizi sağladığı da söylenir) uyku paternini ve mevsimsel fotoperiyotları düzenleyen melatonini ve Dmt'yi ve ayrıca serotonin dediğimiz mutluluk hormonunu salgılar. Freakanslardan gidelim bir de xxtentaction bir canlı yayınında frekansları anlattı ve kısa bir süre sonra öldürüldü. Şöyle bir video var benim paranoyaklığım da bu videodan sonra başladı:
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
Ne kadar doğru bilmiyorum ama endişelendirmiyor da değil :D
Katılıyorum sizin görüşünüze. Her şeyin bir sebebi olduğunun kanaatindeyim. Gösterilen, öğretilen ve dayatılan her şeyin bir sebebi var. Ayrıca eski zamanlarda alternatif tıbbın yapabildiklerini gördükçe enerjinin, bitkilerin ve insan aurasının gücünü iyice anlıyorum.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı