Çok başarılı, çok çalışan, daha lisedeyken sektöre hafif hafif girmiş, belirli ve sağlam bir hedefi olan birsi değilseniz, üniversiteye girdiğinizde çok fazla değişim yaşayacaksınız.
CS, EEE gibi bölümlerde bu değişimleri daha rahat atlatırsınız. Derya deniz bölümlerdir zira, uzmanlaşacak tonla alanı vardır. Ama bir Bilişim Mühendisliği'nde o kadar rahat atlatamazsınız. Çünkü daha girmeden özelleşeceğin alana karar vermişsin zaten.
Bir SC, EEE böyle değil ama. Kendimden örnek vereyim. EEE'ye girdiğimin ilk senesinde öyle bir haldeydim ki, Javascript ile Frontend-Backend geliştiricilik yapıyor, React-Native ile uygulama yazıyordum. Bİrkaç tanıdığım yazılımcı abim için API, React Native ile de Mini-App bile yazmıştım hatta.
Sonra ne oldu? 2. sınıf ile beraber bölüm dersleri başladı tabii. Sonraki senelerde de bölüm dersleri artınca, bölümümü daha da sevmeye başladım. Hocalarla iletişim, ortak projeler derken, şimdi arkadaşlarla insansız hava araçları üzerinde çalışıyoruz. JS ile API yazmak nere, gömülü sistemler üzerine çalışmak nere...
Bu durumu birçok kişi yaşayacak. Ki yaşamalı da zaten, insan sevdiği alanı böyle buluyor. Üniversitenin amacı da bu zaten. Orada karşına bir sürü seçenek çıkacak, sen birisini seçeceksin ve yoluna devam edeceksin. CS, EEE gibi bölümlerde bu süreci daha rahat atlatırsınız zira bu bölümlerin kapama alanları çok çok geniş. Ama özelleşmiş bölümlere giderseniz, bu kadar rahat olamazsınız.
Bu tabii ki Bilişim Müh. okuyan adam başka hiçbir şey yapama demek değil. Ancak işin dinamikleri değişiyor. Yukarıda da demiştim, ana bölümlerden çıkan bölümlere sıcak bakmıyorum diye. Çünkü alt bölümlere özelleşmek için, üniversite bölüm seçimi çok erken. Mesaj başında yazdığım özellikleri taşımayan, üniversite görmemiş bir genç bu noktada doğru karar vermekte çok zorlanır.
Sen iyi bir CS hedefle, gerisi zaten gelecek. İstanbul'da iyi bir devlet ya da özel CS'sine girdikten sonra, kendini de geliştirirsen senin yapamayacağın şey kalmayacak zaten.
Bilgisayar mühendisliğinde bile okul çok fark ediyor. İyi okullar ile orta okullar arasında aslında çok daha fazla fark var. Ders içerikleri uzaktan aynı gelse de derste gördükleri seviye arasında uçurum var. İyi okulda 1. sınıfa giden öğrenci kötü okulda 3. sınıfa giden öğrencinin programlama ödevini çok rahat şekilde yapabiliyor. Kötü okulda dönem bitene kadar işlenmiş konular iyi okulda vizeye kadar olanlardan bile daha az kalabiliyor.
Kesinlikle. Okul gerçekten fark ediyor ve bu sadece isim olarak değil. Okulun imkanlarına, hoca kadrolarına, neler yaptıklarına ve müfredatlarına iyi bakmak gerek. Aynı ders, iki farklı okulda bambaşka bire verilebiliyor.
Medeniyet Üniversitesi. Okul kötü mü, evet. Bölüm okuldaki en iyi mühendislik bölümü. Hem puan, hem eğitim olarak. Puanının yüksek olmasının sebebi İstanbul'da olması. Ama o puanı hak edecek potansiyel var. Kadro eksiği var. Hocaları daha iyi seviyede olabilir.
Ama uzaktan bakınca kendi seviyesindeki okulların öğrencileriyle kıyasladığımda eğitim seviyesi olarak muazzam bir okul. Millet sürünüyor. Çoğu okulun hocaları mühendis bile değil. "Yazılımcı", "yazılım bilen" ve mühendis arasındaki farkı yok iyi görebiliyorsunuz. Türkiye'de 2 damla su yağınca yıkılan yapıları (yol, bina, istinat duvarı vb.) düşünün. İşte yazılımcının yaptığı iş öyle oluyor. Adam arkada ne döndüğünü bilmeden at koşturuyor.
Anladığım kadarıyla Tıp ve Sözel bölümler ilk öneme sahip ve ilk tamamlananlar olmuş. Şimdi de Müh. bölümlerini yapmaya çalışıyorlar. Açıkçası biraz ilgi ile düzelemeyecek bir şey değil bence. Şimdi Göztepe'de güzel gibi görünen bir kampüs de yapılıyor.
İstanbul'da olması, merkezde olması ve Devlet'te olması avantajlı. İçinde bir şeyler yapmak isteyen ve bir derdi olan hocalar varsa, zamanla güzelleşir. Proje yapmak isteyen öğrencilere destek varsa, zaten doğru yolda demektir.