İşte burada inanç devreye giriyor. O potansiyel taşıyan boşluk neden var? Nasıl oluştu? Müslümanlar Allah oluşturdu diyecek tabii ki. Ne kadar bilimi kurcalarsak kurcalayalim suanki bilgilerle işin sonu inanca bağlanacak. Çok güzel yazmışsınız bu arada teşekkür ederim. Kuranda dağların depremi engellemesi, göğün tutulan bir çatı olarak görülmesi, ya da embriyonun aşamaları kısmı hakkında ne düşünüyorsunuz merak etttim.
Bu tabir aslında Celal Şengör'ün açıklamasıyla yaygınlaştı kendisi çok değerli bir kişi söyleminde de hata yok ancak genel tabiriyle bakıp dağların oluşumuna baktığımızda, dağlar yeryüzünün sabitleyici unsurları gibidir. Yer kabuğu, birbirine sürtünen, çarpışan ve sürekli hareket eden dev tektonik plakalardan oluşur. Bu hareketler, kabuğun bazı bölgelerinde büyük bir gerilim birikmesine yol açar. Zamanla bu gerilim bir fay hattında birikir ve kırıldığında deprem meydana gelir. İşte dağlar da tam bu çarpışma bölgelerinde, plakaların birbirini yukarı doğru itmesiyle oluşur. Jeolojik olarak dağlar aslında kabuğun kalınlaşmış, daha ağır ve dengeli bölgeleridir. Kabuğun altındaki mantoda bu dağ kütleleriyle denge kuran bir izostatik yapı vardır dağlar bir anlamda yerin ağırlık merkezini dengeler, tıpkı bir geminin alt kısmındaki denge ağırlıkları gibi. Eğer bu dağlar olmasaydı, yer kabuğu daha ince ve esnek olurdu. Bu da büyük tektonik gerilimlerin daha kontrolsüz ve geniş alanlara yayılmasına neden olur. Başka bir deyişle, dağlar yeryüzünün yapısal direncini artırarak titreşimlerin yayılımını bir ölçüde düzenler. Modern sismoloji ve jeofizik, dağlık bölgelerde enerjinin biriktiği ama aynı zamanda kabuğun kırılma biçiminin dağsız alanlara göre farklı olduğunu gösteriyor. Himalayalar, Alpler veya Doğu Anadolu gibi bölgelerde dağ kütleleri plaka sınırlarında büyük basınç yığılmasını kısmen dengeleyerek enerjiyi uzun vadeye yayar. Eğer bu kütleler olmasaydı, Dünya yüzeyi çok daha sık ve düzensiz şekilde kırılır, yıkıcı depremler daha geniş bölgelerde hissedilirdi. Bu, dağların tamamen “depremi engellediği” anlamına gelmez, fakat Dünya’nın stabilitesine katkı sağladığı bilimsel olarak da desteklenen bir gerçektir. Kur’an’da geçen;
“O, sizi sarsmaması için yere sağlam dağlar yerleştirdi...” (Nahl Suresi, 15. ayet) ifadesi, modern bilimle oldukça uyumludur.
Ayet, dağların depremi tamamen önleyen bir unsur olduğunu değil, yeri sabitleyen yani Dünya’nın dengesine hizmet eden bir sistemin parçası olduğunu anlatır. Gerçekten de bugün jeoloji, dağların kabuğun dengesi için gerekli bir karşı ağırlık oluşturduğunu ve Dünya’nın jeodinamik sabitlemesine katkı sağladığını kabul ediyor. Yani bilimsel veriler, bu ayetin işaret ettiği doğal düzenle örtüşüyor. Dağlık bölgeler yer kabuğunu kalınlaştırır ve geniş alanlara yayılmasını önler İzmir'de olan depremin Konya'da olmamasını sağlayan da bu tektonik dağlardır. Benim düşüncem bu ayetin gönderildiği coğrafyaya göre bakılması gerektiğidir. Arap Yarımadası genel olarak yüksek dağlardan yoksun bir bölge olarak bilinir. Bu bölgede depremlerin olması Arap levhasını kuşatan dağ kuşakları sayesindedir yani bu ayeti şahsen doğru buluyorum çünkü dağların olmadığı bir seneryo insanlık için daha büyük bir faciadır.
Embriyo aşamaları kısmında pek bilgim yok ayette;
(Sonra o bir katre suyu kan pıhtısı haline getirdik, derken kan pıhtısını bir parça et haline soktuk, derken ette kemikler yarattık, derken kemiklere et giydirdik, sonra da onu başka bir yaratılışla meydana getirdik; ne yücedir şanı yaratıcıların en güzeli Allah'ın.)
Şeklinde bahsetmiş zamanında bana öğretilen müfredatın bu açıklama ile zıt olduğunu düşünmüyorum, her ne kadar kişisel olarak desteklemesem de Cemre Demire'lin bu konuda açıklamaları mevcut videolarına bakabilirsiniz. İlk bahsettiğim cümlemde de tam olarak kastedtiğim buydu bir inanç olması gerektiği, ben evrenin fizik yasalarıyla kuranın çeliştiğini düşünmüyorum. Son olarak Göğün tutulan bir çatı olarak görülmesi sorunuzu açıklayayım;
Gökyüzünü korunmuş bir tavan yaptık. Onlar ise, gökyüzünün işaretlerine sırt çevirmektedirler. (Enbiya Suresi 32. ayet)
Kur’an’da göğün “korunmuş bir tavan” olarak anlatılması, atmosferin zararlı ışınlardan, gök cisimlerinden ve aşırı sıcaklık değişimlerinden Dünya’yı korumasıyla bilimsel olarak doğrulanır. Bir evin çatısının dışarının dış ortamından korunaklı olarak kabul ediyoruz ve orada yaşıyoruz. Dünya atmosferi de bizzat bu görevi üstleniyor. Uzaydaki ortamdan bizi koruyor, aynı bir çatı gibi.