F3arlessTR
Hectopat
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Kim daha büyük.
Hoca'ya:
- "Efendi" demişler, "padişah mı büyük, yoksa çiftçi mi ?"
- "Çiftçi büyük elbet" demiş hoca ve eklemiş; "çünkü çiftçi buğday yetiştirip vermezse pâdişah acından ölür."
Gönlüm razı olmadı.
Nasreddin hoca, kasabadan kur'an-ı kerim, tefsir ve ilmihal gibi bazı kitaplar almış. Bir çuvala yerleştirmiş. Çuvalı sırtına almış, eşeğine binmiş köyüne doğru gidiyor.
Yolda Hoca'yı görenler:
- " Bre hoca, çuvalı niye kendi sırtına aldın ?" Diye sormuşlar.
- "Ne yaparsın" demiş hoca, "zavallı hayvan zaten benim bütün kahrımı çekiyor. Kendi bindiğim yetmiyormuş gibi çuvalı da ona taşıtmaya gönlüm razı olmadı."
Hanımla muhabbet.
Hoca bir gün karısına:
- "Hatun" demiş, "şu bizim komşu, çarıkçı, mehmet ağanın adı neydi ?"
- "Kendin söyledin ya, efendi" demiş karısı, "mehmet ağa."
- "Canım, dilim sürçtü işte... Ne iş yapar diyecektim." Demiş hoca.
- "A efendi" demiş karısı, "kendin çarıkçı demedin mi?"
- "Anlasana işte" demiş hoca, "nerede oturuyor demek istedim."
- "Efendi, bugün sana ne oluyor?" Demiş karısı "komşu" dedin ya..."
Hoca birden sinirlenmiş.
- "Aman be karı... Seninle de bir türlü konuşulmaz ki!"
İnsanlar gibi düşünür.
Nasreddin hoca pazarda dolaşırken, bir papağanın on iki altına satıldığını görünce şaşıp kalarak yanındakilere sormuş:
- "Bu kuş neden bu kadar para ediyor ?"
- "Bu papağandır" demişler, "konuşur."
Hoca doğru evine gitmiş. Hindisini koltuğunun altına alıp pazara getirmiş.
- "Kaça hindi ?" Diye sormuşlar.
- "On beş altın" demiş hoca.
- "Bir hindi on beş altın eder mi ?" Demişler.
- "Görmüyor musunuz !" Demiş hoca; "yumruk kadar papağanı on iki altına satıyorlar."
- "Onun marifeti var, insan gibi konuşur. Ya seninki ne yapar ?" Diye sormuşlar.
- "O düşünmeden konuşur" demiş hoca; "bu da insanlar gibi düşünür."
Hoca'ya:
- "Efendi" demişler, "padişah mı büyük, yoksa çiftçi mi ?"
- "Çiftçi büyük elbet" demiş hoca ve eklemiş; "çünkü çiftçi buğday yetiştirip vermezse pâdişah acından ölür."
Gönlüm razı olmadı.
Nasreddin hoca, kasabadan kur'an-ı kerim, tefsir ve ilmihal gibi bazı kitaplar almış. Bir çuvala yerleştirmiş. Çuvalı sırtına almış, eşeğine binmiş köyüne doğru gidiyor.
Yolda Hoca'yı görenler:
- " Bre hoca, çuvalı niye kendi sırtına aldın ?" Diye sormuşlar.
- "Ne yaparsın" demiş hoca, "zavallı hayvan zaten benim bütün kahrımı çekiyor. Kendi bindiğim yetmiyormuş gibi çuvalı da ona taşıtmaya gönlüm razı olmadı."
Hanımla muhabbet.
Hoca bir gün karısına:
- "Hatun" demiş, "şu bizim komşu, çarıkçı, mehmet ağanın adı neydi ?"
- "Kendin söyledin ya, efendi" demiş karısı, "mehmet ağa."
- "Canım, dilim sürçtü işte... Ne iş yapar diyecektim." Demiş hoca.
- "A efendi" demiş karısı, "kendin çarıkçı demedin mi?"
- "Anlasana işte" demiş hoca, "nerede oturuyor demek istedim."
- "Efendi, bugün sana ne oluyor?" Demiş karısı "komşu" dedin ya..."
Hoca birden sinirlenmiş.
- "Aman be karı... Seninle de bir türlü konuşulmaz ki!"
İnsanlar gibi düşünür.
Nasreddin hoca pazarda dolaşırken, bir papağanın on iki altına satıldığını görünce şaşıp kalarak yanındakilere sormuş:
- "Bu kuş neden bu kadar para ediyor ?"
- "Bu papağandır" demişler, "konuşur."
Hoca doğru evine gitmiş. Hindisini koltuğunun altına alıp pazara getirmiş.
- "Kaça hindi ?" Diye sormuşlar.
- "On beş altın" demiş hoca.
- "Bir hindi on beş altın eder mi ?" Demişler.
- "Görmüyor musunuz !" Demiş hoca; "yumruk kadar papağanı on iki altına satıyorlar."
- "Onun marifeti var, insan gibi konuşur. Ya seninki ne yapar ?" Diye sormuşlar.
- "O düşünmeden konuşur" demiş hoca; "bu da insanlar gibi düşünür."