Allah öyle yaratmış, işimize yarasın diye bitkileri hizmetimize koymuş. İnanma, şaka yaptım.
Bitkiler, insanlar ya da hayvanlar meyve yesinler meyve üretmiyor. Görevleri de diğer canlılara hizmet etmek değildir, diğer canlılar içinde meyve üretmiyorlar anlayacağın.
Bitkilerdeki meyve verme özelliği tamamen kendi menfaatleri ve çıkarları için evrimleşmiş bir özelliktir. Meyveli bitkiler yaklaşık olarak 140 milyon yıl önce evrimleşmiştir.
Meyvelerin iki avantajı vardır: Dış faktörlere karşı tohumları (bitki yavrularını) korurlar ve tohumların saçılmasını sağlayacak otçulları (insan gibi) üzerine çekerler. Yani meyveler, tam da evrimsel sürece uygun bir şekilde, "avcı-toplayıcılar için" değil, meyvenin kendisine avantaj sağladığı için evrimleşmiştir. Meyveler sayesinde bitkinin yavrularının hem hayatta kalma şansını, hem de üreme şansını artıran bir unsur haline gelerek popülasyonda hızla sabitlenmiştir.
Bizim o meyveleri beğenmemiz ile dolaylı bir ilişki vardır: Bitkilerin çeşitli meyvelerinden, çeşitli hayvanları üzerine çekebilenler (dolayısıyla onlara "tatlı" gelenler) avantajlıdır, çünkü o meyveleri tüketen hayvanlar, beslenme sonrasında hareket edebilirler. Böylece meyveyle birlikte hayvanın vücuduna giren tohumlar dışkıyla atıldığında, hayvan o bitkiden kilometrelerce uzağa ulaşmış olabilir .
Benzer şekilde kürklere bulaşan polen veya tohumlar da, hayvan ile birlikte yüzlerce metre, hatta kilometrelerce uzaktaki bireylere ulaşabilecektir. Böylece aktif hareket edemeyen bitkiler, çok geniş alanlara yayılabilirler. Hayvan da, bir yerde bu besinden faydalanmış olur. İşte buna, karşılıklı evrim adını veririz. Ancak burada amaç bitkinin hayvanı beslemesi değil, bunu kullanarak kendine fayda sağlayarak üreme ve yayılma şansını artırmasıdır.
Meyvelerin tatları (ve diğer herhangi bir şeyin "tadı") içerisindeki kimyasal kompozisyon ile ilgilidir. Çünkü bu kimyasallar dilimizdeki "tomurcuklar" dediğimiz ve algısal reseptörlere sahip hücrelere farklı şekillerde bağlanarak farklı elektrokimyasal sinyaller üretilmesine sebep olurlar. Bu da, beynimizde farklı farklı tatlar olarak algılanır. "Tatlı" ya da "ekşi" gibi kavramlar ile "güzel yiyecek" ile "kötü yiyecek" gibi nitelemeler, insan aklının evrim sürecinde getirdiği, türe ve hatta bireye özgü açıklamalardır. Evrimsel süreçte sabitlenen birkaç istisna haricinde (zehirli olabilecek bitkilerden tiksinmek gibi) tamamen özneldirler ve kesinlikle evrensel kavramlar değildirler. Örneğin bize iğrenç gelen bir tat, bir eşeğe leziz gelebilir. Bu, tamamıyla evrimsel süreçle alakalı bir durumdur. Nasıl ki bir baba-oğul ilişkisinde bile bir baba pırasanın tadını severken oğlu tiksinebiliyorsa, hayvan türleri arasında da "tat anlayışı" birbirinden farklıdır. Tavukların dışkı eşelemesi bize iğrenç gelirken, tavuğun yaşantısı için son derece normaldir Doğa koşullarını insan belirlemediği gibi, insanın onlara kendi zeka düzeyi kapsamında yüklediği anlamlar da, doğa için hiçbir şey ifade etmez .
Güzel bir konu açmışsın ayrıca.