Bursa, İstanbul depreminden nasibini alacak mı?

99 İstanbul depreminden bahsettim denizli de olmuştu ben denizledeyim o yüzden biliyorum o depremi de.
Benim memleket Bartın hocam, 98 yılında sel olmuştu, önüne geleni sürüklemişti.
Su seviyesi bayağı yüksekti, o yükseğin seviyesini gösteren bir su deposu bile vardı.

Doğal afete karşı önlem alma fırsatı var lakin olası bir İstanbul depremi çok kötü sonuçlara sebep olacak gibi gözüküyor.
Can kayıpları, yıkılan binalar, ekonominin çöküşü, fırsatçılar... diye liste uzar gider.
images (1).jpeg
 
Bursa için asıl tehlike İstanbul'u etkilemesi beklenen deprem değil, Bursa'nın hemen dibinde 7+ deprem üretebilecek faylar var ki Gemlik'te yeni şehir planlamaları boşuna yamaç bölgeye kaymadı son yıllarda. 1800'lerin sonlarında büyük depremler yaşanmış fay hatları var orada.

Deprem beklenen büyüklükte olursa 70-80 kilometre mesafede olmak bile güvenli değil o tür eski betonarme binalarda. İzmir depreminde gördük, yıkılan apartmanların deprem merkezine uzaklığı 70 kilometreydi. Evin durumu ve zemin şartları kötüyse ki bildiğim kadarıyla Bursa zemini çok sağlam değil; gerekirse 1 oda az ve merkezden güney tarafına doğru biraz daha uzak bile olsa 2002 (mümkünse 2007) sonrası yapılmış bir eve geçmeye çalışın. Geçen İzmir depreminden sonra da kirişleri patlamış dairesinde, Tuzla/İzmir/Gediz faylarında olacak büyük bir depremde ayakta kalamayacak binalarda yaşamaya devam ediyor insanlar. Tamam fiyatlar yükseldi ama can güvenliği mi daha önemli yoksa biraz daha küçük ve merkezden uzak bile olsa güvenli bir eve yakın bir miktar para vermemek için o binada ölüp gitmek mi? Gerçekten imkanı olmayanların kendi başlarına yapabileceği bir şey maalesef yok ama imkanı olanların da çoğu oturmaya devam ediyorlar. Daha da kötüsü onları sıvayla kapattırıp millete kiraya veriyorlar, sorsan yaratıcı korkusu vardır bir de... İzmir'e yakın olan deprem öğle saatlerinde değil de gece olsaydı ölü sayısı kat kat daha yüksek olacaktı.

İnsanlar yaşam üçgenlerinden bahsediyorlar, zannediyorlar ki o üçgenleri doğru tahmin ederlerse hayatta kalabilecekler... Yaşam üçgenleri gerçekten çok dar alanlarda oluşuyor, 50 yıllık ve beton dayanımı bile kalmamış binalarda neredeyse hiç olmuyor. Üçgeni doğru tahmin bile etseniz kafanızın/gövdenizin ezilip ezilmeyeceğinin, yaralardan ya da havasızlıktan dolayı ölmeyeceğinizin garantisi yok hatta bunlar çok büyük ihtimaller. Özellikle büyük bir deprem bir metropolde yüzlerce/binlerce binayı yıkmışsa göçük altında kalma alanınız ne kadar geniş olursa olsun fark etmez, açlık ve susuzluktan dolayı ölme ihtimaliniz çok yüksek.

Ev daha mı küçük olacak? Olsun. Ev merkezden daha mı uzak olacak? Olsun. Ev dik yokuşta mı? Olsun. Ne yapın edin, binanızdan ya da zemininizden şüpheniz varsa gerekirse bazı şeylerden fedakarlık ederek daha güvenli bir yere gidin. Bu ülkede maalesef bizleri düşünen bir kurum yok, kendi başımızın çaresine bakmamız gerekiyor.
 
Son düzenleme:
Bursa için asıl tehlike İstanbul'u etkilemesi beklenen deprem değil, Bursa'nın hemen dibinde 7+ deprem üretebilecek faylar var ki Gemlik'te yeni şehir planlamaları boşuna yamaç bölgeye kaymadı son yıllarda. 1800'lerin sonlarında büyük depremler yaşanmış fay hatları var orada.

Deprem beklenen büyüklükte olursa 70-80 kilometre mesafede olmak bile güvenli değil o tür eski betonarme binalarda. İzmir depreminde gördük, yıkılan apartmanların deprem merkezine uzaklığı 70 kilometreydi. Evin durumu ve zemin şartları kötüyse ki bildiğim kadarıyla bursa zemini çok sağlam değil; gerekirse 1 oda az ve merkezden güney tarafına doğru biraz daha uzak bile olsa 2002 (mümkünse 2007) sonrası yapılmış bir eve geçmeye çalışın. Geçen İzmir depreminden sonra da kirişleri patlamış dairesinde, Tuzla/İzmir/Gediz faylarında olacak büyük bir depremde ayakta kalamayacak binalarda yaşamaya devam ediyor insanlar. Tamam fiyatlar yükseldi ama can güvenliği mi daha önemli yoksa biraz daha küçük ve merkezden uzak bile olsa güvenli bir eve yakın bir miktar para vermemek için o binada ölüp gitmek mi? Gerçekten imkanı olmayanların kendi başlarına yapabileceği bir şey maalesef yok ama imkanı olanların da çoğu oturmaya devam ediyorlar. Daha da kötüsü onları sıvayla kapattırıp millete kiraya veriyorlar, sorsan yaratıcı korkusu vardır bir de... İzmir'e yakın olan deprem öğle saatlerinde değil de gece olsaydı ölü sayısı kat kat daha yüksek olacaktı.

İnsanlar yaşam üçgenlerinden bahsediyorlar, zannediyorlar ki o üçgenleri doğru tahmin ederlerse hayatta kalabilecekler... Yaşam üçgenleri gerçekten çok dar alanlarda oluşuyor, 50 yıllık ve beton dayanımı bile kalmamış binalarda neredeyse hiç olmuyor. Üçgeni doğru tahmin bile etseniz kafanızın/gövdenizin ezilip ezilmeyeceğinin, yaralardan ya da havasızlıktan dolayı ölmeyeceğinizin garantisi yok hatta bunlar çok büyük ihtimaller. Özellikle büyük bir deprem bir metropolde yüzlerce/binlerce binayı yıkmışsa göçük altında kalma alanınız ne kadar geniş olursa olsun fark etmez, açlık ve susuzluktan dolayı ölme ihtimaliniz çok yüksek.

Ev daha mı küçük olacak? Olsun. Ev merkezden daha mı uzak olacak? Olsun. Ev dik yokuşta mı? Olsun. Ne yapın edin, binanızdan ya da zemininizden şüpheniz varsa gerekirse bazı şeylerden fedakarlık ederek daha güvenli bir yere gidin. Bu ülkede maalesef bizleri düşünen bir kurum yok, kendi başımızın çaresine bakmamız gerekiyor.

Hocam bilgilendirme için teşekkür ederim. Ben anladim ki binam kesinlikle çökecek. Peki, deprem anında binadan çıkıp uzaklaşmam için yeterli sürem var mı? 2. katta oturuyorum ve odamdan merdivene yaklaşık 5 saniyelik mesafe var. Kendime yaşam üçgeni oluşturabilecegim bir alan belirledim ancak dediğiniz gibi yaşam üçgeni oluşmazsa ezilip yine öleceğim. Kaçmak mı doğru, yoksa önceden belirledigim yaşam üçgenine yatmak mı doğru.
 

Dosya Ekleri

  • 16448314204517937132664815844793.jpg
    16448314204517937132664815844793.jpg
    214,8 KB · Görüntüleme: 58
Ben anladim ki binam kesinlikle çökecek.
Binanın taşıyıcı elemanlarından karot aldırıp beton sertliği ve bina dayanımı gibi şeyleri kesin olarak öğrenmenizi öneririm. Düzgün projelendirilip ona göre yapılıp yapılmadığını da söyler gelen ekip. Binayı görmeden, taşıyıcı/kiriş bağlantılarına ve faylara göre olan doğrultularına bakmadan, beton dayanımını ölçmeden bunu bilemeyiz. Fakat şunu söylemek lazım, bir betonarme bina 50 yıl önce iyi yapılmış olsa bile beton dayanımı olarak çok düşük çıkacaktır. Başvuru yapın, binanızın dayanımına baksınlar ama deprem için güvensiz denilirse (ki büyük ihtimal) şartları zorlayıp yıktırıp yenisini yaptırın. Nakit paranız yoksa bile arabanız varsa onu satıp bunu karşılamanızı ya da biraz daha küçük bir daireye onay vermenizi öneririm. Sırf daha küçük daireyi reddettiği için sonraki depremde yıkılacak binalarda oturan binlerce insan var şu anda İzmir'de.

Binanın nasıl yıkılacağını da bilemeyiz. Bazen zayıf bir kat olur, o kata çöker ama binanın üst katları kalabilir. Bazen iskambil kağıdı gibi devrilir, bu durumda üstüne kat düşmeyen tarafta bulunma şansına sahip olanların önemli bir kısmı yaşar. Bina hiçbir belirti vermeden direkt olduğu gibi çökebilir ki bu en kötüsü, beton/demir çok dayanıksız durumdaysa yetişkin birini çoğu zaman kurtarmayacak olsa bile oluşacak hayat üçgenlerinin sayısı çok azalır. Bazı binalar da kolonlardan ve kirişlerden yavaş yavaş patlar, deprem sonrasında birkaç dakika daha ayakta kalabilecek durumda olur ve bu durumda içindekilerin çıkmasına yardım eder.

Adana, Gölcük, Düzce, İzmir depremlerinde bunların hepsi oldu. Binaya göre değişiyor, her zaman en iyi seçenek 2007 yılı yönetmeliğine göre yapılmış çok daha güvenilir binalarda oturmak.

Yaşam üçgenine yatmak mı doğru?
Yaşam üçgeni deprem sırasında güvenilecek en son şey, tamamen şansa bağlı. Ağır bir kirişin oraya devrilmeyeceğini bilemezsin, üstündeki katın komple kolonun kırılması sonucu blok halinde kat başına "en az" 10-15 tonluk basınçla üstüne inmeyeceğini bilemezsin. Her şey şansına göre gitse bile yaşam üçgenleri yetişkin boyutlardaki biri için çok küçük oluyor çok yüksek ihtimalle. Denk gelsen bile ezilecek yerlerin olacak. Susuzluğu ayrı bir dert, ezilecek yerlerdeki yaraların ayrı bir dert, artçılarla o boşluğun çökme ihtimali ayrı bir dert, kapanacak bir hava yolu olursa boğulmak da ayrı bir dert. Ayrıca deprem sırasında yere uzanılmaz, cenin pozisyonunda olabilecek en küçük alana sığacak şekilde kıvrılman gerekiyor.

Büyük bir deprem anında koşmak daha da büyük bir hata. Karşı koyamayacağın bir momentumla olan salınım var ayağının altında, olası bir düşüşte ilk temas edecek yerinin komple kırılacağı garanti. Bina deprem sonrasında birkaç dakika daha dayanacak durumda olsa bile sırf bu yüzden çıkamayabilirsin.
 
Son düzenleme:
Hocam cidden moralinizi bozmak istemem umarım olmaz ama (hem deprem hem de eve bir şey olması) sizin eviniz çubuk kraker gibi kırılıp çökebilir. Yani bence kimse bunu inkar etmeyecektir.

Bu konuda aileme danıştım ancak 1960-1970'lerin getirdiği eğitimsizlik ve cahillik sebebiyle "bize bir şey olmaz." "bizi Allah korur." gibisinden şeyler söyleyip apartmandaki diğer 10 kişininde canını tehlikeye atıyorlar. Maddi durumumuzda fena değil aslında, 4-5klık ev kirasını rahatlıkla ödeyebilecek durumdayız ama işte...
 
Açıkçası deprem paniğinde soğuk kanlılığınızı koruyamazsan her şey bir saniye içerisinde olur, biter. Ya ölürsün yada enkaz altında kalıp kurtarılmayı beklersin. Neredeyse hiç önlem alınmadığı için durum şuan çok vahim.
 

Bu konuyu görüntüleyen kullanıcılar

Technopat Haberler

Yeni konular

Geri
Yukarı