Hayvana kelimenin çağrıştırdığı şeyi anlatmadan isterseniz önünde roman okuyun.
3 Farklı kademeden örnek vereceğim. Hepsi aynı yola çıkıyor.
Nöronlar, eğitilirken acıdan kaçarlar. Kendilerini konforlu hissettiren frekans içerisinde kalmak için kötü frekansları ne sağlıyorsa ondan sakınırlar. Örneğin, elini kaynar suya en fazla 1 kere sokabilirsin. Ardından sakınırsın, çünkü acı verici bir deneyimi yaşadın bir kere.
Hayvanlar, laftan anlamaz. Lafın çağrıştırdığı şeyden anlar. Gidip de hayvan 3 gram fazla mama yedi de halıya döküldü diye 4 patisinden sallandırıp Newton kurallarına istinaden gidip geldikçe burnunu kırın demiyor kimse. Baktınız zarar yapıyor, yaptırtmayacaksınız. İnadına devam ediyorsa da ensesinden tutup gözlerinin içine bakıp kızacaksınız. İlle de devam ediyorsa bir fiske vurun ki canı acısın, anlasın.
İnsanlar da laftan anlamayabilir. Bin nasihat bir musibetten iyidir, ama gerçekte işler öyle midir? Her 100 yılda bir boşuna mı savaş çıkıyor Dünya'da? Birileri savaşı başlatıyor, acılar yaşanıyor ve dersler alınıyor, aradan 100 yıl geçiyor, birileri tekrar savaş başlatıyor.