Daylight (Oyun) İncelemesi

exblYtJ.jpg


Uyarı: Bu inceleme spoiler içermektedir !


Daylight, günümüzde yeniden yükselişe geçen korku türünün son üyelerinden biri. Survival horror türünün mensubu olan Daylight, Zombie Studios tarafından geliştirilip, Guy Studios tarafından 29 nisan 2014 tarihinde pc için yayınlandı. Daylight hakkında söyleyeceğim çok şey olduğu için lafı uzatmadan konusuna değinmek istiyorum.

NSyEyyz.jpg


Daylight' da Sarah isimli bir kadını oynuyoruz. Terkedilmiş Mid Island Hastanesi' nin girişinde uyanan Sarah buraya nasıl geldiğini hatırlamamaktadır. Mid Island hastanesi, New Kipling isimli kasabaya bağlı Mid Island üzerinde bulunan ve geçmişi 1850lere kadar uzanan bir yerdir. New Kipling kasabasının geçmişi ise 1600lere kadar uzanmaktadır. Tabi tüm bu bilgileri oyun boyunca bulduğumuz hastane kayıtlarından, gazete kupürlerinden, polis raporlarından ve hastanede bulunan kişilerin tuttuğu notlardan öğreniyoruz. Tüm olayı kavramak için bulduğumuz döküman ve notları dikkatlice okumamız gerekiyor. Aynı zamanda oyun boyunca bizimle konuşan adamın (Bu kişi büyük ihtimalle Dr. Mercer veya günlük tutan gardiyan.) söylediklerini de dikkatle dinlemeliyiz. Hastane içinde koştururken yapmamız gereken bir sonraki mekana geçebilmek için bir anahtar bulmak. Anahtarı bulabilmemiz için her bölümde belirli sayıda döküman toplamamız gerekiyor. Gerekli sayıda dökümanı topladığımızda içinde bir çember ve dört labirent sembolü bulunan odaya girip "sigil" denilen eşyayı alıyoruz. Fakat biz bu arayışı yaparken hayaletler peşimizi bırakmıyor ve bizi gerim gerim geriyorlar. (En azından ilk 30-40 dakika.) Oyunda cep telefonumuz ve sigillar haricinde yararlandığımız iki eşya var. Birisi dökümanları bulmamıza ve bulmacaları çözmemize yardımcı olan glowstick diğeri ise hayaletler geldiğinde kendimizi savunduğumuz flare. Sigillar bir sonraki mekana geçmemiz için anahtar görevi görüyor. Bu şekilde bir süre ilerliyoruz. Topladığımız dökümların çoğunda falanca hasta kendini kesti, filanca mahkum gardiyana saldırdı gibi enteresan olayları okuyoruz. Ana hikaye ile doğrudan ilgili olan dökümanlara ulaşmak için oyunun sonlarına yaklaşmamız gerekiyor. Mid Island Hastanesi olarak açılan bu mekan bazı talihsiz olaylar sonucunda kapatılır. Bir süre sonra tekrar açılan bu mekan cezaevi olarak kullanılır. Yaşanan talihsiz olaylar nedeniyle tekrardan kapatılan mekan uzun bir süre ıssızlığa terk ediliyor. 1986 yılında (Tarihlerde hatam olabilir, hafızamda kalanlara göre yazıyorum.) G&C Investments Corporation tarafından hastanenin yeniden açılacağı duyurulduğunda New Kipling halkı bu haberden dolayı çok seviniyorlar. En azından durum kasaba geçmişini bilmeyen insanlar için böyle. Kasaba geçmişinden haberdar olan bazı meclis üyeleri ise şirketin kazı çalışmaları yapmasını engellemeye çalışsada gerçeğin ortaya çıkmasını önleyemezler. Şirketin yaptığı kazı çalışmaları sırasında 300 yıl öncesine ait mekanlar ortaya çıkar. Devam eden kazı çalışmaları sonucunda gizlenmiş bir ceset bulunur. G&C bu cesetler hakkında gizlilik politikasını sürdürür ve kimseye buldukları şeyden bahsetmez. Yaşanan kazalar ve garip olaylar sonucunda şirket projeyi durdurma kararı alır ve Mid Island' dan ayrılır. Fakat şirketin ayrılma kararını umursamayan bir grup işçi kazı çalışmalarına devam etmek ister. Çalışmalar bir süre daha devam eder ve toplamda 12 ceset bulunur. (Şimdi oyunun başlarında bulduğumuz dökümanlara geri dönelim.) New Kipling ne yazık ki dışarıdan gözüktüğü kadar güzel bir kasaba değildir. Özellikle 1600lü yılların başlarında kasaba halkı ritüeller ve ayinler ile kafayı bozmuştur. Sürekli karanlığı kasabadan kovma ayinleri düzenleyen bu çılgın halk 12 kadını cadı suçlaması ile yakarak öldürürler. Bu olay 1666 yılında gerçekleşir. (Burada yazar olarak söze dalmak mecburiyetindeyim. Silent Hill esintilerini benden başka fark eden oldu mu ? ) Fakat bir cadı kasaba halkının elinden kaçmayı başarır. Gwynn ismiyle dökümanlarda yer bulan bu kadın bir şekilde kaçar ve kendisinden bir daha haber alınamaz. (Şimdi oyunun son dökümanına atlıyoruz. Daha önce söylediğim gibi senaryo oldukça karışık.) 7 temmuz 1987 yılında bir bebek dünyaya gelir. Mid Island hastanesinde 13 numaralı hasta olarak kayıt altına alınan bu bebeğin annesi doğum sırasında ölmüştür. (Bu noktadan sonra beynim mavi ekran verdi. Maalesef artık hastanenin kaç kere açılıp kapandığını takip edemiyorum.) Hastane çalışanları bebekle özel olarak ilgilenmeye devam ederler. Çok tatlı bir bebek olmasının yanı sıra yemek için ağlamaması ve odasında bulunan eşyaların geceleri yer değiştirmesi gibi durumlar hemşirelerin çeşitli söylentiler çıkarmasına neden olur. Bebeğin annesi tarafından lanetlendiğini söylerler. Bir hemşire bu işin aslı nedir, ne değildir diyerek ada tarihini araştırmaya başlar ve Gwynn isminin ilk olarak 1600lü yıllarda görüldüğünü öğrenir. 13 cadı efsanesinin, kasaba halkından kaçmayı başaran üyesidir Gwynn. Bahsi geçen bebeğin ismi ise Sarah Gwynn' dir. Yani bizim oynadığımız karakter. Bunu öğrendikten sonra fark ediyoruz ki aslında cadı Gwynn' in yeniden vücut bulmuş haliyiz. Bu yüzden oyun boyunca diğer 12 cadı tarafından kovalanıyoruz. Annemizde bizi doğum sırasında lanetlemek yerine ışık büyüsü ile koruma altına almış. Bu şekilde oyun boyunca bize saldıran hayaletler flare ile yok edilebiliyor. Karakterimiz bu durumu fark edince 13 basamaklı diriliş aşaması tamamlanıyor ve Gwynn benliğini yeni vücudunda geri kazanıyor. Yani geçmişteki cadı versiyonumuzu kabullenmiş oluyoruz. Oyunda burada bitiyor.

Xj5MM6y.png


Senaryosuna kötü demek mümkün değil. Üzerinde çok uğraşılmış. Gerek dökümanlar, gerek notlar, başarılı bir kurgu sunuyor bizlere. Fakat Lost dizisinin finali gibi bir final ile karşı karşıyayız. Ne oldu ne bitti çözebilen yok. Senaristler, oyuncuya ters köşe yaptıralım derken dozajı fazla kaçırmışlar ve ortada çorbalaştırılmış, başarılı bir senaryo var. Unreal Engine 4 bu oyunda gücünü gösterememiş. Aslında motor o kadar başarılı ki bunu sadece oyunun sonundaki sahnede hastanenin geçmişteki çürümemiş haline gittiğinizde fark edebiliyorsunuz. Belki hatırlayanlarınız vardır. CryEngine 3 ile Titanic demosu yapılmıştı. İzlerken ağzımız açık kalmıştık. Aynı grafikler bu son sahnede de söz konusu. Kaplamalar muazzam ama bunların görüldüğü sahne tüm oyunun yüzde biri bile değil. Sadece 25-30 saniye sürüyor ve ardından oyun bitiyor. Bunun sebebinin Unreal Engine' in bu oyun için fazla canlı bir grafik skalası sunması olduğunu düşünüyorum. Karamsar ortamlarda grafiklerin güçsüzlüğünü görebiliyoruz. Bir diğer eleştirimde oyunda sürekli aynı odaların, aynı koridorların kullanılmış olması. Oyun boyunca farklı bölümlerde aynı odayla 5-6 kez karşılaşıyorsunuz. Oyun firması eleştiri almamak için durumu kotarmak amacıyla bize eşlik eden sese "Hepsi aynı gözüküyor ama aslında aynı değil." bile dedirtmiş. Farklı odalar tasarlamak bu kadar mı zor geldi diye sormadan edemiyorum. Sonuçta oyun 5 lira değil, $15 gibi bir fiyatı var. Grafiksel yönden son eleştirim ise; oyunun sonlarında ki orman bölümü ile ilgili. Aynı ağaç belki 250 kere kullanılmış. Gerçekten rezil bir durum. Oyunun artıları ve eksilerini düzene sokmak için alt tarafta maddeler halinde toplamayı uygun gördüm.

Artıları:
-Başarılı senaryosu.
-Başlangıç kısmında oynayanı germeyi çok iyi bir şekilde başarması. (Maksimum ilk 30-40 dakika.)
-Bölüm geçme sisteminin güzel olması. (Belirli miktarda döküman topladıktan sonra anahtar olarak kullanacağımız sigillara ulaşmamız.)

Eksileri:
-Aynı odaların ve koridorların defalarca kullanılması. (Oyun boyunca sanki aynı mekanda dönüp dolaşıyorsunuz hissi veriyor.)
-Başarılı senaryosunu oyuncuya aktaramaması. (Dökümanlar karman çorman halde. Eğer ki iyi bir hafızanız yoksa konuyu çözmek için birden çok kez okumanız gerekebilir.)
-Oyuncuyu sürekli diken üstünde tutma çabasının bir süre sonra gereksiz bir kovalamacaya dönüşmesi. (Oyun ilk yarım saat gerçekten korkunç. Fakat hayaletle bir kere karşılaştıktan sonra tek amacınız dökümanları toplamak ve bir an önce bir sonraki bölüme geçmek oluyor. Hayaletleri umursamıyorsunuz bile. Kesintisiz şekilde kulağınıza dayanan gerilim müziği ise bir süre sonra baş ağrısı yapıyor.)
-Oyundaki tüm hayaletlerin aynı tipe sahip olması ve modellemelerinin başarısızlığı. (Katil bebek Chucky bile daha korkunç olabilirdi.)
-Oyun zarfında karşılaştığımız sayısız bug. Sonradan çıkarılan patchler ile çoğu düzeltildi fakat hala bazı notları alamama durumları ile karşılaşabiliyorsunuz.

Qj8aGQa.png


Genel değerlendirme ve eleştirmen notu:
Ben Daylight' ın tüm eleştirilerime rağmen güzel bir oyun olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar Unreal Engine 4 bu atmosfer için uygun olmamışsa da grafikler katlanamayacağınız kadar kötü değil. Oyunun sizi sürekli korkutmaya çalışması, rahatlamanıza izin vermemesi ise oyundaki gerilim ortamının yerini anlamsız bir kovalamacaya bırakmasına sebep olmuş. İşin kötü yanı ise bu kısır döngünün çok kısa bir süre içinde gerçekleşmesi. Senaryosunun Silent Hill ile olan benzerliği ise gözlerimden kaçmadı. Senaristlerin oyuncuyu şaşırtalım heveslerinin fazla kaçması konunun "çorba" olmasına sebep olmuş. Bir süre sonra karmaşık anlatımdan dolayı ne olup bittiğini takip edemez hale geliyorsunuz. Mekanların defalarca kullanılması ise bardağı taşıran son damla olmuş. Bari asilce suçunuzu kabul etseydiniz demek istiyorum Zombie Studios' a. Oyuncuyu aptal yerine koyarak aslında seni labirentte hissettirmek için bunu yaptık demeleri yanlış bir hamle olmuş. Genel olarak oyunun çok fazla hatası, çok fazla yanlışı var. "Oyun aceleye mi geldi de böyle oldu ?" diye sormak gerek. Tüm bu eleştirilerime rağmen farklı bir tat olduğunu düşünüyorum. Korku oyunu seviyorsanız ve bazı hataları görmezden gelirim diyorsanız bu oyunu almanızı öneririm. Steam üzerinde $14 olan oyun zaman zaman indirimlere giriyor. Bence fiyatı kadar eden bir oyun. Ne eksik ne de fazla. Gelipte $30 olarak steamde satılsaydı sitemim çok büyük olurdu. Ama $14 olması çoğu hatayı göz ardı etmemizi sağlıyor. Daha iyi olabilirdi diyerek final puanını verip, incelemeyi sonlandırıyorum.

Final Puanı:6/10
 
Uyarı! Bu konu 10 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Geri
Yukarı