Bilgilendirme: Bu konudaki amacım hiçbir dini değeri veya inançlı insanları aşağılamak değildir. Bir fikre veya oluşuma karşıt olmak demek, ona veya ona inanlara düşman olmak demek değildir. Ben sadece hür bir şekilde fikirlerimi belirtmek istiyorum.
1-Din karşıtlığı (antireligion) nedir?
Din karşıtlığı (antireligion), her türlü dine karşı çıkmaktır. Örgütlenmiş dine, dinî ayinlere ve dinî kurumlara karşı çıkmayı içerir. Din karşıtlığı terimi, örgütlenmiş olsun ya da olmasın belirli doğaüstü ibadet veya uygulama biçimlerinin karşıtlığı olarak da kullanılmıştır.
Din karşıtlığı, ateizm (tanrılara inanmama) ve antiteizm (tanrılara inanmaya karşıtlık) gibi spesifik konumlardan farklıdır; ancak din karşıtları da ateist veya antiteist olabilir.
2-Din karşıtlığı düşüncesi ne zaman çıkmıştır?
Kitlesel din karşıtlığı ilk olarak Aydınlanma Çağında, henüz 17. yüzyılda ortaya çıktı. Baron d'Holbach'ın 1761'de yayınlanan Christian Unveiled adlı kitabı, yalnızca Hristiyanlığa değil, genel olarak dinlere karşı çıktı.
3-Bir insan neden dinlere karşı olur?
Bu soruyu cevaplayabilmek için öncelikle dinlerin oluşumu ve insanlar üzerindeki etkisini anlamak gerekiyor. İnsan dediğimiz canlının en belirgin özelliği soru sormaktır ve o sorulara cevap bulmaktır. Biz neyiz? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Ancak insanoğlunun bir kusuru var ki o da yalan söylemektir. Bunu bazen kötü niyetle, bazen iyi niyetle yapar. İlkel insanlar ateş başında toplandığı zaman birbirlerine hikaye anlatmayı severlerdi. Mesela "şu şimşeği görüyor musun? Onu Zeus yaptı" diyebilirdi. Peki bunu demesi Zeus'u gerçek yapıyor mu? Hayır yapmıyor. Aklımızın açıklayamadığı şeylere kimisi Zeus, kimisi Odin demiş ama günün sonunda mantık aynı. Ortada bir sorun var ve buna cevap aranıyor. O cevabı ararken de bazıları yalan söylüyor. Elde tutulur hiçbir kanıt olmadan "tüm evreni X yaptı ve bu varlık bizden şunları şunları istiyor" deniyor. Arından da din temelli toplum düzeni kuruluyor.
Ortaçağ dönemini incelerseniz kilisenin insanlar üzerindeki baskısını çok rahatlıkla görebilirsiniz. O dönemdeki din görevlileri toplumun nasıl yaşayacağına, nasıl düşüneceğine ve nasıl inanacağına karar veriyordu. Bununla kalmayıp para karşılığında sizin günahlarınızı bağışlayabilirlerdi. Siz de bu durumu sorgulayamazdınız, zira sorgulamaya kalkarsanız kazığa bağlanıp yakılarak idam edilirdiniz. Peki bu durum sadece Katolik inancında olan bir şey mi? Hayır değil. Her türlü inanç sisteminde böyle sömürü sistemleri oldu veya olmaya devam ediyor. Şimdi siz bu tarz uygulamalara "böyle oluşumlar dinlerin suçu değil, dini sömürenlerin suçu" diyebilirsiniz. Ha işte dinlere karşıt olunma fikrinin temeli de bu. Din dediğimiz oluşum, insanlar tarafından sömürülmeye oldukça açık. Çünkü insanlar korkutuluyor, çünkü insanlar baskılanıyor. "Bana karşıt olmak demek, dine düşman olmak demektir" diyor adam. Bir siyasetçi edasıyla (ülkemizdeki siyasetçiler asla böyle değil yanlış anlaşılmasın) halkı manipüle edip kendi refahını sağlıyordu ve siz de bu adamı sorgulayamıyordunuz. İnsanlık var olmaya devam ettiği sürece birileri de kötü niyetli olacaktır. Din ise bu kötü niyetli insanların elinde çok tehlikeli bir araç olabiliyor.
Hiç düşündünüz mü neden aza tamah etmenizi söyleyen din adamları hep zengin oluyor? Ben hiç fakir cemaat lideri görmedim, hepsi zengin. Bunun benzerini Mozambik'teki siyasetçilerde de görebilirsiniz. Size şükredin derler ama kendileri bolluk için de yaşarlar. Benim elimde olan tek şey aklım ve aklımı kimseye kiralamak istemiyorum. Kul değil birey olmak istiyorum. Günümüzde din temelli yönetimi olup insan haklarında ilerici olan hiçbir toplum göremezsiniz. Din temelli yönetimi olup zengin ülke görebilirsiniz ama insan haklarına dair bir şey bulamazsınız. Bugün ulaştığımız özgürlüklerin pek çoğu din karşıtlığının eseridir. Avrupa Hristiyan ülkeler topluluğu değildir. Eğer Avrupa din temelli yönetimi sürdürseydi bugünkü Avrupa olamazdı. Özgür beyinlerin olmadığı yerde insanlığa dair gelişim sağlanamaz. Bana inancınız değil, insanlığınız lazım.
Konuyu daha fazla uzatıp sıkıcı hale getirmek istemiyorum. Temel mantığı anlatabilmişimdir umarım. Tekrar ediyorum benim niyetim kimsenin inancını aşağılamak değil. Sen nasıl ki Zeus'a inanmıyorsun onun uydurma olduğunu söylüyorsun, ben de bunu günümüz dinleri için söylüyorum. Konuyu bu mantıkla okumaya çalışırsanız sevinirim.
1-Din karşıtlığı (antireligion) nedir?
Din karşıtlığı (antireligion), her türlü dine karşı çıkmaktır. Örgütlenmiş dine, dinî ayinlere ve dinî kurumlara karşı çıkmayı içerir. Din karşıtlığı terimi, örgütlenmiş olsun ya da olmasın belirli doğaüstü ibadet veya uygulama biçimlerinin karşıtlığı olarak da kullanılmıştır.
Din karşıtlığı, ateizm (tanrılara inanmama) ve antiteizm (tanrılara inanmaya karşıtlık) gibi spesifik konumlardan farklıdır; ancak din karşıtları da ateist veya antiteist olabilir.
2-Din karşıtlığı düşüncesi ne zaman çıkmıştır?
Kitlesel din karşıtlığı ilk olarak Aydınlanma Çağında, henüz 17. yüzyılda ortaya çıktı. Baron d'Holbach'ın 1761'de yayınlanan Christian Unveiled adlı kitabı, yalnızca Hristiyanlığa değil, genel olarak dinlere karşı çıktı.
3-Bir insan neden dinlere karşı olur?
Bu soruyu cevaplayabilmek için öncelikle dinlerin oluşumu ve insanlar üzerindeki etkisini anlamak gerekiyor. İnsan dediğimiz canlının en belirgin özelliği soru sormaktır ve o sorulara cevap bulmaktır. Biz neyiz? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Ancak insanoğlunun bir kusuru var ki o da yalan söylemektir. Bunu bazen kötü niyetle, bazen iyi niyetle yapar. İlkel insanlar ateş başında toplandığı zaman birbirlerine hikaye anlatmayı severlerdi. Mesela "şu şimşeği görüyor musun? Onu Zeus yaptı" diyebilirdi. Peki bunu demesi Zeus'u gerçek yapıyor mu? Hayır yapmıyor. Aklımızın açıklayamadığı şeylere kimisi Zeus, kimisi Odin demiş ama günün sonunda mantık aynı. Ortada bir sorun var ve buna cevap aranıyor. O cevabı ararken de bazıları yalan söylüyor. Elde tutulur hiçbir kanıt olmadan "tüm evreni X yaptı ve bu varlık bizden şunları şunları istiyor" deniyor. Arından da din temelli toplum düzeni kuruluyor.
Ortaçağ dönemini incelerseniz kilisenin insanlar üzerindeki baskısını çok rahatlıkla görebilirsiniz. O dönemdeki din görevlileri toplumun nasıl yaşayacağına, nasıl düşüneceğine ve nasıl inanacağına karar veriyordu. Bununla kalmayıp para karşılığında sizin günahlarınızı bağışlayabilirlerdi. Siz de bu durumu sorgulayamazdınız, zira sorgulamaya kalkarsanız kazığa bağlanıp yakılarak idam edilirdiniz. Peki bu durum sadece Katolik inancında olan bir şey mi? Hayır değil. Her türlü inanç sisteminde böyle sömürü sistemleri oldu veya olmaya devam ediyor. Şimdi siz bu tarz uygulamalara "böyle oluşumlar dinlerin suçu değil, dini sömürenlerin suçu" diyebilirsiniz. Ha işte dinlere karşıt olunma fikrinin temeli de bu. Din dediğimiz oluşum, insanlar tarafından sömürülmeye oldukça açık. Çünkü insanlar korkutuluyor, çünkü insanlar baskılanıyor. "Bana karşıt olmak demek, dine düşman olmak demektir" diyor adam. Bir siyasetçi edasıyla (ülkemizdeki siyasetçiler asla böyle değil yanlış anlaşılmasın) halkı manipüle edip kendi refahını sağlıyordu ve siz de bu adamı sorgulayamıyordunuz. İnsanlık var olmaya devam ettiği sürece birileri de kötü niyetli olacaktır. Din ise bu kötü niyetli insanların elinde çok tehlikeli bir araç olabiliyor.
Hiç düşündünüz mü neden aza tamah etmenizi söyleyen din adamları hep zengin oluyor? Ben hiç fakir cemaat lideri görmedim, hepsi zengin. Bunun benzerini Mozambik'teki siyasetçilerde de görebilirsiniz. Size şükredin derler ama kendileri bolluk için de yaşarlar. Benim elimde olan tek şey aklım ve aklımı kimseye kiralamak istemiyorum. Kul değil birey olmak istiyorum. Günümüzde din temelli yönetimi olup insan haklarında ilerici olan hiçbir toplum göremezsiniz. Din temelli yönetimi olup zengin ülke görebilirsiniz ama insan haklarına dair bir şey bulamazsınız. Bugün ulaştığımız özgürlüklerin pek çoğu din karşıtlığının eseridir. Avrupa Hristiyan ülkeler topluluğu değildir. Eğer Avrupa din temelli yönetimi sürdürseydi bugünkü Avrupa olamazdı. Özgür beyinlerin olmadığı yerde insanlığa dair gelişim sağlanamaz. Bana inancınız değil, insanlığınız lazım.
Konuyu daha fazla uzatıp sıkıcı hale getirmek istemiyorum. Temel mantığı anlatabilmişimdir umarım. Tekrar ediyorum benim niyetim kimsenin inancını aşağılamak değil. Sen nasıl ki Zeus'a inanmıyorsun onun uydurma olduğunu söylüyorsun, ben de bunu günümüz dinleri için söylüyorum. Konuyu bu mantıkla okumaya çalışırsanız sevinirim.
Son düzenleme: