Düşünceleriniz çok tek taraflı. Öyle yapmıştım, böyle olacak, bu böyle, şu şöyle gibi. Bu şekilde felsefe yapmak yanlış ve sonuca varılamaz. Siz kendi fikrinize onay verenlerle sohbet etmek için konu açmışsınız.
Aynen, değil mi ya? Hiç fark edememişim. Kendimden utanayım mı?
Bu fikirleri belli bir süzgeçten geçirip, buraya yazdım. İster inanın, ister inanmayın, çevremdekiler "Bu kadar empati yapman, seni delirtir." der sürekli. Onlara hak veriyorum. Söyledikleri gibi de oldu. İnsanlardan tiksinmeye başladım artık. Yanisi tek taraflı düşünmem. Ama düşüncelerim tek taraflıdır. Bunu kabul ediyorum.
Yapmadığım şeyleri, tecrübe etmediğim şeyler hakkında nasıl yorum yapabilirim? Tabi ki öyle yaptım, şöyle yaptım diyeceğim. Siz, birçok filozofun geçtiği yolları, seçtiği kararları yok sayıyorsunuz şu an. Birçok filozof kendi hayatında olan biteni süzgeçten geçirip, kendi fikrini ortaya atmıştır. Bunu siz de yapabilirsiniz.
Kendime onay verenler ile sohbet etmek istesem, arkadaş grubum ile takılırım. Sürekli başımızı sallayıp "Haklısın ya. Mükemmelsin." deriz birbirimize. Şu an tartıştığım arkadaş ile yaptığım tartışmadan o kadar zevk alıyorum ki, anlatamam. İsterseniz bakın bakalım felsefe bölümüne, bu kadar seviyeli bir tartışma var mı? Ya da "Tanrı var mı?" diye bir konu açın, kan gövdeyi götürsün.
Fikirlerim tek taraflı olmak zorunda. Önce çevremi izleyip, empati kurup, tartıp, kesip, biçip bir fikir oluşturmam gerek. Sonra o fikri ortaya atıp, başkalarının görüşlerini de alıp, fikri mükemmelleştirmem gerek. Bunu buraya yazmadan nasıl yapabilirim? Çevremde felsefe ile ilgilene yok. Erzurum Atatürk Üniversitesi'ne mi gideyim felsefe yapmaya?
Bu yazının sizin tarafinızca güzel addedilmesinin sebebi, sizin gibi çözüme ulaşmaktan ziyade hükmünü uygulama derdinde olmasindan ya da onu meşrulaştırma sebebinden dolayı yazılan, tek taraflı bir yazi olmasıdır.
Anladığım kadarıyla siz diyorsunuz ki, toplum herkesin fikirlerini kabul edebilir? Öyle demek istemiyorsanız bile öyle kabul edeceğim cevap vermek için. Öyle değilse düzeltirsiniz beni.
Toplumun zorla dayatılan bir şeyleri değiştirmek dışında kendi istediği, benimsediği ya da şöyle söyleyeyim "kendi istediği" durumunu; (azınlığın ezilmemek, dışlanmamak, baskılanmamak için çoğunluğa uyması) fikri değiştireceğini sanmıyorum. Yaşadığı çağın gerekliliklerine ayak uydururlar, fikirleri değişir ama yine kendi istedikleri olur.
Fikirlerimin tek taraflı olmasının bu kadar yargılanmasını, şaşılmasını anlamıyorum. Günümüzde gerçek hayatta zorbalık ile fikir, ideoloji dayatmaya çalışılıyor, psikolojik baskı uygulanıyor, mobbing yapılıyor ama onlar bu kadar tepki almamıştır.
İlginç gerçekten.
Ben sanmıyorum ki Descartes, Tanrı fikrini ortaya attığında tartışma yaşadı. Hatta buna tümevarım dedi. Sizin bakış açınızla o zaman, bir ateist gelip, "Ne diyon am........m?" diyebilme özgürlüğüne sahip. Eğer karşı çıkacak ise başka bir argüman ile karşı çıkmalı değil mi? Buna karşı değilim ben. Sizin öznel ve tek taraflı fikirleriniz olabilir.
Rousseau Toplum Sözleşmesi'nde; “Üyelerinden her birinin canını, malını bütün ortak güçle savunup koruyan öyle bir toplum biçimi bulmalı ki, orada her insan hem herkesle birleştiği halde yine kendi buyruğunda kalsın, hem de eskisi kadar özgür olsun.” gibi faydaya ve çözüme dair bir soru ile hareket etmeye kalkmış ve buna dair bazı cevaplara da ulaşmıştır.
Toplum Sözleşmesi'ni okumadım. Almıştım, baş ucumda duruyordu. Okumak için güzel bir fırsat. Biraz gör gezdirdim.
Rousseau, Yaşam ve Ölüme Dair bölümünde de; "Hükümdar ona, 'Ölmen, devlet için uygundur.' dediğinde, ölmek zorundadır." der.
Şimdi her şey yazıldığı gibi değildir. Pratikte komünizm de iyidir.
Toplumun dışladığı bir birey, onlar için ölmeyi kabul eder mi? Ya da ne kadar dayanabilir bu duruma? Örneğin; Ephialtes. Dışlandı ve acısını ihanet ederek çıkardı.
Ortak bir biçimde, yardımlaşarak, sevgi ve saygı ile yaşamayı, doğru bicimlendirilmiş yasalar ile başarabilirler ve kimsenin de zarar görmemesi ya da zulme uğramaması sağlanabilir.
Buna katılıyorum. Ne kadar radikal gözüksem de Sokrates'çiyim ben. Yasalar, kural her şeyden üstündür. Burada demek istediğim senin fikrine karşılıktır.
Bunu istediğiniz kadar tekrarlayın, bir anlamı olmuyor. İyiye dair kabulünüzde sorunlar mevcut. Çünkü yapılan; kötüye ya da kötülüğe sebebiyet veriyorsa, iyilik olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. İyiliğin ne olduğu hakkında cevap aramaktansa, her şey kötüdür deyip kestirip atmak da düşüncenin en pasif kullanımı olmalıdır ki yakınılan durumun değişimine bir katkısı olmayacaktır.
Her türlü fikir ve düşüncede sorunlar mevcuttur. Kusursuz fikir yoktur. Atinalılar, demokrasiyi bulup, yerin dibine soktular. Ve haklılarda ama şu an bütün ülkeler, demokrasi ile yönetiliyor.
Lan dur, yine demokrasi dedim, Orta Doğu'ya giresim geldi.
Senin ısrarla anlamak istemediğin, iyilik şu an iyilik. Yarın ya da 10 yıl sonrasında bu iyiliğin devamında ne olacağındadır sorun. Sen şu an onu iyilik olarak görüyorsun ve yapmak zorunda hissediyorsun. Sana veya bu eylemi uygulayanlara bir şey deme gibi bir lüksüm yok. Elimizde tüm bilgileri hesaplayacak bir makine yok ve yaptığımız eylemlerin ne olduğunu bilmiyoruz.