GCN
Megapat
- Katılım
- 10 Nisan 2016
- Mesajlar
- 7.423
- Makaleler
- 4
- Çözümler
- 14
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
Okumaya üşenenler için öneri: Microsoft Edge'de sesli okuma özelliği var.
Tanrı, yoktan bir şey var edemeyeceği gibi, var olan bir şeyi de yok edemez.
Büyük patlama hipotezine göre bir zamanlar Evren diye bir yer yoktu. Bence kozmik mitolojidir.
Evren'in başlangıcını kabul edersek ki şimdilik elimizde daha iyi bir hipotez yok. O halde bir yaratılış söz konusu olmalıdır ve bunu yapan bir güç aramak akıl dışı değildir. Tek sorun bunu insan gibi düşünen ve tıpkı insan gibi olan süper gücün kasıtlı olarak yaptığı mıdır? Yoksa bunun arkasında bilmediğimiz ve anlamlandıramadığımız bir gücün mü olduğudur. Peki o kim?
Yazılı tarihten bildiğimiz kadarıyla bunu yapan süper güçler olduğuna inanılan insan benzeri bir varlık.
Bir ara Tanrı'dan sayfalar dolusu mesajlar aldığımızı düşünüyoruz. Anlattığına göre o sınırsız güç ve bilgiye sahip. Hiçbir şey yokken buna Evren'de dahil o daima vardı. O halde Evren'i yaratan da bu Tanrı'ydı.
İyi ama burada bir sorun var. Bilgi, doğası gereği var oluşu temsil eder. O halde Tanrı: Evren'i ve bizi yoktan var etmeye karar vermiş ise; Tanrı sınırsız güç ve bilgeliği gereği zaten bu kararı verdiğini de biliyor olması gerekir. Bu durumda bildiği bir kararı zaten veremez. Hatta o bir şey bilemez. Çünkü bileceği şey öncesinde bilmediği bir şey olacağından, bir şeyi bilmeleri onun aslında her şeyi bilmediğini gösterir. O her şeyi biliyorsa; her şeyi bildiğini nereden biliyor olabilir?
Tanrı, kutsal kitapta anlatıldığı gibi ise; yani sınırsız güç ve bilgiye sahipse, o bizim gibi karar verebilecek değil aslında herhangi bir karar veremeyecek olması gerekir. Bir karar veremiyor olması da onu noksan yapar. Her şeyi bilen Tanrı, Evren'i yaratamaz. Çünkü bu durumda yaratılış Tanrı'ya göre bir yenilik olur. Yoktan var etmek Tanrı'nın bir özelliği gibi inanılsa da aslında Tanrı olmayan bir şeyi var edemez. Olmayan bir şey var ettiğinde örneğin Evren'i yarattığında bu onun için yeni bir şey olacaktır. Yani öncesinde var olmayan şey onun daha önce sahip olmadığı yeni bir şey olacaktır.
Yeni bir şey sonsuz bilgelikteki Tanrı için olamayacağına göre; o halde yeni, olmuş, olan ve olacak olan bir şey yoktur. Demek ki Evren'in yaratılması diye bir şey yoktur. Üstelik Evren'i yaratmak Tanrı'nın bir kaderi olacağından, fakat inanılan Tanrı'nın da bir kaderi olamayacağından, bu durumda Tanrı, Evren'i kesin yaratmamış olduğu gibi Evren'de yaratılmış olamaz.
Şöyle düşünebiliriz: Bilgeliği ve hüneri sonsuz Tanrı için Evren'in yaratılışı bir sürpriz ve bir yenilik olamaz. O halde Evren' yaratılmış olamaz. Dahası Tanrı, Evren'i 14 milyar yıl önce yaratmış olamaz. Çünkü eğer hiçbir şey Tanrı için yenilik değil ise; Evren kesin olarak yeni değildir ve hiçbir zaman yaratılmamış demektir.
Bu şekilde Evren'den ayrı ve bize benzeyen Tanrı fikri her açıdan kendi kendini bitirerek çürür.
Onun sınırsız gücü gereği, örneğin vahiy göndermesi, aynı gücün kendisini de yok etmesini sağlar. Çünkü o yetenekli Tanrı, vahiy gönderip göndermeyeceğini de zaten biliyor olmalıdır.
Doğru cevap: Tanrı'ya inanmak basit olduğu kadar, onun hiçbir koşulda bilinemez olduğudur. O yüzden onu övmeye kalkmak, onun adına konuşmak dahi mümkün değildir. Onu bu Dünya işleri ile kıyaslayarak iyi veya kötü diye tanımlayabiliriz fakat bu yine de bizim ulaştığımız bir vargı olacaktır. Çünkü biz insanlar o iyi ve kötünün içindeyiz. İçeride olduğumuz sürece de neyin iyi veya kötü olduğu konusunda emin olamayız. Bu paradoks veya çelişki olduğu düşünülebilir fakat bu yanlış bir kanı ve yanlış bir inanç olduğunun göstergesidir.
Örneğin: Tanrı'nın merhametli olduğuna inanılır. Fakat onun bunu nasıl test ettiğini bilmenin imkanı yoktur. Dindarlar insanda olan her şeyin her özelliğin Tanrı'da da ya da bilgisi dahilinde olması gerektiğine inanırlar. Bu aslında çokta önemli değil. Şayet Tanrı bize merhametli olduğunu bildiriyorsa, bu inanca göre o bu Evren'i yaratmadan önce de merhamete sahip olmalıdır. Yani insanlara göre merhametli olmaları, onun öncesinde de merhamet donanımına sahip olmasını zorunlu kılar. Çünkü o bilmediği bir şeyi nasıl olur da barındırır?
Peki Tanrı, merhameti nereden biliyor olabilir ve az ya da çok olmasını nasıl ayarlamış olabilir? Şayet insanı yaratırken ilk defa merhameti icat etmiş ise; o halde Tanrı'nın hala öğreneceği ya da bilmediği bir şeyler var demektir. Hiç yaratmadığı ve bilmediği bir şeyler. O yaratana kadar var olmayan ve var olmadığı için bilmediği ama bilmediği halde var ettiği bir şeyler. Bu durumda o tüm bilgilere sahip olmadığı gibi hiçliğin içerisinde gezinen eli sopalı sihirbazlardan farkları kalmaz ve hiçlik Evren'i ve Tanrı'yı da kapsayan bir sonsuzluk oluverir. Bu durumda Evren'in ve Tanrı'nın sonsuzluğu; hiçliğindendir.
Bazı insanlar bu tür sorular karşısında kendileri ile kıyas yaparlar ve mesela yeni bir elementin keşfini örnek gösterirler. Oysa Evren bilgi yumağıdır. İnsanların yeni keşfettiği şeyler öncesinde de zaten vardır. İnsanoğlu ancak var olan şeylerden bir şeyler yaratabilir. İnsanlar sadece keşfetmişlerdir. Peki Tanrı orada neyi nasıl keşfetmiştir?
15 milyar yıl önce, sonsuzlukta hiç insan ve Evren yokken, hangi bilgi ile insanın nasıl olacağına ya da Evren'i yaratmaya karar vermişti? Şayet insanı ilk defa yaratıyorsa, o yaratmadan önce insan yoktu demektir. Haliyle onun da olmayan şeyi bilmemesi gerekirdi ama sonsuz bilgi sahibi Tanrı'nın bilmediği hiçbir şey yoksa, demek ki insan en kötü ihtimalle bile Tanrı'nın bilgisinde daima vardı, sonradan yaratılmadı. Belki sonradan Dünya'ya gönderildi ki bu durumda bu inançta kendiliğinden çürür, fakat o insan aslında hiçbir zaman diliminde ne topraktan ne de kilden hiç yaratılmadı ve hiç yok olmadı demektir. O halde bizi Tanrı'dan ayıran hiçbir şey yok.
Peki nerede hata yapıyoruz? Cevap basit aslında. Nasıl ki insanın yaşamak için birkaç damla suya, biraz Güneş'e ihtiyacı varsa, insanın ölmesi için de aynı suyun ve Güneş'in biraz fazlası yeterli. İnsan aklı ile yaratılan Tanrı'yı yok eden de ona yapılan işte bu orantısız aşırı övgüler. Bu abartılar yüzünden sıklıkla Tanrı'nın kendini öldürüp öldüremeyeceği, yani yok edip edemeyeceği sorulur. Bence bu kadar zor bir soruya hiç gerek yok. Daha basit bir soru sorabiliriz.
Mesela sonsuz güç sahibi olan Tanrı, benim gibi birini tamamen yok edebilir mi? Şayet edebilirse Ben onun sonsuz bilgi denizinde bir girdap açmış olurum. Haliyle şayet Tanrı benim gibi değersiz bir varlığı kendileri de hatırlayamayacak şekilde yok etmeği başarırsa, bu durumda kendisinden bir parçayı da kaybetmiş olur. O halde kendisi eksilebiliyorsa; demek ki ölebilir de. Doğmadan önce yaşarken ve öldükten sonra GCN diye birisini hatırlayamayacak bir Tanrı, ancak bunak ya da alzaymır hastası olabilir.
Bu şu anlama geliyor: Tanrı, yoktan bir şey var edemediği gibi, aslında var olan bir şeyi de yok edemez. Çünkü yok edeceği herhangi bir şey onun bilgisinde ve kudretinde de noksanlık oluşturacaktır.
Peki bu olanları, şu etrafımızı saran şeyleri nasıl açıklayabiliriz? Bana göre Tanrı'nın burada yaptığı şey, seyircisi biz olmayan bir tür gösteri. Bir illüzyondur mesela ve Evren sahnesinde sergilemiş olduğu hünerler, bize yokluk ve varlık olarak yansır. Fakat gerçekte şapkadaki tavşan sadece kutunun içine düşmüştür.
Son düzenleme: