Öncelikle
doğal seçilim kavramıyla başlayalım. Bir nevi eleme şeklidir. Bir ortama uyum sağlayamayanları eleyip, ortama adapte olanların yaşamaya devam etmesidir. Örnek vermek gerekirse kutuplarda beyaz ayıların rengi kar ile aynı olduğu için çok iyi kamufle olup avlarını onlar fark etmeden yakalayabilirler. Fakat siyah bir ayıyı karlar içinde görmek çok kolay olacağı için gören canlılar kaçar, siyah ayı yiyecek bulamaz ve ölür. Yani kutuplarda beyaz ayılar çoğalmaya devam ederken siyah ayılar geldiği gibi ölürler. Bu yüzden kutuplarda kutup ayısı dediğimiz beyaz renkli ayılar yaşar.
Adaptasyon ise canlının bulunduğu çevreye uyum sağlamasıdır. Örnek vermek gerekirse "Sokotra" ağacı sadece yemende bulunan bir ağaç türüdür. Çok sıcak yerlerde yaşar ve bulunduğu yerlerde genelde sadece kendisi yaşayabilir. Bu ağacın özelliği tıpkı bir şemsiye gibi dalları olmasıdır. Tohumları yere düştüğünde, ağacın yaprakları onu tıpkı güneşli bir günde şemsiyenin insanı koruduğu gibi korur. Bu sayede bitki fotosentez yapabilecek olgunluğa kolaylıkla yetişebilir.
Evrimde bu 2 terim ile bağıntılıdır.
Evrim canlı türlerinin nesilden nesile kalıtsal değişime uğrayarak ilk halinden farklı özellikler kazanması sürecidir. Bu süreç 100 yıl gibi kısa bir süre değil,
milyonlarca hatta milyarlarca yıl süren süreçlerdir. Hemen toplumun yanlış bildiği bilgileri düzelterek başlıyayım.
İnsanlar (homo) maymunlardan gelmiyor. İnsan ve maymun " " dediğimiz bir türden itibaren birbirinden ayrı olarak gelişmiş canlılardır. Yani maymun bizim babamız değil, kuzenimizdir. Sadece maymun mu ? hayır tabii ki de. Tüm insansılar (orangutan, goril, şempanze, bonobo ve insan) bir primattan türemiştir.
Fosilleri ile bulunmuş, çözülen bir çok "Evrim Ağacı" var mesela Balinaların evrimi. hala evrimsel olarak körelmiş bir biçimde balinaların arka bacağı bulunur. Çünkü milyonlarca yıl önce karada yaşayan 4 ayaklı bir memeliydi. Ve evet, bu yüzden balinaların bir balık gibi yüzgeci değil, bir insan veya bir kaplan gibi akciğeri vardır. Havadaki oksijene muhtaçtır.
Aynı şekilde su samurları ile tatlı su fokları birbirinin çok yakın akrabalarıdır.
Birazda kendimiz ile ilgili bilgi verelim.
"İlk insan" diyebileceğimiz hayvan türü Latince olarak "Homo Habilis" olarak adlandırılır ve 2.3 milyon yıl önce yaşamıştır. Son derece ilkeldir, öyle ki daha dik bile duramaz. Homo habilisden sonra "Homo Erectus" gelir, isminde anlaşılabileceği üzere bu "insan"ımız dik durabilmektedir. 2 milyon yıl önce yaşamıştır. Böyle 13 farklı "insan" türü var. Biraz günümüze yaklaşalım ve bizim(Homo sapiens sapiens) in en yakın akrabası olan Homo Neandertallere gelelim. neandertallerin soyu buzul çağında, yaklaşık 0.03 milyon yıl önce sona erdi. Bu insanlar Avrupa Kıtasında yaşadılar. Doğal olarak zekaları da soğukla mücadele etmek için evrildi. Alet yapabilir,avladığı hayvanların kürkünü giyebilecek kadar zekiydi. Yani bildiğimiz "mağara adamı" aslında modern insan yani homo sapiens değil neandertallerdir.
Bu türün sonu biraz acıklıdır.
Biz, yani homo sapiens sapiens, Afrika kökenli, tamamen siyahi bir topluluktuk. Yıllar geçtikte homo sapiensin nüfusu çoğaldı, güçlendi. Artık Afrika kıtasından çıkıp Avrupa'ya doğru yöneldi. Avrupa'da yaşayan homo neandertallerin yaşam alanlarını küçülttüler, savaştılar, hatta evlenip çocuk yaptılar ve en sonunda koca bir insan türünü yok ettiler.. Öyle ki şu anda insanların %6'sında neandertal geni olduğu düşünülmektedir.
Aynı şekilde kuşların kanadı da, memelilerin kollarıyla veya ön bacakta diyebilirsiniz, aynı yapıdadır. Çünkü tüm hayvanlar birbiri ile akrabadır.