Final Fantasy VII İncelemesi

Ahmet Said Aybak

Hectopat
Katılım
8 Temmuz 2016
Mesajlar
30
Yer
İzmir
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Meslek
Doktor
Bu oyun için "Gelmiş geçmiş en iyi oyun, oyun tarihinin enlerinden, açık ara en iyi Final Fantasy oyunu..." veyahut "Overrated, ben jrpg sevemedim bi türlü :s, eskiyse oyun çöptür" gibi övgülerle veya aşağılamalarla karşılaşmışsınızdır. Ben ne birnici dediklerimi ne de ikinci dediklerimi düşünüyorum.

Birçoğumuzun kafasında 'en sevdiği oyun hangisi' sorusuna bir cevap vardır. Kimisi Legend Of Zelda: Ocarina of Time der, kimisi The Last of Us der, kimisi Half-Life der, kimisi Arcanum: Of Steamworks and Magick Obscura der, der de derler. Benim fikrime göre birçok kişinin oynadığı en iyi oyun o kişinin oynadığı ilk oyunlardan veya o seriden oynadığı ilk oyundur. Kendi üzerimden gideyim. Tales serisinden örnek vereyim. Seride ilk bitirdiğim oyun Xillia idi ve hayran kaldım. Fakat birçok Tales hastasına göre Xillia 'eh işte'lik bir oyun ve en çok sevilip ilgi gören oyun ise çoğu kişinin seride ilk oynadığı Symphonia. Bunların arasında Final Fantasy serisi de var. İlk oynadığım Final Fantasy oyunu X'ti ve tahmin edebileceğiniz gibi en sevdiğim oyun da X'tir. Binlerce kişinin ilk oynadığı Final Fantasy oyunu VII'dır ve en çok VII seviliyor genelde. Ben böyle düşünüyorum açıkçası. Biliyorum baya uzattım... Oyundan bahsedeyim.

Oyun cybepunk atmosferli bir şehir olan Midgar'da başlıyor ve oyunun başları gerçekten muhteşem. Aksiyon tam gaz. Havalı sarışın bir karakterin elinde kapı gibi bir kılıç, patlama sahneleri, motorsikletle kaçış sekansları, kötü karakterin neler yapmaya kapsitesi olduğunu felan filan hepsini oyunun başında görüyorsunuz. Fakat hikaye hakkında başta neredeyse hiçbir detay verilmiyor. Ancak sonlara doğru olayın ne olduğunu anlıyorsunuz. Bu olay insanı sıkabilmenin dışında gizem havası da katmış tabii. Yanlış anlamayın hikayedeki detaylar, plot twistler beklediğinize fazlasıyla değecek.

Dünyasına gelirsek açıkçası benim oyunda Midgar dışında ilgimi çeken bir şehir/köy olmadı. Çoğunu oldukça sıradan buldum ama dünyası baya büyük orası kesin. Gidilebilecek tonla mekan var. Lunaparkımsı bir yer, kanyonlar, krater delikleri, mağaralar vs. Hepsi görülesi yerler. Yine de ben doğru düzgün olarak sadece Midgar'ı seviyorum. Distopik, karanlık, koskoca binaların dibinde çöplükte yaşayan varoş kesim gerçekten büyülüyor.

Karakter bakımından oldukça sevilir bu oyun. Ben pek tatmin edici bulmadım o konuda. Ana karakterin gayri ihtiyari kötü karaktere yardım etmesi, ağlayıp zırlaması gibi özellikleri sayesinde gözümden düştü. Diğer karakterlere gelirsek Tifa, Barret, Cait Sith, Red XIII, Vincent Valentine, Yuffie, Cid, Aerith gibi çeşit çeşit karakter mevcut partimizde. Tifa'yı sevemyen bir kişinin olduğunu sanmıyorum. Birçok kişinin ilk aşkıdır hatta. Benim de oyunda en sevdiğim karakterlerdendir. Barret tam tavla oynamalık adam. Öyle çocuğum olsa adını Devrim koyarım. Cait Sith niye oyuna konulmuş anlamıyorum açıkçası. Hikayeden çıkarılsa hiçbir şeyin değişeceğini sanmıyorum. Bir olayı yok benim açımdan. Red XIII ise laboratuvar faresi olan köpeğimtrak bir canlı. Ha ama fena değil, gideri var, severim Red XIII'i. Vincent Valentine tamamen Frankenstein'ımsı, sessiz, havalı, kızların aşkı bir karakter. Vincent de en sevdiğim karakterlerdendir. Nedenini bilmiyorum. Havalı işte... Yuffie... Hırsız işte. Bahsedilecek bir yanı yok bence. Aerith tam bir melek. Davranışları, konuşması ile tam bir melek, tam bir nazenin. Özellikle theme müziği çok iyidir. Benim açımdan ise bir Tifa olmasa da severim. Cid... Hani bi laf vardır ya 'tam rakı içmelik adam' diye, işte Cid öyle biri. 1997'nin grafikleri ile hareket çeken bir adam görmek istiyorsanız Cid tam size göre. Misafirperverliğin en ileri seviyesini yaşar. "Shut up! Sit your ♥♥♥ down in that chair and drink your ♥♥♥♥♥♥♥ TEA" sözü ile milyonların gönlünü fethetmiştir.

Asıl mevzuya gelelim. Oyunun baş kötü karakteri Sephiroth'a... Şu ana kadar oynadığım oyunlarda daha iyisine rastlamadım. Ekran başındayken müziği çalmaya başladığında çığlıklar atmaya başlayacaksınız zaten. Kılıcı ince ve uzun olan Masamune ile çok daha havalı bir karakter imajı bırakıyor akılda. Ana karakter Cloud'un kılıcı kısa kalın iken Sephiroth'unkinin ince uzun olması başlı başına güzel bir durum. 'İnce uzun güldürür, kısa kalın öldürür' lafı doğru mu oynarken göreceksiniz.

Eeeh çok yazdım hakikaten, aklıma gelen her şeyi yazmaya çalışıyorum ama benden bu kadar olsun. Oyun çok kaliteli ayrıca daha bunun 294321 tane yan oyunu ve 3224 tane animesi var, hepsine dalmaya kalkışırsanız ömrünüzden minimum 1 yıl gitti zaten. Ben sadece The Last Order isimli animesini izledim, fena değildi, tavsiye ederim.

Puan: 84/100

İyi oyunlar!
 
Uyarı! Bu konu 8 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Yeni konular

Geri
Yukarı