Garantiye Giden Ürünün Kargo Ücretini Hangi Taraf Öder?

Yok öyle bir olay. Kumar mı bu? Arızayı beğenmezler ve reddederlerse hem kargo hem de ürünün zararı tüketiciye kaçsın. Hiçbir şey olmasa bile baktık ama sorun yok dedikten sonra ürünü bedelsiz ulaştırmak görevleri. Tüketici yüksek ses var diyorsa servis bunu incelemek zorunda. İncelemek için tüketiciden teslim almalı ya da iletim bedelini karşılamalı. Servislik bir durumdan kastım bu. Firmaların sorumlulukları vardır ve zor geliyorsa o işi yapmayacaklar. Başka bir ülkede olsa bu saçmalığı söylemeye bile dilleri varmaz.

Tüketici hakları hakem heyetleri genellikle müşteri yanlı sonuçlara varır. Konu hakkında haklısınız da zaten. Ama satıcı ürünü alırken bu koşulu yazılı bir şekilde size gösteriyorsa ödemek zorunda kalınabilir. Çünkü satın alındığında otomatikman kabul edilmiş sayılıyor.
 
Bildiğim kadarıyla karşı taraf ödemesi lazım her türlü, sorun var ya da yok bir önemi yok.

Karşı taraf ödemeli gönderin, size ödemenizi söylerlerse tüketici haklarına başvurun.

Arkadaşlar "bilinçli tüketici olmak" demek, "ben her konuda haklıyım, haksız da olsam haklıyım" demek değildir. Olayları çok yanlış "yorumluyor"sunuz.

Kargo ücreti ile ilgili bugüne kadar tek düzenleme, iade üzerineydi; yani servis dönüşü ürünlerin kargo ücreti ile ilgili bir mevzuat yoktu. Geçen yıl yani 2020 Şubat ayında mevzuatımıza daha ilk defa böyle bir konu girdi-ki o bile müphem.

Satış sonrası hizmetler yönetmeliği 10ncu madde ikinci fıkrası buyurun:

(2) (Değişik:RG-12/2/2020-31037)(1) Tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan hususlara aykırı kullanımlar hariç olmak üzere, yetkili servis istasyonları, garanti süresi içerisinde tüketicilerden nakliye, posta, kargo veya servis elemanlarının ulaşım gideri gibi herhangi bir ücret talep edemez.

Yani öyle sizin kendi kendinize haklı çıkmak için söylemeniz bir anlam ifade etmiyor. Eğer ürün garanti dışı sayılırsa, yani kullanım hatası olmuşa, ürüne hasar verilmişse, garanti süresi bitmemiş bile olsa yetkili servis kargo ücreti talep edebilir. (Zaten belirttiğim durumlar pratik olarak garanti süresini bitiren durumlar.)

Ek olarak, hala müphem olduğunu söylemiştim bu ne demek? Mevzuat servisin "kargo ücreti talep edemeyeceğini" söylüyor. İyi de zaten talep etmiyorsa ne olacak? Örneğin kargoyu "karşı ödemeli" gönderdi. Sizden bir ücret talep etmemiş oldu şu an. Yani mevzuata göre yanlış bir şey yapmadı.

Tüketici mevzuatındaki bir diğer en büyük müphemlik ise, kanunun devamlı olarak "satıcı, üretici, ithalatçı ve yetkili servis müteselsilen sorumludur, tüketici haklarını bunlardan herhangi birine karşı kullanabilir" vs demesine rağmen, tüketici başvuru mercileri olan hakem heyetleri ve mahkemeler ise sadece satıcıya karşı işlem yapıyor. Örneğin "yetkili servis beni mağdur etti, hakem heyetine servisi şikayet etmek istiyorum" diyemiyorsunuz, hakem heyetindeki ultra parlak zekalı memurlar "hayır servisi şikayet edemezsin, sadece satıcıyı şikayet edebilirsin" diyor. Çünkü iadeye hükmedilirse para iadesini servisin değil satıcının yapması bekleniyor.

Bu ne demek? Kanunlar "sözde" servislere, ithalatçılara ve üreticilere yükümlülük getirse de; hiçbir yaptırımı yok. Yani kanunda "mecbursun, zorunlusun" vb gibi şeylerin yapılmaması durumunda servislere, üreticilere ve ithalatçılara bir ceza veya işlem öngörülmemiş. Sadece satıcıya karşı öngörülmüş. Bu yüzden siz sorunu hangi aşamada yaşarsanız yaşayın, yani sizi mağdur eden servis de olsa, sizi mağdur eden üretici de olsa devlet bütün sorumluluğu satıcıya yükleyip bütün cezayı satıcıya kesiyor.

Kargoyla ilgili olarak işte servisler, üreticiler ve ithalatçılar kanundaki bu açığı ve yanlışlığı sonuna kadar sömürüyorlar. Tüketiciye karşı olması gereken yükümlülüklerini çoğunlukla yerine getirmiyorlar, "aldığınız yere götürün" diyorlar ve kendilerine hiçbir yaptırım uygulanmadığını bildikleri için satırcılara da rest çekiyorlar. Çoğu servis ve ithalatçı "ben karışma, ne girecekse satıcıya girsin" şeklinde davranıyor.

Satıcıların çoğu sahtekar. Fakat kanunlar tüm satıcıların sahtekar olduğuna yönelik, ancak bir sürü de açık kapı bırakarak tasarlanmış. Yani sahtekarlığı ortadan kaldırmak yerine, nasılsa bu sahtekardır buna girsin mantığıyla yapılmış bütün kanunlar.

Şöyle düşünün; siz bir ürünü aldınız, 1 yıl sonra garanti amacıyla satıcıya gönderdiniz. Eğer bu yeni mevzuatı "tüketici hiç kargo ücreti ödemez" olarak yorumlarsak, ürün kendisine gelirken satıcı kargo ücreti ödüyor. Ancak bu satıcı bir yetkili servis değil; sizden gelen ürünü mecburen kendisi de yetkili servisine gönderiyor. Gönderirken de bir kargo ücreti ödüyor. Sonra servisten dönüşte servis hiçbir sorumluluğu olmadığını bildiği için tüketiciye farklı satıcıya farklı davranıyor ve satıcıya "bana ne dönüşte de sen ödersin" diyor. Sonra satıcı bu ürünü tüketiciye gönderirken de ödüyor. Sonuç itibarı ile satıcı biri satış esnasında olmak üzere servise gelen bir ürün için toplamda 5 defa kargo ücreti ödüyor.

Düşünsene 20 liraya bir oyuncak aldın. 1 yıl sonra servise gönderdin. Adam 20 liraya satıp 2 lira kazandığı bir ürün için toplamda 60 TL kargo ücreti ödedi.

Birçok kişi çıkıp "bu işi yapmasın o zaman, satıyorsa arkasında duracak" diyecekler. Tabii ki doğru; bu işi yapıyorsa ilgilenmeyi de bilecek. Lakin bu "adaletsiz" olmayı gerektiriyor mu gerçekten? Yani ilgilenmeli elbette, ama olması gereken gerçekten bu mu? Neden hiç üretici değil, ithalatçı değil, yetkili servis değil; sadece ve sadece satıcı? Sonuç itibarı ile devletin birilerini koruması değil, adaleti tesis etmesi gerekir.
 
Son düzenleme:
Arkadaşlar "bilinçli tüketici olmak" demek, "ben her konuda haklıyım, haksız da olsam haklıyım" demek değildir. Olayları çok yanlış "yorumluyor"sunuz.

Kargo ücreti ile ilgili bugüne kadar tek düzenleme, iade üzerineydi; yani servis dönüşü ürünlerin kargo ücreti ile ilgili bir mevzuat yoktu. Geçen yıl yani 2020 şubat ayında mevzuatımıza daha ilk defa böyle bir konu girdi-ki o bile müphem.

Satış sonrası hizmetler yönetmeliği 10ncu madde ikinci fıkrası buyurun:

Yani öyle sizin kendi kendinize haklı çıkmak için söylemeniz bir anlam ifade etmiyor. Eğer ürün garanti dışı sayılırsa, yani kullanım hatası olmuşa, ürüne hasar verilmişse, garanti süresi bitmemiş bile olsa yetkili servis kargo ücreti talep edebilir. (zaten belirttiğim durumlar pratik olarak garanti süresini bitiren durumlar.)

Ek olarak, hala müphem olduğunu söylemiştim bu ne demek? Mevzuat servisin "kargo ücreti talep edemeyeceğini" söylüyor. İyi de zaten talep etmiyorsa ne olacak? Örneğin kargoyu "karşı ödemeli" gönderdi. Sizden bir ücret talep etmemiş oldu şu an. Yani mevzuata göre yanlış bir şey yapmadı.

Tüketici mevzuatındaki bir diğer en büyük müphemlik ise, kanunun devamlı olarak "satıcı, üretici, ithalatçı ve yetkili servis müteselsilen sorumludur, tüketici haklarını bunlardan herhangi birine karşı kullanabilir" vs demesine rağmen, tüketici başvuru mercileri olan hakem heyetleri ve mahkemeler ise sadece satıcıya karşı işlem yapıyor. Örneğin "yetkili servis beni mağdur etti, hakem heyetine servisi şikayet etmek istiyorum" diyemiyorsunuz, hakem heyetindeki Ultra parlak zekalı memurlar "hayır servisi şikayet edemezsin, sadece satıcıyı şikayet edebilirsin" diyor. Çünkü iadeye hükmedilirse para iadesini servisin değil satıcının yapması bekleniyor.

Bu ne demek? Kanunlar "sözde" servislere, ithalatçılara ve üreticilere yükümlülük getirse de; hiçbir yaptırımı yok. Yani kanunda "mecbursun, zorunlusun" vb gibi şeylerin yapılmaması durumunda servislere, üreticilere ve ithalatçılara bir ceza veya işlem öngörülmemiş. Sadece satıcıya karşı öngörülmüş. Bu yüzden siz sorunu hangi aşamada yaşarsanız yaşayın, yani sizi mağdur eden servis de olsa, sizi mağdur eden üretici de olsa devlet bütün sorumluluğu satıcıya yükleyip bütün cezayı satıcıya kesiyor.

Kargoyla ilgili olarak işte servisler, üreticiler ve ithalatçılar kanundaki bu açığı ve yanlışlığı sonuna kadar sömürüyorlar. Tüketiciye karşı olması gereken yükümlülüklerini çoğunlukla yerine getirmiyorlar, "aldığınız yere götürün" diyorlar ve kendilerine hiçbir yaptırım uygulanmadığını bildikleri için satırcılara da rest çekiyorlar. Çoğu servis ve ithalatçı "ben karışma, ne girecekse satıcıya girsin" şeklinde davranıyor.

Satıcıların çoğu sahtekar. Fakat kanunlar tüm satıcıların sahtekar olduğuna yönelik, ancak bir sürü de açık kapı bırakarak tasarlanmış. Yani sahtekarlığı ortadan kaldırmak yerine, nasılsa bu sahtekardır buna girsin mantığıyla yapılmış bütün kanunlar.

Şöyle düşünün; siz bir ürünü aldınız, 1 yıl sonra garanti amacıyla satıcıya gönderdiniz. Eğer bu yeni mevzuatı "tüketici hiç kargo ücreti ödemez" olarak yorumlarsak, ürün kendisine gelirken satıcı kargo ücreti ödüyor. Ancak bu satıcı bir yetkili servis değil; sizden gelen ürünü mecburen kendisi de yetkili servisine gönderiyor. Gönderirken de bir kargo ücreti ödüyor. Sonra servisten dönüşte servis hiçbir sorumluluğu olmadığını bildiği için tüketiciye farklı satıcıya farklı davranıyor ve satıcıya "bana ne dönüşte de sen ödersin" diyor. Sonra satıcı bu ürünü tüketiciye gönderirken de ödüyor. Sonuç itibarı ile satıcı biri satış esnasında olmak üzere servise gelen bir ürün için toplamda 5 defa kargo ücreti ödüyor.

Düşünsene 20 liraya bir oyuncak aldın. 1 yıl sonra servise gönderdin. Adam 20 liraya satıp 2 lira kazandığı bir ürün için toplamda 60 TL kargo ücreti ödedi.

Birçok kişi çıkıp "bu işi yapmasın o zaman, satıyorsa arkasında duracak" diyecekler. Tabii ki doğru; bu işi yapıyorsa ilgilenmeyi de bilecek. Lakin bu "adaletsiz" olmayı gerektiriyor mu gerçekten? Yani ilgilenmeli elbette, ama olması gereken gerçekten bu mu? Neden hiç üretici değil, ithalatçı değil, yetkili servis değil; sadece ve sadece satıcı? Sonuç itibarı ile devletin birilerini koruması değil, adaleti tesis etmesi gerekir.

Biz direkt olarak yetkili servise veya garanti servisine gönderim üzerine konuşma yapmıştık. Ayrıca sizin dediğiniz şekilde diyelim ki benim cihazım arızalandı ve ben bilmiyorum garanti dışı mı, değil mi? Şimdi bu durumda garantiye gitmeden ben bunun farkına varamam. Yani bunun tescilini yine garanti firması yapıyor.
Dolayısıyla kargoyu gönderirken hiçbir ücret talep edilemez, garanti firması diyelim ki Iğdır'da olsun gönderim ücretini ben ödersem bu tüketici için dezavantaj olur çünkü garantiye göndermekten caydırmış olursunuz. Ya benim hatam varsa diye göndermekten cayabilir. Garanti dediğin kolay erişilebilir ve ÜCRETSİZ olması gerekiyor, kanunlar da bunu destekliyor ve gayette doğru.

Bir diğer konuysa satıcılar, garanti firmaları, teknik servisler genellikle anlaşmalı yerlerle ücretsiz gönderimi destekliyorlar. Yani senin için ek bir ücret ödemiyorlar, mahalle esnafından bahsetmiyoruz sonuçta.
 
Genellikle gönderirken ücretsiz kargo olarak gider ama dönerken karşı ödemeli gönderirler. Distribütör servisler genelde bu şekilde davranıyorlar.
 
Ayrıca sizin dediğiniz şekilde diyelim ki benim cihazım arızalandı ve ben bilmiyorum garanti dışı mı, değil mi?
Zaten "kullanıcı hatası" ve garanti dışı durumlarda servise giderken değil, dönerken kargo ücretini tüketicinin ödeyeceğini ifade etmiştim. Yani gönderirken ücretsiz gönderebilirsiniz, ama dönüşte kargo ücretini siz ödemek durumunda kalabilirsiniz.

Ancak yine belirttiğim gibi, her ne kadar devlet kendince servis.gov.tr isimli sitede bu konuda açıklamalar yapsa da, mevzuat aşırı belirsiz ve servislere bir yaptırım getirmediği için çoğu servis kendi keyfiyetine göre davranıyor.
 
Tüketici hakları hakem heyetleri genellikle müşteri yanlı sonuçlara varır. Konu hakkında haklısınız da zaten. Ama satıcı ürünü alırken bu koşulu yazılı bir şekilde size gösteriyorsa ödemek zorunda kalınabilir. Çünkü satın alındığında otomatikman kabul edilmiş sayılıyor.
Devletin bu gibi kanunları üstüne sen kanun ekleyemezsin. Adam öldürmek ülkede suç, birisi sana "Beni öldür." imzalı belge verdiğinde onu öldürürsen suçlu olmuyorsun gibi bir şey.
 

Geri
Yukarı