God of War inceleme

Bence bu oyunun yaptığı en iyi şey savaş mekaniklerindeki akıcılık. Bu savaş mekanikleri olmasaydı GOTY olamazdı zaten. Hele hele RDR 2 gibi bir oyun varken.
Saygı duyuyorum. Ben beğenmedim siz beğenirsiniz. Bazı sığ görüşlü, oyunu annesi babası gibi savunan insanlar var onlardan değiliz allaha şükür. Akıcılık anlamında güzeldi, çeşitlilik azdı gibi geliyordu bana.
 
Savaş mekaniğini sevmeyebilirsiniz ama TLOU'ın bile daha iyi demek komik. Asıl sığ yakın dövüş orada.
Anlamıyorum, ben TLOU için çeşitlilik var her şey var demedim zaten. Ben TLOU olanı beğendim. Bana daha yakın geldi. TLOU'da zaten sadece 2/3 tane farklı hareket vardır yakın dövüşte.
 
Bence bu oyunun yaptığı en iyi şey savaş mekaniklerindeki akıcılık. Bu savaş mekanikleri olmasaydı GOTY olamazdı zaten. Hele hele RDR 2 gibi bir oyun varken.

Ben hala RDR2'nin daha iyi olduğunu düşünüyorum. RDR2'nin gunplay'inin GoW'un savaş sisteminden daha iyi olduğunu düşünüyorum.
 
İncelemeye başlamadan önce belirtmek istediğim birkaç şey var. Bu inceleme tamamen "kişiseldir". Kimsenin kişisel düşüncesine saldırmayacağım, ve lütfen sizler de benim kişisel düşüncelerime saldırmayınız. Ve lütfen incelemeyi sonuna kadar okuduktan sonra yorum yapınız. Not: İncelemede az da olsa spoiler olacaktır, bunu bilerek okuyunuz...

Oyunu 2 ana dalda ele alacağım; hikaye ve oynanış. Ancak 1 adet de ara dal var, o da teknik kısımlar.

Hikaye: GoW'un, hikaye olarak son yılların gerçekten en başarılı oyunlarında biri olduğunu düşünüyorum. Özellikle karakterler ve olay örgüsü olarak. Karakterler, oldukça derin ve olay örgüsüne uyumlu bir şekilde şekillendirilmiş. "şekillendirilmiş" Diyorum çünkü eski GoW'lar da ki Kratos ile, yeni GoW'daki Kratos bambaşka karakterler. Eski oyunlarda kafayı sıyırmış manyak olan Kratos, yeni GoW'da bilgelikle yoğurulmuş ve tutarlı bir karakter haline getirilmiş. Ardından olay örgüsüne kusursuz bir biçimde yerleştirilmiş. Olay örgüsü-karakter uyumu açısından bakılınca son yıllarda ki en başarılı oyun olduğunu düşünüyorum. Hikayede gerçekleşen olayların kronolojisi de oldukça başarılı bir şekilde oluşturulmuş. Özellikle ilk TLOU'da olan, olayların sıralanma şeklinin bir ilginç olma durumu GoW'da yok. Hikayeyi daha da derinden ele alırsak; pek de klişe olmayan, başarılı, ve anlatmak istediğini oyuncuya güzelce aktarabilen bir hikayeyle karşılaşıyoruz. Ve benim hikayede gerçekten takdir ettiğim kısım ise: Hikayenin her aşamasının oyuncuya bir şeyler katıyor olma durumu. Arkadaşlar, son yıllarda oyunlarda atlanan ancak çok önemli olan bir konu bu. Hikaye gereği gittiğiniz, gezdiğiniz, yaşadığınız her olay oyuncuya bir şey katıyor ve bir sonraki hikaye bölümüne bir kapı açıyor. Hikayenin bu derece ustalıkla yazılıyor olmasını takdir ettim. Hikaye gereği gezdiğiniz bir yer, oyuncuya bir silah, bir eşya veya hiç olmazsa yeni bir duygu katıyor. Bunun en büyük örneği; hikayenin belli bir bölümünde Atreus hastalanıyor ve hastalığının tek tedavisi Hel'de ki bekçinin kalbi. Ancak Kratos Hel'de ki düşmanlara hasar veremiyor, ve bunun için kaosun kılıçlarına ihtiyaç duyuyor. Son yıllardaki birçok oyunda atlanan bir detay bu. Hikaye ile ilgili düşüncelerim bunlar. Kısaca özetlemem gerekirse, karakterler çok iyi, olay örgüsü çok iyi, hikaye sunumu başarılı, ve en önemlisi gelişim hissiyatını oyuncuya başarılı bir şekilde aktarıyor.

Oynanış: Az önce hikayeyi ne de güzel övdüm. Karakterler muhteşem, olay örgüsü mükemmel falan dedim, ancak oynanış konusundaki düşüncelerim birçok insanın aksine hiç de iyi değil. Arkadaşlar, "vuruş hissi" tek başına oynanışı kurtarmaz, vuruş hissi opsiyoneldir. Oynanışı pekiştirip, oyuncunun oyunun içine girmesini kolaylaştıran bir öğedir. Oyuncu ne zaman "ya galiba sıkılıyorum artık ben bu oyundan" dediği zaman onu tekrar oyuna bağlayan şeydir. Ancak bir oyun, oynanışı hiçbir şekilde geliştirmeyip sadece vuruş hissine abanırsa insanlar o oyunu gömer...demek isterdim ancak insanlar seviyormuş. GoW'un oynanışı son yıllarda gördüğüm en rezalet oynanışlardan biri. Santa Monica, beceremediği oynanışın üstünü vuruş hissiyle kapatmış maalesef. "e bir sürü ability var, rün var" diyecek arkadaşlara cevabım; oyundaki hiçbir yetenek özgün değil. GoW'da aldığınız, açtığınız, kazandığınız yeteneklerin çoğu popüler açık dünya oyunlarından alınmış, benim tabirimle çalınmış. Oyundaki baltayla ilgili olan skilleri ele alalım örneğin. Örneğin; baltayı düşmanın kafasına fırlattığımız zaman baltayı charge'layan özelliği ele alalım. Birçok açık dünya aksiyon oyununda var. GoW'da vuruş hissi kötü olsaydı eminim birçok insan savaş sistemini gömerdi. Çünkü var olan yetenekler aynı yılda çıkmış olan Assassin's Creed Oddysey'den daha az ve daha niteliksiz. Assassin's Creed Oddysey'de her bir sınıf ve karakter için ayrı ayrı yetenek ağaçları vardı mesela. Hunter olmak istiyorsan ayrı, Assassin olmak istiyorsan ayrı yetenekler vardı. Tabii ki God of War "tam anlamıyla" RPG oyunu olmadığından dolayı bunlar olamaz, ancak en azında 1-2 eksiği olabilirdi. İnsanlar GoW'un savaş sistemine "abi baş yapıt ya" deyince şaşa kalıyorum resmen. GoW, daha önce görmediğimiz veya deneyim etmediğimiz bir şey yapmıyor. Özellikle uzun süreler açık dünya aksiyon oyunu oynamış insanlar bu dediğimi anlayacaktır. Assassin's Creed oddysey, Devil May Cry, Monster Hunter: World oynadıktan sonra GoW oynayınca "insanların o kadar övdüğü savaş sistemi bu muymuş?" diye kalmıştım. Aynı yılda çıkan Monster Hunter: World'ün savaş sistemi God of War'u 10'a katlar ancak niye onun ismini hiç duymuyoruz? İşte buna haksızlık denir. Daha önce yapılmamış bir şey yapmayıp ta, bu kadar övgüler alan bir oyun daha görmedim ben. Bana göre God of War'un savaş sistemindeki tek başarısı yetenekleri azar azar dağıtıp, oyuncuya "AAA ne kadar da çok yetenek varmış" hissini yaratabilmesidir. Onun dışında kesinlikle overrated bir savaş sistemi olduğunu düşünüyorum. Savaş sistemini bitirdiğimize göre açık dünyaya geçebiliriz. GoW sektörde eşine az rastlanır bir açık dünya yapmış. Bunu iyi olduğundan söylemiyorum, farklı olduğundan söylüyorum. Yarı açık dünya diyebileceğimiz, ya da benim tercihimle metroidvania bir harita yaratmış. Maalesef açık dünyası hakkında olan görüşlerim de birazcık negatif. Açık dünyaların amacı, oyuncuya özgürlük hissini vermek ve birçok oynanış şekili katmaktır. GoW'un açık dünyası bunu yapamıyor. Özellikle oyunun başlarından sonra açık dünyaya neredeyse hiç bulaşmıyorsunuz, veya bulaşma gereği duymuyorsunuz. Çünkü açık dünya bomboş. "e bir sürü yan görev var, rünler var, maksimum can ve spartalı öfkesi barını arttıran eşyalar hep açık dünyada" diyebilirsiniz. Ancak oyun çok kolay arkadaşlar çok. Oyunu orta zorlukta oynamış birisi olarak söylüyorum bunu. Oyunda biraz para biriktirip oldukça iyi zırhlar alabiliyorsunuz ve bir daha "acaba bu bölümü ölmeden geçebilir miyim" gibi bir düşünceye kapılmıyorsunuz. Ya ben mi çok proyum anlamadım ama oyun gerçekten kolay. Ayrıca açık dünyada bulunan rünler de var, ancak bu rünler gerçekten çok az veya benim aklımda öyle kalmış. Zaten hikaye gereği açık dünyanın çok büyük bir bölümünü geziyor ve inceliyorsunuz. Geriye kalan azınlık bölümde de birkaç küçük eşya var ancak, onlar da ne kadar alınmaya değer size kalmış. O azınlık kısım da hikayede ilerleyip belli bir bölümden alınan özellikle açmanız gereken kısımlar. Yazının başında bu yüzden "metroidvania" dedim. Ancak bu formülü de düzgün uygulayamıyor maalesef. Sözde açık dünya olsa da çizgisel bir oyun GoW. Ancak fark ettiyseniz açık dünyasına hiçbir zaman "keşke koymasalarmış" demedim. Bunun nedeni ise valkürler. Valkürleri zaten biliyorsunuzdur, açık dünyayı kaale almamın tek sebebidir kendileri. Bahsetmek istediğim birkaç kısım daha var. Oyundaki RPG mekanikleri bir garip sanki. Seviyeniz, giydiğiniz ekipmana göre artıyor veya azalıyor. Yani XP sistemi yok. Onun dışında can barı da bir garip. İlk oynayışımda hiç Idunn elması toplamadan gitmiştim ve ona rağmen kolay bir oyundu. Oyunun güç-can dengesi bir garip. 2. oynayışımda bütün Idunn elmalarını topladım ve oyunun her tarafı dağıldı. Oyunda ki en büyük problemlerden biri Witcher 2'de olan problemin aynısı. Oyunda çok kolay bir şekilde güçleniyorsunuz ve oyunda herkese tek atıyorsunuz neredeyse. Oyunda bu pek hissedilmiyor ancak zorluğu bir tık arttırınca bu sefer siz herkesten tek yemeye başlıyorsunuz. Bu sefer de "e niye topladım o zaman ben o kadar Idunn elmasını" diyorsunuz. Yani oyunun zorluk seçenekleri de bir dengesiz. Ancak bölüm tasarımları gerçekten hoşuma gitti. Ufak bir bölümde hem gizli bir sandık, hem bir bulmaca, hem de savaşmak için birkaç farklı düşman koyarak tempoyu çok sıkmadan arttırabilmiş Santa Monica. Bosslar iyiler güzeller ancak oyunda 3 boss dizaynı varmışçasına her tarafa aynı bossu serpiştirmiş Santa Monica. Teknik kısımlara gelirsek; ciddi bir problem göremedim, optimizasyon başarılı. Grafikler çok hoş, animasyonlar da ona keza. Oyunu biraz gömmüş olabilirim, özellikle savaş sistemi konusunda. Ancak savaş sistemini beğenmiyorum, hatta vuruş hissi bile kötü bence ama daha fazla taşlanmak istemiyorum. Kısaca özetlersek:

Artılar;
-Güzel hikaye.
-Akıcı ve başarılı olay örgüsü.
-Muhteşem yazılmış karakterler.
-Hikayeyi iyi yansıtan bir sunum.
-Gelişme hissiyatını her dakika veriyor.
-Birkaç adet güzel yan görev var.

Eksiler;
-Kötü savaş mekanikleri.
-Kötü açık dünya.
-RPG elementleri bir garip ve gereksiz.
-Zorluk seçenekleri dengesiz.
-Yetenekler çakma ve yetersiz.
-Bosslar yetersiz ve olanlar da standart.
-Oyunun güç dengesi bir süreden sonra ciddi anlamda cozutuyor.

O zamanlar PS2'im vardı.Yıllar önce God of War bitirdim. Yazsam yazsam 3 cümle yazarım oyun hakkında. İyi olmuş, güzeldi falan falan. Adam hatim indirmiş.:D
 
Ben hala RDR2'nin daha iyi olduğunu düşünüyorum. RDR2'nin gunplay'inin GoW'un savaş sisteminden daha iyi olduğunu düşünüyorum.
Ben zaten savaş sistemi olarak karşılaştırmadım ki. Hem ikisinin savaş mekanikleri bakımından karşılaştırılabileceğini düşünmüyorum.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı